hesabın var mı? giriş yap

  • mihail bulgakov'un tanınmasını sağlayan, fantastik açıdan sistem eleştirisi yapan romanı.insanların ikiyüzlülüklerini, paraya, gösterişe,şatafata ve erkeklerin kadına olan düşkünlüklerini ve bu durum karşısındaki acziyetini, dönemin baskıcı yönetimini çeşitli imgelerle okuyucuya anlatır.

  • adam tam olarak ne demiş önce bir onu okuyun sonra yorum yapın.

    --- spoiler ---

    “f.bahçe’nin elde ettiği çok büyük başarı. 3 yıl önce final four oynuyor, geçen yıl finalde son anda kaybediyor ve bu senede şampiyon oluyor. bu, türk basketbol tarihinin, kulüpler bazında elde ettiği en büyük başarı.

    bana ‘kutluyor musun fenerbahçe’yi’ diye soruyorlar. hayır, ben kutlamıyorum fenerbahçe’yi. onlar da bizi geçen yıl eurocup şampiyonu olduğumuzda kutlamadılar. bu işler karşılıklı. sonuçta ben bir kutlama mesajı yayınlamadım, onlar da yayınlamamıştı. ama, onların çok büyük bir başarı kazandığını da belirtmem lazım. gerçekten de çok anlamlı bir iş yaptılar.”

    --- spoiler ---

  • yeşil ekranlı, efektli bir şeyler anlatmışlar, tam da anlamadım ama hiç bir efekte gerek kalmadan kolayca çekilebilecek bir sahnedir.

    kamera ile ilgili aynalı dolabın birbirine bağlı olduğu basit bir mekanizma yeterlidir. yani sahne baştan sona ilgili aynadaki yansımadan çekilmektedir kamera ile birlikte hareket ederken. en sonda dolap, olması gereken yere yani duvarın bulunduğu yere gelince ilk ve son defa kamera hafif bir zoom out yaparak dolaptan uzaklaşır ve vurucu detayların görünmesi sağlanır.

    ha bu şekilde yapmayıp efekt işlerine girmişlerse de boşa para harcamışlar.

    edit: ha kolay çekilebilir olması, etkileyici ve iyi düşünülmüş bir sahne olduğu gerçeğini değiştirmez elbette.

  • sanki yasli nesil de ulke kaynaklarini peskes cekerek para kazanmadi. hele su anki halimizin sebebi kolay yoldan para kazanmaya calismis yasli ve biyikli dedeler hic degil.

  • "ben sadece bana verilen emirleri uyguladım" diyor polisler, nürnberg mahkemelerindeki naziler gibi. "ben devletimi seviyorum, tut dediler tuttum" diyor fırıncı.

    onlar sadece devletlerinin verdiği emirleri uyguluyorlar, sadece devletlerini seviyorlar. böylelikle masum olduklarını düşünüyorlar. böylelikle iyi olduklarını düşünüyorlar.

    ben ise duvarlara kafa atmak istiyorum.

    (bkz: kötülüğün sıradanlığı)