ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
19 şubat 2015 liverpool beşiktaş maçı
-
beşiktaş'ın ezel gibi yıllar sonra gelip liverpool'a cengiz, ali, eyşan muamelesi yapacağı maçtır.
emrah serbes
-
2.5 yılda açık cezaevine alınmış. nasıl bir adalet mekanizmamız var, nasıl bir infaz yapımız var anlamakta zorlanıyorum. adam katil arkadaşlar. alkollü araç kullanıyor, önüne 3 kişi atlıyor da frene asılamıyor değil.
konuyu unutmuş olabilirsiniz; hatırlamak istiyorum. 1. alkollü araç kullanma var. 2. aşırı hız var. 3. olay yerinden kaçma var. 4. suçu başkasının üzerine atmak ve yalan beyanda bulunmak var.
lan bu adamı nasıl savunabiliyorsunuz siz? değil edebiyatını sevmek, anası babası olsan savunamazsınız, katil amk adam katil.
arda turan
-
atletico madrid'e gideceğini öğrendiğimden beri, "gitsin tabi abi, geliştirir kendini" diyordum, pek üzülmüyordum. ama sitede güle güle arda turan başlıklı yazıyı görünce, fotoğrafını görünce çok kötü bir hüzün çöktü be. umarın bir gün, iyi oyuncularımızın kendilerini geliştirmek için, avrupa kupalarında oynamak için, uluslararası piyasada kendilerini göstermek için yurtdışında oynamaları gerekmeyen günleri görürüz.
http://www.galatasaray.org/…tbol_as/haber/10789.php
yolu açık olsun.
boku çıkan kargo iade çılgınlığı
-
boku çıkan sitelerdeki 'görsele uymayan ürün' gönderme çılgınlığının yanında bir şey değildir.
kurye ağır kargoyu çıkarmak zorunda mı sorunsalı
-
tabi ki değildir. kimse bir insana silah zoruyla ağır bir kargoyu üst kata çıkartma hakkına sahip değildir. kargoyu çıkarmak istemeyen kurye istifa edip başka iş bakar. yerine çalışacak kişi görevini yerine getirerek kargoyu istenen kata çıkarır. bu kadar basit.
köpeklerin parçaladığı çocuğun entübe edilmesi
-
gelişmiş modern ülkelerde sokak köpeği yoktur
bir tanesinde bile yoktur
modern ülkelerde en önemli şey insan hayatıdır
insan hayatından önemli hiç bir şey yoktur
buna tehdit oluşturabilecek her şey yok edilir
ahmet dursun'un instagram paylaşımı
-
3 adet euronun bizde 50 tl olmasına da mantıklı bir açıklama getirsin ikna olucam söz.
geçen gün binance'a 1000 tl yolladım dolar alayım diye. 1000 tlyle aldıgım dolar 68.
68 tane dolar 1000 tl. 68 birim dolar bizim 1000 birim paramıza eşit. asgari ücret 4200 bilmem kaç tl.
hadi ahmet dursun bunu da açıkla.
arjinin
-
fındık, ayçiçeği ve susam tohumları, çikolata, popcorn (patlamış mısır), kuru üzümler ve kahverengi pirinçte bulunur.
çocuklara ya da şizofrenili yetişkinlere arginine vermeyin. uçuğu artırmakla ünlüdür, bu yüzden uçuklu kişilerde de kullanmamalıdır. çok yüksek dozları, kemiklerde deformasyonlara neden olabilir ve eklemleri genişletebilir.
çalışmalar, arginine tamamlayıcılarının, yanık yaralarına, ameliyat ya da yaralanma gibi travmalardan sonra oluşan yaralara iyi geldiğini ortaya çıkartmıştır. insan kan hücrelerini içeren çalışmalar, arginine'nin doğal öldüren hücrelerin (önemli immün hücreleri) üretimini artırdığını göstermiştir. alfa hidroksi asitler (aha'lar), ekşi süt (laktik asit), üzüm (tartarik asit), şeker kamışı (glikolik asit), elma (malik asit) ve narenciye (sitrik asit) gibi yiyeceklerde doğal olarak bulunan bileşimlerdir. yara izlerini yok etmek ve yüzü soymak için dermatologlar tarafından kullanılmıştır. bugün aha'ların daha zayıf versiyonları, cildi nemlendirmek ve geliştirmek için tasarlanmış ürünlerde bulunmaktadır. aha konsantrasyonları, yüzde 2-10 arasında derecelendirilir. dermatologlar, yüzde 5 veya daha aşağısını güvenli bulur. ancak, bazı insanlarda tahrişe neden olurken, bazıları daha yüksek düzeyleri tolare edebilir.
şafak sezer'in ekşi sözlük'ün ofisini basması
-
habere göre "bu yazıları kim yazıyorsa karşıma çıksın" demek için basmış ofisi. bütün yazarlar her gün 9-5 ekşi sözlük ofisinde mesai yapıyor zannediyor herhalde kendisi. hayır, varsa öyle bişey bilelim de biz de gelip orda yazalım. zira çok şukela bir ofis ortamı olabilir.
not: ssg maaşımı bu ay geç yatırmışsın. öptüm kib.
biliyorum sana giden
-
biliyorum sana giden yollar kapali
ustelik sen de hic bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakindan ve arada ucurum;
insanlar,evler,aramizda duvarlar gibi
uyandim uyandim, hep seni dusundum
yalniz seni, yanliz senin gozlerini
sen bayan nihayet, sen olumum kalimim
ben artik adam olmam bu derde duseli
simdilerde bir kopek gibi kosuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kisiyim aslinda, inan ki
animsamiyorum yari dolu bir bardaktan su ictigimi
ve icim goturmez kenarindan kesilmis ekmegi
kac kez sana uzaktan baktim 5.45 vapurunda;
hangi sarkiyi duysam, bizimcin soylenmis sanki
tek yanli ask kisiyi nasil aptallastiriyor
nasil unutmusum senin bir baskasini sevdigini
cocukca ve seni uzen girisimlerim oldu;
bagisla bir daha tekrarlanmaz hicbiri
raslasmamak icin elimden geleni yaparim
bu boyle pek de kolay degil gerci...
alisirim seni yalniz duslerde oksamaya;
bunun verdigi mutluluk da az degil ki
cikar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizligin bir adi olur, bir anlami olur belki
inan belli etmem, seni hic rahatsiz etmem,
son istegimi de soyleyebilirim simdi:
bir geceyarisi yaziyorum bu mektubu
yalvaririm onu okuma carsamba gunleri
cemal sureya
tuna kiremitçi ssg'ye karşı
-
program suresi bekledigimizden cok daha kisa tutuldu (ya ali nesin surpriz oldu ya da israil askeri fotograflari beklenenden uzun surdu). o yuzden soylemek istedigim, soylemeyi planladigim bir yigin sey kaldi (google sansuru de dahil olmak uzere).
3 konuk oldugumuzdan da bu kafamdaki sure planiyla ortusmedi. canli yayinda araya girme ve soz kesme mesrebine alismadigimdan da cok az sey soylemis oldum neticede.
allahtan diger iki konuk tuna ve kaan'di da benim eksik kaldigim yerlerde tamamlayici olabildiler. diger konuklar alakasiz insanlar da olabilirdi.
"hukuki moderasyon var, her sey yazilamiyor burada" benim ilk one cikarmak istedigim bir bakis acisi degildi. her site ofisinde bir hukuk burosu istihdam etme luksune sahip olamaz. elestiriye odaklanma sebebim bu oldu. elestiriye acik ve yasal duzenlemeleri duzgun bir toplumda moderasyona da ihtiyac yoktur.
benzer firsatlar cikarsa bunu daha net ifade edebilecegim insallah yarabbi.
yurtdışındakiler türkiye'ye dönmeyi düşünür mü
-
londra'dan bildiriyorum, dünya tersine dönse dönmem.
medeni bi ülkede, minimum kazansa bile insanca yaşamayı bir kez tatmış birinin de çok ekstrem bir şey olmadıkça dönmek isteyeceğini sanmıyorum.
yurt dışında yaşamanın zorlukları yok mu? tabi ki var. ama -henüz kendi işimi yapamıyor olsam da- saatlik minimum ücrete çalıştığım işimde yılda 22 gün + 8 gün bank holiday tatilim var, dilediğim zaman kullanıyorum, üstelik ödemesini de çatır çatır alıyorum.
ay sonunu nasıl getireceğim derdim yok, birikim bile yapabiliyorum ufak ufak. ki londra'da kiralar ve ulaşım astronomik. buna rağmen türkiye'de yaşadığımdan kat kat kaliteli bi hayat yaşıyorum.
neden döneyim? haftada 60 saat çalışıp asgari ücretten bozma maaş alıp yılda 1 hafta tatil için yalvarıp günümün 4 saatini metrobüste geçirmek için mi?
tenk yu but kalsın almayayım.
sabah 7 km koşmadan güne başlayamamak
-
her sabah içinde bulunduğum durum.
müthiş bir alışkanlık, öneririm.
her sabah 5.30'da alarm kurmadan uyanabilen bir bünyeye sahibim.
yüzümü yıkamamla beraber brezilya'dan getirilmiş, türk artisanlarca işlenmiş ristretto kokusu 5.35'e ayarlı espresso makinemden yükselip tüm evimi sarıyor. (nerede işlendiğini sormak isteyenler mesaj atabilir)
hızlıca kahvemi içip koşu kıyafetlerimi giyip oturduğum özel güvenlikli sitenin yüksek duvarları arasında koşumu yaparken, bir yandan bloomberg'deki son haberleri dinliyorum kulaklığımda.
35 dk civarı süren bu koşu esnasında gece piyasalarda ne olmuş bitmiş, kendimi update ediyorum.
deneyin, siz de müptelası olacaksınız bu alışkanlığın.
her şey kafada bitiyor, insanın biraz motivasyonunu yüksesdlsldakgkads..
şaka şaka, gıpta ile baktığım insandır kendisi.
bana gelecek olursak, ben sabah alarmı 18 defa snooze etmeden güne başlayamayan insanım :)
atatürk büstü önünde çelenk parçalayan teyze
-
“oy benim gözlemeci tonton teyzem”
“oy benim güzel taşra insanım” diye cehaleti, kapalılığı güzellenen kadındır.
edit: dağdaki çoban ile benim oyum bir değil