hesabın var mı? giriş yap

  • şekerin iyisi de zararlı, kötüsü de zararlı olabilir. lakin bir firmanın pancar şekeri üzerinden reklam yapıp, premium olmayan ürünlerine glikoz şurubu katması, "ama glikoz şurubu var" diyince de "e pancar da zararlı ehühehe" demesi nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça. biz çıkıp da hede marka gofret glikoz şurubu kullanıyormuş diyor muyuz? kullandığını biliyoruz, o da kullanmıyorum demiyor, pancar şekeri kullanıyorum gibi bir iddiada bulunup müşteri çekmiyor.

    adam mı seviyorsunuz siz?

    linki de tekrardan vereyim: http://i.imgur.com/okxufy7.jpg

    edit: bak güzel kardeşim. pek anlamıyorsun, tekrar anlatayım. sen "pancar şekeri kullanıyorum" diye firmanın reklamını yapıyorsan, senin ürünlerine glikoz şurubu koyma lüksün yoktur. damlasını bile koyamazsın, koymamalısın. tamamını pancar şekeriyle yapar, gerekiyorsa da pahalıya satarsın, isteyen alır, isteyen almaz. "niye pahalı" diyene de "çünkü tamamen şeker kullandım" der kapağı verirsin.

    tek bir ürününde bile glikoz şurubu kullanıp ucuza mal etmek derdindeysen o zaman da çıkıp firmanın reklamını "pancar şekeri kullanıyorum" diye yapamazsın, yapmamalısın. istiyorsan firmanın değil, sadece glikoz şurubu kullanmadığın o ürünün reklamını "pancar şekeri kullanıyoruz" diye yapabilirsin, bunda bir sakınca yok.

    ama sen "torku firması" pancar şekeri kullanıyor diye reklam yapar, sonra da ürünlerine glikoz şurubu katarsan bunun bahanesi yok. bunun adı ticarette sahtekarlık, yalancılık olarak geçer. pancar şekerinin de aynı derecede zararlı olması veya ağaç dikip orman yapman seni bu konuda haklı çıkarmaz, tüketiciyi yalan reklamla kandırma hakkı vermez. bu kadar basit.

    ürünlerini sevmiyor, bok atıyor falan da değilim. ben sadece kandırılmak, aptal yerine konulmak istemiyorum o kadar. televizyonda "pancar şekeri pancar şekeri" diye reklamını görüp de "oh lan helal torku'ya" diyip oğluma aldığım gofretinin üstünde "glikoz şurubu" yazısı görmek, adama ayakta sikilmiş hissi yaşatıyor çünkü.

    edit 2: torku "%100 pancar şekeri" diye reklamı torku banada için yapıyor denmiş aşağılarda. hayır canım kardeşim, "torku firması" için yapıyor. televizyon reklamı da var. şimdi arayıp bulma şansım yok. lakin resmi internet sitesinde, bizzat yukarıda linkte fotoğrafını verdiğim gofretin de bulunduğu ürün gamının en üstünde kab-bak gibi yazıyor bu iddiaları.

    resmi site: http://www.torku.com.tr/urunler/liste/cikolata
    caps: http://i.imgur.com/og3n1sr.jpg
    caps: http://i.imgur.com/yfsbytx.jpg

    edit: ahaha yukarıda caps'i bulunan resmi sitedeki "gdo'suz ve yüzde 100 pancar şekerinin hammadde olarak kullanıldığı torku çikolata" ibaresi "pancar şekerinin hammadde olarak kullanıldığı torku çikolata" olarak değişmiş. ne kadar da güzel. pancar şekerinin yüzdesi de yok, "gdo'suz" ibaresi de. yani içine %99 glikoz şurubu, %1 pancar şekeri katsan bile doğru oluyor bu ifade. algı yönetimine gel. gdo kısmına hiç değimiyorum bile.

  • kendisinden daha hızlı giden bir ferrari arkasına yaklaştığından yol yermeyen bmw'dir.

    edit: herif 160-170 ile gidiyor, arkasına yaslandığım halde sağ şeride geçip yol vermiyor. ulan sol şerit sollama şerididir senin ne işin var 160-170km hız ile sol şeritte.

  • gelin hepiniz itiraf edin, sucuklar o yangında nasıl nar gibi kızarmıştır diye ibnece düşüncelere daldınız değil mi? ben daldım valla, inşallah ölen yaralanan yoktur..

  • -ilk televizyon yayını, istanbul teknik üniversitesi-itü tv (9 temmuz 1952)
    (philips şirketinden hediye edilen tv vericisi ile15 günde bir yapılan 60 dakikalık yayınlar)
    -ilk trt yayını 31 ocak 1968 günü siyah beyaz olarak 19.30'da yapılıyor.
    -4 ağustos 1990'da ilk özel tv kanalı star yayın hayatına başlıyor
    -(bkz: 12 kasim 1961 turkiye sscb maçı) tv'den izlenen ilk maç yayını - itü tv (yayın kaçak yapılmış)
    -(bkz: 1 mayis 1966 besiktas fenerbahce maçı) profesyonel anlamda ilk maç yayını - itü tv.
    -türkiye’nin ilk kameramanı, dr. adnan ataman, itü tv.
    -türkiye’nin ilk tv sunucusu, fatih pasiner, itü tv.
    -türkiye’de televizyon yayınına çıkan ilk sanatçılar; feriha tunceli, nebahat yedibaş, cevdet çağla ve hüsnü coşar.
    -türkiye’de ilk televizyon konseri, feriha tunceli.
    -türkiye’de televizyonda yayınlanan ilk yarışma programı, halit kıvanç, talih kuşu, itü tv.
    -türk televizyonlarında ilk sinema yayını, hitit güneşi, itü tv.
    -yayınlanan ilk reklam filmi, 1972 yılında meysu markasının meyvesuyu için çekilen reklam filmi. bkz
    -ilk renkli yayın denemesi 31 aralık 1981 yılbaşı programı - trt.
    -1 temmuz 1984 sürekli renkli yayına geçiş.
    -türkiye’de ilk hava durumu programı, itü tv - ali esin (1954)
    -özel televizyonlardaki ilk kadın hava durumu sunucusu, seçil erus (1992-interstar)
    -ilk müzik televizyonu, kral tv.
    -kral tv’de yayınlanan ilk klip, burak kut – benimle oynama.
    -ilk sit com: kaynanalar trt (1974)
    -ilk özel spor kulübü televizyonu, fbtv, (2004)
    -tv yayınlarının 6 güne çıkarılması (18 mart 1974)
    -ilk kez bir tv stüdyosuna yapılan canlı telefon bağlantısı, örsan öymen- söz meclis'ten içeri (trt 1973)
    -ilk kez tv'de konser veren arabesk sanatçısı, orhan gencebay-trt (24 aralık 1978)

    *itü tv kamerası
    *ismet inönü'nün katıldığı deneme yayını
    *zeki müren'in katıldığı deneme yayını

    not: 1 mayıs 1964 tarihli trt yasası'nın yürürlüğe girince türkiye sınırları dahilinde trt dışındaki kurumların radyo ve televizyon yayınları yapması yasaklanıyor ve trt kuruluyor.
    not2: itü tv'nin ekibi ve teçhizatları, dönemin hükümetinin ricasıyla trt'ye devrediliyor ve 04 şubat 1972 tamamen kapanıyor.

    kaynak
    kaynak

  • geçenlerde çalıştığım şirkette, eşi fransız vatandaşı olan bir abimizle muhabbet ederken kot kumaşının orijinal adı olan denim adının, fransa’nın nimes şehrinden geldiğini öğrendim.
    ilk olarak 17. yüzyılda, orada çalışan madenciler için üretilmiş olan kumaş; kalın ve leke göstermemesinden dolayı tercih edilirmiş ve o kumaş ile yapılan pantolonlara ise serge de nimes derlermiş. oradaki “de nimes” , “nimes şehrinden gelen” anlamına gelirmiş. sonrasında “de nimes”, “denim” olarak evrilmiş.
    bir parantez açmam gerekirse; prof dr. halil inalcık’ın tezine göre bu kumaş ilk olarak denizli ve akhisar yörelerinde üretilip, hindistan’dan gelen çivit boyası ile maviye boyanmıştı ve çiftçiler ile köylüler tarafından kullanılmaktaydı. aynı zamanda bu kumaşlar ilk defa 16. yy’da fransa’nın marsilya kentine ihrac edilmişti. tam olarak emin olmasak da; nimes ile marsilya’nın birbirine yakın olmasından dolayı meşhur denim kumaşları ilk olarak bizim ülkemizden gitmiş olabilir, bilemiyoruz. bulunduğumuz topraklarda yıllardır tekstil yapıldığı için ve bu işte gerçekten çok iyi olduğumuz için bu durum bana mantıklı geldi.

    ok devam edelim. peki bu pantolonlar dünyada nasıl meşhur oldu?

    dünyaca ünlü levi’s markasının yaratıcısı levi straus; 1850’li yıllarda çadır bezi üreticisidir. bir gün madenlerde çalışan işçilerden birinden pantolonlarının çok çabuk yırtılmasına dair bir söylem duyduktan sonra konunun üstüne gitmeye karar verir ve bir kaç çadır bezi parçasını dikerek, işçilerin 2-3 kullanmadan sonra harap olan pantolonlarına bir çözüm getirmeyi dener. yaptığı ürünler beğenilir ve kendi firmasını kurar. bu sayede amerika’da kot üretimi başlamış olur. şöyle bir ayrıntı verelim, levi fabrika’yı kurduktan sonra üretimini fransa’da ki denim kumaşından yapmaya başladı.

    denim pantolonlar o zamanlar kovboy’lar, madenciler, çiftçiler tarafından tercih ediliyordu. yüksek kademeli zengin insanlar bu pantolonları giymezlerdi.

    peki ne oldu da denim pantolonları herkes tercih etmeye başladı?

    pantolonun zengin ya da fakir tüm amerika’da meşhur olması 1950'lerde james dean'in “devlerin aşkı” (rebel without a cause) filminde bir kot pantolon giymesi ile başlar. james dean’ı bilirsiniz, genç yaşına ve kısa film kariyerine rağmen kitleleri sürüklemiştir. bu dönemden sonra pantolon ilk olarak amerikan okullarında yasaklanıyor ve o dönemde, bu giyim tarzına sahip kişiler asi, isyankar bir akım yaratıyor.

    işte işin en enteresan kısmına geldik dostlar,

    bu kumaş fransa’da denim, italya’da bludi genova’dan türeyerek “blue jean” yine amerika’da jean olarak anılıyor. peki neden biz “kot pantolon” diyoruz?

    hemen cevap vereyim “kot” aslında, bu kumaşı fransa’da keşfedip, ülkemize getiren terzi ve girişimci muhteşem kot’un soyadı.

    muhteşem kot fransa’da terzilik okuluna gitti ve o yıllarda fransa’da üretilen denim kumaşlarını çok beğeniyordu ve bu kumaşları ülkemizde üretmek istiyordu. sonrasında muhteşem kot, konu ile ilgili olarak girişimlere başladı. amerika’dan denim kumaşını üretmek için kullanılan makinelerden getirtti ve kendisinin ilk ürettiği numune pantolonu o zamanlar 3 yaşında olan oğlu aytaç kot üzerinde denedi.

    muhteşem bey bu pantolon için etibank, kömür işletmeleri gibi kurumların ihalelerine girdi. sonrasında 1958 yılında singer ile bir makine anlaşması yaparak üretime başladı. kendisi izmir fuarında yapılan anlaşmadan bir süre sonra vefat etti ve aytaç kot işleri eline aldı.

    işte “kot” markası ilk o zaman meydana geldi. aytaç kot, “kot” markasını tescilletti ve ilk olarak, karaköy necati bey caddesinde, ankara'da samanpazarı denen yerde işçi ve köylülere giyim kuşam satan dükkânlarda satılmaya başlandı.

  • yuh! "2015 hangi ara bitti lan?" diye tepki verdiğim çekiliş.

    edit: 100 ekşi sözlük yazarı diyorlar, 400 verin bu iş huzur içinde çözülsün.

  • --- spoiler ---

    rickon'un zik zak çizerek koşmayı akıl edemediği bölüm olmuştur. zaten normal şartlar altında da bu akılla pek fazla yaşamazdı.

    --- spoiler ---