hesabın var mı? giriş yap

  • otuzuna az kalan, ama bir ucundan girmiş gibi hisseden birinin tavsiyeleri de olabilir;

    - ailenizi tanıyın, sevin. lise ergenliğini bırakın. anne-baba her zaman sizi sıkacak, doğrudur. baba her zaman tavsiye verecek, oğlum paran var mı diye soracak. anne, sanki sibirya kutuplarında yaşıyormuşçasına oğlum yiyeceğin var mı, kıyafetin var mı vs diye soracak. canlı bir ses tonuyla yanıtlayın. moralleri yerine gelsin. sakın geçiştirmeyin. fırsat buldukça yanlarında olun. yoksa sonraki ziyaretleriniz mezarına olur, adama koyar. ben babamin son anina kadar yanindaydim iyiki, iyiki yanindaydim. keske daha cok yaninda olsaydim.

    - baba olmadan çoğumuz abi-amca-dayı oluyoruz. ben dayı grubundanım. yeğen kendine gelip neyin ne olduğunu anlamaya başlayınca sizi gördüğü vakit dünyalar onun oluyor. siz onun gözünde ne okulu uzatan adamsınız, ne kredi kartı borcu ödeyen kapitalist kölesiniz, ne de içten içe n'olacağım korkusuyla gezen bir adamsınız. siz onun karşılıksız güvendiğisiniz. ona göre davranın. illa ki akraba olmak zorunda değil. çocukları sevin, onlara saygılı olun. onlar unutmaz. biz de unutmadık.

    - hayvan sahibi olun. bir köpekle arkadaş olun. onlar da unutmaz. hatta yapabiliyorsanız beraber yaşayın. sorumluluk sahibi olun.

    - yalnız yaşayın. yalnız başına hayatta kalmayı öğrenin. kimsenin sizi arayıp sormaması nasıl bir şeymiş bunu tadın. hayatta artık yalnız başına olduğunuzu öğrenin ki artık çoğu şey size koymasın.

    - paranızı sigara ve alkol gibi şeylere vermeyin. kenara atın. illa ki harcayacaksanız, kendinize birşeyler alın. örneğin takımının en sevdiğin forması, çok beğendiğin bir ayakkabı, bir bisiklet, ya da çok güzel bir yemek..

    - tarzınızı devam ettirin. başkalarına özenti olmayın. başkalarının da size sürekli karışmasına izin vermeyin. burada dostluk önem kazanıyor. birbirini olduğu gibi kabul eden insanlar. çevrenizde birkaç kişi olsun en fazla. ama sağlam bir ilişki olsun aranızda.

    - dil öğrenin. ister çince, ister afrika kabile dili olsun, mutlaka bir tane öğrenin. bir dil bir insan, aynı zamanda diğer milyonlarca insana ulaşmak demek. farklı bakış açısı demek.

    - yeteneğiniz varsa bir enstrüman çalmayı öğrenin. piyasa yapacağım diye değil, gerçekten çalın. illa gitar, saz olacak diye birşey yok. mesela darbuka çalın, kanun çalmayı öğrenin.

    - paranızı kaliteli harcayın. örneğin dil öğrenin dedik; bu noktada dil kursuna gidin, paranızı o şekilde harcayın. bunun için sigara, alkol gibi şeylere öncelik vermeyin.

    - her şeyden önemlisi, hayatta bir görüşünüz olsun. zamanın adamları olmayın. bir şey hakkında duruşunuz olsun. bozmayın. yapay ilişkilerin, özenti maddi şeylerin peşinde koşulduğu bir dönemdeyiz. ömrünüzü bmw, audi alacağım diye geçirmeyin. böyle bir hedef koymayın. birşeyin kullanım amacına bakın.

  • nasil bir mantiksa golden dokununca abdesti bozuyor ama sen silahi cekip dan dan vurunca biseyin bozulmuyo mu bre orco. golden da en fazla "bi kafami sevsene la" diye gelmistir.
    insan da sevmiyoruz, dogal olarak hayvan da sevmiyoruz

  • 2 yıldır her hafta düzenli olarak oynayan biri olarak bir kaç bir şey daha karalayabilirim sanki.

    orjinal olarak bir masa etrafına toplanan 3 veya daha fazla kişi bir tane yirmilik zar ve kağıt kalem ile oynanmaktadır. ama daha sonralar tabii ki bilgisayar ortamına da ayrıntılı bir şekilde aktarılmıştır. bilgisayar versiyonu her ne kadar bazı yönlerden kullanışlı olsa da gerçek deneyimi yaşamak için masaüstünde oynanması gerektiği söyleniyor.(ben hiç masaüsü oynamadım çünkü grubumdaki insanlar başka şehirde)

    en basit şekliyle anlatmak gerekirse unutulmuş diyarlar isimli yüksek fantazi öğelerinin hakim olduğu ortaçağ dünyasında maceraya atılan bir kişi nasıl davranırsa o şekilde davranıyorsunuz, yani bence tam olarak hayal kurmak değil çünkü hayal kurduğun zaman şu anki kişiliğinle bağını koparmadan 3. boyutta eylem ve olayların zihinde oluşmasını sağlarken frp oynarken oyuncunun tamamen birincil kişiliği ile bağını koparıp karakterin rolüne bürünmesi beklenir. adı üstünde role play.

    yani "ben şimdi büyücü oldum hıaaa " değil de "merhaba ben kieran majere, daggerford lordunun büyü danışmanıyım" şeklinde bir yaklaşımınız olmalı frp de. olay tamamen role bürünmek, sen bilgisayar oyunlarındaki gibi tuşlarla karakteri yöneten biri değilsin bizzati karakterin kendisisin.

    kaba tanım için bu kadarı yeterli olur sanırım. ilave soruları olan olursa özelden cevaplamaya çalışırım.

  • oha! yurdu acanin, actiranin, denetlemeyenin; cocugunu o yurda gonderenin, cemaate bu kadar prim verenin; ilceye hizmet ve okul goturmeyen hukumetin, ortbas eden basinin, binayi yapan muteahhidin, ihmalkar davranan yurt yonetiminin... hic sucu yok; ama cocuklari ben yaktim cunku cihangir'de oturan bir ateistim.

    ne guzel lan, adamlar mutlulugun ve sonsuz masumiyetin formulunu bulmus. hep magdur ol, hep baskasini sucla... ne ala memleket.

    olay mahalline sonradan gelen defans oyu'nun ricası üzerine edit:
    yangından kurtulan öğrenciler için bir yardım kampanyası başlatılmış. bundan sonra daha iyi şartlarda eğitim görebilmeleri ve yaşadıkları travmadan az da olsa kurtulabilmeleri amacıyla; elinizin erdiğince, yardımlarınızı bekliyoruz.
    (bkz: #64412380)

  • genelde yaşlıdırlar, konu komşusu dışında pek kimseleri yoktur.
    yaşları gereği teknolojiyle araları iyi değildir.
    hayatın sillesini yemiş, yoklukla büyümüş, umutları, hayalleri milyarlarca kez örselenmiş kişilerdir.
    3 kuruş parayla hayatını idame etmeye çalışırlar.
    sen ne anlatırsan anlat eline ödediğine dair makbuz alamayınca borcunu ödememiş hisseder.
    plazada oturup, maybach'a binen kişi trilyonlarca vergi affından rahatsız olmaz da bu amcalar/teyzeler 100 liralık faturayı zamanında ödemek için ar eder...

    geçenlerde bankada denk geldim. yaşlı bi teyze, banka personeline otomatik ödeme vermiş.
    ''size zor oluyo mu oğlum bu faturaları yatırmak'' diye sordu...
    kadın, bankacının belediyeye gidip su faturası sırasında bekleyip yatırdığını sanıyor...
    çok görmeyin, kınamayın. iyi, temiz, masum insanlar bunlar.

  • öldüğünüzde ne kadar ölü olduğunuzu bilemezsiniz. bu sadece çevrenizdekiler için zordur.

    aynı şey sigara içtiğinizde de geçerlidir.

  • bende tam tersi olan bi durum. hayvan gibi büyük güneş gözlükleri takmazsam sıfatımı gören insanlara ayıp oluyor gibi geliyor.

    edit: başlığı ben açmamıştım gtk, ruh hastası gibi kalmışım lan burada.

  • ekmek almaya ekmekle gidilmeyeceği için, ve bu durum bir çocuğu öldürmeyi haklı çıkaramayacağı için salak salak tezlerle savunulamayacak saçmalık..