hesabın var mı? giriş yap

  • hababam sınıfında da böyleydi. okuldan kaçmasınlar diye kız öğrenci getirtmişti pinti müdür.

  • fransız arabaları, alman arabalarına rağmen kendilerine pazar bulabilme başarısına sahiptir.

    debe edit'i: hiç beklemediğim bir entry ile ilk defa debe'ye girmiş olmam bir yana, yaklaşık 14 senedir yazıyor olduğum sözlükte, en beğenilenlerimde gelmiş geçmiş en iyi olarak birinci sıraya oturmuş olması ilginçmiş gerçekten. madem öyle, güzel filmler ve şarkılar unutulmasın. #50283014 filmleri izlensin, #52593384 şarkıları dinlensin.

  • bir kadın için önemli bir yaz aksesuarıdır. aynı zamanda hafiften büyük olanları (17 inç olanlarından uzak duralım rica ediyorum) kaz ayağını ve gözlerin güneşten yorulup yaşarmasını önler.
    ''bana hiçbir gözlük yakışmıyor'' diyenlere ise kahkahalarla gülüyorum. herkese yakışan bir gözlük illaki vardır. mesela;

    - yüz şekli oval, medium ya da küçük kimselere her gözlük yakışır hiç numara yapmasınlar. sadece kocaman gözlük takmasınlar yeter.
    - yüzü çok uzun kimseler çok küçük gözlük değil de orta boy gözlük seçerse hem yüzleri olduğundan daha ufak gözükür hem de güneşin zararlarından korunmuş olurlar.
    - yüzü çok yuvarlak kimseler kare ya da diktörgen gözlük seçerlerse şahane olur.
    - yüzü köşeli, kare olan vatandaşlarımız hafiften yuvarlar bir gözlük takarlarsa mükemmel olur.

    bu da benden sözlük alemine amme hizmeti olsun.

  • patronuyla yaşadığı şu diyalogla cool tavrını ortaya koymuştur:

    -bundan sonra haracı bana vereceksin. ben seni koruyacağım.

    -sahi beni koruyabilir misin?

    -koruyamazsam ölürsün. bu kadar basit.

  • 1999 yılı, mecidiyeköy'de firewall yazdığımız günler. altı aydır maaş alamıyoruz. cebimde beş kuruş para kalmamış. kira ödeyecek param olmadığından ofiste kalıyorum. 1.5lt'lik plastik boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alıp karnımı doyuruyorum. yine ofiste sabahladığım günlerden biri. aşırı açım. boş kola şişesi bakındım, bulamadım. mutfaktaki buzdolabına bakmaya gittim. bomboş. sadece bir kavanoz zeytin var. açlıktan yarım kavanoz zeytin yemiştim. o kadar midem bulanmıştı ki sonrasında yıllarca kahvaltıda zeytin yiyemedim. hala da çok zeytin hastası değilimdir. o olaydan kısa bir süre sonra ekşi sözlük'ü kodlamıştım. yüksek dozda zeytinin etkisi olmuş mudur bilmiyorum.

    edit: "madem beş paran yok kola şişeleri nereden?" diye soranlar oldu. ekseriyetle üçbeş kuruş parası olan iş arkadaşlarım dışardan getiriyordu. şişe depozitolarına ben konuyordum.

  • durakta bekliyorum. durakta 3-5 kişi var. karşıdan belli vücut geliştirmeyle uğraşmış biri sırıta sırıta geliyor. durakta oturan birinin yanına gidiyor. eski tanıdık olduklarını tahmin ediyorum. diyalog şöyle gelişiyor:

    kaslı genç: selim naber ya tanıdın mı beni ?
    duraktaki genç: ilyas sen misin olm? nolmuş böyle sana ya? kasilyas olmuşsun resmen ehe ehe. *

    ne adamlar var ya. allah belanı vermesin selim. düşündün mü bunu daha önce ne yaptın. ben tutamadım kendimi güldüm orada şahsen. herkes güldü gerçi.

  • maç sonrası röportajında "2 pozisyon gaçırdım gafam ordaydı sonra zor olanı yaptım gene" minvalinde bir şey söyledi ve ardından "burdan altuğ abiye, gomşum, selam gönderiyorum. gol atacağımı söylemişti." diye ekledi. altuğ ebini yesinler senin.