hesabın var mı? giriş yap

  • sözelci halimle deneyde gördüğüm tek şey, suyun karıştırılmasıyla ortaya çıkan kinetik enerjiden elektrik üretilmesi.

    dalga mı geçiyor cern filan? ciddiyse çok daha kötü, lütfen dalga geçsin!

    edit: hayır bir de atomu parçalamak bu kadar kolay olmamalı :) düşünsene kahvede çay karıştırıyorsun, "hilmi abi, yine sağlam atom bırakmadın..."

    2. edit: kinetikten farklı atraksiyonlar varmış. tamam kardeşim vurmayın sözelciyiz dedik ya. çubuğa odaklanın :)

  • türkün starbucks ile imtihanı

    - bana bi tane maçarotti..
    + efendim ?
    - bi tane makivetti..
    + nasıl ?
    - nescafe var mı ?
    + yok maalesef..
    - hassssssss, o zaman bi tane makamotti..
    + ne ?
    - ver bişi işte amk

  • bir gemici gec vakit küçük bir otele gelmis. yer olup olmadigini sormus:
    - hiç boş yerim yok bu gece, demis otelci.
    gerçi iki kisilik bir odada tek yatagim var ancak pek tavsiye etmem.. cunku oteki yatakta bizim komi kalıyor, feci horlar kendisi.
    - ziyani yok, demis gemici, verin bana o yatagi..
    ertesi sabah gemici hesabi odemeye geldiğinde otelci sormus:
    - nasil uyuyabildiniz mi?
    - cok guzel uyudum.
    - yaninizdaki horlamadi mi hiç?
    - hic horlamadi.
    - ama nasil olur?!
    - odaya girince yanagindan "merhaba guzel cocuk" diye bir makas aldim, sabaha kadar gozlerini kirpmadan yatakta oturdu.
    - ...

  • devletin en üst düzeydeki güvenlik toplantısı dinlenmiş, ses kayıtları youtube'a düşmüş, istihbarat teşkilatı ve dışişleri'nin başbakanın bilgisi dahilinde kendi toprağına, kendi askerlerine saldırı düzenleyerek komşularından biriyle savaş çıkarmak için gerekçe yaratmaya çalıştığı ortaya çıkmış, ağzımız açık bunu algılamaya çalışıyorken, yarım saat sonrasında başbakanın helyum çekmiş gibi bir sesle düzenlediği mitingi izleyip katıla katıla gülmeye başlamamız sonucunda ortaya çıkan durum. son 3,5 ayda yaşadıklarımızla iyi bile dayandık aslında. fazla hunisi olan var mıydı?

  • ev, araba, çocuk, eş, ohaaa .

    otuz yaşımı düşünüyorum da ev sahibi kirayı almaya geldiğinde ayakkabımın altındaki deliği göstermiştim. kadın üzülerek gidip 1 saat sonra 100 mark getirmişti bana, kocası vermiş "gitsin güzel bir bot alsın kendine" diye. ayakkabım bile yoktu lan.

    şimdi hepsi var, ayakkabıları da alsın diye yerden tavana kocaman ayakkabılığımız bile var. ama o 100 markı koşa koşa evinden alıp gelen ev sahibim yok artık. o kadın ayakkabımın altındaki deliği kapatmaya çalışıyordu, şimdi her yanınızdaki deliği açmaya ve bu açıkları bulmaya ve daha da ötesi bu açıkları daha üstteki başlara sergilemeye can atan iş arkadaşlarım var. ve bu açık peşindeki iş ortamının yarattığı garip aura sana iş araba ev olarak dönüyor (eş ve çocuğu sokmayalım bu dünyaya)

    bundan dolayıdır ki, ne kadar kaçabilirsen o kadar mutlusun. ama eninde sonunda insan yakalanıyor. çünkü diğeri de çıkmaz yol haline geliyor.