hesabın var mı? giriş yap

  • tamam, bu bir şekilde kabul edilebilir, ticari amaçla bunları kullanan ve şarkıları üzerinden para kazanan varsa tabii ki hakkıdır.
    amma velakin söylemek istediğim bir şey var.
    erkin koray'ı çok severim, hemen hemen tüm 45liklerini de topladım, yani öyle böyle değil ilgim.
    pandeminden önceki yıllarda iki kere de konserine gitme şansım oldu.
    her iki konserde de zırt pırt durup " telefonla çekmeyin, beni videoya almayın, kameraları kapatın, güvenlik kameralara müdahale edin" demesi canımı sıktı.
    akabinde bir 33lüğünü ( benden sana) imzalatmaya yanına gittim, imzaladı ama "bu korsan" dedi. ahah, "yav 82 baskısı" bu dedim, " haa ben yenilerden sandım " dedi.
    bunadın mı abi sen? bırak çeksin çocuklar, seni ileriki yıllara aktarsınlar. bilsak günlerindeki erkin baba nerede, şu hallerin nerede.
    az sal ya.

  • "avrupa görmemiş öküz türkler." demişim gibi olacak biliyorum ama vallahi amacım türkiyedeki alkol fiyatlarına dikkat çekmek.
    şu pakete verilen 169 tl ile çek ripablikte mandıra alınıyor.
    iki ortak daha bulursanız bira fabrikası kurup bira dolu havuzunuzun keyfini sürebilirsiniz.

    geyiği bir tarafa bırakırsak ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar insanı türkiyede.
    o fiyata içki mi olur lan.

    sırf nasıl düdüklendiğinizi daha açık anlayın diye aynı yahut muadil markaların fiyatlarından örnek vereceğim.

    bira, 60 kuruş. (onlu pakette alınırsa 50 kuruşa kadar düşüyor)
    votka 70lik 19 lira
    johnnie walker black label 32 lira
    şarap 11 lira (tekrar baktım da bugün 11'e çok daha kaliteli şaraplar alınıyor. standart sofra şarapları 6 lira)

    içki içmeyi lüks hale getiren politikaya sokayım.
    onu kanıksayan halkın da dibine vurayım.

  • hayatımın en eski hayal kırıklığıdır. halbuki şartlar o kadar hazır ki şu işlemin 100 olması için, matematik bu güzelliğe engel oluyor.

    yıllardır bu iki sayının toplamının 110 olduğunu kabullenemedim. bir şeyler yapılabilmeliydi. bugün itibariyle bu konuda ülkedeki en yetkili kurum olan tübitak'a başvurumu gerçekleştirdim. dosyamın iki ayrı heyetçe incelendiğini, ancak iki heyetin de aynı sonuca ulaştığını söylediler.
    araya adam koyalım dedim, benim dosyayı yeniden gönderelim, direnelim dedim. dosyayı geri gönderdi içerideki torpilim, yapılacak her şeyi yaptığını, sonucun olumsuz olduğunu söyledi.

    bu konuda tüm yasal haklarımı sonuna kadar kullanacağım. bireysel başvurudan aihm'ye kadar yolum var. uzun sürer mahkeme kapılarında sürünürsün dediler. vazgeçmeyelim arkadaşlar. eğer sonuç olumlu olmazsa bütün yollar sivil itaatsizliğe çıkıyor. korkmayalım, küsüratı reddedelim.

  • nuri asan gibi delikanlı bir futbol adamının, mete adanır gibi efendi bir insanın, muzaffer badalıoğlu gibi yürekten oynayan futbolcuların can verdiği, samsunspor altyapısının altın jenerasyonunun sakat kaldığı kara gündür.

    kaza öncesi samsunspor herkesce bilinir. şampiyonluğa oynayan takım, tıklım tıklım dolan stadın dışında stadda yer bulamadığından içeri giremeyen yüzlerce taraftar ve hasbi menteşoğlu. ancak kaza sonrası da oldukça enteresandır. kaza sonrası samsun'da düzenlenen kulübe yardım maçında stadın ancak çok küçük bir kısmı dolmuştur. tüm ilde kulübe maddi yardım amacıyla çeşitli şekillerde para toplanmıştır, miktar ise o zamanın parasıyla 850 milyon lirayı ancak bulmuştur.

    bu vefasızlıkta, bu çirkeflikte sürekli göç alan samsun'da samsunlular'dan çok samsunlu olmayanların yaşaması, samsunlu olanlarda da samsunsporluluk duygusunun yerleşmemiş olması en önemli nedendir. her şeyin başarıya endeksli olduğu bir tür alışverişte 20 ocak 1989 günü samsunspor kaybetmiştir.

    eğer samsunsporluluk başarılı olan takımı stada gidip böğürerek desteklemek, kara gün geldiğinde deliğinde saklanmaksa ben çok yanlış gelmişim kardeş. ama eğer tam tersi ise; en büyük samsunsporlu turgut özal...

  • - ilkokulda iken ben; hani hep hayaller kurardin ya.. oglum yakisikli olsun.. kara kasli, karagozlu.. hafif bir sakal biraksin.. ben onu yolcu edeyim uzaklara diye.. kiyamadigin icin, beni paylasamadigin icin hic kiz arkadasim olsun istemezdin ya.. ama capkin olacagim ihtimali icinde hep bir tebessum dururdu dudaklarinin kenarinda.. o canlar yakacak kara oglani sen dogurdugun, senin bir parcan oldugu icin.. hatirliyorsun degil mi?

    hatta babam yatili okula gondermek istediginde beni "- ben oglumu gondermem o kadar uzaklara, ayrilamam ben ondan" demistin de gitmemistim bende.. hatta ben universiteye askere gittigimde sende ben nereye gidersem orada gelip ev tutacaktik.. hatta ben askere gittigimde de ayni seyi yapacaktin.. yine nereye gidersem ev tutup haftasonlari benim gelmemi bekleyecektin.. ya da aksamlari.. her yemegini sevdigim icin ozel bir sey bile yapmayacaktin.. ispanakli borek ve ayran haric tabi.. hatirlarsin..

    saclarimi uzattim.. taa belime kadar hemde.. 5 yil hic kestirmedim.. sakalda biraktim hafifinden..belki bir iki can yakmisimdir senin tebessumumun hatirina.. belki benimde canim yanmistir bilmiyorum ama olsun.. onemli degil hayatin yaninda..

    gecen gun yine fotograflarina baktik.. babamla cekildiginiz var sahil kenarinda.. bas basa vermissiniz.. bir digerinde babam omuzlarini sikarken cikmis :) ..

    aradan gecen 13 yil sonra ne mi hissediyorum... bunlari yazarken ellerim titriyor.. bogazimdaki dugumu anlatabilmem beni cok zorluyor.. babam... hepimiz ....
    gozlerim yaniyor simdi.. kapatmaliyim.. parmaklarim biraz daha fazla titremeye basladi..

    kalbimde huzur icinde uyu.. bende seninle uyurum.. seni cok seviyorum..
    kara oglun..

  • bahçede çalışan ya da sabahın kuru ayazında işe giden kadınlar değil de, işte, yurtta, kapalı mekanlarda yani, üşüdüğünü, çok soğuk olduğunu, ince narin yapısının buna dayanamadığını sürekli tekrarlayan kadınlar arasında var bu durum. ben hiç sıkıntı çekmedim, el üstünde büyüdüm, çok nazlıyım vs. bir sürü alt metni var bu çok üşümenin.

    edit: dolmuşlarda camı açma ceyran çarpıyor diyen teyzeler de bambaşka bir konumuz olacak.

  • bir çeşit psikedelik uyarıcıdır. şizofreni rahatsızlığı olan insanlar üzerinde iyileştirici etkilerini gözlemlemek sebebiyle laboratuvar ortamında üretilmiştir. geleceğin antidepresanı olması koşuluyla araştırmaya devam edildiğinden yaygın bir kimyasal değildir.

    etkilerini gözlemlemek için 30 miligram yeterli dozdur. toz şeklinde olanı burundan çekilerek alınmaktadır. zaman kavramını ortadan kaldırır. zihin işlevleri yavaşlarken fiziksel eylem hızlanmaktadır. beden ve ruhun birbirinden farklı bir olgunun içinde ancak birbirine bağlantılı şekilde hükmetmesi bulunulan boyutun algısını ortaya koymaktadır. fiziksel eylemlerde efeksel geçişler gözlemlenirken hissedilen duygu mantığın, zamanın ve bakış açısının ötesinde çalışmaya başlar. benliğini en saf halinde gözlemleme yeteneği kazandırırken, bir nevi astral seyahat imkanı sunar ve her objenin yer yüzünde kapladığı fiziksel boyutu değişmeye başlar. şaşırtıcı biçimde benlik kavramı, yani kapladığın yerde ki bedensel olgun büyür büyür ve dev bir insan olmanın verdiği gururu tattırır...nitekim kolun bacağın sağa sola oynarken beynin farklı biçimlerde sana seni sunmaya hazırdır. aslında anlatmakla yaşamak arasında büyük fark vardır. denemeden anlaşılmayacağı gibi, insanları gözlemleme yeteneğini gösterir.

    bu tarz kimyasalları mümkün olduğunca güvendiğiniz kişilerle ve size müdahale edilmemesi gereken, ayrıca zihninizi yormayan insanlarla deneyimleyebilirsiniz. diğer türlüsü yorucu olacaktır. kafa karışıklığı ve saçma bir psikolojiye sokabilir. paranoya yapabilir. dikkat edilmesi gereken stabil bir ortam seçilmelidir. gerçeklik ve yokluk kavramını gözlemleyebilme avantajı , manipüle edilebilir..ancak, bilinç kaybının hiç yaşanmadan, yok olma kavramını tattırır....

    özellikle anestezi uygulanan hastalarda yaşanılan bir nevi uyurken bilincin açık kalması deneyimi olarak da anlatılabilir.

    doğru kullanıldığında etkisi geçince karekter değişimi yaşatmaktadır... hayata pozitif bakma eğilimi, insanlarla iletişim kurmada rahatlık, kendini olduğun gibi kabullenme, sosyal hayatı gözlemleyebilme ve tespit edebilme yeteneğini geliştirme, hızlı düşünme ve aktif şekilde yaşamaya odaklanma, bilincinin farkına varma gibi etkiler yaratır. sanal bir ilizyon yaşamadığını deneyimlediğinde ise, şimdiye kadar yaşadığın hayatın ve öğretilen sistemin aslında sanallıktan ibaret olduğunu kavramaya başlarsın.. her uyarıcıda olduğu gibi bunu deneyimlerken de mümkün olduğunca pozitif taraflarından yararlanmaya çalışmak iyileşme sürecinizi hızlandıracaktır....

  • beni terk edip giden..

    yavrularına nasıl anlatayım bilmiyorum ki. anneniz artık yok nasıl diyeyim? ben daha kabullenememişken nasıl avutayım onları?

    dün yol kenarında ölüsünü buldum kuzumun. gece dolaşmaya çıkmış bahçeden, allahın belası bi araba çarpmış, fren bile yapmamış. kaskatı, cansız.. gözümün önünden gitmiyor o hali. hiç benzemiyor ki benim kedime. bembeyaz tüyleri yok. kan.. yavruları var onun. senelerce beraber uyuduk, ben varım. daha aşıya gidecektik. daha ağustosta 3 yaşına girecekti. ama öyle cansız yatıyor orda. elimde tek kalan tasması.

    insan gibi kullanın şu arabaları. benim canım gitti, niceleri gibi, başka canların sebebi olmayın.

    ben nasıl derim o yavrulara insan kılıklı bi şerefsiz kıydı annenize diye?

    yıktılar yuvamızı..