hesabın var mı? giriş yap

  • sahibinden.com'da satılan nokia 3310'dur. adam anasından babasından, varsa evladından utanmamış, nokia 3310 için 30 bin lira fiyat çekmiş. antika diyor, koleksiyon diyor 11-12 senelik telefon için.

    (ilan yayından kaldırılmış. ekran görüntüsünü almıştım.)

    http://tinypic.com/r/30vkgsg/8

    (http://www.sahibinden.com/…s-efsane-187733558/detay)

    bu maalesef bize has durumlardan biri. "nasıl olsa satacak enayi bulurum" mantığı...

    üşenmedim, ebay'de araştırdım. orada satılan en pahalı nokia 3310 şu: http://www.ebay.com/…ell_phones&hash=item3a8670ed50

    şimdi al fiyatı 121 dolar. bizimkiyse "bunca yıl elimde tuttum. illa ki birini çarparım" diyor.

    daha dün show haber'de gördüm. çocuk 129 liraya iphone 5s söylemiş, oyuncak telefonla armut gelmiş. baba da mağdur mağdur konuşuyor "insanı meyve sebze gönderip rencide ediyorlar bir de. en çok ona bozuldum" diyor. kardeşim armutla rencide olana kadar, bin beş yüz liralık telefonu 129 liraya alabileceğini düşünerek sen zaten kendini rencide etmişsin.

    yine dün adamın biri iphone üzerinden sömürü hesabı çıkarmış, sadece fabrikada çalışan işçi üzerinden iphone üzerinden edilen karı hesaplamıştı.

    nokia 3310'a 30 bin lira isteyen adam da, 129 liraya 1500 liralık aleti alacağını sanan adam da hep aynı zihniyetin ürünü kardeşim. emeğin, ederin, değerin bir anlamı yok. çarpan çarpana. halen neyi koparırsan yanına kar kalır mantığında hayatta kalmaya çalışıyor insanlar.

    iki ay önce bir taksiye binmiştim. her zaman 29 lira tutan yol 37 lira tuttu. "kardeş bu ne?" dedim. "ney ne?" dedi. elimle de taksimetreyi gösteriyorum, sanki lavuğa atom çarpıştırıcısı uzattım da soruyorum bu ne diye.

    - fazla yazmış bu.
    - ne demek fazla yazmış. ne yazıyorsa o?
    - kardeşim, her gün geldiğim yol. her gün 29 lira yazıyor da bugün nasıl 37 lira yazdı.
    - haa. abi bu arabanın tekerlekleri büyük biliyorsun cip ya (dacia'dan bahsediyor cip diye logan mıdır ne boktur) o yüzden fazla atıyor.
    - birader teker büyük olunca daha az devir yapar, tekerin küçük olması lazım daha fazla atması için.
    - ya ben seni mi dolandırıyorum abi?
    - ne yapıyorsan yapıyorsun, fazlasını vermiyorum. başına iş alma beni inada bindirip.
    - ya tamam tamam.

    bu qnet mi ne vardı bir ara? milleti fahiş fiyatlara piramit sistemine alıyorlardı, ondan sonra da göstermelik dandik bir saat veriyorlardı yok antika, yok bilmemne diye. millet baktı ki 7 ayda milyoner olamadı, o işler öyle kolay değil, başladılar sağda solda saatleri antika diye satmaya. kendilerine söylenen yalanları millete söyleyip paralarını çıkarmaya çalıştılar. örgütlenip, hak arama da yok, nasıl çarptılarsa, öyle çarpıp, kendi belini doğrultmaya çalışıyorsun.

    aah ah.

  • sarıyer demirciköy mezarlığında ikindi namazından sonra gerçekleşen olay..
    39 yaşında kalp krizi sonucu vefat eden arkadaşımızın cenazesinde 11 yaşındaki oğluna, son kez görmesi için babasının yüzünü gösterdiler. haliyle çocuk babasının ölüsünü görür görmez kıyameti kopartıyor..
    ondan sonra imam olacak lavuk "rabbim bize taşıyamayacağımız acılar verme" diyerek dua etmeye başladı. be yavşak sen bir çocuğa ömrü boyunca taşıyamayacağı acıyı verdin.. bırak babasını canlı hatırlasın çocuk, ne gösteriyorsunuz ufacıcık çocuğa babasının ölüsünü? sen mesleğin gereği her gün ölü görebilirsin sana göre normal bir şeydir de, çocuk ulan bu çocuk..

    ilkokul 5'e geçtiğimizde abi kardeş 2 sınıf arkadaşımız boğulmuştu, annemi dinlemeyerek cenaze evine gittim arkadaşlarımı son defa göreyim dedim. 10 yaşımdan 14 yaşıma kadar arkadaşlarımın yüzleri gözümün önünden gitmedi, her gece gözümün önüne geldi.. şimdi o çocuğu düşününce kalbim sıkışıyor resmen.. umarım benim yaşadığımı yaşamaz..

    çocukları öldürmeyin...
    çocuklara ölü göstermeyin...

  • en son cem yılmaz'ı seviyor muyduk sevmiyor muyduk beyler? tweetini sildiydi sevmedik, sonra 29 ekim'de mi bir şey paylaşmıştı ne, sevmeye başladık. bu yaptığı ne şimdi? sevecek miyiz, sevmeyecek miyiz? son durum nedir bilen varsa yeşillendirsin.

  • 1) en üretken dönemlerinde inek gibi ders çalışmak zorunda bırakılarak zekalarının eritilmesi. (milli eğitimin insanları bildiğin aptallaştırması)

    2) özellikle anneleri tarafından doğru yanlış hemen herşeyiyle gurur duyulması sonucunda aşırı şımarıklık ve kendilerini dünyanın en harika varlıkları sanması. (yeni nesil acaip türk anneleri sağolsun)

    3) başkalarında olan şeylerin kendilerinde neden olmadığı sorusunu sorarak herşeyi ve herkesi kıskanarak etrafa bakmaları. (bu da bir üsttekinin bir sonucu)

  • tanımam etmem, müstehcenlik suçuyla tutuklama ne demektir? burası şeriat ülkesi mi? hayırdır şeriatın adımları mı atılmaya çalışılıyor? anaysasaya göre laik ve demokratik bir cumhuriyetiz. buna göre ahlak ve müstehcenlik kişinin kendisini ilgilendirir.

    edit: imla

  • her fırsatta sandık, seçilmişler, milli irade diye haykıranların yine her fırsatta kendilerine bu seçme hakkını verenlere sayıp sövmesi kadar büyük bir mantık hatası barındırmaz.

  • e olm e hadi benim param var altın aldım sen niye ampir ampir konuşuyorsun etrafta derse ne diycen?

  • aşk üzerine izlediğim en güzel film. birileri bana, hakkında bu cümleyi sarf edeceğim filmin başrolünde çocukların olacağını ve bu filmin ancak 2008 tarihinde çekilebileceğini söyleseydi gülerdim. şu an da gülüyorum, daha doğrusu gülümsüyorum ancak sebebim başka.

    (bkz: mutluluk)

  • kuşların çarpışından ve motorları etkisiz hale getirmelerinden sonra kalbinin deli gibi attığını ve son zamanları olduğunu düşündüğünü, fakat; soğukkanlılığını kazanması gerektiğini, yolculara paniksiz, kesin ve güven verici konuşması için 3-5 saniyesi olduğunu düşündüğünü, ve bunun ardından hemen işine koyulması gerektiğini anladığını belirtmiştir. ve tüm bu düşündüklerini eksiksiz başarabilmiştir.

    nehirden başka bir yere inme şansı olmadığını, piste çok uzak olduğunu ve bulunduğu bölgede de o kadar uzun ve o kadar yumuşak başka zemin olmadığını (smooth diye dillendiriyor tam yumuşak demese de) ve bu nedenle hudson nehrine indiğini belirtiyor.

    bu uçuşta motorlar durduğu için uçağın burnunu kaldırmaya çalışmak ya da sabit tutmaya çalışmak direk "ölüm" olacaktı. bu nedenle buradaki kritik nokta, uçağın önden hava gelmesine göre tasarlanmış aerodinamisini kullanmak ve dolayısıyla uçağın kendi kontrolünde kalması adına burnunu aşağı indirmektir.

    ki sullenberger öyle de yapmıştır. ta ki inene dek. inerken de ciddi bir hızda olduğu için en ufak yanlış açıyla inmesi uçaktaki herkesin ölmesi anlamına gelebilirdi. bu nedenle kendisi en mantıklı inişin önce uçağın kuyruğunu suya değdirmek olduğunu düşündüğünü belirtmiş, bunu uygulamış ve çarpışmanın büyük enerjini bu noktada bırakmıştır. bu nedenle hala ivmesi olan uçak suya kırılmayacağı bir açı ve yumuşaklıkla inmiş, gene de hızlı olduğu için burun suya değdikten sonra burnu doğal olarak suyun altına girmiş ve uçak bir süreliğine su fışkırmasından görünmez hale gelmiştir. gene de olabilecek en optimum hız ve açıyla gerçekleştiği için yaşamını kaybeden olmamıştır.

  • takıma geldiğinde zımba gibi olan mostafa mohamed'i 5-6 hafta sonra canlı cesede çevirdi. aylarca fatih terim idmanı denen pespayelikten uzak olan diagne'nin dün takım arkadaşlarına göre ne kadar diri olduğuna bakılarak bile kalitesi anlaşılabilir.

    diagne ve onyekuru'ya bakarak bu idmanın ne bok olduğu çok net görülebilir aslında. 2-3 kez kiralık giden/gelen bu oyuncular galatasaray'a geldiğinde zımba gibi oluyorlar, 2-3 ayda azalarak bitiyorlar. gidip düzeliyorlar, bir sonraki gelişlerinde yine zımba gibi başlıyor, terim idmanı yedikçe çöküyorlar.

  • benim.

    denklem aslında çok basit.

    yaşamak istemediğin şeyi yaşatmayacaksın, dürüst olacaksın, adam olacaksın. bu kadar.

  • gelisen teknoloji ile sahlanan kapitalizmin hergecen gün artan ürün ceşitliligi karsisinda gelistirdigi bir üretim yöntemi.
    ayni üretim bandini kullanarak farkli ürünler üretebilmeye olanak saglayarak. esnek üretim modelleri dogurur.
    bu durumda elektronik ürünler üzerine uzmanlaşmiş, hatta sadece televizyon üreten bir fabrika, televizyona olan taleplerin
    azalma eğilimini önceden fark ederek hemen yeni bir ürüne yönelir. ayni üretim bandinin farkli islemesiyle artik cep telefonu
    üretmeye koyulur. böylelikle milyonlarca dolar seymaye yatirilmis makinalar bosta durmaz, satilacak, pazarlanacak yeni yeni
    ürünler ortaya cikararak, tüketime dayali dünya ekonomisine katkilarini hic eksik etmezler ****.

  • - çatalı çok iyi kullanıyorsun, soylu musun?
    - hayır, kaplumbağayım.
    - ay ne bileyim, adım da raphael filan diyince...