ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iş bulmak
-
vuku bulduğu takdirde
türkiye'nin çalışan nüfusunun %90'ı gibi;
08:00-18:00 mesaisinde çalışıyor ve
06:15'de uyanıyor
06:45'de servise biniyor
07:40'da işte oluyor,
18:15'de dönüş servisine biniyor,
19:00'da evde oluyor
ertesi gün de işe gidebilmek gereken akşam yemeği, bulaşık, yıkanma vs işlerden sonra sabah 06:15'de uyanabilmek için
22:30'da yatıyorsanız
kendinize ve sevdiklerinize günde 1 - 1,5 saat kalmasına yol açan durum, hal, vaziyet.
ecnebilerin 150 sene önce ölümüne karşı çıktığı * * bu döngüye karşı çıkmak için örgütlenmeyen;
örgütlenmeyi bırakın, buna karşı çıkmak aklına gelmeyen kişilerin, başka herhangi birşey için kendi başına örgütleneceğine ben inanmıyorum arkadaşım.
arap baharıymış da, pikeykey'miş de, özgürlük isterlermiş de, ..
hıı, anlatın anlatın, heyecanlı oluyor.
ilave: o 1-1,5 saat de, çalışmanın erdeminin, burjuva ahlakının, zenginlik-yoksulluğun kader olduğunun, zenginken mutsuz; fakirken mutlu olunabileceğinin, işveren kısmısının da ne büyük dertleri olduğunun, kapitalizmin bakış açısının, işi olduğuna şükretmek gereğinin, işsizlik tehdidinin, işsizlik tehdidinin, işsizlik tehdidinin vs mütemadiyen beyinlere çakıldığı (taşı delen suyun gücü değil sürekliliğidir) dizileri izlemekle geçiyor.
interstellar
5 dakika ile bir senem heba oldu
-
1 saat öncesinden varmak zor değil sorumsuzluk yüzünden heba olan 1 yıldır.
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
-
"2010 yılının her anını dolu dolu yaşaman ve mutlu olman dileklerimle"
hülya koçyiğit'in kılıçdaroğlu'na verdiği ayar
-
"damadım ihale alıyor bu yüzden daha fazla yalakalık yapmam lazım, kılıçdaroğlu kusra bakmasın, ihaleyi o verseydi ona yalakalık yapardım."
deseymiş daha güzel bir ayar olurmuş.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: türk kizi google dan mail hesabi...
entry1: alamaz cünkü adamlar cep telefonu numarasi istiyor. olmaz olamaz.
başlık: camide nike ayakkabimi caldi picin teki
entry1: iyi ilerde zekat vermedim demessin
entry2: vay amk 15 senedir camiye gitmiyorum nasıl lan hala aynı mı bi değişiklik var mı?
entry3: ben bugün parmak arası terlikle gittim nikeyle döndüm
masal
-
babamın anlattığı masallara dair en güzel hatıralarım, saçlarının henüz ağarmadığı, daha genç olduğu hali.
zaman geçiyor ve buna karşı koymak için yapabileceğim hiçbir şey yok. bütün hayatıma damga vuracak yegane çaresizlik, sevdiğim insanların etrafımda yaşlanmalarını seyretmek olacak. günün birinde, bedensel varlıklarından geriye hiçbir şey kalmayacağını ve buna tanık olmak zorunda kalacağımı, gözlerinin içine baktığımda görmek, ruhumu ezen ağır bir yük. onları zamanın etkilerinden koruyamıyorum, gücüm yetmiyor.
yetişkinliğimde daha fazla ihtiyacım var masallara. beni teskin edip hayatın gerçekliğinden uzaklaştırsınlar diye değil; gerçeğin masalsı güzelliğini öğretsinler diye. voyager 1'in uzaya nasıl gönderildiğini anlatan belgeseli izlerken, zihnimde, küçük bir gezegende yaşayan koca yürekli cücelerin karanlıktan korkmamayı nasıl öğrendiklerine dair bir masal uyduruyorum.
barry marshall'a don kişot kıyafeti giydirip, herkesin dalga geçtiği bir yolculuğa çıkarıyorum ve yolculuğunun sonunda ona ölümcül bir zehir içirip, ölmediğini gördüğünde zaferini ilan ettiği bir masal kurguluyorum.
kendi bedeninde yalnızlığa mahkum bir türüz. bedenimize bir başkasını sokup dindirebileceğimiz türden bir yalnızlık da değil bu. türümüze mal olmuş zaferlerle avunmayı kabullenmek, belki de en büyük kahramanlığımız.
babam gazetede okuduğu astronomiyle ilgili haberlerin detayını konuştuğumuz zamanlarda sorduğunda, 33 yaşında bir çocuğun heyecanı ile, elimdeki hayali kılıcı sallayarak bir masalmışçasına anlatıyorum. çocukken beni her türlü kötülükten koruyacağını bildiğim insanı, büyüdüğümde zamanın en büyük kötülüğünden koruyamadığım için, onu bir masalın başrolüne oturtuyorum.
18 eylül 2021 istanbul semalarındaki silüet
-
ecevit mi lan o.
bu vesileyle anmış olalım, allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.
14 temmuz 2014 ali ismail korkmaz duruşması
-
"ben sadece bana verilen emirleri uyguladım" diyor polisler, nürnberg mahkemelerindeki naziler gibi. "ben devletimi seviyorum, tut dediler tuttum" diyor fırıncı.
onlar sadece devletlerinin verdiği emirleri uyguluyorlar, sadece devletlerini seviyorlar. böylelikle masum olduklarını düşünüyorlar. böylelikle iyi olduklarını düşünüyorlar.
ben ise duvarlara kafa atmak istiyorum.
(bkz: kötülüğün sıradanlığı)
motorcunun kafasına kaskla vuran polis
-
kameraya ceken ve ardindan da motorcuyu savunan adama helal olsun. gunumuzde sadece polise karsi birini/birseyi savunmak bile basli basina yigitlik ve cesaret gostergesidir