hesabın var mı? giriş yap

  • sosyal medya'nın yalanlar okyanusu olmasının en büyük kanıtı
    hani lan, "o bakış" lı, "bir de bunun için cigara yakalım"lı iç geçirmeli, "aşkla bakış" fotoğrafları
    hani ahmet kural aşkla bakıyordu sıla'ya.
    noldu?
    yalansınız olm
    alayınız yalansınız.
    hayatınız, sosyal medyanız, o resimler, hepsi yalan

  • bu videodaki her bir kareyi izledim ve yol vermeyen şoför, sen haksızsın ibne. seni kınıyorum, ve sana laflar hazırladım.

    ulan belki adamın acelesi var, yol ver çekil karaktersiz. yol vermeyince kendini adam sanan şerefsiz soylarının yurt dışı şubesi. "oo nasıl da yol vermedim ama" diye gerinirler bir de. iyi bok yedin. belki adamın karısı doğuracak, oraya yetişmeye çalışıyor; belki ailesinden biri ameliyat olacak, ona gitmeye çalışıyor.

    videonun başında aradan geçmeye çalışmasına sinirlenip 2 kilometre peşinden sürüklüyor adamı şerefsiz. taş olsa çatlar.

    yem eden abinin bu onurlu ve şerefli davranışında umarım başına bir şey gelmemiştir.

  • thy'den konuyla ilgili ilk resmi açıklama geldi: senin ananı bacını o uçağa hostes yapsalar, zoruna gitmez mi?

  • eskiden arkadaşlarla sahile sohbet etmeye giderken markete uğrayalım da bir şeyler alalım derdik.

    o bir şeyler şimdi yılbaşı paketi olmuş işte.

  • "oy deposu sorgulamaya baslamakta" dan sonrasını okumadım. sorgulama ne olm? nereden çıktı bu iyimserlik böyle, hayırdır?

    bu memlekette bu kadar mal varken, o herifin o koltuktan anca cesedi kalkar agalar; bunu bilin ve rahatlayın, tadını çıkarın.

  • hava çok soğuktur ve iki kirpi vardır. kirpiler ısınmak için birbirlerine sokulurlar. bedenleri ve nefesleriyle birbirlerini ısıtırlar. çok sokulduklarında, dikenleri birbirlerine batar; uzaklaşırlar. bu sefer de üşümeye başlarlar. tekrar sokulurlar, tekrar dikenleri incitmeye başlar; tekrar uzaklaşırlar.
    kirpiler böyle yakınlaşıp uzaklaşmaya devam edip dururlar, ta ki en uygun mesafeyi bulana dek...
    öyle bir mesafe olmalıdır ki bu kirpilerin arasındaki; ne dikenleri birbirine batacak kadar yakın, ne de donacak kadar soğuk olmalıdır. ve en sonunda bir mesafe bulurlar, hem ısınıp hem de dikenlerden yaralanmayacakları...

    bu mesafe ikilemi insanlarda da aynıdır. insanları da diğer insanlara çok yakınlık rahatsız ederek incitir, çok uzaklıksa yalnız bırakarak ruhunu üşütür. ne insanlarla yapabilirler, ne de yalnız kalabilirler. onlar da tıpkı kirpiler gibi en uygun mesafeyi bulana dek mutlu olamazlar. işte hayat genelde bu doğru mesafeyi bulmaya çalışmakla geçer. ilişkilerdeki bu doğru mesafeyi ayarlamaya çalışmanın adı da kirpi metaforu'dur.

  • gidip de fatiha okuyani yoktur diyen sigirlarin aksine neredeyse herkesin fatiha okudugu anit. arkadas hic gitmedigi icin saniyor ki her giden vatandas mozoleye celenk koyup saygi durusunda bulunuyor.

  • son zamanlarda pek bir popüler olan ve kullanım yerini doğru seçtiğinizde harikalar yaratan sos.

    aslında bir sos isminden daha çok bir yöntemin ismi gibi geliyor bana. çünkü orta çağ boyunca eski akdeniz ülkelerinde çok popüler olan onlarca çeşit balık sosunun hepsine garum deniyor. ot kullanan da var, toprak atan da.

    pek çok açıdan ele alan arkadaşlar var ama bana göre belli noktaları dikkate alıp titiz davranırsanız yapımı basit. belli nokta dediğim yerleri dilim döndüğünce maddeledim. en altta da videosunu ekledim. bu arada bu sosu yapacaksanız ilgilenmeniz gerekiyor. yani benim gibi insanların size endişeyle baktığı, gereksiz ve fuzuli işler peşinde koşan biri olmanız gerek.

    malzemeler: balık (hamsi) - tuz - kavanoz

    -öncelikle kullanılan ekipmanlar steril olmalı. gereç tipi cam olabilir. gereç dediğim kavanoz işte.

    -tuzumuz koşer olabilir. suyu daha çok emdiğine dair hurafeler mevcut.

    -kullanacağımız balık türümüz taze hamsi olmalı hatta çok taze olmalı. hamsi haricinde kullanılan diğer balıklar da var ama en iyi verim canımız hamside.

    -tartışmaya kapalı olan nokta hamsilerin bağırsakları. içini temizlemeden bütün olarak kullanıyoruz. içini temizleyerek bu sosu yapmaya çalışanlar farketmeden italyanların colatura di alici sosunu yapıyorlar. lezzet açısından dikkate değer oranda farklarının olduğunu öğrendim. o yüzden mızmızlanmayın.

    -sosumuz kimine göre bir, üç, kimine göre dört ayda hazırlanıyor ama burada önemli olan sıcaklık. bulunduğunuz bölge çok önemli. zaten eski reçetelerde güneşe maruz bırakılmasını buyurmuşlar. bence kıvamını kendiniz kontrol ederek ilerlemelisiniz. aşağıdaki videoya bakıp karar verebilirsiniz.

    -sıcaklık demişken bu sosun çeşitli kaynaklarda fermantasyon için en uygun 55-60 derece arasını gerçekleştiğini belirtiliyor. güneşe koyacaksanız da ona göre koyun. artık hepinizin elinde şu vucut sıcaklığını ölçen makineler var. farabi isimli suser bunun yüzey ölçen ayarı ile ile yumurta koagülasyonu ve yoğurt mayalama derecesini ölçtüğünü söylemişti. kullanın işte.

    - ilk iki hafta her gün karıştırmanız gerek. burası oldukça önemli. üşenmezseniz günde 3-4 kere de karıştırırsanız çok güzel olur. unutmamanız gerek. ikinci aydan sonra ben mutfak blenderi daldırıp karıştırdım. sonuç muazzam oluyor ama şimdi gelenekselcilere gel de anlat bunu. bunu okuyunca virrrr virrrr ederler artık.

    -karıştırmazsanız balığın kemikleri falan öylece duruyor. denendi. karıştırmak önemli.

    - süre sonunda bir cümlede ile defa kullanacağım kehribar rengini alacak. olgunlaşmış kuşburnu ezmesi gibi olacak işte. önce kalın, sonra ince süzgeçten geçiriyoruz ve en son olarak tülbentten geçiriyorsunuz. sosunuz hazır.

    ilgili video

  • 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olanların yaptığı eylemdir. renkli renkli çiçekler toplanır, sapçık özenle çıkarılır, ve sapçığın dibindeki o tek damla tatlı sıvı emilirdi.