hesabın var mı? giriş yap

  • açıkçası şu anda düşünülmesi gereken başka bir şey var.

    patlama videolarında yanan deponun hemen yanındaki yüksek beyaz binayı gördünüz mü? o bina ne biliyor musunuz? ipucu vereyim: "ofis çiftçinin kara gün dostudur". şimdi hatırladınız mı o binanın istanbul'daki (ve izmir, ve diğer liman şehirlerindeki) eşdeğerini?

    o beyaz, yüksek bina lübnan'ın en büyük tahıl deposu arkadaşlar. lübnan gıda açısından kendine yetebilen bir ülke değil. toplam ihtiyacının en fazla %10 kadarını üretebiliyor. kalanı rusya'dan alınan tahıldan sağlanıyor. ve ülkede o tahılı indirip depolayabilecek kapasiteye sahip tek tesis o yarı yıkılmış beyaz bina.

    anlayacağınız "kim yaptı" "ne yaptı" sorularından daha önemli bir soru var: "bu insanlar ne yiyecek?"

  • ne güzel dünya değil mi? kadın geliyor çatır çatır adama vuruyor ama olaydaki mevzu lazer. o kadın tüm gücüyle erkeğe vurursa başlık lazer. erkek tüm gücüyle kadına vurursa kadına şiddet. mevzu şiddetin yanlışlığı mı? yoksa başka şey mi?

  • her gün 100 kişi evinde ölü bulunsa dahi hiçbir şeyin değişeceğini düşünmüyorum.

    çünkü olayı görmüyoruz. buradan konuşuyoruz ediyoruz ama, medyanın %90'ı ya görmezden geliyor ya da çarpıtarak aktarıyor. fatih'te ölenlerin ateist propaganda yapan kitap nedeniyle öldüğünü iddia etmek gibi.

  • şimdi televizyonda avrupa basının yorumlarını, özellikle ingiliz basının kendisine yüklenmesini seyrediyorum da her şey bir yana şunlar geliyor aklıma; "lan biz senelerce kıt kanaat kupalara katılıp sikilip, sokulduk afedersin. hakemlerden çektik, ezdiler büzdüler. hakan ünsal'a rivaldo yüzünden tereddütsüz gösterirken kartı ya da ne bileyim avrupa şampiyonalarında oynatacak adam bulamazken iyiydi di mi. roma'da sopa yiyip bile geldi türk takımı. finalde hagi'ye kartı zart diye gösterirken adams'a bi sikim göstermemişlerdi falan. yanisi senelerce bize soktular çıkardılar şimdi sıra bizde lan. bunu da cüneyt çakır sağladı. sağolsun varolsun."

    diye anlık düşünmedim değil yani.

  • saçma sapan şekilde 9 tane lahmacun yediğim gün mide ağırları çekmeye başlamıştım. babam geldi ve anneme sordu;

    + ne oldu buna yahu!
    - lahmacun yemiş çok
    +kaç tane yemiş?
    -9!
    +bırakın ölsün allahın belası...

  • sabah bunu gördüğümde gülmüştüm.
    anlatmak istediği şeyi güzel bi geyikle süslemiş diye düşünmüştüm.
    yaşadığı sosyal çevresine ve kendisine ince bir eleştiri var şen şakrak.

    başlığı görünce bakayım dedim...
    ya bu kadar ciddiye almayın her boku angry birdler sizi...

  • - sarah connor?
    - kim?
    - sarah connor?
    - ha sen benim eski adımı diyosun. değişti o, sarah öztürk oldu. evlendim ben...
    - olumsuz! kayıtlara göre sarah connor hiç evlenmedi...
    - canım kayıtlara geçmedi zaten. imam nikahı yaptık...
    - hımm... that changes everything...

  • dönercinin başında kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmış mahzun mahzun bakan kulağı sarı küpeli güzel köpeğe kıyamayıp tavuk döner almaktır.
    o kadar aç insan varken köpeğe de döner mi ısmarlanırmış diye böğüren tüm yaratıklara kulağımı tıkayıp dönercinin gözü önünde yaptım bir de bunu.
    insanlar ister, insanlar çalışır, insanlar derdini anlatır ama onlar anlatamaz.
    onları gören herkes yolunu çeviriyor. kimse başlarını okşamıyor.
    evet aynı durumda olan insanlar da var ama bu demek değildir ki bu hayvanları görmezden gelelim. of of efkarlandım yine. :/

  • avukat suçu savunmaz, suçlu olduğu iddia edilen kişiyi savunur. başlık hatalı, dolayısıyla tanım da.

    ekleme: mesaj yoluyla bolca sorulan bir soruya cevap olarak yazma ihtiyacı hissettim, sanık bir suç işlediğini bizzat itiraf etse dahi hala iddia düzeyindedir. savcının iddiasının yanında sanığın iddiası olarak kabul edilir. mahkeme(özelinde de hakim) tarafların iddia ve beyanlarıyla bağlı değildir. iddiaları, savunmaları ve delilleri serbestçe takdir eder, maddi gerçeğe ulaşmaya çalışır. bu anlamda sanığın ikrarı da (itirafı da) bir delildir ama kesin delil kabul edilemez. suçu bir menfaat karşılığı ya da psikolojik sorunlarından dolayı dahi üstlenmiş olabilir. mahkeme, yargılama sürecinde bütün delilleri tarafsızca değerlendirerek sonuca varır. sanık hakkında hüküm verir ve bu hüküm de istinaf, temyiz gibi deracattan geçerek kesinleşirse kişinin suçu sabit olmuş olacağından ancak o aşamada suçlu diyebiliriz. dolayısıyla "ben bu suçu işledim" diyen adama dahi şüpheyle bakmak, itirafın/ikrarın ise somut, net, objektif delillerle desteklenmesi gerekir. aksi halde "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereği, suçu işlediğini kabul/itiraf eden kişi hakkında dahi beraat verilebilir.

    ekleme-2: yukarıdaki cevaba esas soruyu düzgünce sorabilen yazar/çaylak arkadaşlara insanlık namına teşekkür ediyorum. mesaj yoluyla doğrudan söven, hakaret eden, okuduğunu anlamaktan ve dahası düşünmekten aciz yazarımsılar; yazık size. bunları yazar yapan/yazar olarak devam etmelerine imkan sağlayan sözlük yönetimi, size de yazık. eh, bize de yazık.

    ekleme-3: yine de fav sayısının, ilk enrtyninkinden fazla olması genelde ülkeye, özelde sözlüğe, daha özelde ise sözlük yazarlarına dair umudumu tazelemiyor değil. hatalı bir başlık ve tanım olmayan bir tanım hakkında yazdıklarımın bu kadar fav almasının beni umutlandırması da hayatın ironisi*