hesabın var mı? giriş yap

  • 1933 yılında patenti bialetti tarafından alınmış olan ocak üstü kahve yapma aleti. buhar basıncı sayesinde haznedeki suyu çekilmiş kahve'nin içinden geçirerek üst kısımdaki demlikte toplama esasına göre çalışır.

    espresso makinalarının kullandığı ortalama 9 bar basıncın aksine 1,5 - 2 bar basınçla pişirme işlemini gerçekleştirdiğinden, pişirdiği kahve gerçek espresso olarak adledilmez. espresso'ya göre daha farklı aromalar sunar. o kadar yoğun ve sert olmasa da filtre kahveden daha yoğundur.

    kahvenin ideal öğütülme değeri espresso ile french press arasındadır. lakin kullanıcının tercihi bu konuda önem kazanır. eğer kahve çok acı ise daha kalın, aromaca fakir ve "sulu" ise daha ince çekmek gerekir.

    özen gösterilmesi gereken bir alettir. özellikle pişirme işlemi takip edilmelidir. haznedeki su bitmeye yakın köpükler çıkartmaya başlar. işte bu anda alet ocaklan alınarak alt kısmı suya vb. sokulursa hem contanın ömrü uzar hem de gereksiz acılıktan uzak, daha hissedilir kahve aromaları tadılabilir. servis yapmadan demliğin içini şöyle bir karıştırmak da farklı yoğunluktaki kahvelerin karışmasını sağlayacaktır.

    kahve hazırlamayı törensel bir hale getirmesi ve özen gerektirmesi benim çok hoşuma gidiyor. bialetti marka bir pot kullanıyorum ve oldukça keyif alıyorum. içtiğim kahveden de çok memnunum. espresso makinası kadar pahalı olmayan ve bence makinadan çok daha "ruhu olan" bir yöntem. tavsiye ederim.

  • en son cem yılmaz'ı seviyor muyduk sevmiyor muyduk beyler? tweetini sildiydi sevmedik, sonra 29 ekim'de mi bir şey paylaşmıştı ne, sevmeye başladık. bu yaptığı ne şimdi? sevecek miyiz, sevmeyecek miyiz? son durum nedir bilen varsa yeşillendirsin.

  • yaramazlık yapan, mızmızlanan çocuğa annesinin çocuğun tam ismiyle(kimlikteki ismi) seslenmesinden sonra çocuğun anında dünyanın en uysal çocuğuna dönüşüvermesi.

    -edie sana otur yerine dedim. yemeğini bitirmeden oradan kalkamazsın !!!

    - hayır anne daha fazla yemek istemiyorum.

    - edward christopher jerkinson lütfen yerine otur ve o yemeğini bitir.

    - peki anne...

    nedendir bilinmez, kimlik isminin amerikalı çocuklarda etkisi çok büyük.

  • otobüs kalabalıktır ve millet yorgunluktan ebesininkini çay tabağında görmüş durumdadır. ilerde 3-5 kızlı erkekli genç kümesi şakalar, bağrışmalar altında otobüsün huzurunu kaçırmakla meşguller. artık 40-45 yaşlarında bir adam dayanamaz,

    adam : gençler biraz sessiz olun lütfen!
    kız : ya tamam susarız [der ama gürültüye devam ederler]
    adam :millet işten çıktı bir de siz bağırıp çağırmayın lütfen
    kız : okulda hocalar, otobüste bunlar hep dırdır hep vırvır
    adam : terbiyesizlere bak yavv, okulda konuşmazlar burada hâlâ konuşuyorlar,
    kız : ya sanane babam mısın?
    adam : ne bilim kızım annene sor * [ eee siz susmazsanız elbet bir susturan çıkar]

  • yeni turkiye o kadar bereketli bir yer ki her gun bir baska kanaat onderi yetistiriyor, toplumu egitecek, sistemin isleyisi icin duzeni olusturacak yeni bir bekci murtaza cikartiyor. daha dune kadar adi uyusturucu kullanimi, velayet kavgasi gibi haberlerle ismi anilirken bugunlerde "sanatta seviye, etik" gibi konularda topluma yon gostermeyi kendinde hak goren sarkici.

    http://www.sabah.com.tr/…isan_unluler?tc=56&page=34
    http://www.gazeteciler.com/…ler-gecti-0-33029p.html

    son gunlerde verdigi roportajlarda, yaptigi ahlak temali cikislarla hem gundemde kaliyor, hem ismini temizliyor, hem de yeni turkiye duzeninde kendisine guvenilir bir yer aciyor. ve tabii asil unutmadan soylemek lazim, "kutsal anne" kendisi. roportajlarinda surekli "bunu bir anne olarak soyluyorum" veya "o arkadaslar da anne olduklarinda beni anlayacaklar" gibi ifadeler kullanip anne olmayan (tercih etmeyen) veya olamayan kadinlari da stigmatize etmis olurken, öldürülen, siddete ve tacize maruz kalan kadinlar (veya anneler) icin herhangi bir cikista bulunmuyor.

    hakkinda bu kadar yazmak bir sekilde yine kendisinin ulvi amacina hizmet etse de, pazar pazar "insanlari sadece dogruya yonlendiriyorum" veya "illuminati gibi kavramlar var" tarzinda kendini aşan vaziyette laflar edildiginde hele hele bunu edenin de victor hugo'yu bilim adami zanneden biri olmasi insani yalan degil, biraz olsun "dogruya yonlendirmeye itiyor", hakkinda paragraflik entry yazdiriyor.

    http://www.radikal.com.tr/…i_donla_cikmadim-1212554

    gercekten de dinime kufreden musluman olsa.

  • yumuşak güç. bir devletin, başka bir devletin davranışlarını ve çıkar tanımlamalarını kültürel ve ideolojik araçlarla dolaylı olarak etkilemesi. bu araçlar tarih, kültür,edebiyat,sinema,sanat ve uygulanan diplomasi olabilir. yani kısaca, ekonomik ya da askeri güç kullanmadan diğer ülkeyi kendine çekmek denilebilir.