ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
30 aralık 2014 siber dünya savaşı
-
türkiye'nin şimdilik 9 saldırıyla listede olduğu savaştır.
yalnız çankırı yozgat taraflarından ateş edenler var, kim lan onlar? (bkz: ayyıldız hack team)
30 mayıs 2022 yarım magnum olayı
-
bugüne kadar gördüğüm en tatmin edici rezalet. yazar arkadaşa teşekkürü borç bilirim. epeydir böyle kaliteli rezaletler göremiyorduk.
puanım: yıldızlı 10
hülya avşar
eda erdem'in meşhur pozu
-
2012'den beri a milli kadın voleybol takımının ana sponsorlarından olan mc donalds'ın ortaklık anlaşması uyarınca reklamlarında kullandığı görseldir.
milli forma ile amerikan firması reklama n'alaka diye değil; ortalıkta yerli ve milliyim diye gezinen köftecisi, midyecisi, tostçusu, etçisi niye milli takıma sponsor değil, onu sorgulamak gerekir.
teoman'ın teoman olduğu yıllar
-
yıllar önceydi, çok da güzeldi şimdi düşününce.
sevgiliye atılan mesajın babaya gitmesi
-
babaya gitmesi bir nebzedir,fakat baba nın bir arkadaşına giderse boka sarar,babanıza da ulaşır,"ramazancım senin oğlan bana seni seviyorum falan diyor hayırdır,sınavlar falan bunaldı heralde çocuk."bu cümle ciddi bir yüz ifadesi ile sarfedilirse,babada o an nasıl bir surat ifadesi olabileceğini tahmin bile edemiyorum.başımdan geçen bir benzeri şöyle olmuştur;
benim gonderdiğim mesaj:
i really miss u baby.bikbikbik..i love you...
beş dk. sonra;
muharrem amca cep new message.read?
"i love you too.. oğlum iki oluyor evli barklı adamım niyeti bozduysan haberim olsun"
akabinde muharrem amca aranır özür dilenir.babamın araması gecikmez "oğlum birkerede seni özledim baba diye bana mesaj at lan hayırsız,neyse çok yazıyor hadi kapattım.."
açık deterjan kullanan kadın
-
üç kuruş parayla ev geçindirmeye çalışan kadındır, birilerine taşak geçme malzemesi olmaktadır.
barış ve sinem'in orta direk olma hayali
-
2004 yılında kasım ayında memur oldum. giriş maaşım ile aldığım dolar miktarı nominal yüzde 74 ü idi. yani 500 tl maaşa 370 dolar alabiliyordum. oranı sabit tutarsak şuanda temel memur maaşı 4000 tl. yüzde 74 ü ile dolar alsa 2960 dolar yapar. 2960 doları bugünkü kur olan 7.4 ile çarpınca 21904 tl yapıyor. yani yaklaşık 22bin maaşın olması gerekirken 4bin tl alıyorsun. 4,5 kat fakirleştik. 18 yıllık iktidarın özetidir. yazıklar olsun.
sevgili hakkında ileri geri konuşan anne
-
bir kiz arkada$ oldugunu oğrenmi$, ya da zaten bilen ama sonucta kizi veya zaten kulliyen bir kizla ili$kiyi tasvip etmeyen annedir. bu anne bir zamandan sonra artik her firsatta sevgiliye veya ili$kinize laf sokar.
[televizyon seyrederken] - aynen ya$anmi$tir-
- ne zaman cikacaksin?
- cikmayacam. evdeyim.
- cikarsin cikarsin sen. $imdi bir telefon gelir cikarsin.
stop.
burada lafi dikkatli inceleyin "- telefon gelir cikarsin!" yani kiz seni donunda salliyor demeye getiriyor.
- yok. cikmayacam.
- sen gene de cikarsan gec gelme. azittiniz iyice. o'nun da anasi babasi var, merak ederler kizi.
stop.
"- gec saatlerde kizi opup yaladigini biliyorum." diyor burada acik acik. ana babasi sallamiyor bu kizi, o kizdan hayir gelmeze getiriyor.
- cok gec birakmiyorum ki anne eve, 11'de en gec ak$am cikarsak.
- biliyorum ben sizin 11'inizi.
- neyse sen takma bu i$leri annecim. filmi seyrediyoz bak.
- yok canim sen istersen git gene o kiza.
stop.
"- beni satip satip elin kizinin pe$inden gidiyosun, bunlari yaziyorum bir kiyiya..." diyor burada da.
- anne cikmayacam yahu.
- zrrrrrrr.
.
.
.
.
- anne cikiyom ben.
(bkz: anneler bilirler)
sanatçının bir genç adam olarak portresi
-
ilk kez stephen hero'da ete kemiğe bürünen joyce'un alter-egosu stephen dedalus, katolik prensiplerle, cizvit anlayışla, sistemle, aileyle ve toplumla yüzleşerek esas kimliğini bulmaya çalışır. joyce'un bizzat dil vasıtasıyla, kuşatılmış bir dublinli olarak ingiliz kültürüyle mücadele edip onu altüst etmesi gibi dedalus da bu saydıklarımın üstesinden gelmeye çalışır. sanatçı her şeyden önce özgür olmalıdır. hele de deneyci, yenilikçi bir sanatçı olmak düşünü kuruyorsa her şeyi göze alabilmelidir. geleneğin bütün göstergeleriyle savaşı göze alabilmelidir.
nitekim joyce, fazlası var eksiği yok, böyle bir sanatçıdır. bir de bütün bunlar onu kesmemiş olacak ki ulysses'in açılışında gene fransa'dan henüz dönmüş bulunan şair adayı dedalus'a rastlarız. latince meraklısı bu yarı izole yarı saplantılı kimlik dediğim gibi joyce'un izdüşümüdür. joyce da onun gibi bir zamanlar paris'te tıp öğrenimi görmüş ama maddi sebeplerden bırakmak zorunda kalmıştır. dedalus da ulysses'te sürekli vurgu yapıldığı gibi gene maddi olanaksızlıklardan dolayı dublin'e avdet etmek mecburiyetinde kalmıştır. sıkışmış bir kişiliktir.
joyce bu romanda bilinç akışını kullanmış olsa da ulysses'deki gibi karmaşık anlatı tekniklerini iç içe kullanmamış ve daha yalın bir yapıt ortaya koymuştur. geothe ve flaubert'in de denediği "gelişim romanı" çerçevesinde dedalus'u enine boyuna incelemiştir. sanatçının portresi dublin'in kasvetinde nasıl bir renge bürünür? şair veya sanatçı olmak oscar wilde'ın da dediği gibi yoksa çok büyük bir başarısızlık mıdır? katolik dünyası sanatçının sırtında bir kambur mudur? baba-oğul çatışmasının gri alanları nelerdir? bunlar otobiyografik detaylarla işlenmiştir.
joyce'la tanışmak için genellikle dublinliler adlı öykü kitabı önerilir. ama bu romanla da başlanabilir. ulysses'e yumuşak bir giriş değildir elbette. joyce'un iç dünyasını, edebî çizgisini anlamak, dedalus'u yakından tanımak için okunması zaruridir. ingiliz dilinin bir irlandalının kaleminde nasıl kanatlanıp uçtuğunu görmek için de okunmalıdır. felsefeden, antik yunan'dan, poetik damardan sürekli beslenen büyük bir sanatçının geothe ile flaubert'den aşağı kalmadığını yordamak için de elden geçirilmelidir.
ayrıca (bkz: ulysses /@hanging rock)