ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
q klavyede yazılması en zevkli kelime
-
leavemealone
diyet tatlı tarifleri
-
arkadaşlar çık gizil glisimik indiksi dişik titili yıptım, toplaşşşş
https://scontent-frt3-1.xx.fbcdn.net/…6&oe=57e3bf5a
https://scontent-frt3-1.xx.fbcdn.net/…4&oe=57c7bca8
https://scontent-frt3-1.xx.fbcdn.net/…e&oe=57d99ba0
keki için malzemeler;
1 yumurta
1 çay bardağı süt
1 çay kaşığı kabartma tozu
dilediğiniz kadar kakao
kek hamuru kıvamına gelecek kadar yulaf kepeği
yumurtayı çılgınlar gibi çırp. diğer malzemeleri ekle ve yavaşça karıştır.
tereyağladığın minik kaba dök ve fırında pişir.
sosu için;
1 muz
1 çorba kaşığı (silme) chia tohumu
kafana göre kakao
sos kıvamında olacak kadar süt
muz ez, diğer katı malzemeleri karıştır, en son sütü ekle karıştır ve kek pişene kadar buzdolabına koy.
kek pişince, ters çevir çıkar, üzerine sosu dök bolca, hatta tabağın kenarına da koy sostan, bandırır bandırır yirsin.
hindistancevizi ni unutma ;)
kızlar adet döneminizde tatlı krizine efsane iki çözümden biri budur.
diğeri ise; (bkz: #60493345)
afiyet olsun. sonra gelip bana teşekkür edeceksiniz. muah <3
şarz cihazını aşortmanın cebinde unutmak
yiğit özgür
-
sabah sabah yarabilen insan bu.
satici1: hosgeldiniz... kampanyamiz var! simdi alin ekimde odeyin!
satici2: hosgeldin... bizde kampanya yok! simdi alirsaniz ekime, almazsanız sikime kadar ödeyin!
musteri: (satici2ye parmagini uzatarak): siz biraz daha samimi gibisiniz...
satici2: elbette yarraaaam
anıtkabir için harcanan 24 ton altın
-
diyanetin 2015 yılı bütçesinin 3'te biridir.
yüzde 33'ü.
1/3'ü.
gerçekten ışığı görebildiğini sanan insan
-
7 milyar insanın %99.99'unu oluşturan insanlar bunlar.
onlar için hayatın çok daha kolay olduğunu düşünüyorum. siklemeden, merak etmeden, anlamadan, sadece itaat ederek, boyun eğerek, tren gibi koyulduğu rayda giderek yaşamak eminim ki huzur vericidir.
bu anlatacağım gerçeği hiç fark etmeden yaşayıp ölen milyarlar, nasıl oluyor da kendi öz benliğine saygı duyabiliyor şaşırıyorum.
kafamızın içinde bir beyin olduğunu biliyorsunuz.
kafatasının ışık geçirmediğini biliyorsunuz.
gözün ışığı elektrik sinyallerine çevirdiğini biliyorsunuz. peki hiç merak etmiyor musunuz gerçek ışık nasıl bir şeydir acaba. zira şu anki haliyle hiçbirimiz dünyanın gerçekte nasıl gözüktüğünü bilmiyoruz. çünkü biz gerçek anlamda hiç ışık görmedik.
bunu biraz daha metaforik hale getirirsek, bizim "görmek" dediğimiz şeyin aslında gerçek objenin elektrik ile aktarılabilecek yeni bir formata dönüştürülmesi olduğunu anlayabiliriz. harika bir manzarayı mors alfabesiyle bir arkadaşınıza tarif ettiğinizi düşünün. işte gözün yaptığı tam anlamıyla budur. görüntüyü alır, kodlar, beyne görüntünün elektrik halini yollar.
aynı şey tatmak, koklamak, duymak ve hatta dokunmak için de geçerlidir. bir koku aslında var olan bir molekülün burun tarafından elektrik sinyaline dönüştürülmesinin sonucudur. molekülün gerçek kokusunu asla bilemeyiz. aynı molekülün bir başkasına başka şekilde kokup kokmadığını bilemeyiz. bize kötü kokan bir molekülün bir başka canlıya harika gelip gelmediğini bilemeyiz.
yani daha ötesine gidersek bizlerin, beyne ulaşan bilgilerin dünyasında var olduğumuz gerçeğini fark etmeden yaşamak, tartışmasız bir cehalettir. bizler fiziken gerçekten bir dünyada mıyız, bunu da bilemeyiz. boşlukta havada asılı bir sinir yumağı mıyız, nehirde bir plankton muyuz, dinazor muyuz bilemeyiz.
işte tam da bunları düşünen rene descartes varlığını dayandırabileceği tek noktayı, var olup olmadığını sorgulamasına yarayan düşünmede bulmuştur.
"düşünüyorum öylese varım." demek, diğer hiç bir duyuma güvenemem çünkü varlıkları ve verdikleri şüphelidir demektir.
düşünün.
varsınız ama neredesiniz.
çevremizde bir şey var mı?
bizden başka kimse var mı?
limonun bir tadı var mı?
ışık, aydınlık, renk var mı?
varsa neye benziyor?
(bkz: erkeklerdeki renk algısı/@limon kimyon zorro)
(bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler/@limon kimyon zorro)
ingiltere'nin avrupa birliği'nden çıkması
-
- medenilesen ciksin, kasiyo.
ersin düzen
-
ersin burayı okuduğunu biliyorum;
neymiş, 8 yıldır bu turnuvayı bekliyormuş da isyan edermiş bu tepkilere.
ulan zaten toplam 30 takım filan var yarışta olan, aralarından ilk 24'e girmek başarıysa, git kosova'yı tut. ne mücadelesi amk? hangi mücadele? turnuvada ilk defa 3 gol yiyen takım türkiye; en az koşan takım türkiye; en fiziksiz takım türkiye; ama ne hikmetse oyucuları, teknik heyeti en çok konuşan yine türkiye.
neymiş de 8 yıl beklemişmiş. sanki biz engelledik gitmelerini amk.
sen ve senin gibi eyyamcılar, takımdan çok kişileri tutan, ordan buradan tanıdıklarıyla bir yerlere gelen adamlar yüzünden bu takım/ülke bu halde zaten; bu yüzden insanlar artık kendi takımlarını bile sevemiyor.
insanda biraz utanma olur.
vatandaşımız kenara para koymuyor
-
illa diyorlar ki bize küfredin. küfredince de içeri atıyorlar. dostum sizin sorununuz nedir ha?
vergileri düşürün, devletin en ufak harekette kestiği haraçları azaltın, biz de kenara koyacak para bulalım. nasıl fikir?
tek bir tane başınızı sokacak evi olan birinden bile vergi alıyorsunuz. sanki evimizin olması bizim suçumuzmuş gibi. o evi almak için on binlerce lira kredi alıyoruz, o kredi üzerinden bankacılık sistemi ve bsmv gibi vergilerle siz kazanıyorsunuz. evden kdv alıyorsunuz, haraçtan beter tapu harcı alıyorsunuz. yetmiyor evi aldıktan sonra da kapımızı emlak vergisi için her yıl iki kere çalıyorsunuz.
1 araba almak istesek size de ortalama 2 tane alıyoruz. vasat bir marka bile tercih etseniz, sırf dizel otomatik diye, ne bileyim park sensörü falan var diye bir yerlerden uydurup koyduğunuz fiyat sınırının üzerine çıktığı anda fahiş vergiler bindiriyorsunuz (o sınırı geçmeyen leş bir araç alırsanız da %45 ötv + %18 kdv alıyorsunuz zaten). üstüne bir de her yıl yine kapımızı iki kere çalıp mtv adı altında haracınızı kesmeye devam ediyorsunuz. akaryakıttan norveç kadar vergi alıyorsunuz. kendimize 1 litre benzin alınca cebimizden 4 litrelik benzin parası çıkıyor.
beyaz eşya gibi temel bir ihtiyaçtan bile, sanki evimize buzdolabı olması lüksmüş gibi ötv kesiyorsunuz. insafızlar, arlanmazlar; 100 yıl öncesinde mi yaşıyoruz ki evde buzdolabı olması, çamaşır makinesi olması lüks olsun?
seyahat özgürlüğümüz sözde var, pasaport harçları ayarsızca yüksek. diplomatik itibarımızın içine ettiğiniz için sadece vize başvurusu için bile yüzlerce tl cebimizden çıkıyor, ona girmiyorum.
maaşlı çalışanın emeğini, daha parası cebine girmeden çalıyorsunuz. asgari ücretten bile %15 vergi alıyorsunuz. kimsenin gerçekten alın teriyle çalışıp biraz para yüzü görmesine izin vermiyorsunuz. 6000 lira brüt maaşı olan bir bordrolunun temmuz ayından aralık ayına cebine giren para 3800 tl! nereye gitti o 2200 tl? o 2200 ile bizim adımıza tasarrufu yapıverin sayın bakan!
bunlara rağmen tasarruf etmeye çalışan biz zavallıların bankadan elde ettiği her 100 lira faiz gelirinden 15 lira, her 100 dolar faiz gelirinden 18 dolar para kesiyorsunuz.
paralarımızı acımasızca örtülü ödeneklerle, seçim kampanyalarıyla, makam araçlarıyla, fahiş maaşlarınızla ve sosyal haklarınızla, süper emekliliklerinizle yiyip bitiriyorsunuz. ve hala ağlıyorsunuz vatandaşımız kenara para koymuyor diye.
sayın bakanım,
olsa dükkan sizin (olmasa da sizin ya neyse). ama yok. vallahi yok. olanı zaten alıyorsunuz elimizden. daha harcayamadan devletin cebine giriyor zaten. lütfen fantastik beyanlarınızı durdurun ve huzur verin bize.
dünyanın en hüzünlü sesi
kafayı sokak köpekleri ile bozmuş kitle
-
çocuğu köpekler yemiş yahu, siz neyin kafasındasınız? neyi savunuyorsunuz? rahatsız olmamak mı gerekir bundan? normaldir olabilir böyle şeyler denip geçilmeli mi?
sokak köpekleri bir güvenlik sorunudur ve çözülmelidir.
evet tek güvenlik sorunu değildir ancak tüm sorunları aynı anda çözmek zorunda değiliz, hangisini çözsek kar.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: ne kadar ali şan'sınız testi
entry:
1) omuzunuz var mı ?
a) yok
b) var
2) içinizde saçma sapan bir neşe var mı ?
a) var
b) yok
3) sabah programı yaptınız mı?
a) evet
b) hayır
4) at hırsızına benziyor musunuz?
a) evet
b) hayır
a lar çoğunluktaysa ali şan'sınız.