ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sevgilinin eski sevgilisinin evinde kalması
-
otel rezervasyonu yaptır sevgiliye, gerekirse öde. bunlara rağmen ex'in evinde kalmayı tercih ediyosa ee o zaman next de kardeş.
verince pişman olunan şeyler
-
(bkz: taviz)
sen taviz kapısını bir defa aralarsan, onlar iter, sonuna kadar açarlar.
mustafa kemal atatürk
unutulmayan kezban sözleri
-
arkasına ;) koyulan her söz buna dahildir. konu ne olursa olsun fark etmez. örnek;
" bazı atomlar bağ kurmak için elektron alışverişinde bulunurken, bazıları da son yörüngelerindeki elektronları ortak kullanırlar ;) "
tez yazarken kullanılacak sözleri bile adeta bir facebook statüsü gibi gösterir.
2 lahmacun + ayranın 56 tl olması
-
birkac sene once bodrum'da bazi beach clublarda lahmacun ayran'in 50 tl olmasi hayretle tartisiliyordu.
ak parti ve recep tayyip erdogan size buyuk bir hizmet yapti. siz bodrum'a maca kizi'na gidemiyorsunuz diye oranin fiyatlarini size getirdi.
bir başlık altındaki tartışmada herkese hak vermek
-
umarım alemin kerizi bir tek ben değilimdir. konu ne olursa olsun. ( siyasi, futbol, türk kızı/erkeği, troll'lemelerini devre dışı bırakarak konuşuyorum ) bir başlık altında ciddi bir şekilde dönen tartışmada taraf olamıyorum. ilk girilen entry'yi okuyorum ve direkt "e yani, adam %100 haklı" diyorum. karşıt görüşteki yazıyı okuyorum. bu kez de tıpkı bir yavşak gibi, derhal ilk entry'nin sahibi yazarı satıyorum. "he lan, bu doğru söylüyor, diğeri bok yesin aq" diyorum. böyle böyle yazılanların hepsini okuyorum. ve evet. hepiniz haklısınız lan :/
yani bu nasıl iş ben anlamadım. ruhumdaki gevşeklikten mi kaynaklanıyor. çok mu iyi niyetliyim yoksa. "yazık ya o da üzülmesin, tamam lan tamam o da haklı :/" diye mi düşünüyorum. bilmiyorum. sanırım benden kaynaklı bir tutarsızlık bu. o yüzden nerede bir gürültülü tartışma var, derhal damlıyorum başlığa. içiniz rahat olsun. en az 1 şukela oyunuz cepte. yazılanların hepsine artı oy veriyorum. herkes haklı abi napayım :/
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"stv dizilerindeki sis yapan makineden aldım. sürekli manevi bir hava oluyor evde."
base rate fallacy
-
basitçe, bir adet genel oran içerir bilgi (bkz: jenerik), bir adet ise yan bilgi olarak daha spesifik, belli şartlara bağlı ve bu yüzden özel bir oran ile ihtimal gösterir bilgi arasında insan bilinci, ikinciyi, yani daha spesifiği referans alarak çıkarımlar yapma eğilimindedir der. e bittabii bu bir yanılgıdır. ciddi bir fallasidir.
bir örnekle nöron ağlarımızı elektriklendirelim, ortalığı şenlendirelim efenim.
bir polis grubunda, alkol indikatörü %5 oranla yanlış data veriyor. yani, sürücü alkollü değilse dahi, alkollü gösteriyor. lakin, gerçekten alkollü sürücülerde hata yapmıyor. yani alkollüyseniz, ötmeme şansı yok.
efenim, kontrol grubunda, her 1.000 sürücüden 1 tanesi alkollü araç kullanmaktadır.
bu minval üzre canlar, rastgele çevirme esnasında durdurulan bir şoförün ağzına veriyorlar. cihaz ötüyor efenim.
soru : zavallı şoförün gerçekten alkollü olma ihtimali nedir?
bu tip yanılgılar, insan zihnini %95 cevabı vermeye meyl`ettirir efendiler. oysa ki gerçek cevap, %2 olacaktır. (bkz: bayes teoremi) kullanarak çözünüz, ancak gerçekte her 1000 sürücüden sadece bir tanesinin alkollü araç kullanıyor olduğu "genel oran içerir ifadesi"ni kaçırmadan yapın.
bakın, nasıl da %2 bulacaksınız.
böyleyken böyle...çeşit çeşit fallasilerle dolu saykolojimiz.
türk insanının kavga çıksın ister gibi konuşması
-
bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama sanki müşteri temsilcisi veya satış elemanı değilse, yani üstününastı konumda bulunmuyorsa, iletişime geçtiğimiz her tip medeni cesaretten yoksun, devamlı kompleksli bir şekilde ters yapmasıdır.
- ne yani kardeş biz godoş muyuz?
- anlamadım kardeş, yani sen dinsiz misin tövbe haşa?!
sürekli terslemeler. birader kafan basmıyor herhalde; sana kaç defa anlatacağız vs... bu ve buna benzer laflar. canımı sıkmasınlar bilmemne. trafikte de böyle mesela. yol boyu herkes yayalara ve birbirine sövüyor. gündelik yaşam sürekli restleşmeyle devam ediyor. herkes sinir küpü. herkes kompleksli. nasıl konuşuyon sen birader... yalnız erkekler de böyle değil. sürekli aşağılamalar; kalk oradan sen; çekil kenara; ben yapacağımı bilirim...
her şey diken üstünde anlayacağınız.
mezarına annesinin geldiğini fark eden bebek
-
ölmüş bebeğinin üzerinden prim kasmaya çalışan tiktoker'ın zırvasıdır. ağır konuşmak istemiyorum ortada ölen bir bebek var, konuşsam oldukça can yakabilirim... hesaba yüklenen bir videoda kompresörü çalıştırmayı unutmuşlar...
çocuğun ceset torbası içerisindeki fotoğrafını bile paylaşmış... allah akıl fikir versin. umuyorum (maalesef) üzüntüden yaşadığı psikolojik çöküntü kaynaklıdır bu ve destek ile çözülür. aksi durumda prim kasmak için bunu yapıyorsa diğer çocuğunu da almak lazım elinden...
edit: ceset torbalı fotoğraflar silinmiş. (kaydetmedim, bu nedenle sormayınız.)
trump'ın 3 milyon kaçak göçmeni sınır dışı etmesi
-
darısı bizim ülkemize.
nüfus planlaması denen şey "çoğalmayalım kalabalık kötüdür" demekten çok daha öte bir şey. sonra her trafik ışığında arabana sopayla vuran suriyeli gelmesin diye dua eder durursun.
helal sana sarı saçlı çapkın adam.
ikinci elizabeth'in ölümünün gazetelere yansıması
-
kraliçe elizabeth'in tahttaki 70. yılın ardından ölümünün birleşik krallık basınına yansıma şeklidir. başlık sınırı el verdiği kadar yazılabilmiştir.
the sun, kırmızı temasını mor ve siyah ile değiştirip "sizi sevdik hanımefendi" başlığı atmış ve kendisi ile gurur duyduklarını belirtmiştir. görsel
daily mirror, siyah tema ile yayımlanıp "teşekkürler" demekle yetinmiştir. görsel
daily express, "sevgili kraliçemiz öldü" şeklinde yayımlanmıştır. görsel
daily mail, kraliçenin gençlik fotoğrafının bulunduğu "tarihi özel baskı" olarak yayımlanmış ve "kalbimiz kırık" manşeti atmıştır. görsel
metro gazetesi, kraliçenin gençlik fotoğrafı ve "1926-2022" notu ile yayımlanmıştır. görsel
i news, kraliçe elizabeth'e adanmış özel sayısı ile yayımlanmıştır. görsel
the times, "kraliçenin ölümü" manşetiyle yayımlanmış, ilk sayfanın tamamını kraliçeye ayırmıştır. görsel
the guardian: görsel
the telegraph: görsel
financial times: görsel
the herald: görsel
the scotsman: görsel
the belfast telegraph: görsel
babanın parasız kalması
-
dünyanın en buruk hislerini yaşatır. yalan değil, bazı arkadaşlarımın, cebinden tomarla para çıkardığı babalarını garipserdim, özenirdim.
çocuksundur, düşünmeden istersin bir şeyler, mahçup bir ifadeyle "bakarım ben, hallederiz" deyişlerini unutamam babamın. ikinciye soramazsın zaten, isteyemezsin, çocuk aklınla hevesin kırılmıştır. yatıya misafir gelecek, tuvalet kağıdı alamazdık, misafir yabancı değildi, bize destekte bulunurdu da alırdık, buruldukça burulurdu içimiz. hayatı boyunca borç ödeyen, hala da ödemekte olan, okullarımıza, düğüne derneğe, evine para yetiştirmek için kredi çekmekten başka toplu bir para kaynağı olmayan, derdine dert, borcuna borç katan, yine de buzdolabını boş tutmayan babama daha iyi bir evlat olamadığım içindir asıl pişmanlığım. daha iyi okullarda okuyup, daha iyi bir meslek edinebilirdim diyorum şimdi. o yüzdendir ki onu hayal kırıklığına uğratmamak, başarılı ve mutlu bir hayat kurmak için tırmalıyorum sevgili sözlük.
fakir edebiyatı yapmak değil de unutamamak bu, hatırladıkça gözlerin dolması durumu bu.