hesabın var mı? giriş yap

  • gerizekalı bir primatın yaptığı iş. ambulans boş da olsa yol vereceksin. o araca ve içindekilere ne zaman ihtiyaç olunacağı belli olmaz.

  • anime sevenlerin aşina olduğu yokailer avrupa veya amerikadaki hayaletlere benzemese de japon kültürünün olmazsa olmazlarından biridir diyebiliriz.
    yokai kelimesi tam anlamıyla şeytan, iblis gibi anlamlar taşısa da, aslında japon kültüründeki doğaüstü yaratıklara, ruhlara veya varlıklara verilen genel isimdir. ayrıca birebir anlam benzerliği olmasa da ayakashi, mononoke veya mamono gibi tabirlerde kullanılmaktadır.

    bu varlıkların genel davranışlarına baktığımızda kötü niyetli veya şeytani yapıdan, yardımsever ve bir iyilik meleğine kadar çeşitlilik göstermektedir. tarihteki tasvirlere ve anlatılara baktığımızda genelde hayvansal özelliklerin ön planda bulunan bu varlıklar bazı anlatılarda yarı hayvan, yarı insan, cansız bir nesne, bitki benzeri bir yaratık ya da insansı özellikler gösterdiği ya da insana benzediği de bilinmektedir hatta değişik çeşitlilikte doğaüstü yeteneklere sahip oldukları ve şekil değiştirebildikleri de kaynaklarda da geçmektedir.

    antik çağlardan beri gelen sözlü anlatılar, halk efsaneleri ve yöresel hikayeler daha sonraları japon kültüründeki nihon ryoiki ve konjaku monogatarishu123 4gibi edebi eserlere yansımaya başlamıştır. daha sonraları o dönemden başlayarak dönemler değiştikçe insanların hayal gücüyle beraber yokailer de değişmiştir.

    genel kanı olarak mizaçları farklı olsalar da , karşınıza hangisinin çıkacağını bilmediğinizden dolayı japon folklorundaki bu varlıklardan hiçbiriyle karşılaşmak istemezsiniz.
    şimdide bu arkadaşlardan bir kaç örnekle devam;

    1-zashiki warashi: evdeki bazı küçük eşyalarınızı koyduğunuz yerden başka yerlerde buldunuz mu ya da bazı eşyalarınız kayboldu mu ? hepsini de zashiki warashi yapmış olabilir. bu yokailer, insan benzeri çocuklara benzeyen yaramaz şakacılardır ve bazen ev sakinleri tarafından görebilmektedirler.

    2-tanuki: rakuna benzeyen bu arkadaş genellikle elinde bir şişe sake ve büyük testisleri ile birlikte tasvir edilir ayrıca şekil değiştirdiklerinden dolayı üst düzey bir düzenbazdır kendileri.

    3-jorogumo: güzel bir kadın gibi görünen bu yokai aslında örümcek görünümdedir ve küçük ateş püskürten örümcekleri maniple eder. genelde erkekleri ağına düşürür ve yer.

    4-kuchisake onna: yarık ağzıyla sizi bekleyen bu kadın. ağzı peçeyle örtülü bir şekilde utangaç tavırlarla yanınıza yaklaşır ve ben güzel miyim? diye size soru sorar. eğer hayır derseniz, küstahlığınız yüzünden sizi cezalandırmak için büyük bir makasla sizi öldürür. fakat evet derseniz, peçesini kaldırır ve sorusunu tekrar etmeden önce kendi ağzını kulaktan diğer kulağa kadar nasıl kesildiğini gösterir. yine de evet derseniz, ağzını onunkine benzeyene kadar keser. bu arada korkup hayır derseniz, bu sefer sizi ikiye bölerek öldürür.

    bu liste bu şekilde uzar gider. eğer ki sizlerde yokaileri sevdiyseniz ve biraz daha yokaileri anlamak isterseniz. aşağıda vereceğim animeleri ve filmleri izlemenizi tavsiye ederim.

    *******animeler******
    *heisei tanuki gassen pom poko
    *dororo
    *spirited away
    *nura: rise of the yokai clan
    *ponyo
    *hotarubi no mori e
    *mushi-shi(önceliğinizi bu animeye verebilirsiniz)
    *a letter to momo
    *tonari no totoro
    *natsume yuujinchou(@signusx1 önerisi üzerine eklendi)
    *princess mononoke gibi gibi......

    *******film*********
    the sea of trees *

    kaynak:1234

  • babam diyor.

    bunun neresi itici? 60 küsür yaşındaki adam, 50 küsür yaşındaki karısına "hanım" diyor. sanki anasına avradına küfrediyor da iticiymiş. dayak atan adamlar çekici çünkü.

  • (travesti evi)

    - hayirli ramazanlar abic.. ablaci.. ee $ey adettendir bahsis isticektim ben.
    - ayhahaha sende tokmak da vardir di mi $imdi ahuahau. necla kiz gel tokmakci geldi.
    - euzubillah...

  • ahaha dediğim islamcı akpli açıklaması.

    evet adamlarda diktatör vardı, en sonunda öldürüp haftalarca direkte asılı beklettiler.

    bir de seçim falan demeyelim lütfen ki seçim kazanmayan diktatòr neredeyse yok,
    sen devletin tüm kurumlarını parti teskilatı gibi kullan,
    80 bin cami ve tüm diyanet kurumları direk senden gelen propaganda metinlerini okusun,
    polis-asker muhalif bastirmaktan başka bir işe yaramasın,
    devlet hazinesinden kendine ait 9378383 tane yayın kuruluşu oluştur ve 7/24 propagandanı yapsınlar,
    yargı muhalif parti başkanları dahil tüm fark yaratabilecek muhalifleri tutuklatsın,
    ilçe başkanların bile mahkeme sonuçlarına karar versin,
    üstüne ohal ilan et bu şartlar altında seçime gidilsin ve yetmesin milyonlarca mühürsüz oy sayılsın sonra kalk seçim kazandım de.

    daha tüm bunlara rağmen beğenilmeyen seçimlerin yenilenmesi, daha da olmazsa kayyum atanması gibi durumalar da var.

    bu seçim meselesine ancak cahillikten tarikat şeyhlerine kendini badeleten kitle inanır.

  • third person shooter ile yeni tanışmış bir jenerasyonun, tomb raider ilk çıktığı zaman lara croft'un apış arasını görebilmek için sağlı sollu manevralarla monitör başında saatlerini harcadığını bilirim. oyun değil insanlıktan çıkmışlardı...

  • gorevine son verilmesini uzun vadede yanlis bir karar olarak goruyorum fakat bu karari alanlari da anlayabiliyorum.

    efes sezon basinda caylak bir koca giderek gorece risk almis gibi gorunebilir ancak unutulmamali ki efes yonetimi xavi pascual and pablo laso gibi elit koclarla da gorustu ama onlari ikna edemedi. daha iki sene once sampiyon olmus ve o cekirdekten bazi onemli oyunculari hala kadroda olan takimin bu koclari heyecanlandiramamis olmasi asil kritik nokta. kaldi ki efes organizasyon olarak da avrupa'nin en rahat kuluplerinden birisi. butun bu artilara ragmen, pablo laso bayern gibi daha alt seviyede olan bir kulubu insa etmeyi uygun buldu. bence bunun sebebi bu kadronun uyumlu olmadiginin ve kisa vadede basarili olmasinin zor oldugunun cok acik olmasi. uyumdan kastim clyburn'un takimdaki rolu ve sezon basindaki sikintili uzun rotasyonu. kaldi ki yonetimin orta vadede butceyi azaltmak istedigi de biliniyor. butun bu verilerle birlikte erdem can bence dogru bir hamleydi. fakat yazin kampta yasanan olaydan sonra uzerine anlamsiz bir baski kuruldu. bu tarz baskilari asmanin yolu sahada kazanmaktir. malesef orada da onune sakatliklar ve uyumsuz kadronun getirdigi zorluklari cikti. bunlari mazeret olarak soylemiyorum, ben efes taraftariyim ve benim icin onemli olan isimler degil takimim. fakat ben gercekten de kocun sanssiz oldugunu dusunuyorum.

    az once bahsettigim butun negatif olaylara ragmen bir de sporun ve rekabetin getirdigi gercekler var. efes'in kadrosu ne olursa olsun onemli yildizlarla dolu ve avrupa'nin en pahali takimlari arasinda. ben bir taraftar olarak sezon basinda play off yapmanin yeterli olacagini, play in yapamamanin ise kabul edilemez oldugunu dusundugumu yazmistim. efes su anda lig tablosunda sadece alba ve asvel'in onunde ki bu takimlarin euroleague'deki konumlari ve algilari ortada. bu tablo tek basina sakatliklarla ve takim uyumsuzluguyla aciklanamaz, o kadar da degil malesef.

    iceride kazanilan virtus ve barcelona maclarindan sonra erdem can bundan sonra her mac bizim icin artik final demisti. monaco maci bence bu surecte en can yakan maclardan biri oldu ama en azindan son topa kaldi. fakat dun aksam kaunas'ta takimin maca basladigi konsantrasyon hic de finale cikan bir takim goruntusunde degildi. kolay top kayiplari, fiziksellikten uzak hemen sinen bir hucum ve defans ile maca basladi efes. bu durum da dogal olarak koca yaziyor. dun aksam maci salonda takip ettim. mac oncesinde konustugum litvanyali taraftarlar macin 50-50 oldugunu, saha avantajindan dolayi zalgiris'in belki 51-49 onde oldugunu soyluyorlardu. salonda olan hic kimse macin ilk bes dakikasinda olanlara inanamadi. hatta bir ara oyle bir noktaya geldi ki maci kahkaha atarak izlediler.

    erdem can zor ve riskli bir gorevi kabul etti sezon basinda ama bence kendisini euroleague seviyesinde kanitlamasi icin de olabilecek en dogru yerdeydi. ve malesef basarisiz oldu. ben hala iyi bir koc oldugunu, en azindan potansiyelinin yuksek oldugunu dusunuyorum fakat bazen isler istediginiz gibi gitmez. yolu acik olsun, her seye ragmen ben koctan raziyim. uzun vadede kendi kadrosunu ve felsefesini kurabildigi bir efes'i izlemeyi gercekten cok isterdim. umarim tekrar bu seviyede bir sans daha bulabilir. ve belki bir gun bizler de biraz daha sabirli olmayi ogrenip, kendi ulkemizin degerlerini bu kadar cabuk yok etmek arzusunu yenebiliriz.

  • en ufak mevzuda arabadan silah-bıçak-sopa (duruma göre) ile inenlere denk gelse topuklayacak olan ama sürücünün bayan olduğunu görünce artislik yapma gereği duyan motorcunun videosudur.