hesabın var mı? giriş yap

  • en sevdiğim havalar daima yağmurlu ve kapalı havalardır benim. pek çoğunuzun bunun nasıl bir şey olduğunu anlayamadığına da eminim. siz ne kadar "yağmuru seven" insana şaşırıyorsanız, ben de sıcak yaz güneşinde mutlu olan insanı yadırgıyorum işte. dışarıda güneş açtıkça ruhum kararıyor, enerjim tükeniyor...

    yaşadığım şehrin de etkisi var bunda elbet. izmir'de kışlar kış bile değildir. yağmur ferahlığı yazın bolca özlenir. bir de hava kararmadan, hafif loş ışık çökmeden şehrin üstüne doğru düzgün kendine kalamayan bir insanım ben. hava saat 9'da kararınca okunacak hiçbir kitap bitmiyor, izlenecek filmler yarım, aranacak insanlar - düşünülecek şeyler, incelenecek makaleler, yazılacak yazılar erteleniyor bir şekilde...

    yağmuru seven insan introverted kişilik özelliğine sahip olabilir benim gibi. kendiyle kalıp deşarj olmayı sever... güzel bir müzik, kitap, kahve, kedi ve yağmur sesi instagrama yüklenecek fotoğraf karesinden çok daha fazlası benim için...

  • işe toplu taşıma ile 15 dakikada gittiğim için hissetmediğim trafiktir.
    ofis penceremden bakarak e-5 kozyatağı civarının tamamen durduğunu söyleyebilirim.

    sırf trafik nedeni ile daha az ücret aldığım bir işe geçtim, her gün 3 saat yerine 30 dakikayı trafikte geçirme lüksünü satın aldım kendime.

    geri kalan arkadaşlara sabır dilerim.

  • köpeği tarafından şartlı reflexlendirilerek her zil çaldığında köpeğine yemek veren adam

  • çok eskiden dünya genelinde insan at ve at arabası trafiği, insanların genelde sağ elleriyle kılıç kullanmaları ve bu yüzden karşıdan gelen kişinin yapacağı ani bir saldırının sol taraftan gelmesini engellemek için sol taratan akmaktaydı (ben de ordaydım, ondan biliyorum). bu durum papanın 13. yy de romaya gelecek hacılara yolun solundan gitmelerini söylemesiyle resmileşti.

    1800 lü yıllara gelindiğinde fransız devrimi liderlerinden maximillien robespierre, katolik klisesine meydan okur şekilde parislilerden yolun sağından yürümelerini istedi. bir süre sonra napolyon da bu karara destek vermeye başladı ve ordularına yolun sağından yürümelerini emretti ve feth edilen her ülkede aynı uygulamamnın başlatılmasını istedi.

    ne var ki napolyonun orduları ingiltereye hiç bir zaman ayak basamadı ve ingiltereyle, ingilterenin asya ve afrikadaki sömürgelerinde trafiğin akış yönü değişmedi.

    1700 lü yılların sonlarında amerikada posta arabalarının koltuğu yoktu ve arabayı kullanan kişi sağ elindeki kırbacı en verimli şekilde kullanabilmek için en arka sol taraftaki atın üzerinde oturuyordu, bu durumun yolun solundan gidildiğinde karşıdan başka bir at gelip gelmediğini kontrol etmeyi zorlaştırması üzerine amerikada trafik akışı bazı yörelerde sağ tarafa çekilmeye başladı ve ilk otomobillerin buna göre üretilmesiyle tamamen sağa geçti. böylece ingiltere ve sömürgeleri bu konuda sap gibi ortada kaldı.

    evet sevgili dostlar gördüğünüz gibi final döneminin ortasında gecenin bi saatinde böyle şeylerle uğraşıyorum, allah akıl fikir versin ne diyim!