hesabın var mı? giriş yap

  • devletin kontrgerilla mantığının hızlıca işlemeye başladığının göstergesi. verilmeyen 400 vekilin karşılığı bunlar.

  • o değil de,

    ben bunu yapan ilk türk insanını duyduğumda ifadenin içinde geçen (bkz: shower) kelimesinden mütevellit

    - bebeğin ilk banyosunu mu kutluyolar ne kutluyolar ?! 5 10 kadın toplanıp bebe mi yıkayacak yoksa?

    dediydim.
    yeminlen çok avamım...

  • emekli albay kadri beyamca, günde üç paket maltepe sigarası içen güler yüzlü karısı çok da geç olmayan bir yaşta ameliyat masasında kaldığından beri, günlerini komşu dairemizde, belki de elli senedir oturduğu eski mobilyalı evinde yalnızlık içinde geçiriyordu.

    sabahları çok erken saatte bakkala yaptığı yürüyüşlerini, alışık olduğu gazetesi koltuğunun altında yavaşça kilidini açtığı kapıdan girerken hemen yanda duran eski tip kahve sandalyesine oturup sakinlikle ayakkabılarını çıkarmasını, beni görünce güzelce gülen yüzünü, şişe dibi kahverengi kemik çerçeveli gözlüklerini hatırlıyorum. uzak şehirde yaşayan, uzun boylu ve yakışıklı, emekli pilot oğlu ziyarete geldiği günlerde çok kereler şahit olduğum masa başı tebessümlü konuşmalarını ve birlikte sakin yudumlarla içtikleri viskinin güzel bardaklarını da...

    yaşlı adam iki kadehten sonra müsaade ister, bir saat sonra uyandırılmak üzere oğlunu tembihler, odasına çekilirdi.

    canının belli ki sıkkın olduğu zamanlarda “gel de kaçamak yapalım.” diye babamı davet ettiği günlerde aynı masada ben yine bardakların şekline hayran, yabancı markalı çikolatalar yiyerek sakin sohbetler dinlerdim.

    askerdeyken nereden aklıma düştüyse, kadri beyamca’yı özledim, “dönüşte ilk iş yanına uğrayayım” diye düşündüm. yaşım elverirse belki bana da ilk kez o güzel bardaklarda viski ikram eder diye heveslenmiştim.

    ben dönüş yolundayken meğer o da yola çıkmış.

    ...

    cenazeden sonra, evdeki kalabalığın bittiği saatlerde babamla birlikte kapıyı çaldık, oğlu açtı. askerlik üzerine sorduğu sorularla geçen uzun sohbet sırasında “bu adam babasının ölümüne üzülmek yerine neden benimle sıkıcı uçaklı silahlı muhabbetlere giriyor?” diye kendimi sorguluyordum. sonunda “insanların ölüme yaklaştıkça çevresindeki ölümlere alışması çok normal.” diye düşündüm. ama insan babasının ölümünü nasıl bu kadar metanetle karşılar? yeni bitmiş nöbetler, az önce kalkmış bir cenazeden sonra; komando okulundaki pilotluk eğitimi üzerine; fazlasıyla teknik terim içeren sohbetlerin içinde boğulduğum esnada viski şişesi geldi salona. sanki emekli albay kadri beyamca nöbeti oğluna devretmişti. babam, güzel bardaklar, garip isimli çikolata paketi, ben...

    belki de babasını sevmiyordu veya aralarında benim bilmediğim husumetler vardı. belki de konuyu açmak istemiyordu. ya da ben dövünmelere, ağlamalara, yüz yırtmalara çok alışmıştım. belki de modern evlerde acılar duvarlara kazınıyordu, komşular sessizce uyuyordu.

    ...

    uçakların hemen ardından başlayan siyasi sohbetin en ağdalı cümlelerinden birinin ortasında yakışıklı pilot birden ayağa kalkıp yatak odasına yöneldi. kapıyı sakince açıp “baba, kalk hadi” dedi. bomboş odadan geri dönen ses, suratına çarptı. aldığı derin nefesle tavana doğru uzayan boynunu içine çekip kafasını önüne eğdi, küçücük kaldı. kolundan tutup şişenin başına oturttuk. ben ağladım, babam ağladı, pilot çok ağladı.

  • involuntary celibate'nin yani kendi isteği dışında bekar'ın kısaltılmış hali.
    ıstese de kendisine sevgili bulamaz.
    bunlardan bazıları sevgili bulamamalarının suçunu değiştiremeyeceği özelliklerine atarlar.
    "ulan 5 cm daha uzun olsaydım kızlar üstüme atlardı."
    "çene kemiğim bir milim geniş olsa sevgili bulurdum"
    gibi bahanelerle suçu kendilerinden başka herkes ve heryerde bulurlar.

    bazıları diğer incellerle bir araya gelip kendilerine bir echochamber kurup aynı şeyleri birbirlerine tekrarlıyarak içlerinde nefret biriktirirler. hatta bazıları sevgilisi olmadığı için kadınlardan intikam almak isteyerek katliyamlar işlerler.

    internetin dikkat çekilmesi gereken bir tehlikesini aslında ortaya çıkaran bir durumdur bu. sosyal medya algoritmalarıyla sizi kendinizle aynı düşünceye sahip insanlarla siz farkına varmadan bir araya getirmekte ve sizi bir echochamberin içine sokmaktadır.
    siz de kendi fikrinizin başka insanlar tarafından yeniden dile getirilmesiyle bir ben haklıyım ve herkes benim fikirlerime katılıyor duygusu yaşarsınız, bu fikirler nefret dolu ve zararlı olsa dahi.

    sonuçta fikirlerine karşı bir eleştiriye maruz kalmamış kişiler radikalleşir ve irkçı, cinsiyetci, dinlere karşı veya din adıyla eylemler gerçekleştirilir.

  • valeye yani 3.cü bir kişiye anahtarı verdiğiniz için kaskoda da sorun çıkacaktır, yiyeceğiniz en pahalı yemeği yemiş olabilirsiniz, geçmiş olsun...

  • oncelikle sakin olalim gencler. henuz "tek yapacagimiz seyin koltukta oturmak olacagi gunler" o kadar yakin degil.

    bir suredir kullandigim tesla autopilot hakkindaki gozlemler.

    * beta, beta, beta. yani son kullanima hazir degil. henuz beta yani hatalari oldugu biliniyor, bu sartlar altinda kabul edilirse kullanilabiliyor. ve evet, hatalari var. mesela dun 80 mil ile giderken "en azindan bana gore" sebepsiz bir sekilde fren yapip 60 mile dustu, birkac sn sonra tekrar 80 mile cikti. onume birsey cikti da ben mi farketmedim diye dusundum. belki de hata degildi ama dedigim gibi ben farketmedim.

    * medyada gosterilenin aksine, bu ozellik gps'den bir nokta secip "hadi oraya git" diye beklemek seklinde kullanilmiyor. autopilot devrede oldugu surece, surucunun dikkati yolda, elleri ise direksiyonda olmak "zorunda".

    * autopilot denilen ozellik "henuz" cruise control'un cok daha gelismis hali ve auto streering olarak adlandirmak daha dogru.

    * sehirler arasi yollar disinda kullanilmasi "henuz" dogru degil.

    * hava kosullari, kamerayi engelleyecek kir, camur ..vs.. gibi kosullardan etkileniyor.

    * autopilot ile araba kullanmak, ozellikle de serit degistirmek cidden insani biraz geren bir tecrube. ondeki araba aniden yavaslayinca arabanin fren yapacagini bilmek ama ondan once mudahele etmeden sakin kalmak cok zor. alismak gerekiyor. ozellikle de tesla gibi inanilmaz ivmeli ve yuksek hizli bir arac sozkonusu oldugunda.

    * ondeki arac ile mesafeyi ayarlayan sistemin yedi derecesi var ve en yakin ayar bir hayli yakin, ben sahsen en uzak ayar ile kullaniyorum. ozellikle alisma devresinde insanlari germemek icin belki de daha uzak bir ayar olmasi gerekliydi.

    * sadece kotulemeyelim tabii ki. autopilot devrede iken sinyal verince (sol sinyal) otomatik olarak serit degistiriyor. sag serit icin aynisini yapmadi ya da henuz benim bilmedigim bir sey var.

    * denedigim en virajli yolda bile seritleri ortalayarak kullandi, serit kaydirmadi.

    * on panelde (direksiyon arkasindaki, hiz gostergesinin yaninda) arabayi, radar ile tespit edilen etrafindaki diger arabalari ve yol seritlerini surekli bir sekilde izleyebiliyorsunuz. https://www.teslamotors.com/…ss01_autopilot.jpg?020

    sonuc olarak bu her gun gelisen ve guncelleme alan bir sistem o yuzden giderek iyilesecek. heyecanla bekliyorum.

    guncelleme: (bkz: #62860286)