hesabın var mı? giriş yap

  • kendisine, çevresndekilere her şeyden önce hayata karşı saygısını iki dirhem bir çekirdek halleriyle gösteren amcalardan diyebileceğimiz ali amcanın italik duruşuyla sergilediği giyim kuşam seçimlerini içeren blog.

    pantalonunu göbeğine kadar çeken enişteme de göstermek istiyorum bu blogu. ali amca ile nerdeyse yaşıt sayılırlar hem de adaşlar belki kendisinden feyzalır.

  • tam iran islam devrimi’nde kendilerine özgürlük getireceğine inanan mollaları destekleyen solcu kafası vol.2021.

    edit: devamını biliyoruz zaten.

  • soru:hz.ali ile hz.muhammed arasında geçen bir diyaloğu yazınız

    hz.ali ile hz.muhammed bakkala giderken yolda karşılaşırlar ve

    +selam-un aleyküm ya muhammed
    -aleyküm selam ya ali
    +nasılsın iyimisin?çoluk çocuk nasıl
    -iyiler sağol ellerinden öper
    +evdekiler çok selam söyle hadi allaha emanet ol

    hoca gerçek bir diyalog olma ihtimalinden ötürü 5 puan vermişti

  • çok mantıklı bir söz. mesela bence aslında sağlık hizmetleri de yetersiz değil ama insanlar hasta olup hastaneye gittiği için öyle gibi duruyor. veya eğitim sistemimiz süper ama öğrenciler okula gitmese farkedilecek ancak. hatta sırf internete giriyoruz diye siteleri sansürlüyorlar, halbuki kimse internete girmese sansüre de gerek kalmaz. koskoca bakan yanlış mı bilecek?..

    (bkz: ne hoş olurdu maarif şu okullar olmasa)

  • oğul - kardeşim
    anne - benim de annem olan kadın.

    oğul kişisi havuzda çalışmakta, bu yüzden hergün işe parmak arası terlik giyerek gitmektedir. terlikleri çok eskimiştir ve her bir tekinin altında delik bulunmakta yürürken ayağının ufak bi kısmı yere değmektedir. oğul kendisine yeni terlik almıştır, terliklerle eve gelir ve olaylar gelişir...

    oğul - ben bu yeni terlikleri yolda giymeyeyim, işe giderken eski (altı delik) terliklerimle gideyim işte yenilerini giyerim.
    anne - oğlum sen evlenince karına da eskimesin diye haftada bir atlarsın.

    (100% gerçek)

  • yan okulun öğrencilerinden dayak yiyen müdürün, okula gelip 7 öğrenci ile anlaştıktan sonra, yan okulun müdürünü çay içmeye çağırıp,anlaştığı 7 öğrencinin yan okulun müdürünü dövmelerini gülerek izlemesi.

  • allahın mercimek deposu türkiye'de mercimek çorbasını 5'e 10'a içiyorsak bu bizim enayiliğimizdendir. koca kazan kaynatıp 2 kaşığını 5 liradan satıyorlar. 2.5 liradan fazla olması anlamsız.

    ama bi kahveye 15 lira vermeye alışmış bünyelerimiz bunu kaldıramıyor.

    edit: entry işletmecileri kızdırmış, bazıları destekliyor. şunda bir anlaşalım. ankara, istanbul, izmir fiyatları kazıktır. çok kira veriyor olabilirsiniz. ama bir çayı 3 liraya satacak, bir çorbayı 5-10 arası satıp fakir edebiyatı yapmayın. işletmecilerin ne kadar para kazandığını hepimiz biliyoruz. bir paket çay fiyatı kalitesine göre değişmekle beraber 10-15 bardakta çıkıyor. geri kalan yüzlerce bardak çay kar olarak kalıyor. çorbada aynı şekilde. gelen mesajlardan birini aynen kopyalıyorum. tanıdığı aşçı olan birisinin mesajı: "koca kazan mercimeğin masrafi bi tabak corba satinca cikiyormus (o zamanlar 5tl idi)" ki işletmelerin bunları en ucuz yollardan temin ettiklerini hepimiz biliyoruz. bizim gibi pahalı mercimekte almıyorlar. bir başka mesajda arkadaş "1 liralık çorbayı 10'a satıyorsa ne olmuş işletmecinin de hayalleri var" diyebiliyor. zenginin gözünden bakmak böyle bir şey sanırım. ülkede herkes tuttuğuna geçirme derdinde. bu yüzden 2 liralık sigaraya 10 lira verip ses çıkarmayan enayiler sürüsü olduk. çocuklarımızı zorunlu olan eğitim süresinde araba fiyatlarına okutmak zorunda kalıyoruz.

    ama müstahak bize.

  • 3 yasinda menenjit geçirip kör olmus, sonra 7 yasinda kendiliginden görmeye baslamistir tekrar. ama hayati boyunca talihsizlikler, acilar pesini birakmamistir. küçük kizini yine menenjite kurban vermistir. ve cenazesini kaldiracak parasi bile yoktur o zamanlar.
    hayatim adli otobiyografisinde geçen çok içli bir hikayedir bu: sabah saatin dördünde öyle ümitsizce para ararken, kendisi gibi fakir arkadaslarinin yardimlari da yetmezken ve cenaze masraflari için gerekli 10 frankin eksikligini hissederken bir adam laf atar arkasindan, "benimle birazcik eglenmek için ne istersin?" diye. "10 frank" der o da. küçük bir otele giderler. yabanci 10 frank'i pesin verir hatta. ve yapamayacagini anlar o zaman edith. aglamaya baslar adamin karsisinda; ve hikayesini, çocugunu kaybettigini, topraga verecek parasi bile olmadigini anlatir. ve adam parayi alarak gitmesine izin verir...
    söyle yazar piaf (ki fransizca serçe demektir piaf): "iste, bugüne kadar darda kalanlara en ufak bir karsilik bile beklemeden yardim etmemin asil nedeni bu adamdir. peki, bu adam bana bir fahise gibi davranmis olsaydi... belki de bugün birçok insanin vücudunu, birçogunun da ruhunu son anda kurtaran biri olmayacaktim. bugün dahi, bana başkalarina yardim etme duygusunu saglayan bu insana minnettarim".
    bilmiyorum, hislenirim ben...