hesabın var mı? giriş yap

  • şeker tüm yaşam kalitemizi etkileyen en tehlikeli maddelerden biridir. şeker tüketiminin artmasıyla obezite oranı arttı, kronik hastalıklar daha sık görülür oldu ve son yüzyılda insan hayatında çok fazla şey değişti. değişimle beraber ortaya çıkan birçok problem ise araştırıldığında beslenme kaynaklı olduğu ve bununda temelinin şeker tarafından oluşturulduğu ortaya çıkmıştır.

    öyle ki şeker tüketiminin vücudumuzda yarattığı etkiler uyuşturucu madde tüketimi sonrasında verilen tepkilerle örtüşmektedir.

    şekerin bağımlılık oluşturmasının en önemli nedeni tüketildiği andan itibaren beyindeki mutluluk hissi ile ilişkili dopamin salınımını arttırmasıdır pek tabi. bu hormon aynı zamanda tatmin duygusu ile ilişkilidir. bağımlılık potansiyeli olan birçok madde şeker ile benzer şekilde dopamin salınımını arttırır. beynin dopamin salınımından sonra ciddi şekilde mutluluk hissi meydana gelir. bu hissin sonunda ise bağımlılar tarafından düşüş olarak tarif edilen bir yoksunluk aşamasına geçilmiş olur. işte bu düşüş engellenmek için basit bir kısır döngü oluşur. daha fazla mutluluk için daha fazla şeker döngüsüne girildiği anda buradan çıkış pek kolay olmayacaktır.

    amerikan kalp derneği, günlük olarak tüketilebilecek şeker miktarının üst sınırını erkekler için 9 çay kaşığı (36 gram, 150 kalori) ve kadınlar için 6 çay kaşığı (24 gram, 100 kalori) olarak açıklamıştır.

    şeker esasen çok basit bir karbonhidrattır. en çok karşımıza çıkan iki farklı formu mevcuttur. glikoz ve fruktozun dahil olduğu monosakkarittler, sükroz ve laktozun dahil olduğu disakkaritler.

    glikoz: bedenimizin temel enerji kaynağıdır. yediğimiz karbonhidratlar bedenimizde glukoza çevrilir ve bu şekilde kana karışmaktadır.
    fruktoz: balda ve meyvede bulunan doğal şekerdir. glukoz gibi kana karışmaz, karaciğerde metabolize edilmktedir. fruktoz çok tüketildiği zaman, karaciğer bununla başa çıkamaz ve fazlasını trigliserid (yağ) olarak depolamaktadır.
    sükroz: şeker kamışından elde edilir ve rafinedir. sofralarımızda kullandığımız beyaz şekerdir.
    laktoz: sütün içinde doğal olarak bulunan şekerdir.

    burada görüldüğü gibi her şekerin etkisi ve vücudumuzdaki kullanımı başkadır. bundan dolayı her şekerin etkisi aynı olmaz. bu etkinin seyri sindirim hızına bağlı olarak kan şekerinde yarattığı etki ile ilişkilidir, bu da glisemik indekse bağlıdır.

    şeker tüketimi sonrası bedenimiz, enflamatuar bir yanıt verir. enflamasyon, bedenimizin doğal iyileşme fonksiyonu olarak da tanımlanabilir. hasta olduğumuz zamanlarda, spordan sonra veya bir enfeksiyonla savaşırken bedenimiz, tamamen doğal ve sağlıklı olan enflamasyon tepkisini verir ve sonucunda iyileşme sağlanır. enflamasyonun problem oluşturduğu durum ise sürekli hale gelmesi, yani kronikleşmesidir. stres, sigara tüketimi, spor sonrası yeterince dinlenememek ve yüksek yağ oranı gibi etkenler enflamasyonun en sık karşılaşılan nedenlerindendir. fakat günümüzde, kronikleşmiş enflamasyonun en büyük nedeni şeker tüketimidir.

    şeker kullanımının yarattığı etki vücudun neredeyse tüm organları üzerinde sonuçlarını göstermektedir. insülin direnci ile başlayan süreç, tip-2 diyabetle sonlanabilir. obeziteye sebep olup karaciğer yağlanması yapabilir.

    beden üzerinde yıkıcı etkiler yaratan şeker, zihin üzerinde de oldukça ciddi hasarlara neden olmaktadır. şeker tükettiğimiz zaman beynimiz, endojen opiodler olarak bilinen ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan doğal ağrı kesicileri salgılamaya başlar. bu şekilde şeker bir bağımlılık haline gelmeye başlar. dopaminin de gösterdiği etki ile bağımlılık şiddeti artar ve hatta bir süre sonra dopamin duyarsızlığı başlar. böylece tüketilen şeker miktarı asla yeterli gelmez.

    bu bağımlılıktan kurtulmak için büyük bir farkındalığa ihtiyacımız var öncelikle. hepimiz ana şeker kaynaklarını biliyoruz ama gizli şekerlerin farkına varmak biraz işin kurnazlığını çözmek ile ilgili maalesef.

    ilk etapta aldığımız ürünlerin etiketlerini okumayı öğrenmeliyiz. en büyük kılavuzumuz bu olacaktır. maalesef ki ülkemizde tam anlamıyla bunun bir standardı yok. kimi etiketlerde şeker içeriklerini detaylandırmayı bırakın, şekeri dahi karbonhidrata dahil ederek yazmaktadırlar. bu oyunları yapan ürünlerin alımını direkt sonlandırmalıyız.

    şeker kullanımını direkt sonlandırmak muhakkak ki zor ancak bunun yardımcısının yapay tatlandırıcılar olduğunu asla düşünmeyin. (bkz: #121944070)

    örneğin şeker tüketiminizi azaltırken aldığımız ürünlerde en çok geçen ibarelere bakalım:
    -şekersiz :porsiyon başına 0,5 g'dan az şeker anlamına gelmektedir.
    -azaltılmış şeker veya daha az şeker : geleneksel çeşidin standart porsiyon boyutuna kıyasla porsiyon başına en az yüzde 25 daha az şeker anlamına gelmektedir.
    -ilave şeker yok : işleme sırasında şeker, meyve suyu veya kuru meyve gibi şeker içeren içeriklerin eklenmedi anlamına gelmektedir.

    bir de zararlı olmayan şekerlere bakalım. illa ki bir şekilde şeker ürünü tüketmemiz gerekiyorsa bunları kullanmamız çok daha iyi olacaktır.

    stevia : biyo-tatlandırıcı olarak ve kan şekerini düşürmek gibi diğer tıbbi kullanımları olan bir bitkidir. beyaz kristalli bileşiği (stevioside), kalorisi olmayan doğal bitkisel tatlandırıcıdır ve sofra şekerinden 100-300 kat daha tatlıdır.

    ksilitol : şekere göre% 40 daha az kalori içermektedir. klasik şekerin aksine, ksilitol maddesi kan şekerinizi veya insülin seviyenizi arttırmaz. aslında, gelişmiş diş sağlığı ve kemik sağlığı da dahil olmak üzere birçok sağlık yararı ile ilişkilidir.

  • tehlike anında otonom sistem üç tepki verir: kaç, savaş, donakal.

    bir kısım kaçtı, savaşanlar muhtemelen silivri'de yahut perde arkasında, büyük bir kısım donakalmış vaziyette. ellerinde çekirdek, tv'den başkalarının hayatlarını izler gibi kendi sonlarını izliyorlar.

  • beyler bu bir futbol maçı değil bu bir gövde gösterisi.

    bu normal bir maç değil “ben senden büyüğüm” mesajı.

    şampiyon olmuşsun bir haftadır alkol alıp parti düzenliyorsun, takım antrenman yapmıyor, şampiyon olmuşsun odaklanacağın bir şey kalmamış çıkıp 3 atıyorsun.

    devre arasında getirdiğin dünya yıldızı çıkıp 2 tane gol atıyor. galatasaray bu italyan aygırını getirirken sen bek oyuncusu alıyordun. fark var.

    çakma yıldızlarla kendinizi avutun, maç sahada oynandı.

  • son bir yılı yazıyorum :

    volkan patladı
    björk yine single çıkarmadı
    bu sene de balık bol
    milli takım süper gidiyor
    başbakan'ın panama'da parası çıktı, istifa

    sürekli dönen haberler ise:

    izlanda'nın görülesi 10 yeri
    game of thrones seti nerede
    geleceğimiz jeotermal enerji
    sinema meraklıları için izlanda haritası
    izlanda elfleri

    nasıl huzurlu ülke bu. gerçi bunun başka versiyonu yeni zelanda'yı tercih ederim ben iklim açısından.

  • iktisat tarihinde nufus hareketliginin aciklanmasi icin gelistirilen ve kullanilan teoridir.

    ozetlemek gerekirse, bu teoriye gore tarihsel olarak nufus hareketliligi dort temel asamadan gecmektedir:

    ilk asama yuksek dogum ve olum oranlarini sayesinde nufusun sabit kalmasidir.
    ikinci asama olum oranlarinda dususu ve halen yuksek olan dogum oranlari sayesinde nufusun artmasi donemidir.
    ucuncu asamada dogum oranlarinda dususu sebebiyle nufus artisinin azalmasi meydana gelir.
    son asamada ise duragan bir nufus olusmaktadir.

  • 1910 yılında adaya bırakılan köpeklerin kötü bir şekilde can vermesinden sonra halk büyük bir uğursuzluğun geleceğine inanmış ve nitekim çıkan balkan savaşı ve sonucundaki bozgunu bu olaya bağlayanlar olmuştur.

    bu adanın maalesef bu yönde çok kötü bir şöhreti olduğu açıktır.

    edit: adanın tarihi ile ilgili netten araştırma yapıldığında özellikle bu olay için bir konuda önemli bir hata yapılmış. tahta ikinci abdülhamit'in olduğu yazılmış, çizilmiş. olay 1910 yılında gerçekleşmiş ve tahtta sultan reşad vardır.

  • yer: istanbul teknik üniversitesi fen edebiyat fakültesi anfilerinden biri.

    bahsi geçen anfinin ısınma konusunda problemleri vardır. ön taraflar kaloriferlerden fazlaca ısınıp fırın olurken arka taraf titremektedir. derste ogrencilerden biri bu malum problemi 'hocam cok üsüyoruz' seklinde dile getirirken, anfinin acık olan kapısından bir hademe girer

    hademe : 'hocam bu anfi yanlış yapılmıştır. bu anfi ısınamaz. termodinamiğin 2. yasasına göre bu anfi ısınamaz' der ve çıkar.

    2016'dan edit : anfi ne lan, amfi'dir o.