hesabın var mı? giriş yap

  • bir recep tayyip erdoğan beyanı:

    "erdoğan, konuşmasının sonunda, ailelerden yine en az 3 çocuk sahibi olmalarını istedi. 'bir olur garip olur. iki olur rakip olur. üç olur dengi olur. dört olur bereket olur, gerisi allah kerim demek lazım. efendim ama nasıl bakacağız? kusura bakmayın rızkın sahibi ne sizsiniz ne de biziz. hiç endişe etmeye gerek yok. bakıyorsunuz anadolu’dan bir çok örnek verebiliriz. 7 tane kardeş 7’side tahsilini yapmış. zengin bir aile değil bizdeki milyarderlere bakıyorsunuz bir, iki çocuğu var. bu işin para ile pulla alakası yok.' "
    kaynak: t24

    kendisinin ailenin parasızlığından süt yerine çay içen bebekten haberi yok demek: (bkz: bebeğine süt alamadığı için çay içiren anne)
    ya da evlerini düzeltecek paraları olmadığı için donarak ölen bebekten: 40 günlük ayaz bebek zatürreden öldü
    ya da hep "mehmet şimşek'in 8 kardeşi var" diye örnek gösterdiği mehmet şimşek'in kız kardeşlerinden hiçbirinin okuyamadığından: mehmet şimşek ile röportaj
    ya da "allah rızkını verir" derken dünyada açlıktan ölen milyonlarca çocuktan: foto

    bu laflarla türkiye'de aileler bakamayacakları kadar çocuk yapıp o çocuklar süründüğünde sorumlusu önce kendisidir.

  • yüzde bi kilo boya. erkek gözetleyip videoyla taciz. bu tacizi internet yoluyla yayınlama ama başı kapalı. allah'ın emrini yerine getirmiş yani!

    t: kafası karışık bir kızdır.

  • bir bilirkisi olarak bilgi vereyim. ilk olarak bu donercileri ikiye ayirmak lazim; seri uretim, ucuz tuketim mantigi ile çalisan fastfood donerciler ve daha turkiye tarzi olan restoran donerciler.

    1) fastfood donerciler neredeyse piyasanin 90%'ina sahiptirler. kiyma doner bazen de tavuk doner kullanirlar. lezzet olarak bizim damak tadimiza asla uygun degildir ki oyle bir amacida yoktur. bu donerler bulundugu ulkeye uyum saglamistir ve o ulkenin yerlilerine de ucuz bir alternatif olusturur. ornegin belçika'da patates kizartmasi ve turkiye'de asla bulamayacaginiz turden birbirinden guzel soslarla yenilir. almanya'da ise bu soslar yerini kati cacik ve ezme tarzi daha oryantalist soslara birakir. belçikalilar için aksam kafayi çektikten sonra soyle yagli bir doner yemek mesela normal birseydir. pizza gibi evrensellesmistir artik doner kismen. eger o ulkenin damak tadi size uymuyorsa kiyma doner ve sunum seklini sevemezsiniz ve bu yuzden de begenemezsiniz dogal olarak.
    bu donerlerin içerigini satici kendisi belirler ve ona gore siparis verir. avrupa'da en bilineni ve helal sertifikalisi karmez'ken, helal ve helal olmayan uretim yapan bir çok uretici vardir. fiyattan dusurmek için helal olanlar genelde hindi, olmayanlar ise domuz eti ile karisik bir kiyma yaparlar ve kirmizi et orani genelde 50%'yi geçmez. bu doner fastfood olmus ve dunya halklarinin damak tadina daha çok hitap eden donerdir ve bulundugu ulkeye gore içerigi degisir.
    tavuk donerinin kalitesi ise yasadiginiz ulkeye gore degisir, mesela yedigim en guzel tavuk donerlerinden birini barselona'da yemistim. yedikten sonra donerin tadinin tavuga benzedigini farkettim ve diger yedigim tavuk donerlerinin tadlarinin da tavuga benzemedigini...
    tavuk doner konusunda turkiye'deki butik donerciler daha iyi. ama avrupa'da da daha guzelini yeme imkaniniz az da olsa var ama geneli baya kotu, yagli, yedikten sonra bulanti yapabiliyor. bu bulanti durumu kiyma donerde de gecerli. araplarin yaptigi tavuk donerler fena olmuyor.

    2) restoran donerciler genelde yaprak doner kullanirlar. bu donere mesela sos yakismaz ki turkiye'de de bu yuzden zaten donerin yanina sos gitmez, gerek yok çunku. guzel et ve yesillik kendisini rahatça yedirtiyor. sos dedigimiz sey de baharat gibi, tad ne kadar yavansa o kadar ihtiyaç duyuluyor. avrupada'ki et donerlerinde kullanilan et genelde turkiye'dekinden daha kaliteli oluyor ama orada da marinasyon gibi diger ustalik dokunuslari genelde olmadigi yada yetersiz oldugu için et donerleri lezzet olarak turkiye'nin fersah fersah gerisinde oluyor. turkiye'de yediginiz ortalama bir et doner, avrupadaki iyi bir et donerin onundedir.

    chapanoglu belçika'dan bildirdi.

  • çok basit. bantın altında bir çalışan var. ürün geldikçe alttan çekiyor makarayı. bazen kasiyer size "bant çalışmıyor, ürünleri iter misiniz" diyor ya, o sırada sigara molasında oluyor o arkadaş.

  • her lisanda ayrı, her kültürde farklıdır.

    hindular sağ ellerini, dışı muhataplarına, ayası kendilerine dönük olacak şekilde hafifçe yüzlerine yaklaştırırken uzakdoğulu her iki elini birleştirip öne doğru eğiliyor. batıda reverans varmış eskilerde, bizde temenna...tokalaşmak, sarılmak, el öpmek hâlâ geçerli...tazim için her nabza göre şerbet var, isteyene...söze bile gerek yok çoğu zaman, vücut dili yeterli.

    fakat yine de en güzeli, özlediğinin gözlerinin içine bakmak, taa içine...kuyunun sâdasını duyarmışcasına, kendi sâdanı onun kulağına fısıldarmışcasına...lisandan, hâlden, arzdan, beyandan azade "seni diledim geldin, beni diledin geldim" dercesine...

    ama insan her zaman gözünün gördüğünü özlemez. ya da her özlediği gözünün gördüğü değildir. işte belki o vakit, selamlaşırken, sağ el sol göğsün üstünde olabilir. pıt pıt atan kalbe "sakin ol, sakin ol, sakin ol" demek için...

  • dns değiştirmek yerine 7 haziran'da hükümeti değiştirebilirsek sanırım artık bu çileleri çekmek zorunda kalmayacağız.

    amen.