hesabın var mı? giriş yap

  • - sarı saçlar
    - zigon sehpa gibi çene yapısı
    - space-x roketi gibi meminto
    - botokslu dudaklar
    - manken ya da sosyal medya fenomeni( bu nasıl zikim bir tabirse) olmak
    - geçmişinde en az 7-8 tane tanınmış kişiyle sevgili olmak vs

    futbolcular bunların makyajsız ve estetiksiz halini bilmediği için çocukları cennet mahallesinden aliş'e benziyor mk.

    debe editi: tamam dudakta botoks olmazmış yazmayın, ne bileyim lan benim kütük kayseri bizim orada kömbe dudaklı derler alla alla.

  • sanırım erkekler için geçerli olabilecek en özgür an arabaya atlayıp istediğin yere gidebilme özgürlüğüdür. at şart yani. deh!

  • vestifobi, giysi korkusudur. birçok insan için bu, belirli bir kıyafet korkusu olarak kendini gösterir. diğerleri için, kişinin kendini kısıtlanmış hissetmesine neden olan dar kıyafetlerden korkma durumudur. bir diğer seviyesi ise tüm giysilerden korkmaktır.

    bu nadir fobi, belirli bir kumaş türüne olan alerjiden veya belirli bir giysi parçasıyla ilişkili travmatik bir olaydan kaynaklanabilir. örneğin, eski askerlerin askeri kıyafet korkusu geliştirdiği durumlar görülmüştür.

  • ford tourneo'dur.

    koç holding, ford türkiye acenteliğinin vehbi koç tarafından 1928 yılında alınmasıyla birlikte kurulmuştur. 95 yıl sonra, yani bugün hala türkiye'deki her 10 ford marka araçtan 3'ünü otokoç satmaktadır. ali koç'un bindiği araç ise, ford otosan fabrikasında üretilmiştir. ford otosan'ın %41'i koç holding'e ait olup, şirketin yönetim kurulu başkanı ali koç'tur.

    hal böyleyken ne yapsın adam, kırmızı dikişli deri döşemelerine hayran olup chery tiggo 7'ye mi binsin?

  • kendisi new york'ta, kardeşi pensilvanya'da okumuş olan abd patentli haluk'un çıldırması durumudur.

    mağdurum da mağdurum...

  • 2018'den bugüne maaşlı çalışan insan için ev araba almak imkansıza yaklaştı, eviniz yoksa istanbul'da barınma hakkı büyük ölçüde elinizden alındı. 2028'e kadar daha neleri kaybedebileceğimizin farkında olmayan bir ülke dolusu dangalakla yaşıyoruz.

    merkez bankasında para yok. yakında ülke piyasa için hammaddeye, enerjiye ya da gıdaya dolar bulamayacak. belki gün içinde elektrik doğalgaz kesintileriyle yaşayacağız, belki mont ayakkabı alamaz duruma geleceğiz ya da marketteki alım gücümüz şu ankinin bile kat kat altına düşecek.

    bu sırada akp medyası avrupa'da da böyleymiş diye palavra sıkacak. patates soğan yemeseniz de olur vatan elden gitmesin diye şovenizm yapılacak. belki terör örgütleriyle anlaşmalı bir korku tiyatrosu oynanacak. akp ne kadar mağdur ve ne kadar mağrur olduğunu göstermek için karşı bir güvenlik tiyatrosu oynayacak. birileri ölecek. birileri aç kalacak. bankalar hala kredi veriyor olursa birileri cep telefonu almak için kredi çekecek. hayat bok gibi akıp gidecek. italya fransa kadar hayat yaşanabilecek bir ülkede yaşamak varken, türko, islami hassasiyetler ve insan çöplüğü yüzünden arjantin, endonezya, pakistan arası sik gibi bir ülkede ömür tüketmiş olacak.

    tüm bunlar sizin insanlık onurunuza dokunmuyor olabilir ama benimkine dokunuyor. sizin hayat dediğiniz şeye ben hayat demediğim için sonu gelmiş oluyor.

  • buraya bakarlar 1: (bkz: bir çocuk kitabının tırt olduğunu anlamak)
    buraya bakarlar 2: (bkz: kaliteli çocuk kitapları veritabanı)

    ebeveynlere bir nebze de olsa yardımcı olmasını umduğum başlık.
    çocuk kitapları 101 için yukarıdaki ilk başlığa bakmak isteyebilirsiniz.

    hem mesleki deneyimlerimden hem de oğlumla yaşadığım deneyimlerden yola çıkarak hangi yaş grubuna ne tür kitaplar alabilirsiniz, onlarla ilgili kısa bir yazı hazırladım.
    uyarı: ortalama bir çocuğu baz alarak yazdım bunları. siz çocuğunuza gebelik sürecinden beri kitap okuyorsanız yazdıklarım sizin çocuğunuza uymayabilir, bu mümkün. "ooo bu ne yaa benim yumurcak bunları çerez niyetine tüketir" diyebilirsiniz, orasını bilemem :) her ebeveynin çocuğuyla ilgili yapmak istediği her şeyde ilk rehber çocuk olmalı, ona kitap alma konusunda da bu geçerli.
    ben tavsiyeleri yazarken çocuğun kitapla ilgili bir geçmişi yok gibi değerlendirdim. yani daha hiç kitap okunmamış çocuklar için aşağıda yazdığım tavsiyeler.

    bebeklik (0-2 yaş)
    dil gelişiminden dolayı bol bol konuşmalısınız arkadaşlar bu dönemde. kitap da okuyabiliyorsanız okuyun elbette, ama çocuğunuzu sizden duyacağı sözcüklerden mahrum bırakmayın. kendinizi kitap okumak zorunda hissetmeyin. ona kitap alın, ortalık yerde bırakın, eline alsın incelesin, yemeye çalışsın, ısırsın (aman dikkat yutmasın), yırtsın, atsın. sizi, o çocuk kitaplarını okurken görsün, kitap okuma denemeleriniz olsun ama istemiyorsa zorlamayın. 3 boyutlu kitaplar, bez kitaplar ve sesli kitaplar bu dönemlerinde ilgilerini çekebilir, bunları da edinebilirsiniz.

    okul öncesi (2-3 yaş)
    * bol resimli az yazılı olmalı.
    * yazı/resim konumlandırması mümkünse ayrı olmalı.
    * kitabın resimleri hem çizim hem de renkleri açısından mümkünse sade olmalı.
    * sayfalardaki cümle sayıları çok olmamalı. (1-2 cümle aralığında)
    * seçme şansınız varsa kısa cümleli kitaplar seçin. (az sözcükten oluşsun yani cümleler.)

    okul öncesi (3-4 yaş)
    * yukarıda yazdığım ilk üç kriter yine geçerli.
    * sayfalardaki cümle sayıları artabilir. (2-4 cümle aralığında)
    * kısa cümleli kitaplar seçmeye çalışın yine ama çocuk kitaba ve yazı dilinin akışkanlığına artık alıştığı için aralarda uzun cümleler de yer alabilir elbette.
    ** ek tavsiye: çocuğunuzun ilgisini çeken ve alıp okumak istediği kitaba hayır, olmaz, alamayız demeyin. yaşının çok üstünde bir kitaba yönelmişse ilgi alanlarını düşünüp başka bir kitaba yönlendirmeye çalışabilirsiniz onu.

    okul öncesi (4-6 yaş)
    bu dönem artık çocukların genellikle kreşe ve ana sınıfına gittikleri bir dönemdir. yukarıda yazdığım kriterleri bir üst noktaya taşıyabilirsiniz. yani:
    * kitaplar yine bol resimli az yazılı olsun.
    * yazı/resim konumlandırması çok önemli değil, iç içe de olabilir yazılar ve resimler (ama yine de en üstte verdiğim başlıkları mutlaka okuyun).
    * kitabın resimleri (sade olmasını yine tercih ederim ama) zengin (karışık?) içerikli de olabilir. sayfaların her tarafından resim fışkırabilir.
    * uzun devrik cümleleri de anlamdırabilirler bu dönemde, daha doğrusu anlamlandırmaya başlarlar, o yüzden kitap skalanız biraz daha genişler, alabileceğiniz kitapların sayısında gözle görülür bir artış yaşanır. daha bir rahat nefes alırsınız bu sayede.

    1. sınıf (ilk okuma dönemi 1)
    aynı kriterler hala geçerli aslında ama çocuklar artık sizden dinledikleri kitapları kendileri okumaya başladıkları için önemli birkaç noktayı belirteyim.
    * kitap setlerinden mümkünse uzak durun zira genellikle kaliteli kitaplar çıkmaz bu setlerden.
    * okuyacağı kitabı çocuğunuzun kendisinin seçmesine izin verin. (öğretmeninin "oku" dediği kitaplar haricinde sizin alacağınız kitapları kastediyorum.)
    * "bol resim az yazı" kuralından şaşmayın.
    * "kitabımı bitirdim" hissi çok önemli, o yüzden önüne kalın kalın kitaplar koymayın. 16-32 sayfa aralığındaki kitapları rahatlıkla okuyabilirler. (çocuktan çocuğa fark var tabii, daha kalın kitapları okuyan çocuklar da var bu dönemde.)
    * birlikte kitap okuma rutininiz varsa onu bozmayın, nasıl olsa öğretmeni okutuyor diye düşünmeyin. siz aslında çocuğunuzla kitap okumuyorsunuz, onun size olan özlemini dindiriyorsunuz, birlikte güzel vakit geçiriyorsunuz, belki de sesinizle onu mest ediyorsunuz, ona her kitap okumanızda onun size olan güvenini perçinliyorsunuz. bunu unutmayın. ödev ayrı ebeveynle kitap okumak ayrı.
    * sizin aldığınız her kitabı sevmesini, okumasını, bitirmesini beklemeyin. belki de sevmeyecek, belki ona hitap etmiyor, belki sayfalardan birinde gördüğü bir şey onu irrite etti. (oğlum deniz köpekler bale yapmaz kitabında bale hocasının köpeği azarladığı sayfadan nefret ederdi örneğin. zorla okuyacak halim yok. o sayfayı atlardık biz.)
    * kendilerinin seçip aldığı kitaplar konusunda beklentinizi bir tık yükseltebilir, bunu da dile getirebilirsiniz. zira o kitabı seçmekle kitabı okuma sorumluluğunu da almış oluyor çocuk.
    * onun okuyacağı kitabı önce siz bir okuyun mutlaka. yayınevi iyi bile olsa içeriğinde hoş olmayan bir kavram, resim vs olabilir. (çok karşılaştım, defalarca, mutlaka önce siz okuyun.)

    2. sınıf (ilk okuma dönemi 2)
    ilk okuma dönemi sadece 1. sınıftan oluşmaz arkadaşlar. bu dönem, görsel okuma ve dinlemeyle (yani sizin ona kitap okumanızla) başlayan ve 3. sınıfa kadar devam eden bir dönemdir. zira okumada aslolan okuduğunu anlama, sebep sonuç ilişkisi kurma, bir sonuca varma, hikaye unsurlarını çözümleme ve zaman zaman da hikayeyi tersyüz etmeye girişmedir. (fazlası da var da, aklıma gelenler bunlar şimdilik.) özetle 2. sınıf da ilk okuma dönemine dahildir. birkaç şey yazayım bu dönemle ilgili de.
    * bir tık daha çok sayfalı kitaplar alabilirsiniz bu dönemde. 32-48 sayfa aralığındaki kitapları okuyabilirler.
    * az resimli, çok yazılı kitaplara geçiş yapabilirler.
    * kitapların puntosu tek tip ve daha küçük olabilir.
    * 2. sınıfa geçti diye 1. sınıf ve okul öncesi döneme ait kitapları okumak isterse itiraz etmeyin, "aaa olur mu büyüdün artık" gibi tepkiler vermeyin, pek tabii okuyabilirler. neden kısıtlansınlar ki birileri tarafından!
    * çok sözcüklü cümleleri, uzun ve devrik cümleli paragrafları okuyup anlayabilirler.
    * kitap okumayı "ne anladın bakalım bu kitaptan" tarzı sorularla ödeve, göreve, sınıf içi etkinliğe dönüştürmeyin.
    (çocuk okuryazarlığı üzerine de ayrıca yazacağım için bu konuda daha fazla detay girmiyorum.)