hesabın var mı? giriş yap

  • filmlerini belki bin kere seyretmiş olsam da, romanı hiç okumamıştım. 2006 yılında, 50. yıl özel baskısını yapmışlar 2000 adet. ben bir hafta önce sipariş etmiştim, geçen gün geldi. şu 3 yılda 2000 kişi bile alıp okumamış, hüzünlendim. oysa çok hoş bir kitap.

    okuyup bitirdikten sonra, film ile kitap arasındaki farklılıkları içeren bir entari yazmak boynumun borcu dedim, ahanda yazıyorum:

    *filmde, özel bir okulda okuyan zengin çocuklar anlatılıyor. kitapta ise devlet okulunda çoğu parasız yatılı okuyan öğrenciler konu ediliyor.

    *kitapta damat ferit diye bir karakter yok. hafize ana da yok. hafize anayı, hababam sınıfı sınıfta kaldı isimli oyunda görüyoruz ama. onu daha bitirmedim, bitirince onun hakkında da bi entry yazarım filmle arasındaki farkları anlatan.

    *kitapta öğrencilerin elebaşısı tulum hayridir. öyle yüz küsür kilo da değil, 85 kilodur kendisi. niye tulum demişler anlamadım.

    *güdük necmi, kitabın ilk başlarındaki hikayelerde pek ortada değildir. sonlara doğru ön plana çıkar. en önemli özelliği otlakçılığıdır.

    *gözleri iyi görmeyen hocayı değil, kulakları ağır işiteni müfettiş numarasıyla kandırmaya çalışıyorlar. ama yemiyor.

    *gözleri iyi görmeyen hocayı, refüze ekrem başka öğrencilerin kılığına girerek kandırır.

    *mahmut hocanın yatağa işedi diye diyaloğa girdiği öğrenci şaban değil sidikli turandır. aslında turan yatağa da işememiş, arkadaşları üzerine ılık su dökmüştür. bardaktan bardağa su dökerek işettikleri öğrenci ise fen sınıfından ali ihsandır.

    *kitapta öğrencilere judo öğretmeye çalışan kişi maraton raşittir. ona yumruk atan da badi ekrem. hababam sınıfı sınıfta kaldı isimli oyunda ise, badi ekrem tektir, ona yumruk atan da tulum hayridir.

    *kel mahmut kitabın ilk yarısında öğrencilere epey düşmanken, ikinci yarıda yeni müdür gelince öğrencilerin tarafını tutmaya başlar. hatta yeni müdür kel mahmut u arattırır resmen.

    *filmdekinin aksine sınıfta birlik pek yoktur. iki tane ispikçi vardır, ki bunlar zaten başka sınıflara sürülür sonra. bir de sivaslılar vardır ki onlar hababam sınıfıyla pek kaynaşmasalar da çok sorun çıkarmazlar.

    *kafatası maketinin içine ampul koyup korkuttukları kişi inek şabandır.

    *sahte aşk mektubuna inanıp taksimde boşuna bekleyen sidikli turandır.

    *sınıf sürekli hoşafına maç yaptığı halde, hepsinin fenerli olduğuyla ilgili bir diyalog yoktur. buna canım sıkıldı mesela.

    hülasa, okunmalıdır bu kitap efenim. rıfat ılgaz ın devam niteliğiyle yazdığı oyunları ve hababam sınıfı icraatın içinde isimli diğer romanı da okunmalıdır. güzeldir.

  • 3 yasinda menenjit geçirip kör olmus, sonra 7 yasinda kendiliginden görmeye baslamistir tekrar. ama hayati boyunca talihsizlikler, acilar pesini birakmamistir. küçük kizini yine menenjite kurban vermistir. ve cenazesini kaldiracak parasi bile yoktur o zamanlar.
    hayatim adli otobiyografisinde geçen çok içli bir hikayedir bu: sabah saatin dördünde öyle ümitsizce para ararken, kendisi gibi fakir arkadaslarinin yardimlari da yetmezken ve cenaze masraflari için gerekli 10 frankin eksikligini hissederken bir adam laf atar arkasindan, "benimle birazcik eglenmek için ne istersin?" diye. "10 frank" der o da. küçük bir otele giderler. yabanci 10 frank'i pesin verir hatta. ve yapamayacagini anlar o zaman edith. aglamaya baslar adamin karsisinda; ve hikayesini, çocugunu kaybettigini, topraga verecek parasi bile olmadigini anlatir. ve adam parayi alarak gitmesine izin verir...
    söyle yazar piaf (ki fransizca serçe demektir piaf): "iste, bugüne kadar darda kalanlara en ufak bir karsilik bile beklemeden yardim etmemin asil nedeni bu adamdir. peki, bu adam bana bir fahise gibi davranmis olsaydi... belki de bugün birçok insanin vücudunu, birçogunun da ruhunu son anda kurtaran biri olmayacaktim. bugün dahi, bana başkalarina yardim etme duygusunu saglayan bu insana minnettarim".
    bilmiyorum, hislenirim ben...

  • bu veriye baktığımızda recep'leri değiştirerek sayın ivedik'in cumhurbaşkanlığı söz konusu olduğunda halkın çok daha geniş bir kesiminden destek alacağını anlayabiliriz.

  • ''belki de şimdi gökte 3 elmacı (steve jobs, newton ve adem) oturmuş, hangi elmanın insan hayatını ne kadar değiştirdiğini konuşuyorlardır.''

  • bu ulkede anadolu insaninin birseylerden vazgecmek icin illa olaylarin direk olarak kendi ceplerine dokunmasi gerektiginin kanitidir.

  • bakın, lütfen kulak verin bana:

    ak parti'ye oy verdiğini bildiğiniz, emin olduğunuz insanlar ortalama 3 ay içerisinde ağlayıp sızlanmaya ve muhtemelen sizden para istemeye başlayacaklar.

    bu durumda ne yapacağınız önemli:

    benim tavsiyem sakın ola seçimlerini eleştirmeyin. siz de zor durumda olduğunuzu söyleyin, yardımcı olamayacağınızı ifade edin. daha iyi olacak inşallah deyin. ama dalga geçer gibi değil. gerçekten inanarak...

    bu insanların karşısında bir blok olmayın, birleşmesinler. yavaş yavaş kendilerini tüketsinler, birbirlerinden uzakkaşsınlar. kayıtsız kalın.

    hiçbir şekilde siyasi bir tartışmaya girmeyin, fikirlerinizi sorarlarsa "ben bu işlerden pek anlamıyorum." deyin geçin.

    doğru bildiğimizi söylemek işe yaramadı. artık bu insanlarla konuşmayalım, kulaklarımızı da tıkayalım.

  • her hafta sonu gittiği mekanda sırf bir sene bitiyor diye çift katı, beş katı tarife uygulandığını görüp evde 100' lük vodka ile

    gününü biterecek olan insan evladıdır.

  • olay 2 ağustosta malatya park avm vatan bilgisayar şubesinde meydana gelmiştir!

    serebral palsi rahatsızlığı olan bir arkadaşım . kendisi bir kamu kuruluşunda bilgi işlem bölümünde çalışıyor. vatan bilgisayarın malatya park şubesine navigasyon cihazı almak için gidip reyon görevlisinden cihazlarla ilgili bilgi almak istediğinde reyon görevlisinin alay içeren ("sen bunun ne işe yaradığını biliyor musun ki, sana ne? ne yapacaksın? neden soruyorsun?) ifadelerine maruz kalmış. başka bir görevliden yardım istediğinde de benzer durumla karşılaşmış. mağaza görevlisi ile görüşmek istemiş ancak görüştürülmemiş. isimlerini almak istediğini onları şikayet edeceğini söylediğinde ise isimlerini vermedikleri gibi hakaret içeren sözler sarfetmişler. olayı kızkardeşi ile paylaştıktan sonra mağaza yöneticisi ile görüşülüp gerekirse olay saatindeki kamera kayıtlarının incelenerek ilgili kişilerin tespit edilmesi talep edilmesine rağmen 1.5 aydır herhangi bir geri dönüş olmamıştır.
    doğum sırasında yaşadığı bir şansızlık yüzünden bir takım zorluklarla karşılaşan ama pes etmeyip mücadele eden, yıllar süren fizyoterapi ve çeşitli eğitimler sonucu kendi ayakları üzerinde durmayı başaran arkadaşımın tek isteği kendisinden özür dilenmesi. yaşadığı bu olayı başkalarının da yaşamaması için ilgili personelin gerekli dersi alması gerektiğini düşünüyorum!!!

    edt: #vatanbilgisayarözürdile

    mağaza müdürü
    açıklama olarak personel vatandaşı anlamadığı için cevap veremediğini vatandasında sinirlendiği olayın bu şekilde vuku bulduğunu , ilgili personelin yazılı savunması alındığını söylemiş.

    soru 1- personel engelli vatandaşa " sen neden soruyorsun ki? anlıyor musun bunlardan? dedi mi? demedi mi?

    soru 2- birinin konuşmasını anlamadıgında; anlamadım bir daha söyler misin dersin? yoksa sen bunlardan anlar mısın? neden soruyorsun mu dersin? bu cümle kuruldu mu kurulmadı mi? navigasyon cihazı ile ilgili bilgi istendiğinde reyon görevlisi sen anlar mısın? neden soruyorsun dedi mi? demedi mi? bunu sadece münferit olarak bir kişi mi söyledi yada diğer görevli de benzer tavrı sürdürdü mu?

    soru 3- vatan bilgisayar gibi bilişim sektöründe yer alan ve avm de magzası bulunan bir firmanın mağazasının her noktası güvenlik kamerasının kayıtları altındadır. tartışma anı kameralara mutlaka yansımıştır. olay kendi anlattıkları gibi ise kamera kayıtlarını vatandaş girdiği andan çıktığı ana kadar olan kısmı, hiçbir kesinti uygulamadan yayınlayabılırler mi?

    soru 4- vatan bilgisayarın tüm telefon konuşmaları kayıt altındadır. ılgılı aileye hangi gün ve saat kaçta konu ile ilgili dönüş yapılmış? ne söylenmiş? acaba böyle bir arama ya da geri dönüş yapılmamış mi? ben tekrar sormama rağmen böyle bir dönüşün yapılmadığı söyledi.

    soru 5- yazılı savunma sonrasında karar olarak ne verilmiş?

    bu soruların yanıtları yok. şuan firma savunma durumuna geçti. bu da güzel. en azından hata yaptıklarını anladılar. en az zararla durumu kurtarmaya calısyorlar. ama gerçeklerı carpıtmak yerine keşke evet malesef böyle bir olay yaşandı. ılgılıler cezalandırıldı diye bilseler. ya da hayır böyle birşey yaşanmadı. olaylar şu şekilde oldu? bu da kanıtı denilse.