hesabın var mı? giriş yap

  • shakespeare "kendimi her zaman mutlu hissederim. neden biliyor musunuz? çünkü kimseden bir şey ummam. beklentiler daima yaralar." diyerek konuya aciklik getirmistir.

  • 20 metre önümde patladı. sigara içiyodum. 3 metre uçtum yere. ablamın aldığı saatte gitmiş. beynim sarsıntılı sadece kıl payı hayattayım.

    edit: biraz kendime geldim. evime geçtim şuan.
    işyerinin aşağısında sigara molasına çıktık bi abiyle. aklımın ucundan bile geçmezken hemen az ötemde büyük bir alev topu gördüm. bambanın basıncıyla yere düştüm hemen. gözlerim karardı. kulaklarım duymuyordu. beraber sigara içtiğimiz abi yerde şoktaydı. onu görünce kendime geldim. hadi kalk kaçalım burdan diyerek hemen ara sokağa daldık. kısa bi süre sonra geri geldim. etrafta parçalanmış etler duryordu. polislere içeri girmem lazım telefonum herşeyim orda, ailemi aramam lazım dedim. ama sokmadılar tabi. her yer tahliye olmaya başlayınca geldi eşyalarım.
    nedense çok etkilenmedim. alıştırıldık çünkü buna. ölmediğim için seviniyorum sadece. sanki ölen insanlar normalmiş gibi. az önce bana yol soran adam öldü belki de. ne garip demi. bombacının canı 10 adım daha atmak istemediği için hayattayım. işte bu kadar garip.

  • yasın beş evresi. çok kötü bir haber alan insanın geçirdiği evrelerdir. bu haber genelde ölümcül bir hastalığa yakalanmaktır.
    her insan her evrede farklı sürelerde kalsa da genelde evrelerin sırası pek değişmez. peki nedir bu evreler?

    1. inkar
    hasta önce inkar eder, asla kabullenmez, kendine yakıştıramaz, hemen başka bir doktora gider. kesin yanlış tanı konmuştur diye (bir de doktor çok kesin konuşmadıysa) doktor doktor dolaşır.

    2. öfke
    artık tanı konmuştur ve hasta artık her şeye kızgındır. "neden o kadar insan varken bu hastalık beni buldu!", "ilk gittiğim doktor neden antibiyotik verip beni yolladı, neden anlamadı bende ne olduğunu!" gibi...

    3. pazarlık
    ilk sinirli günler geçer ve hasta allah'la veya kendiyle pazarlık yapmaya başlar. "şu hastalıktan bi kurtuliyim söz veriyorum bir çocuk okutucam", "şu hastalıktan bi kurtuliyim artık kimseye kötü davranmicam, kumar oynamicam vs."

    4. depresyon
    ve bunalımlı günler, içe kapanma, hayata küsme, normalde yapılan günlük aktivitelerin zevk vermemesi, ölümden korkma... bu evreden çıkma nisbeten zordur, çevrenin etkisi çok önemlidir. (psikiyatrik destek şarttır)

    5. kabullenme
    hasta artık her şeyi kabullenir, hayata daha pozitif bakmaya başlar. kalan günleri daha verimli kullanmayı planlar.

    bütün bu evrelerin hızlı geçilmesi hastanın lehinedir. hasta ne kadar çabuk doktorla koopere olup kendi tedavisinin karar aşamalarına müdahil olursa durumun düzelme ihtimali de o kadar artar.

    not: internette daha kapsamlı bilgi bulunabilir; anahtar kelimeler:
    "the five stages of grief, denial, anger, barganing, depression, acceptance"

  • avrupalıların oryantalist merakının bir örneği olan kişi.

    özellikle iskandinavlarda var bu, türkiye'yi çok egzantrik, oryantalist ve heyecanlı buluyorlar. hindistan'a gitmeyi gözü yemeyen türkiye'de buluyor kendini.

  • türkiye'de kimsede virüs yok ama türkiye'den giden herkes virüslü. burada taraflardan biri fena sallıyor ama kim?

  • - abi sen kız mısın? niye küpe takıyorsun?
    + çok ayıp, ben kızım... şimdi o kadar çirkin miyim yani?
    - ee... şey... ama sakalın da var
    + hastalığım var o tüyler ondan. çok kırdın beni ufaklık
    - abla çok özür dilerim ya böhüüeee

  • kemal doğulu diyor ki; ben anlayamadığım insanları severim.

    sanki benim başıma hep stephen hawking'lerle, einstein'larla takılıyor. hande yener'in kankasısın işte ne anlayamadığım insanı?

    hande yener'i bile anlayamadıysan o da ayrı bir dram tabi.

    edit: diğer enteller gibi 'ya ben hep felsefe entrysi giriyorum ama bu saçma entrym debe oldu ühü' demeyeceğim. diyemem zaten son 5-6 entrym bu başlığa :( sadece şunu diyeyim, senin ben osmanlıcana sokayım uzun it. geber artık.