hesabın var mı? giriş yap

  • reklam afişlerini ilk gördüğümde şaşırdığım, sonra birisine anlatırken "3 yaş olmasın" dediklerinde "ya belki de 3 yaştı hakkaten yanlış mı okudum acaba dediğim, gidip tekrar bakıp 3 ay yazdığından emin olduğum kurs.

    yabancı bir firma. afişte "3 ay - 12 yaş arası çocuklarınız için ingilizce" yazıyor.
    internet sayfalarına girdim şimdi, evet 3-22 ay arası için bir sınıfları var.

    3 aylık bebeği bıraksam kurs süresince anca kıçını temizleyebileceklerini düşünüyorum.
    onu da ingilizce yaparlarsa çocuğun ilk kelimeleri çok hoş olmayacaktır.
    (bkz: oh shit)

  • tanitim filminde, bogazda rovaseta atan bi tane semazenin topu ayasofya'nin minaresine carpiyor olurdu sonra ordan drogba birden belirip topu gogsunde yumusatip bi vuruyor hop top atakule'de. arkada ney sesi var bir yandan da shakira ile songul karli omuz omuza gardas parcasini seslendiriyor beraber. oyle oyle top konaktaki saat kulesine, antalya'da plaja falan ugruyor bursa'ya, adana'ya sekiyor hatta o sirada agri'da reklam ceken turkcell ekibinin de kafasina kafasina carptiktan sonra geri istanbul'a geliyor drogba'nin ayagina.

  • fat joe'nun ekibi olarak da hatırlayabileceğiniz terror squad'ın elemanlarından bir tanesi.

    aslen filistin kökenlidir ve 2006 yılından beri çıkardığı solo albümlerle özellikle florida bölgesinde epey ünlenmiştir. çok yetenekli bir adam olduğu iddia edilemez ve hatta bir sürü boş şarkı yaptığını da söyleyebiliriz. fakat bu adam kesinlikle şanslıdır çünkü kariyerinin başından beri young jeezy, bun b, rick ross, jadakiss, ludacris, chamillionaire, the game, nas, kanye west, t.i., busta rhymes, fabolous gibi çok iyi rapçilerle ve lil wayne, plies, t-pain, trey songz, birdman gibi çok popüler isimlerle çalışma şansına sahip olmuştur. yaptığı kötü şarkılarda bile en az 3-4 tane farklı rapçi olduğu için, şarkıdan bağımsız olarak bireysel anlamda iyi olan bir kısım bulabilirsiniz. yani çoğu şarkısı genel anlamda ortalamanın altında olsa bile, birlikte çalıştığı bazı iyi rapçilerin emekleri sayesinde biraz daha iyi konuma gelmektedir.

    bunun en bariz örnekleri ise dandik bir beat üzerine söylenen fakat 1-2 tane başarılı verse içeren we takin over; ludacris'in, young jeezy'nin, busta rhymes'ın ellerinde yükselen i'm so hood remix'i; welcome to my hood remix'i; busta rhymes'ın ve nicki minaj'ın tam anlamıyla şov yaptığı all i do is win remix'idir.

    tam anlamıyla iyi olan birkaç şarkısı için (bkz: go hard) (bkz: i'm on one) (bkz: victory) (bkz: i'm from the ghetto)

    genel olarak yetenekli bir adam değildir, kliplerinde gereksiz hareketler yapar ve hep etrafındaki kadronun genişliği sayesinde dikkat çeken işlere sahip olur. fakat bazı şarkıları güzeldir ve güzel olmayan diğerleri de en azından dinleyici eğlendirebilir.

  • 5bin lira alip istanbulda kirada oturup bir de ailesine bakiyorsa, lcw den giyinebildigine sukur edebilmelidir

  • maalesef ülkemizde kaliteli işçilik nadir görülüyor. ustanın başında da durmayınca böyle durumlar ortaya çıkıyor. yaptığı işe önem vermeyen, estetikten yoksun bakış açısı ile yapılan işler bu şekilde oluyor.

  • "erkek arkadaşı fark etmesin diye aynı yerden öpmek gibi bir avantaj verir size."

    --piç iyimserin el kitabı, sâhife 74

  • hakkında rahatlıkla 5-6 ciltlik ansiklopedi yazılabilecek konu. avrupa tarihinde ortaçağ, her ne kadar bir nevi duraklama dönemi gibi yansıtılsa da mimari açıdan romanesk sonrası gotik mimarinin ortaya çıktığı ve aslında çok görkemli bir dönemdir. o dönemde kasabalar, şehirler, en yüksek kiliseye/katedrale sahip olmak için birbirleriyle rekabet halindeydiler. özellikle ingiltere, fransa, almanya gibi bölgelerde her köşe başında yüksek gotik yapıların görülmesi esasen bundandır. inşa edilen kilisenin parası kasaba halkı tarafından toplanırdı, bir nevi imece. bina yüksek olunca yapımı hem daha zor hem daha maliyetli. o yüzden avrupa'daki gotik kiliselerin yapım tarihlerine baktığınızda genelde 100-200 yıl, bazen 600 yıl sürdüğünü görürsünüz. bunun nedeni, halkın topladığı para bittiğinde inşaatın durması, uzun sürdüğü için ustanın ölmesi, bir süre için yerine yenisinin bulunamaması vb. durumlardır. aslında tam da bu nedenlerden romanesk başlayıp barok biten çok bina vardır. konu hakkında temel bilgiye sahip gözler birinci katla üçüncü kat arasındaki farkı rahatlıkla görür. neyse... gotik mimari içine gireni cüceleştirir. gerçekten heybetlidir ve insanı ezer. zaten amaç da budur zira dönemin tanrı inancı budur.

    gotik mimaride binayı yükseltmek için payandalar kullanılırdı. şimdi, burayı okuyorsanız büyük ihtimal notre dame'ı bildiniz. onun yan ve arka tarafına geçince her pencerenin yanından destek amaçlı yay benzeri yarım kemerlerin çıktığını görecekseiniz. işte onlar uçan payandadır. dönemin elverdiği koşullarda, en uzun yüksekliğe ancak bu tip destekler sayesinde ulaşılabiliyordu. gotik mimarinin en gösterişli örneklerinde bol bol bulursunuz bunlardan.

    gotik mimariyi sadece ortaçağ ile sınırlamak büyük haksızlık olur. o zamanlar doğmuştur ama mimaride gotik unsurlar hala kullanılır. tek tek vermeye üşeniyorum ancak "modern gothic architecture" "21st cent gothic architecture" vb yazıp ararsanız şahane örneklerini görürsünüz.. mesela 20. yy ny gökdelenlerinde çokça vardır gotik unsurlar.

    son olarak, türkiye'yede de görürüsünüz gotik mimari. doğrudan, katıksız bir örnek var mı emin değilim ancak özellikle 19. yy sonrası cami ve kiliselerde çokça gotik pencere, süsleme mevcuttur.

    çok güzel yaw.. izlemeye doyulmuyor...

    edit: barok sonrası gotik unsurların geri döndüğü dönemi "gothic revival", "victorian gothic" veya "neo-gothic" olarak arayabilirsiniz.

    edit 2: anlatım bozukluğu vardı, el attım.

  • über-salak zihniyetin savunduğu hede.
    devlet vergiyi neden alıyor ulan, kamu hizmeti vermek için değil mi? yurttaşlarına, o devletin yurttaşı olduğunu gösteren biricik kimlik belgesini bedava vermeyip 18 liraya satacaksa sikmişim öyle devleti.

  • hakkında tek bir tespit yapabileceğim harika dizi:

    sscb'yi gorbaçov yerine rte yönetiyor olsaydı ukrayna ve belarus haritadan silinmişti.

    bu kadar net söylüyorum. düşünün dizideki yöneticilerin cehaleti muazzam ama adamlarda ona rağmen liyakat sahibi insan ortama girince susup saygı gösterme davranışı mevcut. ya bizde?