hesabın var mı? giriş yap

  • an ıtıbarıyle kızılayın başlattığı kampanya.

    deprem anında devletın yardım etmesı lazımken mılletten sms ıle para ıstemek rezıllıktır.

    elazığ ıçın 100 mılyon tl toplanmıştı . ne oldu o paralara objektıf bır şekılde açıklayın ondan sonra milletten bağış isteyin.

  • vatandaşın aklına enteresan sorular getiren sözdür.

    üzümü tane bazında mı yoksa salkım bazında mı sayacağız acaba?! (rizeli bir vatandaş)

    1 karpuz mu yoksa bir dilim karpuz mu? (rizeli bir vatandaşın hemşehrisi)

    çarşıdan aldım 1 tane eve geldim 1000 taneyse çarşıda mı yiyelim? (rizeli bir vatandaşın görümcesi)

  • (bkz: hakan şükür)

    fetocu olmasi büyük topçu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. bu adam ve ahalisi seni 2002 dünya kupasında 3. yaptı. bu adam ve arkadaşları bu ülkenin sahip olduğu tek avrupa kupasını getirdi. boş yapmayın amk.

  • dün akşam intikam dizisini seyrederken aklıma takılan husus. dizide kızın anası oğlana 25 bin veriyor, oğlan da alıyor. bence günümüz şartlarında bir kızı bırakmak için, hele de kız zenginse 25 bin çok az para. gerçi bu para kızla çıkma süresi, aşkın büyüklüğü, ailenin ciddiyeti, nakite sıkışma gibi parametreler göz önünde bulundurularak hesaplanır ancak yine de 25 bin kurtarmazdı.

    mesela o anda ben eşime, baban bana 25 bin verseydi seni bırakmazdım, çatır çatır pazarlık eder rahat 75-100 bin alırdım dedim, gözlerime sevgiyle baktı. yani demem o ki kızımdan ayrıl diye verilen paranın ciddiyetle hesaplanması gerekir. boğaza nazır villada otururken, kızına doğum gününde hediye diye 250 bin liralık araba alırken, sevgilisine kızımdan ayrıl diye 25 bin vermenin hiçbir mantığı yok. o kız su içinde 100 bin ederdi.

  • atamızın -büyük ihtimal çoğu insanın ilk defa göreceği- görüntüleridir. bi görüntüde akıcı fransızcası dikkat çekiyor. bir diğerinde afet inan ile abd büyükelçisi joseph grew arasında adeta tercümanlık yapıyor.

    elçiyle fransızca konuşuyor.

    elçiye orman çiftliğini gezdiriyor

    afet inan'a abd kadını hakkındaki fikri soruluyor.

    youtube linkleri:

    link 1

    link 2

    link 3

    link 4

    edit: rica üzerine daha rahat izlenilebilirlik açısından youtube linkleri eklenmiştir.
    gitmeden bir şey daha söylemem lazım, görüntüleri daha önce izlemiş olanların 'büyük ihtimal çoğu insanın ilk defa göreceği görüntülerdir' ibareme takıldıklarını görüyorum. bence çok gereksiz bir tepki çünkü entryleri okuduğunuzda bu görüntüleri çoğu insanın ilk defa izlediğini ve izlerken çoğunun da -benim gibi- gözlerinin dolduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz.

    edit 2: türkçe sever bir yazar tarafından uyarılmam üzere bitişik olan 'birşey' ayrılmıştır. doğrusu 'bir şey' imiş.

  • "bir askerin sıçtığı boku bütün arkadaşları temizler" mantığı esas alınarak, bölük komutanının tüm bölüğü akşam içtimasından sonra kantin bölgesinde toplaması, soyun emri vermesi ile birlikte tüm bölüğün takım taklavat ortada kalması, o an orada dinlenen ve olayı canlı canlı izleyen 100 kadar asker ne olduğunu anlamaya çalışırken, komutanın seçtiği cezanın, elindeki 1 metrelik sopa ile etek traşı kontrolünü maksimum izleyici sayısına ulaşarak yapmak istemesi olduğunun anlaşılması...
    aynı komutanın, yan yana dizdiği askerlerinin tüm mal varlıklarını, sopası ile uzaktan sağlı sollu darbelerle kurcalaması ve kontrolü yapılan askerlerin genital bölgeleri ile alakalı “kes bunları” , “aferin asker güzel traş” , “keçi sakalı bırakma bir daha, havan kime yabancı” , “oğlum bu orman askeri bölgede mi ?” şeklinde eleştiri ve övgüler dizmesi...
    komutan için herşey yolunda giderken, sıradaki askerin traşa konu organının heybetini görünce bir anda irkilmesi ve yıllardır bu anı bekliyormuş gibi bir avazda “aslanım benim maşallah, yunana girsin inşallah” , “oğlum siz aynı aileden 2 kişi aynı yere nasıl düştünüz ?" ve "madem düştünüz sen buna niye ayrı kamuflaj almıyorsun ?” diye hakkını teslim etmesinin ardından “sen giyin yiğidim sana her şey serbest” diyerek gruptan ayırması…
    bu olaya tanık olduğum an yaşadığım travma sebebi ile zihnimde askerlik 5 gün kısalmıştı… hatta sadece askerlik değil, bir süre boyunca baktığım herşey gözüme eskisinden daha kısa gelmeye başlamıştı...
    yaşa varol harbiye

  • kızın bunu rahatsız olduğundan değil de 'uff hrks bni svio' tarzı ile paylaşması, doktor olduğunu gözümüze sokmak için steteskoplu profil fotoğrafı tek bir şeyi ifade ediyor.
    (bkz: kezban detected)

  • bu olay bir kere yaşandı ya, devamının gelmesi ihtimali de yüksek. açıkçası böyle olayların bazı psikopatlara ilham verdiğini düşünüyorum. bunu kendisi yapsa nasıl keyif alacağını hayal ediyordur. özellikle ölmek isteyen psikopat ruhlu insanlar.

    abd ve diğer bir çok ülke vatandaşlarından kendine lazım olan kısmını(ülkeyi gelecekte yönetecek nesli) gerektiği şekilde yetiştirirken kalan büyük çoğunluğa ne olduğu veya ne olacağı ile ilgilenmez. bunu sadece güvenliği sağlayan birimler, "suçun önüne nasıl geçebiliriz?" sorusu sorulduğunda dillendirse de hiç bir zaman bu konuda bir çalışma da yapılmaz. çünkü bütün insanları tek tek kazanmak için zenginlerin rahatlarından taviz vermesi gerekir. ülkenin zenginliği nüfusuna oranla çok çok olan bazı ülkelerde bile bu ütopya gerçekleşemiyor. bir kaç sene önce norveç'te 77 kişinin ölümü ile sonuçlanan katliamı hatırlıyorsunuzdur. ancak norveç için bu durum belki 30-50 yılda bir olacak bir olay iken durum abd olunca bu kadar iyimser olamıyorum. insanı değersizleştiren kapitalist sistem, değersiz insanlara her şeye ucuzundan ulaşım imkanı tanıyor. bu da modern kölelik anlamında insan satın almayı çok kolay kılıyor. aslında dünya üzerinde çoğu müslüman coğrafyası olan sıkıntılı bölgelerdeki sorunun ana kaynağı da ucuza satın alınabilinen milyonlarca insan olmasıdır.

    sanırım abd'nin sonu buna benzer olayların çoğalması ile gelecek diye düşündüğüm katliam.

  • mutsuz bir evlilik bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri.
    işin mi kötü, değiştirirsin. arkadaşların mı nankör, hayatından defedersin. ailende mi pislikler var, görüşme; neticede sen seçmedin onları, doğumunla gelen bir eklenti paketiydi hepsi.

    oysa evlilik öyle değil.. sırtına zibilyon tane umudu, hayali, planı yüklenip evleniyorsun biriyle. sen seviyorsun. sen seçiyorsun. sen yürüsün istiyorsun. aşkınız kabından taşıyor, çocuğun oluyor. ama olmadı mı olmuyor, yürümüyor.. isteyerek seçtiğin ve bir nikah memurunun önünde "evet" diyerek başladığın hayatı, bir başka salonda, bir hakimin karşısında "evet, boşanmak istiyorum" diyerek bitiriyorsun.

    bugün anneler günü.
    kızım babasında.
    sabahın beş buçuğunda, gözleri çakmak çakmak geldi yanıma.
    "gitmek istemiyorum, anneler günü bugün, seninle olmak istiyorum" dedi.
    baba günü bugün dedim.. gitmezsen üzülür dedim.. yarın acısını çıkartırız biz dedim..

    "kahretsin ki beceremedik geçinmeyi..
    yanlış insanlar seçmişiz evlenmek için..
    mutsuz olduk, mutsuz ettik..
    affet kızım, üzüntümüzü senin üstüne de bulaştırdık.." diyemedim.

    baba günü bugün dedim.

  • küçüklüğümden beri, içindeki mikropların ölmesi için kaynatıldığı söylenirdi.

    "e o zaman biz o ölen mikropların cesetlerini de birlikte içiyoruz?" sorusunu akla getiren durumdur.