hesabın var mı? giriş yap

  • insanin icinde herseyi birakip yerlesme istegi yaratan ada. balayi icin populer bir destinasyon olmasindan dolayi icimde bir kusku vardi siradan turistik bir yer olma ihtimaline karsi. lakin hic de oyle cikmadi ve bize cok guzel bir 10 gun yasatti bu ada. bali insanlarinin surreal seviyede iyi olmalari, insana kendi iyiligini sorgulatiyor. soyle tadini kacirmadan biraz bilgi paylasayim burada.

    * zaman: adanin iklimi tum sene ziyaret icin uygun - all-year-round destination dediklerinden. ama ogrendigim kadariyla kasim-mart arasi cok yagisli oluyormus. o sebeple oteller falan bu donemde daha ucuz. biz ekim'de gittik, 10 gun icinde belki toplamda 4-5 saat ancak yagmur yagdi. hava tahminlerine bakarsaniz, surekli yagmurlu gosteriyor. dolayisiyla giderken bir karamsarlik olmadi degil. ama hava, hava tahminlerinde gorulene gore cok daha guzel.

    * sure: oncelikle adaya ne kadar zaman ayiracaginizi belirleyin. benim burada paylasacagim program 10 gun icin olacak. sayet daha uzun sure gecirmeyi dusunuyorsaniz gili adalarini da programiniza dahil edin derim. gidilecek yolun uzakligi da dikkate alinirsa minimum 8 gunluk gidin. burada kastettigim 8 net gun tabii. yolda gecireceginiz zamani hesaba katmayin.

    * konaklama: ada hem cok kucuk, hem cok buyuk. soyle ki, yuzolcumu olarak baktiginizda oldukca kucuk gorunuyor. ama adanin ic kisimlari oldukca daglik ve ulasim oldukca zaman aliyor. dolayisiyla konaklayacaginiz yeri iyi secmenizi tavsiye ederim. tatilin tamamini ubud'da gecirme konusunda israr ederseniz, seminyak-uluwatu vb yerlere giderken cok zaman kaybedersiniz. biz 3 gun seminyak, 4 gun ubud, 3 gun nusa dua'da kaldik. simdi tekrar program yapiyor olsak muhtemelen ubud'a bir gun daha ekleyip nusa dua'dan bir gun eksiltirdik. bu konuda ayrintilara asagida girecegim. ama ozet olarak, konaklamayi en az 2 farkli yerde yapin derim. seminyak & ubud bu iki yer olarak oldukca uygun kanimca.

    kaldigimiz otellerden genel olarak oldukca memnun kaldik ama ozellikle bir tanesini buraya not etmek istiyorum. ubud'daki ladera villa. burasi 8 tane villadan olusan bir otel. her villanin kendi ozel havuzu var ve oldukca "private". cok cok memnun kaldik. ubud'un tam merkezinde olmasi da buyuk avantaj.

    * spa'lar: baliye gitmisken muhtemelen bol bol masaj yaptiracaksiniz. genel olarak masaj cok ucuz burada. ama soyle daha ozel bir spa tecrubesi yasamak isterseniz "sundari day spa"daki "romantic treatment" i oneririm ciftler icin. 3 saat suruyor bu ve son kisminda cicek banyosu var. burasi adanin genel fiyatlari baz alindiginda pahali sayilabilir. zira baska yerlerde 1 saatlik bali masajini 7 euroya tekabul eden bir fiyata yaptirabiliyorsunuz.

    * gezilecek yerler:

    burayi uc baslik altinda toplayabiliriz.

    a) adanin batisinda (seminyak, legian, kuta vb) kalirken gezilecek yerler:

    ** seminyak: seminyak kuta'nin hemen kuzeyinde bulunuyor. cok cesitli yerlerde okuduguma gore kuta'ya gore daha sakin ve daha "kaliteli". kaliteli kismini hemen acayim burada. kuta'dan legian'a dogru yuruduk bir aksam, her tarafta happy hour yapan ucuz barlar ve sokaklarda son derece sarhos olan avusturalyali turistlerle doluydu. ayrica iki adimda bir kokain, marijuana satmaya calisan tipler vardi. seminyak'ta bu olay yok. seminyak'in plaji aksam gun batimini izlemek icin mukemmel. potato head beach club'a da gidebilirsiniz. biz orada batirmistik gunesi, manzara olaganustuydu. ayrica seminyak plajinda bulunan "la plancha" da cok guzel bir beach bar. seminyak fotograflarina baktiginizda gordugunuz rengarenk semsiyeler bu barin semsiyeleri. gun batimina karsi bintang (balinin yerel birasi) icmek son derece keyifli.

    ** seminyak plaji yuzmek icin cok uygun degil cunku ziyadesiyle dalgali. genel olarak adanin batisi zaten cok dalgali. bu kisim surf sevenler icin uygun. bizim gibi hic surf yapmamis insanlarsaniz, ozellikle potato head beach club'i oneririm. buradaki infinity pool'da kokteyl icip dalgalari izlemek daha guzel. elbette okyanusa da girebiliyorsunuz ama yuzmek yerine daha cok dalgalara direnmeye calisiyorsunuz.

    ** seminyak'a yakin olarak gorulmesi gereken tapinak tanah lot. bu tapinak okyanusun icinde bulunuyor denebilir. fotograf cekmek icin oldukca guzel bir nokta.

    ** yine seminyak'tan 1 saat kadar sure icinde ulasabileceginiz nokta olarak uluwatu tapinagi var. uluwatu adanin guneyinde bulunuyor. burada maymunlarla karsilasma ihtimaliniz oldukca yuksek. bir falezin tepesinde bulunuyor bu tapinak. gun batiminda kecak dansi sovunu burada izleyebilirsiniz. ama gun batiminda oraya gitme imkaniniz yoksa cok da uzulmeyin. ubud'da da bu dansi izleyebilirsiniz.

    ** legian plaji yine oldukca onerilen bir yer. lakin biz cok da memnun kalmadik. muhtemelen cok gec saatte gittigimiz icin kimse kalmamisti ortalikta. ama erken saatte gidilirse gun batiminda plajda aksam yemegi (deniz urunleri) yemek icin guzel olabilir.

    b) adanin merkezinde yani ubud'da kalirken gezilecek yerler:

    ** ubud adanin kulturel merkezi. bali kulturune dair duydugunuz, gordugunuz pek cok seyi en yogun olarak burada buluyorsunuz. oyle buyuk bir yer degil. merkezinde "art market" bulunuyor. burada cok ilginc hediyelik esyalar bulabilirsiniz. yalniz asla ve asla istenen parayi vermeyin. bali'de pazarliksiz hicbirsey almayin. bundan utanmayin cunku bu bali'deki alisveris kulturunun bir parcasi*. bunun disinda ubud merkezinde her aksam dans sovlari var. kecak dansini biz burada (pura dalem ubud) izlemistik. cilgincasina yagmur baslayana kadar oldukca guzel gelmisti bize. yagmur baslayinca sov iptal oldu. oyle bir yagmurdu.

    ** monkey forest bali icin kesinlikle gorulmesi gereken bir yer bence. maymunlarin serbest bir sekilde gezebildigi bir orman burasi. gezerken gunes gozluklerinize, fotograf makinenize (kucuk parlak ne varsa iste) dikkat etmeniz gerek. maymunlar bu esyalari calmak konusunda oldukca yetenekliler. sayet olur da kaptirirsaniz da asla direnmeyin. bir gorevliden yardim isteyin. maymunlar her ne kadar agresif olmasa da; maymun sonucta. ayrica iceride gorevlilerden muz satin alip maymunlarin omzunuza cikmasini saglayabiliyorsunuz.

    ** elephant safari park: burasi da adindan da belli olabilecegi gibi fil parki. file binme sansiniz var elbette. bizim yolculuk baya gerilimli olmustu ama. ormandan gecerken fil biseyden dolayi huysuzlandi ve ormanin icine dogru yonelmeye calisti. fili kontrol eden genc insanin da suratinda panik ifadesini gorunce biz daha da gerildik tabii. "muhtemelen fareden falan korkmustur" dedi adam. ama o gerilim haricinde tavsiye edebilecegim bir aktivite.

    ** pura ulan danu beratan: burasi ubud'a yakin degil. muhakkak sofor/araba kiralamaniz gerek (ya da scooter). ama kesinlikle gorulmeli diye dusunuyorum. golun kiyisinda bulunan bir tapinak bu. bizim gittigimiz gun sis vardi ve manzara muazzamdi. oldukca mistik bir yapisi var.

    ** pura goa gajah: burasi da fil tapinagi. girisinde fil figuru bulunan bir magara var. cok buyuk bir tapinak degil. yine de gorulmesi salik verilir.

    ** pura tirta empul: bence muhakkak gorulmesi gereken tapinaklardan biri bu. icerisinde hastaliklari iyilestirdigine inanilan bir havuz var. ama tapinak kompleksi sadece bundan ibaret degil.

    ** tegalalang rice terrace: burasi pirinc tarlalarini en guzel gorebileceginiz yerlerden bir tanesi. hemen karsisinda "lumbung sari warung" diye bir warung var. direk olarak pirinc tarlalarina bakarak biseyler yiyip icebilirsiniz.

    ** tegunungan selalesi: burasi ubud'un merkezine en yakin selale. bizim gittigimiz gun suya girmek mumkun degildi maalesef. selale konusuna cok merakliysaniz bali'de daha guzel selaler muhakkak vardir. biz ubud'a yakin oldugu icin tercih ettik.

    c) adanin dogusunda kalirken gezilecek yerler:

    bu kisima bence cok zaman ayirmaya gerek yok. biz nusa dua'da kaldik. bu kisim bir suru bes yildizli resortlarin bulundugu kisim. otellerin disina ciktiginizda yapabileceginiz cok bisey yok. burada bizim yaptigimiz tek aktivite sanur'daki sea walker idi. burada sizi tekneyle okyanusun biraz aciklarina goturuyorlar; orada bir platforma cikiyorsunuz. sonra kafaniza bir helmet geciriyolar ve okyanusun dibine iniyorsunuz. burada baliklara ve mercanlara dokunabiliyorsunuz. hatta baliklari besleyebiliyorsunuz. toplam 30 dk kadar suruyor. kisaca dalis yapamayanlar icin dalis gibi bisey bu. ama biz oldukca eglendik. tavsiye edilir.

    ayrica adanin dogusunda deniz daha sakin. o sebeple yuzmek icin daha uygun. ozellikle kuzey dogusunda bulunan amed icin cok guzel diyorlar ama bizim gorme firsatimiz olmadi.

    * yeme-icme:

    ** romantik restaurant sinifinda onerebilecegim en iyi restaurant: swept away. bu restaurant ubud yakinlarinda bulunuyor ve bir nehrin kiyisinda yer aliyor. 100 candle light dinner konsepti var. gece nehrin icindeki taslarin uzerine mumlari yerlestirip yakiyorlar. cok sakin, yemekler harika, servis harika. kesinlikle tavsiye ederim.

    ** seminyak merkezinde siddetle tavsiye edebilecegim restaurant: bambu. gercekten muazzam bir restaurant burasi. yemekler ve servis harika yine.

    ** baturiti luwak coffee farm: burasi luwak kahvesinin yapilisini ogrenebileceginiz ve harika bir manzaraya (pirinc tarlalari) karsi kahve icebieceginiz bir yer. ayrica neredeyse 10 cesit kahve ve cayi deneyebiliyorsunuz. sayet luwak icmezseniz, digerlerini denemek ucretsiz. ama calisanlar oylesine iyiler ki caniniz istemese de luwak'i icesiniz geliyor. hatta cikarken evinize arkadaslariniza falan da kahve alin.

    genel olarak warung'lardaki yiyecekler oldukca lezzetli. tek tek warung tavsiyesinde bulunmayi gereksiz bularak sozlerime son veriyorum. tadini kacirmiyim derken yine fazla uzun yazmisim, affola*.

    bon voyage...

  • sevgilisiyle 792 saat konuşan erkekle çıkmaktadır. arkadaş, şu cinsiyetçiliğinizden gına geldi.

  • asker polisi terörist şehit ediyor, doktoru elinden şifa bulan ya da bulamayan vatandaş öldürüyor. ayrıca belinde silah yok, tamamen savunmasız ve bunun eğitimini almamış bir kişi ölüyor.

  • işlek caddede büfe değil benimki. "badanacılık".

    oysa ne heveslerim vardı benim, ne heveslerim. türkiye derecelerim mi yoktu, olimpiyatlara mı katılmamıştım, daha lise sıralarında herkes tarafından geleceğin akademisyeni gözüyle mi bakılmıyordu bana... sonra okula geldim. okuldan kaynaklı da değil aslında ya, bölüm diyeyim. bilenler var, psikoloji okuyorum. ama bezdim. ben ne kadar hayat dolu ne kadar yerinde duramayan bir insandım da deliler gibi istediğim bölüme gelince delilendim?

    nasıl oldu anlamadım. ama kafama girdi.

    badanacı olmak istiyordum lan. cidden. bunu istiyordum ben.

    internetten boya kartelalarına, fırça modellerine, badana tekniklerine bakmaya bir türlü doyamıyordum.

    zonguldak'ta bi' evimiz var bizim. babaannemlerin evi işte. ne yaptım ettim ikna ettim dedemi bu yaz. aldım fırçalarımı. ince iş fırçam en incelerindendi, korniş kenarlarını rahat rahat boyayabilmek için. önce mutfağın tavan boyasını yaptım. o rulo fırçayı kullanmak konusunda çok acemiydim, yüzüme patpatpat diye tavandaki boya dökülüyordu, ben mutluluktan neredeyse kahkaha atıyordum. sonra mutfağı "istanbul pembesi" denilen bir renge boyadım. sen hiç boya kartelası inceledin mi? şiir gibidirler. roma sarısı vardır mesela, bizans kırmızısı vardır. mutfağın boyası bittiğinde oruç halimle hışırım çıkmıştı ama nasıl da mutluydum lan. aradan 3 hafta geçmiş ama şimdi düşününce bile çok özledim. sonra ver elini salon. aman o pervazların ince işi, aman o priz kenarları, ahh. nerede o akademik kariyer isteyen silverleaf, nerede? nerede o kitapların arasından zorla alınan kız?

    ben değil miyim tavandaki boşluklar badanayı kötü gösteriyor diye önce onlar için alçı hazırlayıp, onunla kapatıp sonra üzerine çift kat boya çeken? eski karpuz lambaları çıkarıp avize delikleri açıp yeni lambaları takan, elektrik bağlantısını yapan kimdi?

    ben bir inşaat ustası olmalıydım ve görünen o ki psikolog olacağım. derdini alıp gelenlere "al bu malayı bütün yaralarını alçıyla kapa" mı diyeceğim ben, ne yapacağım lan?

    bir gün bir ev alacağım ama.

    ev bomboşken içinin komple badanasını yapacağım. bir günde bitmez elbet. ama acelem de yok. bir gün biter. akşam ev bomboş. bir iskemleyi balkonuma çekeceğim. evimin ilk eşyası da teleskop. bu da benim hayalim. teleskopu yerine kuracağım, radyoyu açıp termostan bayat çay içeceğim. bir gecem böyle geçsin başka bir şey istemem.

    akademik kariyermiş.

  • 3 saksı ile korunan sınır.

    kafe kalabalık olduğu zaman sandalyenizi belçika'ya doğru çekip, sigaranızı orada tellendiriyor ve dumanınızı da hollanda'ya doğru üflüyorsunuz. pis bir ortam. yurdum insanının eline böyle bir şey geçince olabilecekleri hayal edebiliyorum. ''bak benimki ülkeye sığmıyor ehehe'' geyiklerinin ardı arkası kesilmeyecektir en basitinden.

  • biner binmez "teknolojide son nokta budur" deyip dumura kapıldığım araba. lakin yanılmışım. böyle düşünmemin sebebine gelince; patronumla yapacağımız iş seyahati nedeniyle sabahın köründe evine gidip yeni edindiği bir adet bmw 5 20d'sine binme şerefine nail oldum. araca binip kemerimi takdığım an da ise aracın ortasındaki monitorde koca harflerle ismimin yazdığını görünce içimden "ulan bu beni nasıl tanıdı" diye geçirdim. sonra düşünmeye başladım, acaba patron buluşacağız diye hatırlatma notu falan mı girdi diye. ekrana bakıyorum hala benim ismim yazıyor. dedim sorayım bunu. sonra bir kez daha bakınca "ferhat" yazısından sonra "göçer"in geldiğini ve radyonun açık, sesinin ise kısık olduğunu anlamam bir oldu.