hesabın var mı? giriş yap

  • herkes sağdan dönerken türk kızının soldan dönmesi, acemi askerlik günlerimi hatırlatarak yarmıştır.

  • son 200 yılda amerika birleşik devletleri toprakları sadece 1 kez işgal edilmiştir.

    1942 haziran ayındaki pearl harbor saldırısından 6 ay sonra japonlar başka bir sürpriz saldırı gerçekleştirdiler. bu sefer alaska'nın aleut adaları'ndaki limanı bombaladılar. bombalamadan sonra japon askerleri abd topraklarındaki yabancı güçler tarafından yapılan ilk işgale imza atarlar.

    japonlar; abd, alaska'yı 1867 yılında ruslardan satın aldığından beri abd'ye ait olan adaya askeri üsleri kurarlar. adanın sert hava koşullarından dolayı çok az bir stratejik önemi olsa da japonlar adayı tutarak olası abd işgalini engellemeyi planlıyorlardı.

    amerikalılar, japon birliklerinin her ne kadar uzak ve çorak olsa bile herhangi bir abd toprağını ele geçirmesinden dolayı şok olurlar.

    amerika önce adaya olan japon ikmalini keser. adada izole şekilde kalan japon ordusu için mayıs 1943'de 11.000 askerini bölgeye gönderir. amerikalılar operasyonun birkaç gün süreceğini tahmin eder. ama sert hava koşullarından dolayı iki haftayı bulur. kötü tasarlanmış askeri ekipmanlar nedeniyle abd ordusu, düşman ateşinden daha çok zayiat verir. tabi bu kayıplara japonların giderken bıraktığı bubi tuzakları da dahil.

    30 mayıs 1943'deki son japon saldırısı başarısız olur. abd ordusu 1000'e yakın kaybına karşılık 2000'den fazla japon askerini ölü ele geçirir. sonraki iki gün içinde abd kuvvetleri adayı güvenceye alır ve ikinci dünya savaşı'nın amerikan topraklarında geçen tek kara savaşı sona erer.

  • ne kadar şerefsiz varsa toplanmış buraya. cahil olursun, görmemiş olursun, aklın yatmaz salak olursun böyle bir başlık açarsın anlarım da, olmadığını varsayarsak malsın kardeşim. malın önde gidenisin. başlıktaki fikrin zehirli tomurcuğu dahi zihninden geçmişse değil aynı ülkede aynı platformda olmaktan bile rahatsızlık duyduğum insansın. kız kardeşin, eşin, kız çocuğun, evindeki dişi sinek bile senin gibilerden uzak dursun.

    iki sene ablamlarla yaşadım. ablam evlenip izmire yerleşti. ben de üniversiteyi kazanıp orada okumaya gittim. ablam memur, öğretmen. yazın malum tatil onlara. bende parlak, emsal öğrenci. her sene yaz okulundayım. ablam 1 ay istanbula yanımıza gelir kalmaya. bende o bir ay boyunca eniştemle aynı evde kalırım. kolamızı cipsimizi alır filmimizi açar tvde izleriz. baaaak hem de yazın, hem de o sıcakta, baaak hem de şortlarla falan!
    tanımı da yapim her ihtimale karşı: sıcaklarda şortla da evli ablasında yatıya kalabilen kızdır.

  • satrançta öğrendiğim şey en temel ve genel anlamıyla, bir sonraki hamleni düşündüğün taktirde hep kazandığın. fakat bu, oyundaki haliyle bile çok yorucu. yaşamı, beni bu kadar yoracak olan bir şeyi gerçekleştirmek için neden bu kadar ciddiye alayım? ve bir şeylerin bu kadar kontrol altında tutulmaya çalışılması ne kadar iyi olabilir ki? bu kadar kontrol ile kendimi teslim edebileceğim suni bir güven duygusu oluşabilir ancak. kafan rahat bir şekilde koltuğuna yaslanıp rakibini hamle yaparken izlemek içten içe zevklidir evet. ama hayat bitmek tükenmek bilmeden hamle yapıyor, yani düzenini tehdit edecek bir şeyleri sürekli önüne sürüyor. ne satranç gibi belli bir başı veya sonu var ne de belli bir kazananı var bu yüzden gereksiz bir önermedir.

  • reşat ekrem koçu'nun osmanlı arşivlerinde bulunan 69 numaralı mühimme defterini kaynak göstererek naklettiği köpeklerini insan eti ile besleyen haydut başlıklı kısa yazısı, bir entry ile buraya taşınmaya değer niteliktedir.

    bolu sancak beyi behram'ın üçüncü murat'a gönderdiği bir şikayet mektubu, haymana tayfasından bali oğlu hamza arkadaşı pîrî ile beraber yollar kesmiş, evler soymuş, haymana emini osman'ı evini basarak öldürmüş, devlete ait yük akçesini yağmalamış, taraftarlarının sayısını arttırarak ankara ve çevresi için etkin bir tehdit unsuru haline gelmiştir.

    bir gün eşkiya hamza, istanbul'a kadar gider ve kendisini devlete şikayet eden üç adamını pusuya düşürerek öldürür. cesetlerini evine getirip, kocaman bir kazana koyup pişirdikten sonra köpeklerine yedirir. ayrıca bu zalim eşkiyanın köpeklerini yıllarca insan etiyle beslediği de tespit edilmiştir. mesela sipahilerden veliyi yaralayarak yakalamış, onu da köpeklere yedirmek üzereyken ankara sancak beyi, kaymakamı sinan çavuştan yardım istemiştir. bir müfreze ile yola çıkan sinan çavuş, eşkiyaya yenilerek hamzanın eline düşmüştür.

    üçüncü murat, 6 muharrem 1001/13 ekim 1592 tarihinde ankara sancak beyine ve kadısına gönderdiği emirle köpeklerini insan etiyle besleyen hamza'nın ve yoldaşlarının haklarından gelinmesini emretmiştir.
    kaynak

  • geziyi falan boşver de, senin arkanda kim var onu açıkla yalçın akdoğan.
    sen pendik belediyesi halka ilişkiler biriminde işçi statüsünde çalışırken nasıl birkaç yıl içinde önce başbakan danışmanı sonra başbakan yardımcısı oldun. bi anlat bakalım da öğrenelim, önünde arkanda üstünde kim vardı kim yoktu.
    debe edit: (bkz: arda için yardım topluyoruz)

  • olaya şu gözle bakılabilidiğinde oldukça basittir. 3 kişi var. sahtekar, bakkal, pastaneci.

    sonuçta pastaneciye giren çıkan var mı? yok. adam 100 tl verdi ve son işlemde 100 tlsini aldı çıkıp gitti.

    geriye kalan iki kişiden birinin kârı öbürünün zararı olacaktır. sahtekarın karı ne? 95 + sigara. dolayısıyla bu kime kaçtı? evet baggala.