hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye gerçeği olup inanç ile ona uygun simgesel giyimin doğru orantılı olmadığını gösteren durumdur. muhakkak ki istisnai durumlar ve bölgeler vardır ama genel itibarı ile sık rastlanan bir durum olduğu net. 15 yıldır iş gereği erzurum dan kilis e , yozgat tan giresun a, edirne den yüksekova ya kadar her yeri gezdim gördüm zirai bir veri altyapısı oluşturduğum için özellikle gece şehirlerde kalıp gündüz köylerde bulundum.

    ve dün (evet lan dün daha) şunu farkettim. özellikle kadınların giyim tarzınının köy ile şehir arasında muazzam farklı olduğunu. şehre girdiğinizde kalacağınız otel ve onun çevresinde kara çarşaflı bile görmek yadırganmamakta ,kabul zaten bununla ilgili değil problem. isteyen istediği gibi giyinsin sorun yok. ama aynı şehrin 20 km içerisindeki bir köye gidiyorsunuz kızlar bildiğimiz baş örtüsünü arkadan bağlamış, çoğu zaman uzun kollu ama bazen de kısa kollu tişört altında şalvarı , koyununu güdüyor,tarlada çalışıyor ilaçlama yapıyor. bölge desen aynı , erkek desen aynı erkek, inanç desen kesinlikle şehirdekinden daha çok camide vakit geçirir sohbetler yaparlar velhasıl benim gözümde şehirdeki adamdan daha inançlı. peki bu nedir.

    2 yıl önce şehre giden bir dolmuşun ön tarafındaki evin bahçesinde şehre gitmek için hazırlanan 15 -16 yaşlarında dünya güzeli bir köylü kızımızı görmüştüm. kız yemenisini çıkarıp türban takmıştı. o zaman iş yoğunluğundan mı bilmiyorum bunu yorumlamamıştım. bugün o kızı hatırladım. muhakkak ki sosyologların işi ama şehre geçiş aşırılığı beraberinde mi getiriyor? din aslında modernizmin silahı mı?

    bilemiyorum be sözlük.

  • kadincagizin dedigi, "konu neden hep bizim aldigimiz maasa geliyor'u" iste bu baslikta tum ciplakligi ile gorebilirsiniz.

    kadin onca sey anlatmis, ucret/vergi bunlardan sadece biri! kadinin dediginde bir tane yalan varsa ne olayim. bak az demistir, cok degil! olum tehditleri, fiziksel ve sozlu saldirilar, hastalarin ve hasta yakinlarinin mobbing'i, fazla calistirilma, imkansiz performans beklentileri, yasamak zorunda birakildigi psikolojik cile ve daha bir cogu seni zerre ama zerre rahatsiz etmemis, aklinda bir tek maas olayi kalmis! cunku sana gore para aliyorsa, her sey mubah.

    senin ben ta amk! iste o kadinin benim gibi acik acik diyemedigi sigir, tam olarak sensin!

  • böğürtlenlisi 7 adete düşmüştür hatta. aslında 10'lu olması 8'e ya da 7'ye düşmesi problem değil esas prpblem 10'lu pakette kocaman 10 adet yazarken sayı düşünce kaç tane olduğu yazmaması ve 10'lu paket ve 8'li-7'li paketin boyut olarak aynı olmasıdır. bu düpedüz hiledir. tüketici 10 tane algısıyla alıp eksik ürünle karşı karşıya bırakılmasıdır.

  • the fast and the furious: 1994 toyota supra ve 1970 dodge charger
    hızlı ve öfkeli serisinin ilk filminde brian o'conner ve dominic toretto'nun kapıştığı arabalardır. modifiyesiz toyota supra'nın turbo beslemeli motora sahip versiyonu; 3.0 litre 320 beygir ve 420 nm tork değerlerine sahiptir, 0-100'ü 4,6 saniye, masimum sürati 285 km/s'tir. en ufak modifiye ile çok yüksek güçlere ulaşabilen bu aracın filmdeki versiyonunun gerçekte olması durumunda nasıl bir performans vereceğini düşünemiyorum bile. filmde dom'un kullandığı dodge'a gelecek olursak, modifiyesiz versiyonu; arkadan çekişlidir, 6974 cm3 benzinli motora, 425 hp güce, 664 nm torka sahiptir, 220 km/s hızı vardır, 0-100 değeri 5.8 saniyedir.

    death proof: 1970 chevy nova
    filmde sürücü koltuğunda oturmayanların, hatta araca binmeyenlerin bile ölümüne yol açan bu araba gerçekte; 5733 cm3 benzinli motora, 300 hp güce, 515 nm torka sahiptir. makisimum sürati saatte 188 km ve 0-100 değeri 6.7 saniyedir. unutmadan, filmdeki kaza sahnesi hayatımda izlediğim en iyi çekilmiş kaza sahnelerinden biridir. buyrun

    mad max: 1973 ford falcon xb gt351 coupe
    post-apocalyptic sinemanın öncüsü sayılabilecek olan mad max serisinde kullanılan ford falcon, 5,8 litrelik v8 motora sahipti, 481 nm tork üretiyordu ve 260 hp gücü vardı. çekimler bittikten sonra aracın hurdacılara satıldığı daha sonra bir otomobil koleksiyoncusun aracı görüp satın alıp koleksiyonuna dahil ettiği biliniyor.

    minority report: lexus 2054 concept
    steven spielberg'ün azınlık raporu filmi için dizayn edilmiş konsept bir araç. filmde kullanıldığı sahne çok güzeldi. buyrun

    the italian job: 1968 mini cooper s
    michael caine'in oynadığı 1969 yapımı italian job filminde kullanılan 1968 model mini cooper'lar yerlerini, filmin 2003 yılında yeniden çevrilen versiyonunda 2003 model mini cooper'lara bırakmışlardır bknz. 1968 model mini cooper s; 1275 cm3 motora, 76 hp güce, 157 km/s hıza sahipti.

    gone in 60 seconds: 1967 shelby mustang gt500
    yer yüzünde sahip olmak istediğim tek araçtır efendim kendisi. 2000'li yılların başında çekilen gone in 60 seconds filminde görüp aşık olmuştum. filmdeki tek güzel şeydi, angelina jolie'den bile güzeldi. şimdi gelelim özelliklerine; 6997 cm3 hacminde v8 motoru var, 355 hp güce, 570 nm torka sahip, 0-100 hızlanması ise 6 saniye.

    cobra: 1950 mercury monterey
    filmlerdeki efsanevi arabalar arasında, 1986 tarihli cobra'da sylvester stallone'un canlandırdığı marion cobretti'nin kullandığı 1950 model mercury'nin yeri farklıdır bende. filmdeki takip sahneleri müthiştir. cobretti arabayla alevlerin içinden geçerdi, öndeki aracı yakalamak için nitroyu açardı, biz ekran başında mest olurduk.

    goldfinger: 1963 aston martin db5
    sean connery'nin oynadığı 3. james bond filmi altın parmakta kullanılan, en ünlü james bond aracı olan 1963 aston martin db5; 3996 cm3 motora sahiptir, 282 hp ve 391 nm tork değerleri vardır. en yüksek hızı 231 km/s'tir. bu filmden 42 yıl sonra çekilen james bond filmi casino royale'de kullanılan araç ise 2007 model aston martin dbs v12'dir bknz. bu araç ise 6.0 litrelik v12 motora sahiptir, 570 nm tork ve 302 km/s maksimum sürati vardır.

    drive: 1973 chevrolet chevelle
    filmde, tıpkı kendisi gibi, karizmatik ve nadir bulunan bir araç kullanır ryan gosling. müzikleriyle, başrol oyuncusuyla ve tabii ki filmde kullanılan araba ile izlediğim en iyi filmler arasındaki yerini almıştır. 5025 cm3 motor, 115 hp, 278 nm tork ve 163 km/s en yüksek hıza sahiptir bu araç.

    back to the future: 1981 delorean dmc-12
    sinema tarihindeki en meşhur arabalardan biridir delorean. back to the future filmi ile tüm dünyada tanınmıştır. gerçekte ise çok tutmamış, sınırlı sayıda satılmış, başarısız olmuş bir araçtır. aracı üreten firma dmc bu aracın başarısız satış rakamlarından sonra iflas bayrağını dikmiştir. tasarımcısı giergotto giugiaro'dur. 2,8 lt'lik renault - volvo - peugeot ortak yapımı v6 motora sahiptir, 130 hp, 207 nm tork ve 209 km/s maksimum sürati vardır.

  • 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar, sadece içerdiği iki kelimenin sözlük anlamlarını taşıyan "bootleg", "çizmenin bacak kısmı" anlamına gelmekteydi. ilk kez 1889'da nebraska, omaha'da, uygulamada kullanılan yöntemden ötürü, "içki kaçakçılığı yapmak" anlamında kullanılmıştır. daha sonra ise, diğer yasadışı veya korsan malları da kapsayan bir ifade haline gelmiştir.

  • fred'den çok gol kaçırdığım kupa. tuvalete gidiyorum gol oluyor, mutfağa gidiyorum gol oluyor, telefon çalıyor gol oluyor. ulan hapşırıyorum yine gol oluyor yine kaçırıyorum..

  • nereden geldiğini anlayamadığım cüret!

    birader sen kimsin ki beni terörist ilan ediyorsun?

    hayatımın hiçbir döneminde ne fetö ile ne fetöcü ile tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne pkk'lıyla, ne sevicisiyle tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne işid ile, ne işidçiyle tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne devlete, ne bayrağa, ne cumhuriyete, ne laikliğe tek bir hakaretim oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne darbeyle, ne darbeciyle tek bir temasım oldu.

    peki bunları söyleyemeyen insanlar, özellikle de "birisi" hangi hakla halkı terörist ilan ediyor?

    geçmişlerimizi karşılaştıralım mı?

  • ah sevgili her şeyi bilen sözlük yazarları..sanıyorsunuz ki herkesin dünyası sizinki gibi korunaklı bir yer ve insanların tek derdi sevgilisinin onu terk etmesi ya da patronunun geç kaldığı için onu azarlaması.

    babasının evinde her türlü fiziksel istismara uğramış, duygusal olarak ihmal edilmiş, yediği dayakların sesine dayanamayan alt komşuları tarafından babasının elinden kurtarılmış insanlar var bu dünyada. 15 yaşında evden kaçan, sokaklarda yatan, sevgi nedir bilmeyen, kendine gülümseyen adamları iyi insan zanneden, sonra yataktan yatağa sürüklenen, en sonunda kendini pavyonda konsomasyon yaparken bulan insanlar var.

    düzgün bir işe girseydi, apartman temizliği yapsaydı diyenleri duyar gibiyim. dünyayı ve insanları algılama şeklimiz daha çocukken belirlenir ve maalesef kaderimiz olur. herkesin kaderi sizinki gibi güleryüzlü değil. ve herkesin kaderinin zincirlerini kıracak gücü yok. o yüzden biz güleryüzlü kaderimizin sonucunda konforlu yaşamımızı sürdürüyoruz, bazı insanlarsa kimsenin yapmak istemediği işleri yapıyor.

    o yüzden size tavsiyem, kimsenin keyfinden bedenini satmadığını bilin ve insanları o kör ahlak anlayışınızla yargılamaktan vazgeçin.