hesabın var mı? giriş yap

  • bana göre; (bkz: algida)

    seneler evvel çok kaliteli, çok lezzetli diye tüketirdim. sonra, herkesin pancar şekerini bırakıp mısır şurubu şekeri kullanmaya başlamasını normal karşılıyoruz da artık, o yetmezmiş gibi bir de bunların paketlerinde "dondurma" yazmadığını/yazamadığını ve sebebinin de hiç süt kullanmıyor olup her şeyi süt tozu ve su ile yapmaları olduğunu öğrendiğimde bitti benim için.

    edit: imla

  • zenginler için üretilen hiç bir ürünün fakirler icin mantıklı açıklaması yok zaten.

    yani senin termos ihtiyacın varsa 100-150 tl lik olanlara bakacaksın; bim'den decathlon'dan falan.
    bunu da zenginler alacak.

    reno, fiat varken bmw veya mercedes almanın mantıklı açıklamasını da sorgulayamayız mesela.

  • uzun zaman sonra yapıldığında, gözleri daha çok ortaya çıkaran, ya da etkisi daha büyük olan bir makyaj çeşidi... bugün uzun zaman sonra yaptığım göz makyajımı çok beğendiğim için, hakkında yazasım var.

    size günlük göz makyajı yaparken kolaylık sağlayacak birkaç püf noktası vermeye çalışacağım. en önemli iki konu; göz rengi ve gözün şeklidir. ama bunlara geçmeden önce göz kapağını hazırlama ile başlamak lazım. eğer göz kapağınız yağlı ise, mutlaka bir far bazı kullanmanız gerekir, gözün katlanma çizgisinde biriken far ya da göz kapağına bulaşmış göz kalemi, ki bu makyajı yaptıktan yaklaşık 2 saat sonraya denk gelir, tüm gün görüntüyü mahvedecektir. eğer göz kapağınızda yağlanma sorunu yoksa, concealerınızla göz kapağını eşitleyip, makyaja başlayabilirsiniz. concealer yerine, ten rengi bi krem far da (mac point pot ya da maybelline cream tattoo gibi) kullanabilirsiniz, ama bence gözü o kadar çekiştirip, yormaya gerek yok. tüm göz renkleri ve şekilleri için ilk tavsiyem, hemen hemen tüm far paletlerinde bulunan ten rengi bir farı, tüm göz kapağına sürmeleri ve sonra bir karıştırma fırçasıyla dairesel hareketlerle, rengi göz kapağına oturtmalarıdır. böyle bir müddet beklerken, bu sırada eğer gerekliyse kaşlarınızı doldurabilir, değilse tarayıp sabitleyebilirsiniz, ben öyle yapıyorum, neden? çünkü 21. yy da vakit nakittir. saniye kaybedemem, öyle de paragöz biriyimdir*.

    göz tiplerine göre makyaj nasıl yapılır?

    gözlerinizin birbirine uzaklığı önemlidir; gözleriniz birbirine uzaksa asla cat eye dediğimiz, gözün içi açık, dışı koyu şekilde kaş kemiğine kadar uzanan ucu sivri biten makyajı yapmamalısınız. bu gözleri birbirinden daha da uzaklaştıracağı için sonuçta ortaya çıkan görüntü sizi memnun etmeyecektir. tavsiyem; gözün sadece katlanma bölgesini renklendirmenizdir, eyeliner çekecekseniz, kuyruklu olmamasına dikkat edin, alt kirpik diplerini katlanma bölgesine sürdüğünüz renk ile, göz pınarından göz kenarına kadar renklendirin ve rimel sürün. işte bu kadar... eğer gözleriniz birbirine yakınsa; göz pınarınızı açık bir renkle(mümkünse beyaza yakın ve yine mümkünse sedefli ya da ışıltılı) aydınlatın, gözün ortasından başlayacak şekilde daha koyu bir renkle renklendirip dış köşeyi kaş kemiğine kadar daha da koyu renklendirin. şimdi bunu yaparken zorlananlar oluyor biliyorum, bunun için de size kolay bir yöntem söyleyeceğim. bu tip gölgeli makyaj yapmakta zorlanan hanımlar; kahverengi bir kalemle gözün dış kenarını kaş kemiğine doğru bir üçgenin sivri ucu gibi çizip, bunu bir karıştırma fırçasıyla iyice dağıttıktan sonra, gönlününüzün istediği bir renkle tüm göz kapağını boyayabilirsiniz. altta kahverengi göz kalemi ile(siyah değil kahverengi) oluşturduğumuz gölge sayesinde, göz kapağınız açıktan koyuya bir geçişle boyanmış olacaktır. eyelinerı kuyruklu çekebilirsiniz hatta canınız istiyorsa eyeliner kuyruğunu neptün' e kadar yollayabilirsiniz ama ben bu dönemde özellikle günlük makyajda eyeliner çekilmesini pek önermiyorum çünkü gerçekten trend değil. eyelinerın modası asla tamamen bitmez, kadim bir makyaj uygulaması bu, bir iki sene sonra tekrar gündeme gelecektir ama şu an değil tatlım...

    diğer önemli husus, gözlerin derinliğidir. gözleriniz yüzünüze göre çukurda kalıyorsa, çok gölgeli ya da göz kapağını tamamen kaplayacak şekilde koyu far uygulamalarından kaçınmalısınız. çünkü bu gözlerinizi olduğundan daha derinde ve sizi olduğunuzdan daha yorgun gösterir. bu tip gözler için açık renk, belli belirsiz ışıltılı farları tüm göz kapağına uygulamak daha uygundur, katlanma bölgesine ve göz kenarına çok koyu olmayan bir renkle hafif gölgelendirme yapılabilir, böylece fresh bir görüntü elde edebilirsiniz. gözleriniz çukur değil çıkıksa**, tam tersi çok aydınlık farları tüm göz kapağına uygulamaktan kaçınmalısınız, daha çok far paletlerinin ortalarındaki mat ve orta tonları tercih edin, ışıltılı ya da simli far kullanmak istiyorsanız, tüm renkleri böyle seçmeyin mutlaka baskın bir mat renk kullanın, kenarlara ışıltı verebilirsiniz. pek moda değil ama seviyorsanız göz kalemi serbest, keyfinize bakın gülriz sururilerim...

    mavi gözlüyseniz; fazla renklendirmeden kaçınınız, zaten cillop gibi gözleriniz var boncuk boncuk, başka renge gerek var mı? yok! şeftali tonları, kahveye yakın açık turuncular, açık kahveler ve ten rengi neyinize yetmiyor. mavi far mı? sakın!

    yeşil gözlüyseniz; kızıl kahve, kırmızının tonları, kiremit rengi gibi sıcak ve doğal tonları tercih ediniz. yeşil far mı? sakın!

    ela gözlüyseniz, mürdüm, mor, fuşya, gül kurusu, turuncu, bakır, bronz gibi renkli ve sıcak tonlarda makyaj yapabilirsiniz. bu renkler gözlerinizin rengini ortaya çıkarır. kahverengi ve tonları da, hatta yeşil gözlerin aksine yeşil ve tonları da size yakışacaktır.

    kahverengi gözlüler bu konuda en şanslıları, her renkte makyaj yapabilirsiniz, siz yaldır yaldır istediğinizi sürün, ne sürseniz yakışır, kıskananlar çatlasın*! ama bakır, bronz, koyu yeşil ve mavinin 50 tonu*size çok yakışacaktır. mavi farı bu senenin başında moda olsun diye bi zorladılar ama nedense tutmadı, çok ümitliydim, tutar bu demiştim ama neyse konu bu değil, dağılmayalım.

    ek olarak kesinlikle siyah göz kalemini kalın bir şekilde göz altımıza sürmüyoruz, aman ha, bu sizi hem yorgun hem de demode gösterir. ya duramıyorum, illa ki sürmek istiyorum diyorsanız, tavsiyem; brian molko' ya dönüşüp, protect me from what i want şarkısını söylemeniz ve hemen vazgeçmeniz, çünkü bu tip makyaj bir tek ona yakışıyor.

    bir şey daha; çok vaat hiç vaattir... bir ürün için birkaç şeyi aynı anda yaptığı söyleniyorsa, o ürünü hayatta almam, çünkü hiçbirini tam yapamıyor demektir. bu yüzden kirpiklerinizi hem uzun hem gür göstermek niyetindeyseniz, bir tane hacim veren dolgunlaştıran özellikli, bir tane de uzatan ve ayıran özellikli iki rimeli beraber kullanmanızı tavsiye ederim.

    bir "şanslı13' le resim" programımızın daha sonuna geldik... kırpıştırın gözleri bakayım tontişlerim*.

  • selam, hayırlı cumalar. bu adam benim. her seferinde belki bu sefer anlarım, sonuçta bilmiyoruz sormak lazım deyip kime adres sorsam, adam ne kadar güzel anlatsa bile, ben bi yerden sonra olayı kaçırıyorum abi. böyle kafamda, bakkallar kavşak oluyor, kavşaklar uzaya giden yol oluyor kayboluyor her şey sıfırlanıyor. beynim reset atıyor lan.
    yalandan da anlamış gibi yapıyorum. çok sağol abi deyip uzaklaşıyorum. işin kötüsü direkt yakalanıyorum, arkamdan bağırıyor lan oradan dönmeyecen, sol dedik sol.
    o kadar çabuk düşün.

  • 2002 gram altın 17 lira asgari ücret 184 lira, 2020 gram altın 400 lira asgari ücret 2324 lira diyorum ve susuyorum.

    edit: 12 lira 2002 yılının ocak ayına aitmiş. seçimin yapıldığı kasım ayında 17 liraya çıkmış. aslında hükümetin istifa etmesi ve erken seçim kararı dolayısı ile suni bir yükseliş söz konusu ama yine de 17 lirayı esas alalım. bunun yanında 2002 yılında ülkenin çok büyük bir kriz içinde olduğunu şimdi ise almanya'nın bizi kıskandığını hiç ama hiç hesaba katmayalım.

    edit:2 gramlık aklıyla bana laf çarpan andavallar ben de biliyorum tek başına asgari ücret/ gram altın oranı yapmanın yeterli bir gösterge olmayacağını. ama emin olun benim yaptığım hesap, düz mantık asgari ücreti 184 liradan 2324 liraya çıkardık(!) demenin yanında çok masum kalır. keşke 2002 yılında asgari ücret ile çalışan oranı %7 iken bunu %43'e çıkardıkları başarısını(!) da söyleseydi, keşke avrupa ortalamasının %6 olduğundan bahsetseydi, keşke bize en yakın olan ülkede bu oranın %19 olduğundan bahsetseydi.

    2002 yılında çalışanların %7'si asgari ücretli iken şimdi %43 dememi hemen öyle okuyup geçmeyin. bunu okurken şu anda asgari ücretin açlık sınır altında olduğunu ve dolayısıyla her iki çalışandan birinin açlık sınırının altında kalan bir maaş için ömrünü tükettiğini göz önüne alın. açlık diyorum açlık, yani çalışana reva görülen bu maaş ile karnını bile doyuramadığı gerçeği gelsin aklınıza. ve bu açlık sınırını hesaplayan kurumun, enflasyon oranını bu yıl %10 olarak açıklayan kurum olan tuik olduğu gerçeğini de aklınızın bir kenarında tutun.

    hazır bunları aklınızda tutarken; 2002 yılından beridir özelleştirme ile satılan devletin varlıklarını da yazın bir kenara. yapım tarihinden itibaren 25-30 yıl boyunca geçmesek de görmesek de garanti geçiş anlaşması dolayısıyla devletin kasasından ödemesi yapılacak olan fahiş fiyatlı köprü, otoyol ve tünelleri de unutmayın. bayramlarda akp öncesi yapılan köprü ve otoyollardan ücretsiz geçebilirken neden akp sonrasında yapılanlardan ücretsiz geçemediğimizi de sorgulayın bir zahmet.

    edit 3: nikimekadar adlı arkadaştan ekleme;

    1998 audi 8: 29 bin lira bugün 1.8 milyon lira.
    1998 kaynak: link
    2020 kaynak: link
    _______________

    1998 full dolu yerli üretim megane: 5 bin lira bugün en boşu 164 bin lira
    1998 kaynak: link
    2020 kaynak: link
    _______________

    1999 benzin litre fiyatı: 50 kuruş bugün 6.50 tl
    kaynak: link
    _______________

    1999 vekaletli kurban kesimi: 34 tl bugün 1050 tl
    1999 kaynak: link
    2020 kaynak: link
    _______________
    1999 1 yumurta 5 kuruş. 1 paket makarna 17 kuruş.

  • iki isveçli arkadaşımın sorduğu bir soru: türkçe dövme yaptırmak istiyoruz anlamlı felsefik birşeyler var mı diye.yaklaşık yarım saatlik açıklamadan sonra isveç'e rebecca ve mikaela'yı kürek kemikleri arasında hat sanatıyla yazılmış ''ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol'' dövmesiyle yolcu ettim.

  • kimsenin bir başkasından öğrenmediği, genetik kodumuzda bulunan içgüdüsel bir davranış..

  • defne samyeli'nin (46) acun'un (50) kaynanası olması hadisesi. deren talu'nun da (defne samyeli 2.0) üvey babası cem yılmaz (45) oluyor. aile ağacı büyüyor, büyük şehir çalışıyor.

    ozan güven'i de alın oyuna. yazık çocuk dışarıda kalmasın.

  • "bi ortamda kız yoksa mizah vardır,eğlence vardır.çünkü erkekler kendini kasmaz,karizma yapmaya çalışmaz.doğal olurlar."

    30 kasım 2014 - 10:56
    tipsiz cingene cocugutipsiz cingene cocugu / alkislarla yasiyorum