hesabın var mı? giriş yap

  • geçen sene öğrenmiştim.
    hani böyle insan hayattan soğuyor ya,aynen öyle oluyo işte.
    ne yapacağımı şaşırmıştım.betim benzim atmış,resmen soğuk terler döküyordum hatırladığım kadarıyla.
    elim ayağım birbirine dolanmıştı.o an kaybetmek istedim kendimi.
    gittim bakkala,bi 50'lik rakı aldım kendime.
    geberircesine içtim.
    ağladım.
    kustum.
    defalarca...

    o gün başını omzuna koyupta ağladığım bi insan vardı.en yakın arkadaşım,yılların verdiği sağlamlığın oluşturduğu bir dost.
    tek tesellim o adamdı.
    o gün,uğruna ağladığım kız bugün o adamın omzuna kafasını koyuyo.
    ağlamak için değil ama.

  • "fethullah gülen'e çete diyemezsiniz, seversiniz sevmezsiniz bu ülkenin yetiştirdiği bir değerdir. her şey devletin kontrolünde yapılıyor." diyen kisinin adalet bakani olmasi hadisesi

    bilmem ne bankasinin onunden gecmis olanlar,
    emir kulu askeri ogrenciler,
    2 maklube yemis olanlar icerde.

    al sana feto ile muthis mucadele

    edit: videosu

    bozdag'dan ozur diliyorum. konusmasini dun yanlis/eksik alintilamisim.

    konusmasi tam su:
    "f. gulen bu ulkenin yetistirdigi degerli bir kiymettir. seversiniz, sevmezsiniz ama degerli bir insandir. bilge bir insandir.
    bu ulkenin milli ve manevi degerlerine bagli nesillerin yetismesi icin hizmetini yapiyor.
    her seyi de acik.
    devletin denetimi ve gozetimi altinda acik"

  • bir çocukluk kahramanı.

    adam dövmesinin yanında saf, ağır canlı, temiz kalpli ama buna rağmen ezilmeyen bir insan oluşuyla gönüllerde yerini bulmuştu. kendisine yapılan kötülklere sabrederdi, sabrederdi, sabrederdi baktı olmuyor, o ünlü adamın tepesinden dik inen yumruğunu geçirirdi kafaya.

    aklımda bir boksörü eğittiği filmi (sonunda ringe kendisi çıkıyordu, gençliğinde maçtan önce bunun elini çekiçle kırıp şampiyonluğu elinden almış düşmanını iyice bir pataklayıp intikamını alıyordu) ve küçük uzaylı bir çocukla geçen maceraları kalmış..

  • her boku bilen ekşicilerin, altın palmiye kazanmış filmine "vasatı aşmaz" dediği yönetmen.

  • padişahın birisi bedava olan bir köprüden para kazanmak istemiş. köprünün başına her geçenden para alması için bir adam dikmiş. zaman geçmiş, halktan kimsenin isyan etmediğini görünce bir de köprünün çıkışına koymuş adam. bakmış ki halktan kimse isyan etmiyor. sonra demiş ki "ortasına da bir adam koyayım o da geleni geçeni siksin". bakmış gene isyan eden yok. halkını toplamış sormuş. memnunmusunuz diye. halkın içinden birisi, utana sıkıla, "iş çıkışı çok kalabalık oluyor. ortasındaki adamı iki kişi yapsanız"' demiş.
    sanki bizim hesap.
    bakalım padişahımız ne buyuracak.

  • yaşlanma belirtilerinin azaltılması, deformitelerin düzeltilmesi, daha estetik görünüm oluşturulabilmesi amacıyla yapılan yüz yogası; doğal yöntemlerle, kendi kendinize yüz egzersizleri yaparak, yüzünüzü genç ve güzel hale getirebileceğiniz bir yöntemdir.

    yaş ilerledikçe özellikle 25 yaşından sonra vücuttaki kolajen seviyelerinde başlayan düşüş ilerleyen yaşlarda cildin hızla yaşlanmasına ve daha çabuk deforme olmasına neden olmaktadır. cildi içten ve dıştan beslemek bundan dolayı çok önemlidir.

    yüz yogasında en önemli noktalardan bir tanesi yüz kaslarınızı bilmek ve yapacağınız yüz egzersizlerinde sadece belli grup kasları çalıştırmak. örneğin gözünüzün etrafındaki kırışıklıkları azaltmak veya kırışıklıkların olmamasını sağlamak için, göz kaslarınıza odaklanıp, yüzünüzdeki diğer alanlardaki kasları kırıştırmadan esnetme ve gevşetme egzersizleri yapmalısınız.

    yüzümüzdeki kaslar:

    - kaşları kaldıran kaslar (frontalis kası)
    kaşların yukarı kaldırılmasını sağlar, yatay alın çizgilerinden sorumludur.

    -kaşları indiren/çatan kaslar (korrugatör ve proserus kasları)
    kaş ortasındaki dik çizgiden ve burun kökündeki yatay çizgiden sorumludur.

    -gözü kapatan kas (orbikülaris okuli kası)
    kaz ayağı çizgilerine neden olan kastır.

    -burun üzerindeki kas (nazalis kası)
    burun üzerinde tavşan çizgilerine neden olur.

    -dudak kası (orbikülaris oris kası)
    dudakları büzer, konuşmada, ıslık çalmada ve ağız hareketlerinde çok fonksiyonel bir kastır. yaş ilerledikçe barkod çizgilerine neden olur.

    yüzümüzde çizgilerin ve kırışıklıkların oluşmasını beklemeden müdahale etmek en iyisidir. yüz yogasını beden sağlığımız için yaptığımız bir spordan farksız görebilirsiniz. haftalık spor rutininize ilave olarak her gece uyumadan önce sadece 10-15 dakikanızı ayırarak pozları uygulamanız gözle görülür farklar yaratacaktır.

    uygulama öncesi cildinizi iyice temizleyin. sonrasında kuru ise cildiniz nemlendirici krem uygulayın ve pozları uygulamaya başlayın. eğer nemlendirici kullanmaz iseniz kuru cilt esnekliğini kaybettiğinden dolayı uyguladığınız pozlar cildinizi kırıştıracaktır. buradaki en önemli husus pozları gerçekten doğru uyguluyor olmanız. eğer pozları uygularken kendinizi görmüyorsanız çalıştırdığınız kas grubu belki başka bir bölgede kırışıklık oluşturacak durumlar yarabilir. bu yüzden pozları ayna karşısında yapmanız kesinlikle çok iyi olacaktır. pozları uygularken eğer başka bir bölgede kırışıklık oluştuğunu fark ediyorsanız o poz sizin uygulamanız için doğru değildir. o pozu hemen bırakmalısınız. aksi takdirde bir bölgede kırışıklığı engellerken, diğer bölgelerin deforme olmasına neden olabilirsiniz.

  • aslinda seriat konusunda derin tecrübe kazaniyor. geldiginde daha iyi hocalik yapabilir bu sayede.

  • aynı sınıftan 10 tane full çeken öğrencinin çıkmasını insanlara inandırabileceklerini zanneden idarecileri ortaya çıkarmış müthiş olay.

    bu insanların zekalarıyla alay etmek değil bildiğin ana bacı küfretmektir.lan bir bok yiyorsunuz bari bunu bu kadar göstere göstere yapmayın.milyonlarca çocuğun hakkını yiyorsunuz vicdanınız hiç mi sızlamıyor.

  • türkiyede şişe et veya kıyma geçirme usulüylen yapıldığından yine ülkemize has bir benzersizlik ile her büfede ayrı bi lezzet sunan bu güzel olay, almanyada bundesstaat tarafından uygulanan baskılar sonucu merkezileşmiştir. etler fabrikasyondur. öyle 10 kilo eti açık bi şekilde saatlerce pişirmenize izin vermez alaman hükümeti. merkez ifirmalar bu eti hazır şişlenmiş, bakteryel kültürlerle korunmuş ve bilimum plastik olaya sarılmış vaziyette dönercilere satar. onlar da haftada bir iki alır depolarına koyarlar bunları. döner ibttikçe içeriden çıkartır takarlar bu hazır nevaleyi. iğrenç olmasının ilk sebebi bu uygulamadır.

    ikinci sebebi ise, her esmer bıyıklı adamın kendini döner ustası sanması sonucunda döner kesmekten bihaber insanların döner ustası haline gelmiş olmalarıdır. bu bir yanılgı değil zorunluluktur aslına bakılırsa. 3 milyon civarı türkün yaşadığı bir memleket olan almanyada 5 bintrilyonmilyon tane dönerci vardır, o yüzden eli bıçak tutan her türkün döner ustası olarak görev yerine geçmesi gerekir. sonuç olarak bizim köfte mi, biftek mi diye durup düşüneceğimiz boyutta et parçalarını ekmeğin arasına koyar verirler size. doyurur evet, garip kokusundan tiksinmezseniz.

    aklıma şu anda gelen sebepler arasında sonuncusu ve belki de cinayetler kategorisinde jack the ripperın şaheserleriyle yarışacak kıvamda korkutucu olanı bu sandviçin içine akla gelecek her türlü salata malzemesinin koyulması vaziyetidir. bu başlı başlına bir vaziyettir gerçekten de, çünkü döner siparişini verirsiniz ve döner şişten yumruk kadar parçalar halinde ekmeğe konulduktan sonra, içine ne girsin -gurbetçiliğin şiddetine göre soru daha da abuklaşabilir- sorusuyla ve önünüzde duran salata barı kıvamında bir yer ve size bakan bi dönerciyle kalakalırsınız. lahanadan, küp küp doğranmış hıyarla karışık domatese, acılı ezme diye bildiğimiz mezeden, renklere göre isimlendirilmiş bulamaç soslara kadar herşey vardır bu barda. komplett dediğiniz anda bu katkı maddesi vaziyeti oluk oluk akar dönerin içinde ayrı bi yerleşim birimi oluştururlar. oturarak yediğinizi var sayarsak, siz döneri yerken onlar kitleler halinde döner ortamını terk ederek yeni mekanlarına geçerler. bir kısmını yemiş olabilirsiniz o sırada, ama bir insanın salata niyetine yiyeceği miktarın rahat iki yüz katı boyutta olan bu salatalar, yeni mekanlarında siz döneri bitirdikten sonra da ikamet etmeye devam ederler. onlar salata vaziyetidir ve ne dönerden, ne dönerciden, ne de tüketiciden bir çekinceleri yoktur. dönerin içine sıçmakla yetinmeyip, gereksiz kalabalık yaratır, olay sonunda da asgari kayıpla olaylarını sürdürürler.

    avrupanın başka bir ülkesinde bu kadar uzun vakit geçirmediğimden ve dönerci gördüğümde kaçarak koştuğumdan kelli, diğer ülkelerdeki durumu size anlatamayacağım. ama olayın bu yönüyle ilgili bir anımı anlatabilirim. istanbulda doğup büyümüş üniversite için almanyaya gelmiş bir türk olarak alman usulü dönerden ben ne kadar nefret ediyorsam, almanyanın yerlisi has ve mulis alman halkı da bu zehir zemberek olasıca olaydan o kadar keyif almakta. olay öyle yerleşik, öyle vaz geçilmez bir hal almış ki, biri avustralyada öteki ispanyada olmak üzere bir yıl almanya dışında yaşamış iki alman arkadaşımla ne özlediniz muhabbeti yaparken, ikisinin de ağız birliği yapmışçasına aynı anda döner demesi beni benden almıştır. ikisinin de özlem giderme amaçlı birer ikişer defa bölgedeki dönercilerin yolunu tuttukları ve ispanya örneğinde dönerin içinde sadece domates ve pattes kızartması olması ve avustralyadaki dönerin ise çok garip kokmasından dolayı hiç memnun kalmayıp almanyadaki döneri özledikleri ise konuşma sırasında beni şaşırtan diğer detaylardır. iki ders çıkarttım bu olay neticesinde; biri bizim vatandaşımızın dünyanın her yerine giderek ortamn gereksinimi nedir anında çözdüğü ve akabinde bunu dönere uyguladığıdır. ikincisini unuttum.

    alman usulü döner güzel bir şey değildir. hatalıdır.

    (bkz: ausnahmen bestaetigen die regel)

  • afganlar bile şu an daha iyi imkanlara sahip. rusya halkının iki seçeneği kaldığı yaptırım olmuştur. ya putin'i devirecekler, ya dünya savaşına körükle gidecekler.