hesabın var mı? giriş yap

  • lisedeyken, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, okul hatıralarında her daim adı geçen, kankam diye seslendiğim, öğretmenden bile beraber tokat yediğimiz, sıra arkadaşım, can yoldaşım, dost bildiğim, sinan isminde bir arkadaşım vardı. liseden mezun olduğumuz yıl trafik kazasında kaybettik kendisini. çok acı bir ölüm yaşadık. cenaze evinde annesinin ve babasının bana, kendi oğullarıymışım gibi sarılışını asla unutamam.

    sinan bir ara hırka almıştı kendisine. üst kısmı açık gri, alt kısmı ise koyu gri olan, bu iki gri geçişin arasında ise üç tane beyaz çizgi vardı. çakma adidas hırkalı diye dalga geçerdim hep.

    bugün sinanın babası dükkanın önünden geçti. 20 yıl sonra ilk kez gördüm. tanımadı beni. ağzı hareket halindeydi. sanırım dua ediyordu içinden. ve üzeride sol kolunun bir kısmı delinmiş olan rahmetli sinan’ın hırkası. kahroldum. babasının hala acı çektiğini düşündükçe ve kendi oğlum aklıma geldikçe iyice kahroldum.

    limited edition : debe listesine 50.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.

  • (bkz: erdal tosun)

    bu adamı severdim, yaptığı rolün hakkını veren nadir insanlardan biriydi.
    ölümü pisi pisine oldu, seviyoruz seni erdal abi.

    --- spoiler ---

    büyükdere caddesi'nden maslak-sarıyer istikametinde ilerleyen 34 ej 8342 plakalı otomobil, henüz bilinmeyen nedenle orta refüje çarptı.

    çarpmanın etkisiyle takla atan ve köprüden uçan otomobil sarıyer'den maslak istikametine seyir halinde olan erdal tosun'un (53) kullandığı 34 uj 3409 plakalı otomobilin üstüne düşerek yola savruldu. tosun, tavanı çöken otomobilin içinde sıkışarak öldü.

    --- spoiler ---

    ne olmus yani buyuk adam olamadıysak hayallerimizi satmadik ya

  • bu saldırı beşiktaş gibi ücra, kimselerin uğramadığı adeta bir çölde gerçekleştiği için haklı serzeniştir. hele ki bir beşiktaş maçı sonrası kameraların orada olması kadar anormal bir durum yoktur. gene büyük resmi görenler tarafından sobelendin bbc.

  • 2.5 yılda açık cezaevine alınmış. nasıl bir adalet mekanizmamız var, nasıl bir infaz yapımız var anlamakta zorlanıyorum. adam katil arkadaşlar. alkollü araç kullanıyor, önüne 3 kişi atlıyor da frene asılamıyor değil.

    konuyu unutmuş olabilirsiniz; hatırlamak istiyorum. 1. alkollü araç kullanma var. 2. aşırı hız var. 3. olay yerinden kaçma var. 4. suçu başkasının üzerine atmak ve yalan beyanda bulunmak var.

    lan bu adamı nasıl savunabiliyorsunuz siz? değil edebiyatını sevmek, anası babası olsan savunamazsınız, katil amk adam katil.

  • internet geçmişini silmek.

    evi temizlemek.

    telefondaki mesajları silmek.

    vakit kalırsa 1-2 ağaç dikmek.

  • 24 kasım’da başlayıp 16 aralık’a kadar sürecek şampiyona. aslında bu bir şampiyonadan çok bir unvan maçı. zira 4 kere dünya şampiyonu ve mevcut şampiyon norveçli magnus carlsen bu maça çıkmak için herkesin girdiği adaylar turnuvasına doğal olarak katılmadı. o turnuvanın şampiyonu bu maça dünya şampiyonuna meydan okumak için çıkıyor. peki kim bu kişi: rus ian nepomniatchi.

    önce biraz bu maçın (şampiyonanın) formatına bakalım:

    14 standart oyun içeren bir maç oynanacak, 7,5 puana ulaşan taraf maçı kazanır.

    açılış töreni sonunda yapılacak kura çekimi ile kimin ilk oyunda beyaz taşlarla oynayacağı belirlenir.

    zaman kontrolü ilk 40 hamle için 120 dakika, arkasından sonraki 20 hamle için 60 dakika ve oyunun geri kalanı için 15 dakika, 60.hamleden itibaren 30 saniye eklemeli.

    eğer 14 oyun sonunda skor eşit olursa dört eşitlik bozma oyunu oynanır. bu oyunlar her iki taraf için de 25 dakika ve hamle başına 10 saniye eklemeli tempoda hızlı satranç formatında oynanır.

    eğer skor hâlâ eşitse, iki yıldırım oyunu oynanır (5 dakika ve 3 saniye eklemeli). eğer bu oyunlar sonunda skor hâlâ eşitse, iki yıldırım oyunu daha oynanır. bu şekilde beş maç sonunda hala kazanan yoksa, altın puan oyunu oynanır. bu aşamada yapılacak kura çekimini kazanan taraf altın puan oyununu hangi renkle oynayacağını seçme hakkı kazanır. beyaz taşlarla oynayan oyuncu 5 dakika alır, siyah taşlarla oynayan oyuncu 4 dakika alır, 60. hamle sonunda yani 61. hamleden itibaren her iki tarafın da sürelerine hamle başına 3 saniye eklenmeye başlar. berabere durumunda siyah taşlarla oynayan oyuncu kazanan ilan edilir.

    oyuncular siyahın 30. hamlesini tamamlanmadan anlaşmalı beraberlik yapmazlar. 30.hamle öncesi beraberlik ilanı ancak hakemler aracılığıyla tespit edilecek üç konum veya hamle tekrarı ile olur.

    evet formattan da anlaşılacağı üzere klasik tempoda galip çıkmazsa önce hızlı tempo, sonra da yıldırım müsabakalar oynanacak.

    magnus carlsen eğer klasik tempoda nepo’yu alt edemezse, nepo’nun avantajının artacağını düşünüyorum ben. zira magnus son dönemde çok fazla internet satrancı oynadı ve masa başında hızlı satrançta hata ihtimali artacaktır. nepo aynı dönemde hiç kendini göstermedi ve taktiklerini sakladı. bunu yaparken de bol bol carlsen izledi.

    herkes magnus’u ağır favori gösteriyor ama bence nepo işi uzatabilirse şampiyon olacak.

  • karikatür gibi bir adamdan bahsedeceğim şimdi size, babamdan. ahlak değerleri yerlerde, çok kolay yalan söyleyebilir ve para için yapmayacağı hiçbir şey yok. ben ortaokula gidene kadar çocuklara harçlık verildiğinden falan hiç haberim yoktu. kış günü herkes evde şapka ve montla oturuyor zannediyordum. normali böyleymiş gibi hani. gözünüzde yeteri kadar canlandıysa hikayeye geçiyorum.

    iş çıkışı nasıl olduysa babamın canı kola içmek istemiş. büyük bir markete girmiş. eskiden kola kapaklarından hediye çıkıyordu şimdi de öyle mi bilmiyorum. aklına şahane bir fikir gelmiş. kolaları tek tek açıp kapaklarına bakmak.

    1, 2, 3……8,15,20…. derken güvenlik farketmiş. kavga dövüş açtığı bütün kolaları aldırmışlar.

    o gün babam bir kamyonet dolusu kolayla eve geldi. odanın birine dizdi kolaları kimseye de vermedi. bir sene boyunca şerbet gibi kola içti. bu konu hakkında konuşulmasını da yasakladı. çünkü yaptığından değil, ava giderken avlandığı için utandı.

    edit: bu kadar ilgi göreceğini hiç düşünmeden yazmıştım. çok fazla mesaj alıyorum bunun için bir anı daha yazma ihtiyacı doğdu :))

    babam bir gün 200 gr kıyma alırken kasapta etin çok pahalı olduğu kanaatine varıyor. “ineği kendim alsam bütün mahalleye kasabın yarısına bile satsam kar ederim” diye düşünüyor. çiftçilik yapan bir akrabamızdan o zamanın fiyatıyla 12 liraya inek alıyor. aldığı yerde kestiriyor.

    geriye etleri satma kısmı kalıyor. hatırladığım kadarıyla ilkokul öğretmenim bile ucuz et almak için evimize gelmişti. annem günlerce konu komşuya et satmaya çalıştı. evin her tarafı torba torba et doluydu.

    12 liralık inek babamın hesapladığı gibi kar getirmedi. 11 lira gibi bir fiyata bütün etleri sattı inek aldığı akrabayla da hayatı boyunca konuşmadı.

    çünkü hesaplarına göre kar etmeliydi, kar edemediği için kazıklandığını düşündü.