hesabın var mı? giriş yap

  • olaydan sadece 3 kisi kurtulmayi basarabilmistir. patlama öncesi üst güvertede oldugu tahmin edilen mürettebattan biri patlamayla birlikte 400 metre uzaga ucmus denizde petrol sayesinde olusan ates cemberinin disinda kaldigindan mucize eseri hayatta kalmistir. kopan üst güverte olay mahalliden 400 kiyidan 900 metre uzaga firlamis ve tesadüf eseri bulunmustur.

  • ördek bara girer ve barmen'e:
    - ekmek var mı
    - yok
    - ekmek var mı
    - yok
    - ekmek var mı
    - yok
    - ekmek var mı
    - yok dedik ya
    - ekmek var mı
    - eğer bir daha sorarsan seni duvara çivilerim
    - çivi var mı
    - yok
    - ekmek var mı?

  • sene 2019...askerden geleli neredeyse bir sene olmuş. net bir şekilde hayatımın en kötü gününü yaşıyorum.
    neredeyse 1 senedir işsizim, önceki akşam 6 senelik kız arkadaşımdan ayrılmışım, yalnız yaşıyorum zaten memlekete dönsem babam kapıdan içeri koymaz, gidecek yerim yok, kiralar faturalar birikmiş, o da yetmezmiş gibi aynı günün sabahı kyk borcum dolayısıyla hesabıma e-bloke konmuş 3-5 gün yetecek az buz bir param da bankada kalmış.
    doktora bittikten sonra askere gittim geldiğimde iş bulamayınca bir arkadaşın çalıştığı otoparkta fiş kesip sonrasında bir maketin el broşürlerini dağıtıyorum ama nasıl bir talihse bu işler bile çok görülmüş olacak ki bana birkaç gün öncesinde bu iki işten de "gelme" diye haber almışım. babam bana küsmüş "madem işsiz kalacaktın ne diye senelerce yüksek lisansıdır doktorasıdır koşturdun durdun" diyip duruyor. annem "utandığımdan konu komşu seni sorunca kendi işini yapıyor diyorum" demiş. girdiğim bir iki tane iş görüşmesinden haber yok kaç aydır, cepte para yok, gittiğim tüm kapılar yüzüme kapanmış, ortamlarda dalga konusu olmuşum resmen. üstüne gelen ayrılık, haciz şoku falan derken mental olarak çökmüş değil resmen enkaz altında kalmışım.
    öyle bir psikolojide bilen bilir duvarlar insanın üstüne üstüne gelir. çıktım evden haliyle, evinsiz evinsiz gezerken bir esnaf bir arkadaşın dükkana girdim. biraz sohbet muhabbet tabi çocuk biliyor halimi yakın arkadaşım (hoş o da batık işleri çok kötü ama) yalandan rencide olmayayım diye "hatırlar mısın fi tarihinde sana şu kadar borcum vardı" diyerek cebindeki 400 liranın 200 lirasını bana veriyor zorla.
    alıp çıkıyorum o parayı, yol üstünde bir banka oturup muhtemelen bir daha göremeyeceğimi düşündüğüm çok sevdiğim caddenin manzarasını, geleni geçeni izliyorum. neyse bank çift taraflı bankın arkasına üniversite öğrencisi olduğunu anladığım gençten bir çocuk telefonla konuşa konuşa gelip oturdu. istemeden kulak misafiri oldum haliyle. arıyor sürekli birilerini "abi elektriğimiz kesik, babamın maaş 3-4 güne yatacak varsa 150-200 lira gönderebilir misin?" diyor her aradığına. anladığım kadarıyla kimse yardım etmiyor. sesi giderek çatallaşıyor 3. 4. aramadan sonra sanırım ev arkadaşını arıyor "ben de bulamadım ya valla kaldık öyle nap'caz şimdi?" diyor.
    "ulan" diyorum kendi kendime "zaten batmışsın, muhtemelen bu kahırla geceyi çıkaramazsın, kahırdan gitmesen kendine kıyacaksın hem kıymasan ne 200 lira ile mi bitecek tüm dertlerin?" diyorum.
    sonra gencin yanına gidip rencide olmasın diye "kusura bakma istemeden kulak misafiri oldum konuşmalarına, benim bir ahdim vardı bir iş kovalıyordum dünya bankası projesinde, olursa 3 tane öğrenciye yemek ısmarlayacağım diye, az önce telefon geldi o bahsettiğim işe kabul edilmişim, sen de sanırım zor durumdasın al şu 200 lirayı borcunu öde açtır elektriğini" diyorum. çocuk "abi olmaz falan" diye ısrar etse de ahdim var gibisinden bir şeyler sallayıp zorla veriyorum parayı çocuğa. gözlerinin içi parlıyor tabi garibin, damdan düşenin halinden damdan düşen anlar hesabı bilirim o çaresizliği ve sonrasında hiç beklemediğin anda gelen umudu.
    neyse biraz daha oturayım derken aradan yarım saat geçmeden bir telefon geliyor. dünya bankasının türkiye'de ortak iş yaptığı aracı kurumdan arayan bir kadın "görüştüğümüz danışmanlar arasında sizi tercih ettik gelin sözleşme imzalayalım" diyor.
    tabi o günden sonra hayatım bambaşka bir yöne evriliyor bu proje sayesinde birçok fırsat geliyor önüme.
    o sıra içime mi doğdu, olmasını istediğim için az da olsa kendimi mutlu edeyim diye mi dedim dünya bankası projesine kabul edildim yoksa tamamen tesaddüf müydü anlamadım ama bu anım aklıma geldikçe hep tebessüm ettirir bu hoş tesadüf içeren anı.
    edit: yazım

  • "tüm yandaşları kurtarıyorlar, ben niye yırtmayayım" deyip pudra şekeri yalanını uydurdu ama ikinci gözaltı ve bakandan gelen, "içici" açıklaması sonrası böyle saçma salak bir açıklama gelmiş.

    banane senin varoluş sancılarından? ticari ilişkilerinde kamu kaynaklarının rolünü anlat sen.

  • bence burda önemli olan yarım saatte eve varıyor olması değil, saat 17:00'de işten çıkabiliyor olmasıdır.

    ağzına sıçayım onun, öyle işi nerden bulduysa beni de aldırtsın. ne iş olsa yaparım.

  • olum hani bazen abartma amacli rakamlari fazlaca yaziyorsunuz ya... yok 23408230948923 soyle yaptim, yok 103937474 kere boyle yaptim diye... olum o sayilari ben okuyorum lan. yapmayin etmeyin. az yazin allah askina...

  • başlık: türk kizi google dan mail hesabi...

    entry1: alamaz cünkü adamlar cep telefonu numarasi istiyor. olmaz olamaz.

    başlık: camide nike ayakkabimi caldi picin teki

    entry1: iyi ilerde zekat vermedim demessin

    entry2: vay amk 15 senedir camiye gitmiyorum nasıl lan hala aynı mı bi değişiklik var mı?

    entry3: ben bugün parmak arası terlikle gittim nikeyle döndüm

  • bir içki oyunu. oynamak için 2 adet zar, zarlar için şeffaf olmayan küçük bir kutu/kap, herkese bol bol yetecek kadar içki ve shot bardağı..

    oyuncular bir masanın etrafında dizilirler. herkese birer shot konur ve tek zar atılarak oyuna başlayacak kişi belirlenir. büyük atan başlar ve oyun saat yönünde döner. sıra kendine gelen oyuncu zarları kaba koyup hızlı bir şekilde masaya kapatır. burda maksat zarın kaç geldiğini diğerlerinin görmemesidir. ardından oyuncu zarlarına başkaları göremeyecek şekilde bakar ve kaç attığını gerçek ya da yalan bir şekilde duyurur. burda blöf faktörü devreye girer, çünkü zarı atan bir önceki oyuncudan düşük atmış ise önündekini içmek zorundadır. diğer oyunculardan biri blöf yapıldığını düşünüyorsa zarların gösterilmesini isteyebilir. eğer blöf yakalanırsa blöfü yapan oyuncu içer. ancak blöf değilse bu sefer zarların gösterilmesini isteyen oyuncu içer. eğer zarı atan oyuncu bir öncekinden yüksek atmış ya da blöfü yakalanmamışsa bir şey içmez ve zarlar sonraki oyuncuya geçer. bir öncekiyle aynı zar atılması durumunda ise iki oyuncu birden içer..

    zarların puanlaması büyük zarın onlar hanesinde olduğu 2 basamaklı sayı olarak hesaplanır. çift zarlar ise zarın 100 katına eşdeğerdir. bunun dışında bazı özel durumlar da mevcuttur. tek tek yazmak gerekirse:

    2-1 "meksikalı" (her zarı yener)
    3-1 "ters" (oyun sırası terse döner, kimse içmez)
    3-2 "sosyal" (herkes önündekini içer)
    4-1 "41"
    4-2 "42"
    4-3 "43"
    5-1 "51"
    5-2 "52"
    5-3 "53"
    5-4 "54"
    6-1 "61"
    6-2 "62"
    6-3 "63"
    6-4 "64"
    6-5 "65"
    1-1 "tilki" (zarı atan dışında herkes içer)
    2-2 "200"
    3-3 "300"
    4-4 "400"
    5-5 "500"
    6-6 "600"

    özel durumlu zarlar için önceki zarın kaç geldiği önemli değildir. meksikalı ise bir sonraki tura devreder, yani ardarda iki kişinin 2-1 atması durumunda üçüncü kişi farklı bir zar atarsa 2 tane içmek durumundadır. eğer o da 2-1 atarsa sonraki 3 tane içer vs.