hesabın var mı? giriş yap

  • bugün fuarda 13 yaşında bir çocuğa hırsız muamelesi yaparak üstünü arayan rezil yayınevi. ayrıca herhangi birşey bulamayınca tehditler savuran kendini bilmez personellerinin olduğu yayınevi. isimleri aldık ve gerekli işlemleri yapacağız. kendilerinden aşağıdaki sorulara cevap vermelerini istedim.
    1.emin olmadan küçücük bir çocuğa böyle bir muamele yapma hakkını nereden buluyorsunuz?
    2.böyle birşey olsa dahi herkesin içinde arama yapmak üst aramak hakkını nereden buluyorsunuz?
    3.gerçek anlaşıldıktan sonra özür dilemek yerine tehdit etmek nasıl bir davranıştır?
    4.personel seçerken hangi özelliklere bakıyorsunuz nasıl bir eğitim veriyorsunuz?

  • eskiden çalıştığım şirkette power point sunularını bana hazırlatan pazarlama direktörüm bilgisayardan pek anlamazdı. bir gün yine rica etmedi! şunu hazırla 3 gün sonra sunum yapacağım dedi, bende yeni yetme pazarlama asistanı olarak her şeye tavuk gibi koştururken canıma tak etti bu başarıyı etik dışı sahiplenme olayı.

    sunumu hazırladım, görevimi ifa ettim, benimdir diye söylemiyorum yine konuşturdum power point'i ama bir süprizim vardı bizim müdüre. windows 98 tabanlı bir bilgisayardı sunum yapılan. masa üstününün, dosyalar varken ekran kopyasını aldım ve masa üstü arka planı olarak ayarladım. masa üstündeki bütün öğeleri gizledim. yani ekran görüntüsünde olan dosyalar benim masa üstü arka planı olarak kaydettiğim resimden ibaretti. üzerine tıklayınca resim olduğu için hiç bir reaksiyon alınmadığından sayın müdürüm 10 dakika bu dosyalar neden çalışmıyoru çözmeye çalıştı. bilgisayarı defalarca açtı kapattı sonunda pes etti, beni yanına çağırdı ve beni lanse etmek zorunda kaldı. sunumu hazırlayanın ben olduğumu ama bilgisayarın azizliğine uğradığını anlatmaya çalıştı. olayı bilen ben, hemen ms command'dan dosyayı çağırıp sunumu başlatarak, yaptığı ibneliğe, yaptığım ibnelik ile son verdim.

    tabi o şirkette ömrüm fazla olmadı, herkes benim bir sivri olduğumu anladı. aslında kariyer taşlarım bundan sonra yerine oturmaya başlamıştır. başarısızlığı kimse sahiplenmek istemez ama başarıyı herkes sahiplenmek ister. başarıda ki emeği gözden kaçırırsan, astlarının emeğini hiçe sayarsan, bir gün takke düşer aga.

  • bilimsel adı polianthes tuberosa olan sümbülteber, asparagaceae / kuşkonmazgiller familyasından, çok yıllık ve soğanlı bir bitkidir. anavatanı meksika ve güney amerika'dır. sıcak ve ılıman iklimlerde yetişmektedir.

    şerit şeklinde yaprakları vardır, çiçek tomurcukları glayöl gibi uzun bir sap üzerinde yer alır. alttaki tomurcuklarından itibaren çiçek açmaya başlar, bu nedenle tohum elde etmek istenmiyorsa solan çiçekleri koparılırsa iyi olur.
    sümbülteber çiçekleri beyaz renkli, katmerli ve çok güzel kokuludur. doğal olarak yetişenlerin çiçekleri yalınkat olur. yaz aylarından başlayarak kışa kadar çiçek açar.

    sümbülteber çiçeklerinin uzun ömürlü olmasından dolayı, kesme çiçek olarak da yetiştirilmektedir. esansı, kozmetik ve parfümeri sanayinde kullanılmaktadır.
    200 gr. sümbülteber esansı bir ton tomurcuktan elde edilmektedir. bu nedenle en pahalı parfümler arasında yer almaktadır.

    sümbülteber, güneşli yerleri ve gübreli, kumlu toprakları sever. soğanla üretilir. fazla sulama ve geçirgen olmayan topraklar, soğanlarının çürümesine neden olmaktadır. kıyı bölgelerimizde, kışın soğanlarını sökmeye gerek yoktur..

    içinde sümbülteber olan parfümler çok fazla. kokusu çok olgun ve yoğun.

    - christian dior poison
    - micheal kors micheal
    - gucci bloom
    - givenchy l’inderdit edp
    - oriflame sublime nature tuberose
    - frederic malle carnal flower
    - robert piguet fracas
    - franck boclet cocaine
    - memo marfa
    - amouage love tuberose

  • benzer bir öküz sürüsüyle manisa'da ben de karşılaştım. düğün konvoyuydu benimkisi yolu kapattılar başladılar araba döndürmeye falan, arabadan inip oynamaya başladılar. yolda yüzlerce arabadan oluşan kuyruk oldu. aradım 155'i ihbarda bulundum. bekledim bir bok olmadı. nasıl bir sinirlendiysem artık yol açılınca gittim gelin arabasının önünü kestim, "hastası olan var, acelesi olan var, işi gücü var milletin, ne yapıyorsun sen mal!!!" diye bağırdım arabanın camlarını açıp. arabada hanım var, çocuk var. adamlar belki 20 30 araba konvoy... neyime güvenip de girdim böyle bir aksiyona ben de bilmiyorum. en son hatırladığım arkadaki arabalardan inen adamlar ve damadın gelin arabasının camından beline kadar çıkıp ağzından salyalar saçmasıydı. sonra 1. vitese takıp lastiklerimden dumanlar çıkararak uzaklaştım oradan. arkamdan uzun süre takip ettiler. kendi güvenli bölgeme geldiğimde indim arabadan ve kimsenin gelmediğini görünce derin bir nefes aldım. bu da böyle bir anımdır.

  • cardinalspirits.com sitesinde yüz yıllık ince belli çay bardağımızın üstüne yatılmaya çalışılmasıyla ortaya çıkan intihal rezaleti mi, yoksa enteresan gerçek mi bilemediğim şeydir. linki açıp da limon atılmış çay doluymuş gibi duran ince belliyi görmek güldürdü en azından.

    the perfect whiskey glass

    isim misim vererek şöyle de bir yazı yazmışlar:

    "these eccentric whiskey glasses were designed by our friend david hill of the malt guild. after years of research in scotland with the best scotch distillers in the world, he developed this glass to best express the nose and taste of a fine whiskey.

    cardinal spirits is the exclusive online retailer of this glass. we will also be using them in our tasting room when we open later this year."

    ne eksantriği ne iskoçya'da senelerce süren araştırması, o ne şema öyle arkadaş. sorsanız zaten söylerdik, david hill mavid hill, bunca salak hikayeye ne lüzum var allaşkına :)

    edit: link düzeltildi. teşekkürler asiksurat.