hesabın var mı? giriş yap

  • yanlış hatırlamıyorsam zamanında sözlükte birisi 'türkiye' başlığına şöyle yazmıştı: "kuralına göre yaşayan insanlara son otuz yılda çok büyük bir kazık atmış ülke."

    debe editi: "efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. en doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur. medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir..." m.k. atatürk

  • iyi bir üniversitede iyi bir bölüm kazanamayacak oğluna özel üniversite açan/açtıran babadan daha baba daha büyük bir adamdır. ceketimi satar gene seni okuturum diyen babadan daha gerçektir. böyle hayırlı bir babanın umarım hayırlı evlatları olur.

  • atomic punk'tan ayrılmasında dikkatli olunması gerekir. dieselpunk 1930'lardan ikinci dünya savaşının sonuna kadar olan dönemin atmosferini kapsar. pervaneli uçaklar, içten yanmalı motorlar, her yerinden duman kusan tanklar gibi araçlar ile kendini tanımlar ve ikinci dünya savaşının renklerini sergiler. atomic punk ise her şeyin nükleer olduğu, radyasyonun zararının daha anlaşılmadığı için her yerde ortaya çıktığı, atom bombasının ikonik mantar bulutunun tanımlayıcısı olduğu bir tarzdır ve atmosferi "amerikan 50'leri", arkasındaki çatışmanın karakteri "soğuk savaş"tır. bu minvalde bakıldığında, fallout diesel punk değil, atomic punk'tır.

  • ne yazık ki aynı zamanda birçok öğretiyi yerle bir eden kazanımlardır:

    * kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,
    * her önüne gelenin yarasına merhem olmaya kalkma,
    * inanmış görün ama her an tetikte ol,
    * güçlünün yanında yer al,
    * hayatın merkezine kendine koy.

  • iran ile türkiye atasında oluşabilecek bir gerginlikte iran cumhurbaşkanına takacağımız yeni isim. böyle bir ismi ben önceden bulayım ki olası bir gerginlikte devletlularımız boşuna isim yakıştırmakla uğraşmasın.

  • girdiğiniz mekanlarda masaya sigara,araba anahtarı,cüzdan bırakıp sağı solu kesen insanlar değil de kahvesiyle kitabına yumulmuş insanlar görmek.

  • "insanlara, yalnız olmayı öğrenmeleri gerektiğini ve kendi başlarına mümkün olduğu kadar çok zaman geçirmek için uğraşmalarını söylemek isterim. bugünün gençlerinin hatalarından biri gürültülü, bazen neredeyse agresif etkinliklerde bir araya gelmeye çalışmaları. kendini yalnız hissetmemek için bir başkasıyla beraber olma arzusu bence çok talihsiz bir gösterge. her insan çocukluktan itibaren kendiyle zaman geçirmeyi öğrenmeyi ihtiyaç duyar. yalnız olması gerekmez ama kendiyle kaldığında sıkılmamalıdır. kendi kendilerine kaldıklarında sıkılan insanlar bana kendilerine verdikleri değer açısından bir tehlikenin içindeler gibi gelir." a. tarkovsky

  • en son cem yılmaz'ı seviyor muyduk sevmiyor muyduk beyler? tweetini sildiydi sevmedik, sonra 29 ekim'de mi bir şey paylaşmıştı ne, sevmeye başladık. bu yaptığı ne şimdi? sevecek miyiz, sevmeyecek miyiz? son durum nedir bilen varsa yeşillendirsin.

  • en kolayı aynı cümlenin olumsuz halini söylemek.

    must'ta "mamalı" anlamı olur, have to'da "zorunda değil" anlamı olur.

    örnek:
    you must fill this form: bu formu doldurmalısın.
    you have to fill this form: bu formu doldurmalı/doldurmak zorundasın.

    olumsuz:

    you mustn't fill this form: bu formu doldurmamalısın.
    you don't have to fill this form: bu formu doldurmak zorunda değilsin.

    görüldüğü üzere olumluda anlamlar birbirine çok yakınken olumsuzda anlam farkı ciddi boyutlara geliyor. ayrımı bence en güzel bu şekilde yapılabilir.

    20 senedir ingilizceyle haşır neşirim ve şunu söyleyrbilirim ki must ile have to arasındaki en bariz süzgeç bu.