hesabın var mı? giriş yap

  • cuma akşamı şişlide taksi beklerken yanıma gelen taksinin nereye sorusuna "maçka" dememle cevap bile vermeden basıp gitmesi örneği aklıma geldiğuinde desteklediğim uygulama. sırf bunlar memnun olsun diye kısa mesafeyi 10 tlde sabitlediler,herifler hala yol/müşteri seçiyor sonra da ağlıyorlar. beter olsunlar

  • şimdi sen kendince dün geceden beri bunca insanın mesajlarla, entryilerle senin hayata tutunman için çabalamasını keyifle izledin ya, bir mesaj ve bir entryle bu işe müdahil olan insanlardan biri olarak söyleyebilirim ki; hiç gocunmadım. kendimi aptal yerine konulmuş gibi de hissetmedim.

    tüm o çabayı gösterenlerin her biri, senin şaka yapmış olmanı gönülden diliyorlardı zaten. diledikleri bir şeyle karşılaşmaları neden onları komik kılsın ki, değil mi?

    sana bir sır da vereyim; bunun şaka olduğunu sadece dilemiyorlardı, %99 şaka olduğunu biliyorlardı da zaten. aptal yerine konulmayı da göze alıp, bir hayatın %1' lik ihtimalle bile olsa yokolmasına gönülleri elvermedi sadece. bunca çaba ondandı yavrucuğum.

  • çeşitli içkilerin pahalılıklarının konuşulduğu başlıklarda 'ben evimde yapıyorum abi mis gibi oh siz de yapsanıza ne aptalsınız yav çok ucuza geliyor almayın tekelden saflar' şeklinde müthiş önerileriyle algılarımızı açan arkadaşların yardımlarını beklediğimiz pahalılık. ne alacağız şimdi kaju yapım kiti, su, tuz falan mı?

  • ilk gbt sorgulamasında ve annenizi çağırdığında annenizi de şahit göstererek savcılığa şikayette bulunsaydınız, muhtemelen ev sahibi konusuyla uğraşıyor olmazdınız. haddini aşan bir densiz kadar cesaret gösteremezseniz hadlerini daha da aşmamaları için hiçbir sebep yok demektir.

  • `1976 yılı haziran ayında cumhuriyet savcılığından hakimliğe geçmiştim. çaycuma'ya tayin olmuştum. adli tatilden önce göreve başlamıştım. her yeni atananlar gibi adli tatilde nöbetçi kalacaktım. hukuk hakimi arkadaş tatile çıkacaktı. adli tatilde asliye hukuk davalarına çok az bakılır. kadastro davaları adli tatilde görülürdü. bana " iki dava var,ikisi de kararlık." dedi. kadastro davalarını hiç bilmiyorum.ne yapacağım dedim. "davanın kabulüne karar ver,ben tatilden dönünce gerekçesini yazarım" dedi.o kadar süre karar bekler mi,taraflar kararı temyiz edecekler diye itiraz edecek oldum. "bizim mahkemelerde temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren başlar,merak etme " diyerek yatıştırdı beni.
    derken günü geldi ,o iki davanın duruşmasını yapıp " davanın kabülüne" karar verdim.adli tatil bitti. hukuk hakimi arkadaşa " kararları verdim gerekçelerini yaz" dediğimde "kararı sen verdin arkadaş,sorumluluk senin kararları gerekçeleri ile senin yazman gerekir" deyip kestirip attı. kadastro davaları uzmanlık işi.ben savcılıktan yeni geçmişim hakimliğe .ceza davası olsa kolay. ama bu davalar öyle değil. meğer arkadaşım bana şaka yapıyormuş. kararları gerekçesi ile yazdı. kararlar temyiz edildi.
    aradan epey bir zaman geçti. çevreye,arkadaşlara,davalara alıştım. asliye ceza mahkemesi duruşmalarını bitirmiş çay içiyordum odamda.hukuk hakimi arkadaşım uğradı. "gözün aydın" dedi. ne için dedim." kararların tasdik geldi" dedi. hangi kararlar dedim." kadastro kararların" deyince hatırladım.kararları yazan o idi ama ben imzaladığım için kararlar benim oluyordu.
    "yalnız nasıl oluyor 9 kiloluk bir dosyayı 14 ayda inceleyip karar verebiliyor yargıtay anlamadım " dedi. bu defa şaşıran ben oldum ; karar sırasında normal dosyalar vardı.aşırı hacimli dosya görmemiştim. ben o kadar kalın bir dosya filan görmedim dedim. "dosyanın büyük kısmı bir çuvalda duruyor,sadece duruşma tutanaklarını ayrı bir dosyaya koymuştuk,taraflar ve vekilleri durumu biliyor" diye cevapladı. merak ettim.yargıtaydan dönen dosyayı gördüm.gerçekten bir çuval dolusu evrak vardı içinde. yargıtayın onama kararını gösterdi arkadaş. o arada eski yazı (arapça harfler) ile yazılmış bir takrir notu düştü.demek ki dosyayı yaşlı bir yargıtay üyesi incelemiş. medeni kanunun kabulünden (1926) önce ölenlerin mirası eski yasaya göre çözüldüğünden (o tarihte bu tür davalar vardı elimizde) eski yazıyı bilen bilirkişimize (müftü) müracaat gerekti. bilirkişi eski harfle yazılmış notu okudu : "dosya çok hacimli,tasdikten başka çare yoktur"

  • şu an sunumunu hayretler içerisinde izlediğim yeni bir dünya.

    kesinlikle teknolojiye cep telefonu kadar yön verecek.

    eğer söylenilen görüntü kalitesini sağlayabiliyorsa size tam olarak şunları sunuyor; kişisel sinema salonu, kişisel oyun salonu, kişisel ofis ve bekar odası :)

    etkinlikten aklımda kalan önemli özellikler şu şekilde:

    - cihaz ile ilgili şu tanımlama çok iddialı; eğer yeni nesil 4k bir tv ve yeni nesil bir ses sitemi satın aldıysanız henüz vision pro'nun kapasitesine yaklaşamadınız bile. bunu apple söylüyor.

    - içerisinde 5k iki adet ekran yer alıyor. şöyle düşünün akıllı saat ekranı büyüklüğünde bir panele 23 milyon pixel sığdırmışlar.

    - gözlük ile kullanım desteği yok anladığım kadarıyla. (bkz: carl zeiss) tarafından üretilecek olan kişiye özel lens vision pro içerisine takılabilecek ve bu sayede gözlüksüz kullanılabilecek. bu konuda fazla detay verilmedi.

    - cihaz biraz kaba görünüyor ancak gözlemlediğim kadarıyla hacminin yarısından fazlası konfor bileşenleri için kullanılmış. uzun süre yormadan kullanılabilmesi için malzeme biliminden sonuna kadar faydalanılmış.

    - bence en can alıcı özelliklerinden birisi şu; cihaza yüzünüzü tanıtıyorsunuz ve sizin 3 boyutlu modeliniz oluşturuluyor. bu sayede cihazı kullanırken görüntülü görüşme yapabiliyorsunuz. yani karşı taraf sizi değil de sizin gerçekçi bir animasyonunuzu görüyor.

    - tıpkı faceid benzeri yeni bir teknoloji ile güvenlik sağlanmış o da retinaid. gözlüğü taktığınızda retina taraması yaparak cihaz aktif oluyor, müthiş.

    - m2 ve yeni (bkz: apple r1) chip ile kullanıma sunuluyor. işletim sistemi işlerini m2, cihaza özgü diğer fonksiyonları ise r1 üstlenecek sanırım.

    - yine çok iddialı bir özellik ses konusu. kulaklık takmadan, cihazın sap kısmına yerleştirilmiş mini ses sistemleri ile içinde bulunduğunuz ortamın şekline göre bir ses tecrübesi sunuyormuş.

    - cihaz aslında bir vr + ar gözlük. bulunulan ortama dijital özellikler eklemek amacı. yani salonunuzun karşı duvarına sinema ekranı, sol duvarına uygulamalar ekleyerek çok sayıda monitörünüz varmış gibi kullanabiliyorsunuz. elinizde 5k bir ekran var ve kafanızı çevirdiğiniz her bir yönde onlarca 5k monitör varmış gibi bir dünya yaratıyor.

    - cihazı kullanırken yanınıza birisi gelirse o kişiyi görebiliyorsunuz. iç ve dış kameralar yardımıyla dışarıya sizin gözlerinizi yansıtıyor, içeriye de ortamın görüntüsünü aktarıyor. dışarıdan bakan birisi gözlerinizi görebiliyor ancak ne yaptığınızı ve ne izlediğinizi asla bilemiyor. sadece renkli ışıklar görebiliyor.

    - cihazı taktığınızda ios benzeri bir ekran sizi karşılıyor. göz hareketleriniz fare (imleç) görevi görüyor. tıklama vb işlemler için parmak hareketlerinizi takip ediyor. cihazda çok fazla kamera ve sensör mevcut. ayrıca harici klavye de kullanabiliyorsunuz.

    - inovasyon diyebileceğim bir özellik şu; macbook'a bağladığınızda macbook ekranı gözlüğe aktarılıyor ve gözlükte dilediğiniz kadar yan ekran oluşturabiliyorsunuz. macbook klavyesi ile işlemlerinizi. gerçekleştirebiliyorsunuz.

    - cihaz mevcut ortamı arkaplan olarak kullanabiliyor veya hazır sahnelerden bir arkaplan seçebiliyorsunuz. işte bu arkaplanlar ileride binlerce olacak ve o an canınız nerede olmak isterse orada üssünüzü kuracaksınız. sinema salonunda film izlemek, stadyumda maç izlemek veya uzayda her bir gezegene farklı birşey yansıtmak. teknolojinin en çok da bu yönde gelişeceğini düşünüyorum.

    - 3 boyutlu video izleme imkanı sunuyor. hatta dahili kamerası ile 3 boyutlu video çekip daha sonra izlerken hala o ortamdaymışsınız hissi yaratabiliyor.

    - cihaz dahili bir bataryaya sahip değil. o gördüğünüz kordon harici bir bataryaya bağlı.
    bu sayede yaklaşık 2 saat kullanılabiliyor. tüm gün kullanmak için bir adaptöre bağlamak gerekiyor.

    - 2024 başında abd mağazalarında satışa sunulacakmış. 2024 sonuna kadar farklı ülkelerde de satışı yapılacakmış.

    kişisel yorumum şudur; bugün herhangi bir cihaz tanıtılmadı yepyeni bir dünya tanıtıldı. farklı şirketlerle yapılacak işbirlikleri ve yazılımcıların geliştireceği uygulamalar bu dünyayı bambaşka bir boyuta taşıyacak. ve şunu net söyleyebilirim ki bu zamana kadar tanıtılın herhangi bir teknoloji ürününün ilk versiyonunun bu kadar ileri seviye bir teknoloji barındırdığını hatırlamıyorum. ilerideki versiyonlarını hayal dahi edemiyorum.

  • bizzat olayı yaşayan biri olarak saçma bulduğum düşünce.
    üniversite zamanında kız arkadaşımla bir keresinde sinemaya gitmiştik. bilet kuyruğundayken bana "bilet paralarını sen ödeyeceksin değil mi?" diye sormuş, ben de çekinerek "o kadar param yok bugünlük herkes kendi bilet parasını ödese olur mu?" demiştim.
    yüzünde iç ısıtan sıcacık bir gülümsemeyle birlikte " tabi, olur" diyip, anlayışla karşılamıştı. hatta içeriz diye suları bile o ısmarlamıştı.
    işte o an, onun masmavi gözlerine dalmış ve böyle anlayışlı, paraya değer vermeyen bir kız arkadaşım olduğu için o kadar mutlu olmuştum ki anlatamam. hatta o gün hayatımda en çok keyif aldığım sinema deneyimlerimden birini yaşamıştım sayesinde.
    ertesi gün sebepsiz yere ayrılmasaydı benden, eminim çok da güzel bir ilişkimiz olacaktı.
    hala merak ederim niye ayrıldı acaba diye.

  • yıl 2006.

    bilgisayarın evlerimizde yaygınlaşmaya başladığı dönemlerin başı. belki de biz fakirdik, bilmiyorum.

    bir gün amcamlarda oturuyoruz. almanya’dan telefon geldi. duisburg’da yaşayan dayım kaybolmuş. tipik bir türk ailesi olduğumuz için hemen fantastik kehanetlerde bulunduk. herkesin tahmin yaptığı bir anda amcam aniden salondan kalkıp bilgisayarın bulunduğu odaya gitti. yengem arkasından bağırdı; “yine mi at yarışı sonuçlarına bakmaya gidiyorsun geberesice.” bu ifadeye takılmayın. yengemin sevgisini gösterme şeklidir.

    amcam odadan çıktıktan sonra ben girdim. daha bilgisayar tam açılmadan internet explorer logosuna 398 kere tıklamamdan mütevellit bilgisayar çöktü. itiraf edeyim tırstım. bilgisayar tekrar açılsın diye allah’a dua ettim. bir daha günah işlemeyeceğime dair söz verdim. bilgisayar açılır açılmaz internete girdim. tam bir şey yazacaktım ki o komik arama geçmişini gördüm. neler mi yazmıştı?

    mehmet şahin dürsburkta kaybolmuş
    mehmet şahin nerede
    dürsburkta kaybolan türkler
    mehmet şahin’i bulmam lazım
    mehmet şahin gazinoya mı gitti

    dipnot: dayım 2012 yılında aramızdan ayrıldı. devri daim olsun.