hesabın var mı? giriş yap

  • yanlış oldugunu ben de kabul ediyorum.

    padisah kovulmamış, aksine ardına bakmadan kaçmıştır.

  • daha 3 ay önce, iktisadi ve idari bilimler fakültesi'nde kablosuz internet olmayan, kablolu internetin bağlı olduğu tek bilgisayarın da bir takım aksaklıklar yüzünden internete giremediği üniversite.
    yerler filan hep parlak granit ama, valilik binası gibi.
    (bkz: türkiye)

  • benim var bir iki tane.
    milli takım kampı bulunduuğm şehre gelmişti.
    kimler kimler yok ki tanju, rıdvan, feyyaz, metin, ünal karaman, engin ipekoğlu, oğuz çetin falan.
    neyse, o zaman liseliyiz.
    hergün gidip izliyoruz bunları, millet imza alıyor, kızlar peşlerinde.
    biz de beşiktaşlıyız ayıptır söylemesi.
    bizim sarı fırtına yanında iki futbolcuyla beraber, tabir-i caizse takımdan ayrı düz koşu yapıyor.
    biz de iki üç arkadaşız.tribünden aşağı inmişiz, tellerden izliyoruz.
    aslında daha o yaşlarda bile ünlü falan görünce gidip hemen konuşayım falan derdinde biri değildim.ama gaza geldim ben de.
    neyse, "metin abi" "metin abi" diye çağırdık biz bunu.
    eliyle tersledi bizi, azarlar gibi bir şeyler söyledi. "görmüyor musunuz çalışıyorum" gibisinden.
    buz kestik hepimiz.hiç kimse tek laf edemedi.
    fena halde kırılmıştık.
    haklıydı aslında.
    ama en azından selam verip geçebilrdi.
    o gün bugündür metin'i sevmem.
    aynı kamptan bir başka anı.
    bu sefer feyyaz.
    otobüsün içinden insanlara bakıyor.
    yüzlerce kişi var ortamda.
    el sallıyorum, fark etsin istiyorum, garsona el kaldırırsınız da görmeyince kafayı kaşırsınız ya öyle.
    sonra nasılsa fark etti beni, gözgöze geldik, gülümsedi, el salladı o da.
    feyyaz'ı zaten severdim.o günden beri daha da sevdim.hem o metin'in yerine olsaydı asla azarlamaz, kibar feyzo gibi gülümserdi bize.

    ünlü olmak hakikaten çok zor ve ilginç. adam (metin) 25 sene önce birine atar yapmış. belki o gün canı çok sıkkındı, belki o gün çok kötü bir haber almıştı.bilemeyiz ama karşı taraf hala unutmamış o azarlar tavrı.
    diğer yandan diğer adam, kalabalıkta birini fark etmiş ve el sallamış.sorsan hatırlar mı? ama 25 sene sonra o selam hiç unutulmamış.

  • çalışmış olduğum yaklaşık 100 kişilik bir şirkette kadın ve erkek tuvaletlerinin kapı arkalarına bugün itibari ile yazılmış olan yazıdır. kendilerini bu denetimden dolayı tebrik ediyorum.

    http://imgur.com/a/qmltm
    http://www.imgim.com/8939incii2784604.jpg

    "değerli çalışma arkadaşlarımız;
    işgününün büyük bir kısmının tuvaletlerde harcandığı tespit edildiğinden, bundan böyle tuvalet kabinlerinde kalma süresi 3 dakikayla sınırlandırılmıştır.

    3 dakika bittiği anda alarm çalacak, tuvalet kağıdı otomatikman içeri toplanacak, kabin kapısı açılacak ve yukarıdan otomatik bir fotoğraf makinesi inerek resminizi çekecektir.

    bu durumun üstüste iki kez başınıza gelmesi durumunda resminiz şirketin kara listesinde yayınlanacak, resimde sırıttığ tespit edilenler yönetmeliğin "akli dengesizlik durumu" maddesi kapsamında değerlendirilecektir. "

  • izlanda neden böyle bir şey yapmış anlamış değilim fakat bizim onlara karşı daha fazlasını yapmamız lazım olan olay. maç izmir'de oynanacaksa erzurum havalimanında insinler, otobüsle gelsinler.

  • 2.72 metrelik boyuyla tarihte kayda gecilen ve inkar edilemeycek ölcüde kanit bulunan en uzun insandir. ancak tek rekoru bu degildir. ayni zamanda tarihteki en büyük ele (bilekten orta parmaga uzunluk 32.3 cm) ve en büyük ayaga (47 cm) sahiptir. bunun yaninda iki kolunun uzunlugu (bkz: wingspan) 2.88 cm‘dir ki bu da bir rekordur.

    kendisiyle ilgili en önemli konuysa sahip oldugu rekorlarin guinness klasik rekorlar olarak tanimlanmasidir, cünkü 1940 yilinda ölmüs olmasina ragmen rekorlari kirilmamistir ve cok büyük bir ihtimalle de kirilamayacaktir. sebep ise tip dünyasinda artik sahibi oldugu asiri aktiv büyüme hormonu hastaliginin tedavisinin olmasidir. o dönem de ameliyat ihtimali vardir ama doktorlar risk almak istemezler ve en önemlisi de robert herhangi bir fiziksel ya da zeka olarak engele sahip degildir ve hatta ıq‘su ortalamanin üzerindedir.

    sekiz yasindayken boyu 1.88 metreydi ve babasini kucagina alip tasiyabiliyordu. 12 yasindayken boyu 2.18 metreydi. lisedeyken boyu 2.50 metreyi gecti. ömrü boyunca boyu hic durmadan uzadi.

    ısci olan babasi harold wadlow robert‘in boyunu avantaja cevirerek para kazanmak ister. fotograf ve video cekimlerinden para kazanir. ölmeden önce ayakkabi firmasiyla anlasma yaparlar ve robert babasiyla birlikte ülke capinda turlara katilir. bu turlardan birinde sol bacagindaki protez bileginde yara yapar. ancak robert yarayi farketmez, sebebi ise uzun boyundan dolayi kan dolasiminin yavaslamasi ve ayaklarini hissetmemesidir. bu yara zamanla iltihaba sebep olur ve farkedildiginde ise cok gectir. o donemde tipki büyüme hormonunun durdurulamadigi gibi antibiyotik tedavisi de yoktur ve bu durum robert‘in hayatina mal olmustur.

    babasi robert‘in ölümünden sonra belediye baskani olmustur. tabii ki bunda robert‘in söhretinin etkisi büyüktür.

    robert‘in cok mütevazi ve dost canlisi oldugu söylenir. tek sinirlendigi seyin birisinin gelip bacagina dokunmasi ya da tekme atmasi olmustur. amac robert‘in boyunu uzun göstermek icin takma bacak takip takmamak oldugunu kontrol etmektir.

    kendisi kibar dev (gentle giant) olarak tanimlanmaktadir. adina yazilan sarkilar vardir. yasadigi yer olan alton‘da gercek ölcülerde heykeli vardir.

  • tahminime göre bahse konu aylık 27 bin 500 lira para ersin düzen'e sadece program moderatörlüğü için veriliyor.

    stadyum denilen program bir dış yapım! yani x bir şirkete de para ödeniyor.

    bu tip programlar neden dış yapıma verilir malumunuzdur.

    ulan sen trt'sin, yayın kuruluşusun, maaşlı çalışanların, işini bilen adamların var. koyarsın oraya bir spiker, 3 yorumcu, aylık maaşlarını verirsin olur biter.

    bir stüdyo programı neden dış yapım olur trt bunu açıklasın önce!

    edit: kısa bir araştırma ile söz konusu şirketin sahibinin de ersin düzen olduğu görülüyor;

    ers prodüksiyon reklamcılık ve organizasyon ltd.şti

  • izmir'den istanbul'a ilk kez arabayla gelen babamı şaşırtmış trafiktir.

    babam kartal yönünden e-5'e giriş yapar, tam iş çıkış saatidir, bu sebeple trafik vardır. 35 plaka arabasıyla kendini trafiğin içinde bulan babam camı açar, yandaki arabaya seslenir. "kardeş kaza mı olmuş???"

  • hiçbir şey. sen o öğrenciyi dövüp sövüp sınıfı mum gibi yapsan paşamızın ağırına gidip ertesi gün çıkışta karnına bıçağı takmayacağının garantisi yok. bir sınıf dolusu asayiş vakaya bir tane öğretmenin çıkıp eğitim vermesi bekleniyor. devlet önce öğretmeninin can güvenliğini sağlasın sonra eğitim beklesin. şu durumda öğretmenin yapacağı suya sabuna dokunmadan maaşını almaktır.