hesabın var mı? giriş yap

  • bu seferki yazılı bir diyalog... 11 yaşındaki ilay'ın eğitim hayatına emekli öğretmen anneanne el koymuştur. ödevler, sınavlar, testler anneanne kontrolünde yapılmaktadır. ilay'ın matematik öğretmeni çok titizdir. her derste, hem defter, hem de kitap ödevlerini kontrol edip imzalamaktadır... anneanne tarafından kampa alınan ilay biraz bunalır, biraz da kendini takdir etmek ister...

    kitap ödevlerinden biri de, işlenen ünitenin öğrenci tarafından öz değerlendirmeye tabi tutulmasıyla ilgilidir. ilay bütün konulardan kendine en yüksek notu verir. "öğretmenin notu" kısmına da şöyle yazar:

    öğretmenin notu (ilay'ın yazısıyla): çok akıllı bir öğrenci. performansını her gün arttırıyor (70, 85, 96). ayrıca çok tertipli ve titiz. o kadar da tatlı ki... dürüst olmak gerekirse sınıftaki bütün öğrencileri sempatik bulmuyorum ama ilay'ı çok seviyorum. aynen böyle devam et ilay!

    ödevi kontrol eden öğretmen yorum kısmını okuyunca gülmeye başlar ve ödevi imzalarken şöyle bir not düşer:

    "aynen katılıyorum :)))"

  • kirli sepetinden cikarabildiği şeyleri* * * taa arka odadan salona getirip, "bak senin için avlandım" tavrıyla ayağımın dibine bırakması.

    sweatshirt gibi büyük parçaları da 1-2 metre kadar zorla sürükleyip, yorulunca ağlama benzeri tuhaf bir miyavlamayla beni ayağına çağırması. yanına gidene kadar avaz avaz miyavlaması.

    kör olduğu için, ağzına aldığı parçanın büyüklüğünü kestiremeyip, yatak örtüsü, pike gibi kocaman şeyleri de taşımaya yeltenmesi. ki bu girişim, ancak yataktan yere inebilmekle sonlanıyor haliyle. olsun, o yine de ağzında pikenin ucunu bırakmadan beni çağırıyor. gidiyorum, bana sunduğu avını alıp, başını okşuyorum, gururlanıyoruz ailecek.

  • akılda şunları bırakan turnuvadır:

    - bir turnuvada gollerin yarısı(bir sanat olarak mübalağa) 90+ dakikalarında gelebiliyormuş, bu matematiksel, olasılıksal olarak mümkünmüş.

    - 2018 yıllarında "altın nesil" olarak tanımlanabilecek isimlere sahip iki ülke vardı: hırvatistan ve belçika. bunlardan biri yarı finalde, diğeri finale elendi.

    - cristiano ronaldo ve messi'nin son uluslararası kapışması oldu. sonraki dünya kupasında messi 35, ronaldo 37 olacak. gerçi totti'nin yaptığını biyonik adam ronaldo niye yapamasın? bence bu adam bu azim ve iş ahlakı ile 40'a kadar rahat(?) oynar. messi de 35'te artık yaşlı kurt hagi modunda son bir kupaya katılır ama yıldızlaşmaları zor. son kapışma buydu diyebiliriz. en az bir 20 yıl bu derece başarılı futbolcular zor geleceği için bu kapışma futbol tarihinde önemli. maalesef ikisinin de ülke takımları başarısız olduğu için elendiler ama ronaldo'nun bariz daha iyi iş çıkardığını söyleyebiliriz.

    - nijerya ve ingiltere ile birlikte 26 civarı ortalama ile en genç takım olan fransa şampiyon oldu. düz mantıkla aynı adamlar 2,4,6 sene sonra da oynayacağı için fransa'nın önümüzdeki onyılı domine edebileceğini söyleyebiliriz.

    - artık futbolda güçlü ülke diye bir şey olmadığını, tüm takımların çok iyi şartlarda antrenman yapıp herkesin birbirine rahatça kafa tutabildiğini gördük. dünyada takımlar ve oyuncuların kalitesi iyice birbirine yakınsadı, belli bir doyum noktasına geldi. bundan sonra satranç turnuvaları gibi taktiksel ve çekişmeli olacağa benziyor. öyle eskisi gibi brezilya-almanya-italya sırayla kupa alamayacak gibi.

    - 2020 avrupa ve 2022 dünya kupaları daha da kıyasıya olacak. biraz daha tecrübelenmiş belçika ve hırvatistan takımları daha da favorileşecek. klasik takımlar arasında da ingiltere ve fransa favori olacak.

    - almanlar artık başarıya doymuş görünüyor. en kolay gruptan bile çıkamadılar. pek hırs göremedik. futbolcular da başarıya doymuş gibilerdi.

    - dünya futbolunda artık tüm takımların birbirine yakınsaması brezilya gibi teknik seviyesi ile üstün olan takımlara yaramadı. artık her takım canavar gibi oynuyor, sadece teknik ile yapamıyorsun. brezilya'nın bir müddet daha kupa görmesi zor görünüyor. yıldız diye kala kala apaçi neymar'a kalmışlar. teknik kapasite bir yere kadar. artık rocky olmak yetmiyor işte, herkes biraz da ivan drago olmak zorunda.

    - yıllardır tuttuğumuz arjantin artık şili, peru gibi sıradan bir takım. agüero ve messi de gitti mi, artık concacaf'ta filan bolivya'yla venezulela'yla kapışır.

    - tekrar vurguluyorum bundan sonra dünyada her alanda olduğu gibi futbolda da iş disiplini iyi olan, balına da iyi bir jenerasyon yakalayan ülkeler kazanacak. şans faktörü de her zaman var elbette.

  • esnaflığa bak ya.. ulan biz de esnafız kaç kere başıma geldi dur bak kısaca anlatayım da belki bu zihniyettekiler okur da bir şeyler kapar.

    sene 2010 filan o dönem çok büyük bir restaurantımız var ve bir bölümde de hediyelik eşya, ilginç ürünler, kozmetik filan satıyoruz.

    genç çiftler çok gelirdi kahvaltıya filan. mesela üniversite öğrencisi bir arkadaş sevgilisini almış kahvaltıya gelmiş diyelim. 2 kişilik kahvaltı alıyor. kahvaltı 20 + 20 toplam 40 lira olsun. buraya kadar problem yok.

    neyse kahvaltı biter tam hesabı ödeyecekken son anda kız hediyelik bişeyler ya da kolonya, parfüm adı her neyse ekstra bişey görür ve almak ister. bizim oğlan da diyemez kıza müsait olmadığını. çünkü genç ve gururludur.

    netice itibariyle çocuğun kartında zaten 45-50 limit kalmış maksimum. bana söylemiyor tabi ama ben hissediyorum tedirgin hareketlerinden.

    derken kahvaltı + alınan diğer şeyin toplamı kalan limitini geçiyor ve yetersiz bakiye mesajını alacağını bile bile kartı uzatıyor bana.

    ben de sevgilisinin, nişanlısının yanında hiç bozmadan sanki ödemeyi almış gibi yetersiz bakiye yazan slipi ve kendi kartvizitimi çocuğa uzatıp, kıza birşey hissettirmeden teşekkür ederek güle güle gönderiyorum.

    şaşkın şaşkın bakıyor tabi ama hiç rencide etmiyorum. ve belki yarım saat belki bir saat geçmeden tanımadığım bir numara arıyor.

    “abi ya sana çok teşekkür ederim az önce beni mahcup etmedin, sevgilimin yanında küçük düşürmedin, sana söz birkaç gün içinde hesabına göndericem...” şeklinde memnuniyet içeren şeyler duyuyorum..

    cevap olarak da problem yok diyorum eft ile filan uğraşma bir daha ne zaman yolun düşerse o zaman hallederiz sıkma canını keyfine bak diyorum.

    ve bu şekilde kaç kişiye yardımcı olmaya çalıştıysam bir tanesi bile suistimal etmedi. hepsi de tekrar gelip ödemesini yaptı ve gözlerinin içi gülüyordu resmen.. ve müdavimiz olmuşlardı hepsi de..

    ama ben tüm bunları aman müşteri kazanayım, iyi biri gibi görüneyim falan filan gibi samimiyetsiz şekilde değil içimden geldiği gibi herhangi bir karşılık beklemeden yapıyordum. çünkü ben de çok yokluk yaşamıştım dönem dönem. insanın halinden iyi anlardım..

    ha ne diyorduk. bu arkadaşın anlattığı şey mesela, bana üste para versen, iddiaya girsek kalkıp da bunu söyleyemem müşteriye. asla söyleyemem. ikimiz de esnafız işte..

    ve bahsettiğim mekanımızda dünyaca ünlü sanatçı loreena mckennıt da dahil olmak üzere, rahmetli müslüm gürses, mfö, özkan uğur, metin serezli, ışıl yücesoy, rahmetli eşref kolçak, pentagram, mustafa üstündağ ve şuan hatırlayamadığım daha birçok ünlü simayı defalarca misafir etmişizdir. hd iskender kadar kurumsal olamadık o ayrı..

  • "arkadaşlar biz bu iktisadı neden öğreniyoruz? başka iktisatçılar bizi kandırmasın diye!"

    her geçen gün değerleniyor sözün hocam, sen çok yaşa!

  • bu tur adamlarin hayat boyunca aradigi $ey rakam'dir.. bir rakam bulduklari zaman hemen onu hesaplayip saglamaya onunla ilgili ilginc gercekleri cikarmaya cali$irlar.. ornek verecek olursak kahvede ya da berberde bir muhabbet gecer "ismet abi bak insan damarlarini uc uca ekleyince dunyayi 7 kere dolaniyormu$" denir denmez hesaplayan adamimiz trigger olur ve ba$lar: "dur hikmet hesaplayalim.. dunyanin cevresi 40 bin km.. 7 kere dolandigina gore dort kere 7 28 yakla$ik 280 bin km uzunlugunda bizim tum damarlarimiz.. her damar 1mm kalinliginda desen ortalama olarak senin kilon kac 87 mi.. bol 87 carpi 1500 bolu 2 arti 5.. bak dogru hesaplami$lar.."

    super matematik bilgileri yoktur ama dort i$lemi cok hizli cabuk yaparlar bundan keyif de alirlar..

    (bkz: ogreten adam ve oglu)