hesabın var mı? giriş yap

  • 27 mart 1998 de kaybettiğim anneciğim..

    o kadar seviyordum ki seni o çocuk kalbimle, o kadar ihtiyacım vardı ki senin sesine ama sen babamın da o zaman dediği gibi zaten bir melektin ve melek oldun benim ve babamın meleği oldun ..

    nur içinde uyu annem

    bazen merak ederim şimdiye kadar yanımda olsan nasıl olurdu, mezuniyetimde olsaydın yanımda ne hissederdin...

    hep benim ve babamın kalbinde yaşayacaksın annecik..

  • hangi stadı erdoğan yapmış. o daha milletvekilliği için jet fadılla pazarlık yaparken fenerbahçe kendi stadını yapıyordu.

  • rakibinin olmaması

    kendi liginde onu her an tetikte tutan bir veya birkaç rakibi olsa durum çok farklı olabilirdi.

    başlıkta takım kimyası, lider karakterli oyuncular vs. denilmiş ama rekabetin olmadığı yerde bunların gelişip olgunlaşması mümkün değil.

    şampiyonlar ligi'nde başarı zaten kendi liginde yakaladığın iyi ekip, takım ruhu, kazanma alışkanlığı gibi kavramları belirli bir süre sürdürüp olgunlaştırman halinde ancak elde edilebiliyor. bizim takımlarımızın 2000 sonrası en büyük başarıları böyledir mesela: 2007'de fenerbahçe, 2013'te galatasaray, 2019'da beşiktaş. öncesindeki birkaç yılda ligi domine ettikten sonra avrupa'da kendi büyüklükleri oranında başarılı olmuşlardır.

    bunun için ihtiyaç duyulan disiplini karşında rakip olmadan korumak çok zor. öyle ki disiplin denilince akla ilk gelen almanlar için bile bu durum geçerli. bayern münih hep iddialı bir konumda olmuştur lakin avrupa'da başarılarını ancak borussia dortmund gibi bir takım iyi bir jenerasyon yakalayıp bundesliga'da kendisini zorladıktan sonraki dönemlerde elde edebiliyor.

    sözün özü, futbolda rakibin yoksa sen de yoksun. bu yüzden real madrid, barcelona'ya; ronaldo, messi'ye; bütün premier lig takımları birbirine* çok şey borçludur.

  • çocukluğu vieatnam filmleri izleyerek geçmiş ve artık silah zoruyla dahi savaş filmi izlemeyen biri olarak, izleyip de beğendiğim (ve buna çok şaşırdığım) savaş filmi olmuştur. ölümün acılığı, savaşın canavarlığı son derece gerçekçi bir şekilde ama çiğ bir gerçekçilikle değil şairane bir şekilde anlatılmış. sanat budur işte.

    --- spoiler ---

    özellikle çok genç askerlerden biri ölürken yaprakların arasından sızan gün ışığı hem görsellik açısından hem ölümle hayatın tezatını göstermek açısından filmin en güzel sahnesidir, hatta şimdiye kadar izlediğim en güzel sahnedir bile diyebilirim.

    --- spoiler ---

    edit: oskar almış olmaması, almış olmasından çok daha büyük bir onurdur bence.