ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eniştecimle akşam akşam delirmeler
-
ablacığımla saç başa girişmeler'den hemen önce olandır.
annenin ölmesi
-
27 mart 1998 de kaybettiğim anneciğim..
o kadar seviyordum ki seni o çocuk kalbimle, o kadar ihtiyacım vardı ki senin sesine ama sen babamın da o zaman dediği gibi zaten bir melektin ve melek oldun benim ve babamın meleği oldun ..
nur içinde uyu annem
bazen merak ederim şimdiye kadar yanımda olsan nasıl olurdu, mezuniyetimde olsaydın yanımda ne hissederdin...
hep benim ve babamın kalbinde yaşayacaksın annecik..
eski sevgilinin arayıp ben evleniyorum demesi
-
ilginç bi olay. mutluluklar dilenir, sonra kantıra dönülür.
ilber ortaylı'nın cansu canan'a yürümesi
-
evli bir kadınla bu şekilde konuşmak doğru değil. iltifat eden kişi ilber hoca yerine başka biri olsa nasıl tepki verilirdi acaba.
hamza hamzaoğlu
-
kupa kupaoğlu
kadıköy'de sokakta bira içen insan topluluğu
-
içsinler etsinler seviyorum kendilerini de...
1-gaza gelip şişeleri kırmasınlar.
2-kalkarken çöplerini toplasınlar.
rte'nin fenerbahçe taraftarını tehdit etmesi
-
hangi stadı erdoğan yapmış. o daha milletvekilliği için jet fadılla pazarlık yaparken fenerbahçe kendi stadını yapıyordu.
psg'nin en büyük problemi
-
rakibinin olmaması
kendi liginde onu her an tetikte tutan bir veya birkaç rakibi olsa durum çok farklı olabilirdi.
başlıkta takım kimyası, lider karakterli oyuncular vs. denilmiş ama rekabetin olmadığı yerde bunların gelişip olgunlaşması mümkün değil.
şampiyonlar ligi'nde başarı zaten kendi liginde yakaladığın iyi ekip, takım ruhu, kazanma alışkanlığı gibi kavramları belirli bir süre sürdürüp olgunlaştırman halinde ancak elde edilebiliyor. bizim takımlarımızın 2000 sonrası en büyük başarıları böyledir mesela: 2007'de fenerbahçe, 2013'te galatasaray, 2019'da beşiktaş. öncesindeki birkaç yılda ligi domine ettikten sonra avrupa'da kendi büyüklükleri oranında başarılı olmuşlardır.
bunun için ihtiyaç duyulan disiplini karşında rakip olmadan korumak çok zor. öyle ki disiplin denilince akla ilk gelen almanlar için bile bu durum geçerli. bayern münih hep iddialı bir konumda olmuştur lakin avrupa'da başarılarını ancak borussia dortmund gibi bir takım iyi bir jenerasyon yakalayıp bundesliga'da kendisini zorladıktan sonraki dönemlerde elde edebiliyor.
sözün özü, futbolda rakibin yoksa sen de yoksun. bu yüzden real madrid, barcelona'ya; ronaldo, messi'ye; bütün premier lig takımları birbirine* çok şey borçludur.
the thin red line
-
çocukluğu vieatnam filmleri izleyerek geçmiş ve artık silah zoruyla dahi savaş filmi izlemeyen biri olarak, izleyip de beğendiğim (ve buna çok şaşırdığım) savaş filmi olmuştur. ölümün acılığı, savaşın canavarlığı son derece gerçekçi bir şekilde ama çiğ bir gerçekçilikle değil şairane bir şekilde anlatılmış. sanat budur işte.
--- spoiler ---
özellikle çok genç askerlerden biri ölürken yaprakların arasından sızan gün ışığı hem görsellik açısından hem ölümle hayatın tezatını göstermek açısından filmin en güzel sahnesidir, hatta şimdiye kadar izlediğim en güzel sahnedir bile diyebilirim.
--- spoiler ---
edit: oskar almış olmaması, almış olmasından çok daha büyük bir onurdur bence.
seyfi dursunoğlu
-
erol evgin: asena'nın çocuksu bi yanı var.
s. dursunoğlu: evet, gerizekalı.