ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gloria jean's vs starbucks
-
oturma duzenegi nedeniyle gloria'nin starbucks'dan daha sansli oldugu rekabet. gloria'da elinize verdikleri menuden begendiginiz kahveyi "ahanda şu olsun" diye gostererek isteyebiliyorsunuz, starbucks'da telaffuz etmek durumundasiniz :
- bana bi tane maçarotti..
- efendim?
- bi tane makivetti..
- nasil?
- nescafe var mi?
- yok maalesef..
- sittir, o zaman bi tane makamotti..
- ne?
- ver bisi iste canina yandigim..
kadının kocasına yakalanınca camdan atlayan adam
-
bi an yüreğim ağzıma geldi.
neyse ki aşağıda toplanan klasik anadol arabaya bişey olmadı çok şükür.
lise arkadaşı vs üniversite arkadaşı
-
lise arkadaşı olmayan kişi asosyaldir, sorunludur. üniversite arkadaşı olmayan kişi zekidir.
tamircilerin parça çaldığı gerçeği
-
anlatılan iki hikayede de çalıyor olmalarına rağmen işlerini de aksatmayan tamircilerden bahsedilmiş.
yani adam çalıyor ama yapıyor da. bizim toplumda pek ayıplanmaz böylesi.
üniversitede fark edilen gerçekler
-
bak en önemlisi şu. mesela şimdi lise öğrencisisin, harçlığın var. evde yemek istemezsen çıkar dışarda pizza , döner falan takılırsın. yani en kötü eve gider akşamdan kalmış olan, annenin yaptığı yemeği yersin, hatta çoğu zaman buna burun bile kıvırırsın. fakirliğin gözü kör olsun gibi tuhaf tuhaf triplere bile girersin.
hah işte üniversiteye gidince o annenin yaptığı yemeği çok özleyeceksin. o dışarda yediğin yemeğin ne kadar sağlıksız olduğunu, doyamadığını, doysan da 1 saat sonra yine acıktığını, sağlıksız beslenmeden kaynaklı ani kilo değişimlerini göreceksin. onun için unutma ki anne yemeği dünyanın en güzel şeyidir. bunu da üniversitede farketme diye ben sana şimdiden söylüyorum.
karı koca ayda toplam 100 bin tl kazanmak
-
sözde 25k kira veren üstteki yazar 3k fatura ödüyormuş. sallarken bile fakirlikten fatura hesaplayamamış*
beşiktaş
-
stadyumu olmadığı ve maçlarını zannedersem 6 ayrı stadyumda göçebe şeklinde yaptığı bir sezonda, ekonomik olarak pek de iyi gitmezken ve hakemler tarafından 10 tane kırmızı kartla cezalandırılacak kadar örselendiği bir ligte,
55-65bin kişilik mükemmel stadyumlarında oynayan, biri 10 penaltı almış biri sıfır kırmızı kart görmüş yani kısaca önü pek fazla tıkanmayan, kurulu düzen tarafından sürekli el üstünde tutulan 2 büyük rakibinin önünde 29 uncu haftayı lider bitirmiştir.
daha da bir şey demiyroum. şampiyon olamasa da bu sene benim için çok büyük işler yaptı bu takım. feyenoord, tottenham, liverpool zaferlerini de ekliyorum bunlara.
rooney'nin oğlunun galatasaray forması giymesi
-
beşiktaşlı olan şahsımı gülümsetmiş olay. ne güzel lan işte. illa laf sokmaya çalışmak zorunda değilsiniz. insanlar normal tepki vermeyi unutmuş artık.
erdoğan'a sırtını dönen ığdırlı kadınlar
-
tayyip'in edebini aşacak kadar ne hareket yaptıklarını merak ettiğim kadınlardır. gerçekten merak edilesi bir hareket yapmış olmalılar.
nihat doğan'ın ekşi sözlük'e dava açması
-
avukatı diyormuş ya 'sözlükten kazanacağı parayla hayat boyu türkü söylemesine gerek kalmayacakmış', bokunu yiyim ssg davayı kaybedin. parası neyse toplarız..
eurovision'da yarışmış en iyi türk şarkısı
-
şebnem paker - dinle.
üçüncü olmuşlardı. ekipte ahmet koç bulunmaktaydı.
edit: ne işi var bu entrynin debe listesinde? destan yazsam kimsenin sikinde olmaz. 3 satır ile debe girdik :s
bir yazarımızın ricası üzerine ;
http://www.eksiduyuru.com/…/bilgisayar-laboratuvari