hesabın var mı? giriş yap

  • en küçük dayım üniversiteyi bizde kalarak okumuştu. hayatımın bütününün şekillenmesine etki eden çok güzel bir dört yıldı. mesleğe ilk atandığından evlenene kadar da bizde kalmıştı. öğretmenliğe atandıktan sonra aldığı ilk maaşla da eve yaş pasta alıp gelmişti. bizim ev için olağanüstü bir gündü. çünkü evimize ilk yaş pasta o gün girmişti. hem de damla çikolatalı. sevinçten havalara uçtuğumu hatırlıyorum. sonra yer sofrasına oturup o mutlu anı bekliyorduk. yaş pastanın dilimlenip tabağımıza koyulması gerektiğini de o gün öğrenmiştim. yıllar geçti. mesleğim gereği taşınmak zorunda kaldığım şehirde, bu sefer en büyük dayımın yanında kalmaya başlamıştım. ilk maaşımın yatacağı günü sabırsızlıkla beklemiştim. o ilk maaşla ne alacağımı aslında çok iyi biliyordum. işten çıktım, heyecanla pastaneye gidip yaş pasta aldım. hem de damla çikolatalı. maaşımla yaptığım ilk icraat bu oldu. insanlık için küçük ama benim için çok büyük bir şeydi.

  • 2 3 saat kumda yattıktan sonra ağır adımlarla suya doğru yaklaşır, normal insanlar gibi alıştıra alıştıra girmez paldır küldür girebilir suya sonra ağır kulaçlarla plajdakilerin şaşkın bakışları arasında kıyıdan uzaklaşmaya başlar. arkasından bakanların göremeyeceği uzaklığa gidene kadar durmaz. orada da neler olduğunu kimse bilmez. bazen ekürileri olur yanlarında. gittikleri noktada yaklaşık 30 dk sırt üstü şekilde güneşlendikten sonra dönüşü çoğu sadece kurbağalama yüzer asla giderken yaptığı gibi kulaç atmaz ( tabi arada kondüsyonu sağlam olanlar da yok değil gittiği gibi dönüyo ). artık plajdakiler onu unutmuştur. aaa birinin topu kaçmış heralde diye plajda homurdanmalar başlar karşıdan gözüken kafası için ancak o esrarengiz amcadır kurbağalama geldiği için sadece kafası gözükür. biraz daha yaklaşınca insanlar simayı hatırlarlar ve kendi eğlencelerine geri dönerler. sudan çıkar duşunu alır tam kurulanmadan havlusunu toparlar evine doğru yol alır. muhtemelen akşam yemeğinin yanında rakı içecek olan adamdır.

  • yeni uyanmış sevgili sıcacıktır.
    suratı hiç karizmatik değildir. şişmiş gözleri ile bir japona duyulan şefkati hissettirir. bir başkasında gördüğünde gözünü kaçırdığın çapaklara işaret parmaklarınla yumuşacık dokunup almak istersin.
    mırmır mırıldar sevgili.
    hele gözlerini açıp da seni görünce gülümserse, bir an nefesin durmuş gibi hissedersin.
    ister 35 numara bir kadına ister 45 numara bir erkeğe ait olsun, yorgandan dışarı sızmış bir sevgili ayağı, içindeki tüm kötü duyguların panzehiridir.
    insanın en zayıf noktasıdır o, uyurken herkes masumdur tezinin kanıtıdır o yamuk duran, yorganlardan fırlayan yaramaz, bilinçsiz ayak.

    uyku sonrası ilk saçmalama cümlelerine şahit olmak yakınlaştırır iki insanı birbirine.
    çünkü saçlarını arkaya yatıracak, parfümlerini sıkınacak, yüzünün anlamını istediğin gibi resmetmene yarayacak makyajı yapacak zaman yoktur.

    gri farlarla boyadığın gözlerin, paçaları liğme kotunla vermeye çalıştığın özgürlüğüne düşkün ve asi imajına tur bindirir, yastığın altına saklanmış kol, yakası yamulmuş ayıcıklı pijama.

    kalkar kalkmaz;- benim prensiplerim vardır bebek- diyemez kimse, algılar hala bilinçaltı ile gerçek yaşam arasında gidip gelmektedir. en fazla;
    -mm picamanı mmmmrm ters mi giymişsin mmmrrr , saçın yan dönmüş çok şirin mmmrrrmm- çıkar ağzından

    ben astığım astık erkeğim tripleri, hiç olur, bir avuç içiyle göz ovma hareketiyle.

    insan aslında çığlık çığlığa bağırmaktadır, benim şevkate de ihtiyacım var, diye.

    yeni uyanmış sevgili ile hergün yeni duygular uyanır içinde. kedi yutmuş gibi cırmalanır kalbin.

    kendini yorgandan sızan ayaklara gülümserken bulursan birgün, kedi tırnaklarıyla aşk yazmış demektir kalbine.

  • insanlari anlamiyorum.

    bir futbol takimi dusunun, 50bin kisilik stadyum yaptirip, 400bin kisiye kombine bilet satsin. sonra bir de stadyum onunde 80bin bilet satsin. tepki gostermez misiniz? 'senin 480bin kisi icin yerin yoksa neden bu satisi yapiyorsun?' demez misiniz?

    peki internet servis saglayicilar, milyonlarca insana abonelik satip, aboneler bu hizmetten faydalanmaya calisinca 'yalniz hepiniz birden tam kapasite kullanamazsiniz, biz sistemi oyle kurduk' deyince neden tepki gostermiyorsunuz? neden 'aa evet adil kullanim olmali' diyerek kabulleniyorsunuz? mal misiniz la siz?

    milyonlarca insana 'saniyede 8mbit'e kadar' veya 'saniyede 8mbit' diyerek satilmis paketler icin uygun altyapi olup olmadigini denetlemeyen devlet, sirketin gotu sıkısınca caymasina neden goz yumuyor? utanmaz bakanlar cikip 'birileri somursun, digerlerine bant genisligi kalmasin, oh ne ala' dediginde cok mu normal. ulastirma bakaninin cikip 'hizmet satiyorsan, dayanagi olacak arkadasim' demesi gerekmiyor mu?

    adil kullanimmis, kicimin adilleri sizi...

  • arkadaşlarla yemeğe gittik. o zaman kerem 3 yaşında. bir ailenin 4.5, diğerinin 5.5 yaşında birer oğlu var.

    5.5 yaşındaki oğlanın oynadığı oyuncaklar kerem'in çok ilgisini çekti. belli alıp oynamak istiyor. durdu durdu.. çocuğa baktı. sonra çocuğun annesine baktı, döndü ve sordu

    "çocuğunuz paylaşımcı mıdır?"

    masa koptu tabii ve arkadaşım oğlunun önünden bir oyuncağı alıp kerem'e verdi.

    tam bir strateji uzmanı namussuz.

  • - keloğlan' ın kimi kimsesi yokmuş
    + annesi nerdeymiş?
    - annesi yokmuş, ölmüş
    + babası nerdeymiş?
    - babası da yokmuş, ölmüş
    + (ağlamaklı ) birsen teyzesi de mi ölmüş??