ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran olaylar
-
80 yaşındaki sevin teyzenin bir gün barbaros bulvarında karşıdan karşıya geçmesi gerekir. sevin teyze, hem görmekte hem de yürümekte zorlanmaktadır. dolayısıyla karşıdan karşıya geçmek onun için çok zordur.
kendisine yardım edecek birini arar gözleri. derken gözüne genç bir delikanlıyı kestirir. hemen yanına gider :
sevin teyze : evladım seninle karşıya geçebilir miyim?
delikanlı : peki teyze.
beraber karşıya geçerler.
sevin teyze : teşekkür ederim evladım.
delikanlı : ne demek teyzeciğim. asıl ben size teşekkür ederim.
sevin teyze : neden evladım?
delikanlı : ben körüm.
mesleklere özgü yalanlar
muhteşem yüzyıl
-
http://www.milliyet.com.tr/…kanuni-magazin-1896054/ adresinde hakkında ilginç bir yorum bulunan dizidir.
'dizinin ilk bölümlerini izlerken, kanuninin yerine mustafa geçer diye tahmin etmiştik, o da ölünce beyazıt padişah olur diye düşündük ama en sonunda dizi süpriz bir şekilde selimin padişah olmasıyla bitti. ilk defa süpriz bir final yaparak izleyicileri şaşırttıkları için senaryo ekibini tebrik ederiz. umarız bundan sonraki dizilerde de izleyicinin sonunu tahmin edemediği süpriz akışlar olur ve dizilerimiz güzelleşir'
ohal nedeniyle jiplere el konulması
-
fakir olmaktan mutlu olacagim hic aklima gelmezdi
inci taneleri
-
yılmaz erdoğan andropoz'da anlaşılan.
gerisi spoiler.
kendine öyle bir karakter yazmış ki yaşlısı genci herkes aşık oluyor.
pavyondaki borderline konsomatris aşık oldu buna.
sonra ders verdiği kızın evindeki 21 yaşındaki hizmetçi kızın bi anda kanı kaynadı buna.
en son da ders verdiği kızın anası rolündeki selma ergeç buna vuruldu.
dudağını ısırıyor falan.
of senaryo zaten sıkıntılı ama yönetmen de yönetememiş.
yılmaz'ım rambo okan gibi o daracık omuzlarıyla vurduğunu deviriyor boyuna posuna bakmadan.
testesteron falan alıp biraz kas yapsaydı da hapisteyken çalışmış kas yapmış derdik.
ulan andropoz sen neler yapıyorsun insana.
ben aşırı dindarım apartmanı
-
kapısında mülk allahındır yazar ama daire sahipleri miras konusunda kavga edip birbirini öldürür.
babanın gençlik fotoğrafları
-
pek ilginç şeyler çıkabilir aralarından. benim babam mesela okul yıllarında saçı bi tuhaf uzatmış böyle ense ağırlıklı ;tam ankaragücü kalecisi modeli gibi değil ama, yani kaleci-beatles arası tuhaf bi tarz, neyse hadi bunu anlarım. ispanyol paça pantolonlar giymiş,bunu da anlarım. o dönem öyleymiş derim geçerim.
ama be adam sen o "daldığı denizden aniden çıkan adam" pozunu nasıl verdin? neye güvendin anlamadım ki?? belli ki bi arkadaşına çektirdin bunu, allahını seversen ne dedin ya "kardeş bak şimdi ben dalıyorum,böyle birden ayaklarımla kuma vurup fırlatacam kendimi, kafayı geriye atıcam saçlar savrulsun diye,tam yarı belime kadar sudan çıkınca çekicen beni" mi dedin,nasıl ikna ettin bilmiyorum.
ayrıca daldığın yerin boyu geçmediği belli oluyo, arkada çocuk var ahahahah.
250 bin dolara türk vatandaşlığı reklam filmi
-
ben vatandaşlığı vereyim, 250 bin doları bana versinler. madem türk vatandaşı olmanın bedeli bu, 250 bin'e de satılıyor olabilmeli.
the batman
-
böylesine karanlık bir filmin kulağa hoş gelen ilginç ayrıntıları da mevcut. gelin onlara bir bakalım.
robert pattinson "the batman" filmi için deneme çekimlerine gittiğinde aynı zamanda christopher nolan'ın tenet (2020) filminin de provalarında bulunuyormuş. batman rolünün deneme çekimlerine gitmeye nolan'dan izin alırken ailesiyle ilgili acil bir işinin çıktığı yalanını söylemiş. ancak nolan'ın, pattinson'ın batman için deneme çekimlerine gittiğinden haberi varmış. hatta pattinson resmi olarak batman rolüne kabul edildiğinde bunu hiç kimseye söylememesine rağmen nolan gelip batman rolünü aldığı için onu tebrik etmiş. aslında bunda şaşılacak bir şey yok; çünkü nolan warner bros. ile daha önceki filmlerinde de yakından çalışmış bir isim. onlardan bilgi almış olması pek muhtemel.
filmde bruce wayne karakteri, ünlü müzisyen kurt cobain'den esinlenerek yaratılmış. yönetmen ve senarist matt reeves ilk sahneyi yazarken bir yandan da nirvana dinliyormuş. zaten filmin tanıtım fragmanında da nirvana'nın something in the way parçası kullanılmıştı.
batman'in maskesinin altında gözlerinin etrafı için siyah makyaj kullandığını apaçık gösteren ilk film bu olmuş. aslında önceki batman filmlerinde de batman gözlerinin etrafını siyaha boyuyor olmasına rağmen o filmlerde batman maskesini çıkarır çıkarmaz bu makyaj kayboluyordu. normalde bir çekim hatası olmasına rağmen nolan bile bu makyajı korumayı tercih etmemişti. fakat reeves, komik duruyor olsa da gerçekçiliği bozmamak adına makyajı ilk defa bizlere açıkça göstermiş oldu.
reeves, the riddler karakterini oluştururken zodiac lakaplı kimliği hala bilinmeyen ünlü seri katilden az da olsa esinlenmiş.
colin farrell penguen makyajı ile tanınıp tanınmayacağını görmek için starbucks'a kahve içmeye gitmiş ve beklendiği üzere kimse onu tanımamış.
zoe kravitz ve robert pattinson, oynadıkları rollerin önceki sahipleri olan michelle pfeiffer ve christian bale'den aynı tavsiyeyi almışlar: "giyeceğiniz kostümün tuvalete gittiğinizde çıkarılmak zorunda kalmayacağından emin olun!".
matt reeves'in kafasında, senaryoyu yazarken batman rolü için hep robert pattinson varmış. pattinson'ın good time (2017) filmindeki performansını beğenmesinin ardından bu rol için başka herhangi bir ismi hiç düşünmemiş.
matt reeves filmini yaratırken "batman: ego", "batman: year one" ve "batman: the long halloween" çizgi romanlarından esinlenmiş.
pattinson deneme çekiminde ilk olarak val kilmer'ın batman forever (1995) filminde giydiği kostümünü denemiş; ancak kostümün kafası olmayınca george clooney'nin batman & robin (1997) filmindeki kostümünü giymek zorunda kalmış.
filmde batman'in ilk olarak gözüktüğü metro istasyonu sahnesinde batman'in ağzından dökülen "i am vengeance!" sözü pattinson'a aitmiş, yani doğaçlama sonucu ortaya çıkmış.
filmin henüz çekim aşamasındaki geçici ismi (working title) "vengeance" imiş.
penguen rolü için jonah hill ile görüşülmüş; ancak kabul etmemiş. söylentiye göre kendisi the riddler rolünü oynamak istemiş.
filmin yönetmeni matt reeves ile tim burton'ın bu film sonrası ilginç de bir ortak noktaları oluştu. biliyorsunuz reeves bu filmden önce planet of apes üçlemesinin ikinci ve üçüncü filmleri olan dawn of the planet of the apes (2014) ve war for the planet of the apes (2017) filmlerini yönetmişti. aynı şekilde tim burton'ın da kariyerinde hem batman (1989) ve batman returns (1992) hem de planet of the apes (2001) filmleri bulunmakta.
bu arada filmde, karakterlerin ağzından sadece bir kez batman kelimesini duyuyoruz. riddler'ın batman'e bıraktığı kartların üzerinde batman yazıyor olmasına rağmen batman sözcüğü karakterlerin ağzından sadece bir kez çıkıyor. onu da batman'in kendisi, gordon'a "bu işin sonu geldi sanırım" dediğinde gordon "neyin" diye soruyor ve bunun üzerine batman, "batman'in" diye cevap veriyor. ancak bu konuda yanılıyorsam beni düzeltin lütfen.
son olarak, elleri ve ayakları batman ve gordon tarafından kelepçelenen penguen'in ismine yakışır şekilde yürütülmesi de gözlerden kaçmadı hani.
herkes oy verdiği sandığın sayımını izlesin
-
az önce oyumu kullandım ve gördüğüm lüzum üzerine bu çağrıyı yapma gereği duydum. gördüğüm lüzumun nedenine gelince...
oy vermek için sırada beklerken görevlilere sordum:
- sayımı izleyebileceğiz değil mi?
- yoo, onu da nerden çıkardınız?
- ben şimdiye kadar çok seçim gördüm. sayım her zaman herkese açık yapıldı.
sonra lafa başka biri girdi:
- arkadaşım, ben sandık başkanıyım. saat 17:00'den sonra içeriye kimse alınmayacak. polis geldi böyle söyledi.
- yahu o zaman açık sayım ilkesi nerde kaldı?
- partilerin görevlileri var zaten.
- parti görevlisi olmak zor bir şey değil ki... ben de istediğim partiden görevli olabilirdim.
- valla bize söylenen bu.
başka biri:
- şüpheniz olursa itiraz edersiniz, yeniden sayım yapılır.
- itiraz hakkı şeffaflık sağlamaz. kaç kişi itiraz hakkını kullanır hem? şeffaflık herkesin izlemesine açık olmayla sağlanır. bakın ne diyorum, ben şimdiye kadar hep sayımların herkese açık yapıldığını gördüm.
sandık başkanı:
- demek ki yeni yasayla değişmiş.
oyumu kullandım. sandık başkanının yanına gittim:
- afedersiniz, vaktiniz varsa ve zahmet olmayacaksa, ysk'nın size gönderdiği kitapçıkta "sayıma görevlilerden başkası alınmayacak" talimatını bana gösterebilir misiniz?
- tamam.
gitti, kitapçığı aldı, geldi. kitapçığın arasındaki görevli kağıdını gösterdi:
- bakın bu sandığın başkanı benim.
- tamam onda sorun yok. görevlilerden başkasının alınmayacağı talimatını gösterebilir misiniz?
- ha o kitapçıkta yok. polis söyledi onu.
küplere binivermişim:
- arkadaşım sana polis talimat veremez. sen sandık başkanısın. sana sadece ysk talimat verebilir. sen bu kitapçıkta yazanları uygulamakla yükümlüsün. ben 17:00'de gelip kapıdan da olsa bu sayımı izleyeceğim. arkadaşlar! oyunuza sahip çıkın! saat 17:00'de sayımı izlemeye gelin. kapı kapatma hakkına sahip değiller.
***
polis hükümetin adamıdır. sandık başkanına bu tip talimatlar veremez. gerekirse sandık başkanı polise talimat verebilir. umarım münferit bir olaydır. ama aldığım kokular münferit olmayabileceğini hissettiriyor. akp, seçimin şeffaflığını gasp etmek isteyebilir. buna izin vermeyelim. herkes eline kalemini kağıdını aslın, oy kullandığı sandığa gitsin, sayımı izlesin, açılan her zarfta, çıkan partiye çentik atsın; herkes kendi sandığının sayım sonucunu birebir gözleriyle görsün.
***
ekleme: oy ve ötesi'ni aradım. 298 sayılı seçim kanununun 95. maddesine göre herkesin, seçmeni olduğu sandığın sayımını izleme hakkı olduğunu, engelleme olursa şöyle söylememi söylediler:
"bu sandığın seçmeni olarak sayımı izlemeye hakkım var. izlememi istemiyorsanız bu durumu birlikte tutanaklayalım."
tutanaklamaktan imtina etmesi de aynı kanunun 165. maddesine göre suçmuş. imza atmazsa sandık görevlileriyle tutanaklayın. onlar da atmazlarsa, şahitlerinizle birlikte tutanaklayın ve savcılığa suç duyurusunda bulunun.
***
ekleme-2: adıyaman, ağrı, artvin, bingöl, bitlis, diyarbakır, elazığ, erzincan, erzurum, gaziantep, giresun, gümüşhane, hakkari, kars, malatya, kahramanmaraş, mardin, muş, ordu, rize, siirt, sivas, trabzon, tunceli, şanlıurfa, van, bayburt, batman, şırnak, ardahan, ığdır ve kilis’te 16.00, bu illerin dışında kalan illerde ise 17.00'da oy verme işlemi bitecek, sayım başlayacak. sayım saatini kaçırmayın.
bu tarz benim
-
uzun zamandir izledigim en doyurucu program. iyi ki her gun cekiliyor, onu bile beklerken zorlaniyorum, bagimli oldum.
biliyorum zaten kendi basina cok yeterli ve keyifli; ama biraz daha eglenelim, bir alternatif olsun diye icki icme oyunu haline getirdim *.
istedigimiz icecegimizi hazirlayip ekran karsisina geciyoruz. asagidaki listedeki durumlar yasaninca da iciyoruz. shot da yapabilirsiniz, arzuya gore. program ilerledikce listeyi guncellemeyi dusunuyorum.
genel:
- kizlardan birisi aglayinca
- gizem veya nur icin 'sen cok guzel bir kizsin' denilince
- oyuncu, oynuyor musun, oynuyor muyum benzeri kaliplar kullanilinca
- 'nar cicegi' denilirse
- 'boyunu kesmis' denilirse
- seyirciler coskulaninca
- birileri baskasinin daha once giydigi seyi giyince veya pisti olunca
- siyah-pembe kombinasyon yapildigi zaman
nurella:
- 'sebastian' dedigi zaman
- masanin altindan nereden geldigi belli olmayan objeler cikarttigi zaman
- kuslar gundeme gelince
ivana:
- 'bunun aynisindan bende de var' dedigi zaman
- kendine bedava urun kapatinca
kemal:
- yerinden kalkip juri onundeki yarismaciya mudahale edince
- gozlerini kisarak hafif yan donup elini uzatip tarzsin onayi verirse
ugurkan:
- 'ben 60'larda ortaokuldayim' derse
ozlem:
- 'ya aslinda' dedigi zaman
program da uzun zaten kafalar iyice guzel olsun.
şeyma subaşı
-
plaza köpeği olmak niye ezikleniyor onu anlamadım, birinin malına mı göz koyduk, birini birinden mi ayırdık, birinin parasına mı çöktük. ulan namusumuzla çalışıp paramızı yiyoruz, hiçbir şey yapmadan yiyen bizden daha mı doğru oluyor ahaha
girit paradoksu
-
m.ö. 6. yy’da yaşamış olan giritli şair ve kahin epimenides’in söylediği ve en meşhur paradokslardan biri olan “girit paradoksu” ya da “giritli paradoksu” olarak da bilinen paradoks: ‘’bütün giritliler yalancıdır ve ben bir giritliyim.”
bu paradoksa dayanarak dillenen bir rivayet ise şöyledir:
osmanlılar zamanında bir gün padişah, sarayında sadrazamı ve vezirleriyle otururken dışarıdan gürültüler gelmeye başlar. böyle vızır vızır konuşup duran birileri vardır.
sadrazama döner ve sorar “ne oluyor dışarıda?” diye.
sadrazam da” giritliler padişahım” der, “yalan söylemek için sizden izin istiyorlar”.
padişah durur, düşünür sadrazama tekrar sorar, “bu giritlilerin yalan söylemesinin hazineye bir zararı var mıdır?”
sadrazamın “yoktur” demesi üzerine padişah tez elden bir ferman hazırlatır “giritliler yalan söyleyebilir”
bu hikaye ege kasabalarında sık sık anlatılır.*
ay'da 250 milyon insan yaşadığını iddia eden pilot
-
ayda 250 milyondan yılda 3 milyar insan yaşar. çok "uçmuş" pilot beyanı.
almanya'nın 20 bin euro'su bizim 20 bin liramızdır
-
bizim 20 bin liramız bile bizim 20 bin liramız değildir.