hesabın var mı? giriş yap

  • i) (bkz: elalem ne der hapishanesi)

    toplumumuz bu hapishanenin gardiyanları tarafından yönetiliyor. dolayısıyla gençler istedikleri müzikleri yapmakta hep bir ikilem içindeler. bu sadece müzik değil genelin dışında kalan her türlü davranış, giyiniş, düşünce bu gardiyanlar tarafından yargılanacağı için herkes suya sabuna dokunmaktan, farklı olmaktan çekiniyor.

    ii) arabesk /kaderci toplum yapısı.

    belini doğrultamamış, ekonomik ve sosyal refaha ulaşamamış toplumlar sancılara gebe, mutsuzluğa mahkumdur. maddi kaygılar insanları temel yaşam standartlarında tutmaya yetmezken insanlar hobilere, değişik alt kültürlere ilgi duymamıştır. duysa bile bunun tezahürü arabesk olarak kendini göstermiştir. bu maddede bahsettiğim bahsettiğim olumsuz hayat koşulları insanları isyan etmeye yöneltiyor fakat bizdeki sorgulama ve isyan duygusu kaderciliğe vurgu yapar. halbuki rock müzikte isyan güçlü kalmaya, umut vermeye dönüktür. arabesk ve rock anlayış ince ip üzerinden iki farklı yola ayrılmaktadır.

    iii) sektörleşememiş müzik dünyası

    vizyonsuz unkapanı tüccarları, televizyon dönemi kral tv hakimiyeti, yeteneksiz insanların fiziksel/magazinel gerekçelerle pompalanması, yetenekli olanlarının müziğine müdahil olunması... rock müzik dünya genelde pop kadar ana akım olamamıştır bunu kabul edelim. türk rockı da bundan payını almıştır.

    son olarak da üstteki entrylerden birinde yazar rock müzik bateri&gitar ikisilinden ibaret değil deyip şu pop yaptı, bu rock yapmadı, öteki azıcık rock yaptı diyerek kendiyle çelişen birtakım kelime yığınlarında bulunmuş. bu da aslında rock müziği eksik yorumlamaktan kaynaklanıyor.

    rock müzik distortionı fullemek, bateride speed metal tonları çalmaktan geçmiyor ne yazık ki. rock soundla sınırlanmayan bir düşünce, yaşam felsefesi olarak yorumlanmalıdır. bakıldığında funda arar'ın da pek çok şarkısında gitar tonları hiç de fena değildir, gürültülü duyulur müzik ama anlattığı? verdiği mesaj? tabi ki yok. bir de aşk her şeyi affeder mi örneğine bakalım. şarkının aranjesinde bile gitar yoktur ama bir kadının türk toplumuna çıkıp seni dün gece aldattım diye haykırması o dönem için çok güçtür ve bu tutum olarak ele alındığında rock bir anlayıştan beslenir. ya da özlem tekin'in ilk albümünü ele alalım. sound olarak pop olmakla birlikte içerisinde herkes şanslı doğmuyor, kime ne, sebepsiz savaş, duvaksız gelin gibi toplumun görmezden geldiği mevzuları ele alır. dolayısıyla gençler bunu sounddan ayırmanız gerekiyor artık.

    gidin bir sokak şarkıları albümünü açın...

    (bkz: para)

  • bizim orada ağız ishali diye bir laf vardır. ona maruz kalmış kadınlar. ofansif mizah diye bir şey çıkardılar, ağzına geleni beyne uğratmadan söyleyince yapılır sanıyorlar. bir insanın, kendi seçimiyle olmayan eksikliğiyle dalga geçmek ve bunu mizah programı adı altında yapmak aşağılık bir davranış.

  • yarın tüm pişkinliğiyle "zaten ekşi sözlük yazarları rererörörö" şeklinde tweet atacak olan kişi.

    oyuncu değil. komik değil. sempatik de değil. bi aralar 12-16 yaş arası kız çocuklarının severek gösterilerini izlediği biriydi sadece.

    allah değil de acun "yürü ya kulum" dedi kendisine bu sefer.

  • (...) alinti yapilirken yapilan atlamalarda vs. kullanilan uc noktayi gectim.

    biz, sanki bu uc noktayi koydugumuz cumleyi biraz "derin" zannediyor olabiliriz...
    veya belki de devrik cumlelerdir bu uc noktayi anlamli kilan; siirsel yapan...

    ama sadece beni mi gicik eder acaba bu uc noktayi her bokun sonuna koyan insanlar...

    son olarak demek isterim ki; beslenme cantamda otlu peynir kokusuydu babam...

  • "patronuma yeni arabanız çok güzel dedim. eğer kendine hedefler koyar, çok çalışır ve işini iyi yaparsan gelecek sene kendime daha iyisini alabilirim dedi"

  • saat 3'te çalan davulla topluma bağlanan, gericiliği gelenek sanan ibneler bir bir dökülüyor. alarmlı saat alayım da boynuna bağla. ulan bunun hastası var, bebeği var, vardiyalı çalışanı var. gecenin üçünde gelip kapının önünde 10 dakika korna çalsam ana avrat düz gidersin. geleneğine sokayım.

    edit: geldi yine tokmaklı bela.