hesabın var mı? giriş yap

  • — hangi bölümde okuyordun sen?
    — kütüphanecilik bölümü.
    — peki bitirince ne olacak? kıdem alınca bir üst rafa mı çıkıcan nedir?

  • * cüzdanınızdan 30 milyon çıkartın, yakın.
    * üzerinize kalınca bir palto/mont giyip evinizin gardrobuna girin
    * gardrobun içinde ard arda sigara için, hatta mümkünse içeriyi ter kokutun
    * hareket etmeye çalışıp edemeyin, piyon gibi dikilmek zorunda olduğunuzun bilincine varın
    * sabah 4 olunca, gardroptan çıkın...

    işte size harika bir roxy gecesi...

    edit: bir daha gidersem ebemi siksinler diye de içinizden geçirmeyi unutmayın

  • mesela ilköğretim düzeyinde bana denk gelseydiniz eğer ölçülerine uygun insan figürü çizmeyi, tek kaçışlı perspektif ile mekan içi(enteriör) ve mekan dışı çizim yapmayı, üç ana renk, siyah ve beyaz karışımı ile tüm renklere ve onların tonlarına ulaşabileceğinizi, natürmort konusu geldiğinde de insan figüründe olduğu gibi ölçü almayı ve kağıda kompozisyonu doğru şekilde yerleştirmeyi öğrenebilirdiniz.. ve bu temel noktaları öğrendikten sonra konuyu verip minnoş beyninizin yaratıcılığını sınırlamadan beklentiyi özetler ve sonra “yeeeaa öğretmeniiiiim başka bişiiler dinlesek keşke”demenizi “ahahha” diye kısaca yanıtladıktan sonra klasik müzik eşliğinde sizi hayal dünyanızda özgür bırakır, hazırlık aşamasından geriye kalan ortalama 20 dakikalık terapimi yapardım. (görsel sanatlar ders sayısı en az 2 ders saati olmalı)

    ek olarak normalde 2. el malzeme getiren öğrenciye bonus puanla başlarım yıla. aralarda farklı konular için yeni malzeme isterdim ancak bu yıl ilk kez malzeme aldırmıyorum. elde ne varsa onu kullanarak, doğal, atık ve artık malzemeler ile ileriye dönüşüm çalışmaları yaptırıyorum çoğunlukla. yaratıcı zekayı, psikomotor becerileri, hayal gücünü ve görme yetisini geliştirmeye çalışıyorum. seramik, ebru yaptıramıyorum mesela bu yıl.. ki çocukların en sevdiği konulardır bunlar.

    atölyem yok, devlet okullarında atölye çok nadir rastlanan bir lükstür. öğrencilerimin maddi gücü yok, idare de dersimi sallamıyordu başta(klasik). sıfır motivasyon.. ortaya çıkardığımız ürünlerin verdiği mutluluğu tadan çocuklar ile şu an hemen hemen firesiz katılıma ulaşıyorum(her okulumda ulaştığım gibi) en alakasız öğrenci arada yakalayıp nasıl olmuş diyerek çalışma gösteriyor. öğrencilerin artan çalışma şevki benim işimdeki mutluluk döngüm. evet işimi seviyorum ve eğitimin gücüne hep inanacağım.

    son olarak bir arkadaş milli bayram resmi yapmaya değinmiş, evet sıkıcıdır fakat çok gereklidir. sosyal bilgiler disiplini ile paslaşmadır bunlar. atatürk'e yani laik cumhuriyete olan sevgimden dolayı özenle, hiçbir şey olmamış gibi itinayla işlerim bu konuları.. yoksa 23 nisan resmi çiz denir mi hiç kuru kuru? konuşmak anlatmak lazım, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olmasının ne kadar önemli olduğunu ki vazgeçmesin haklarından. bilgi olsun ki düşüncesi, duygusu olsun ve sanat yoluyla ifade edebilsin taze beyinler kendilerini.

    yolumuzun kesişeceği her meslek grubunda işini severek yapan insana denk gelmemiz dileğiyle.

  • 6 yaşındaki gürbüz crysis 2 oynarken yanıma geldi . bir süre izledi izledi izledi sonra omzuma yattı.

    +oyyy, napıyorsun sen ?
    -salağa yatıyorum (!)
    +ne , nasıl , ne diyo lan bu ! (anlamam 15 dakika süre aldı )

    edit : yazınca şimdi durumun ciddiyetine vardım

    beyler :(

  • uzun zamandır magazinsel bir başlığın tüm entrylerini okumuyordum.

    bunu okudum ve insanımıza ve insanlığımıza ait ümitlerim iyice azaldı.

    milli takımlar saygıdeğerdir ve her yerde saygı görmelidir orası ciddi bir mesele uluslararası arena filan ama bu net ergen şakası elinde de şahsi telefonu var bunun neresini izlanda halkına mal ediyoruz? hangi akıl ve izanla?

    olm biz ampute maçında rakibi ıslıkladık (ingiltere maçıydı) bunu afrika’da da, güney amerika’da da yapmaz kimse. milli marş ıslıklama olayımız da özellikle güçlü ülkelere karşı hep oluyor. nedeni de maalesef ezikliğimiz.

    valla kusura bakmayalım adamların salaklıkları bireysel oluyor bizimkiler toplumsal.

  • şimdi size hayatınızda görüp görebileceğiniz en ilginç yiyeceklerden biri olan pi dan'dan bahsedeceğim. çeşitli kaynaklara baktığımızda yüz yıllık yumurta, korunmuş yumurta(pek korunmuş sayılmaz ama) bin yıllık yumurta ve üç imparator yumurtası olarak isimlendirilmektedir.

    ayrıca keskin bir amonyak kokusu olduğundan dolayı at idrarına batırılarak hazırlandığı düşünülen bu cengavere tayca khai yiao ma yani at idrarı yumurtaları, yine üzerindeki desenlerden dolayı bazen çam desenli yumurtalar veya çam çiçeği yumurtası olarak da anılmaktadır.

    peki bu yüzyıl yumurtası nereden geldi?
    kesin olmamakla birlikte yaygın olan hikayeye göre yaklaşık 600 yıl önce hunan'da ming hanedanlığı döneminde , bir ev sahibi, evinin inşası sırasında harç için kullanılan sönmüş kireçten oluşan sığ bir havuzda ördek yumurtaları keşfeder ne hikmetse yumurtaları tadına bakar sonra çok huşuna gider. ardından bu yumurtalardan üretmeye başlar fakat bu sefer lezzetlerini arttırmak için tuz ilavesi yapar ve yüzyılın yumurtasının mevcut tarifi ortaya çıkar.bu gün bile hala çin pazarlarında satılmaktadır.

    yumurtaların nasıl böyle bir görünüme büründüğünü baktığımızda kabaca süreci şöyle kabaca anlatabiliriz; yumurtanın sarısı , mevcut hidrojen sülfür ve amonyak nedeniyle kremsi bir kıvam ve güçlü bir tada sahip koyu yeşil ila gri bir renge dönüşürken, beyaz kısmı ise, tuzlu bir tada sahip koyu kahverengi, yarı saydam bir jöle haline gelir.

    fakat genel olarak baktığımızda iki yöntemle yapıldığını görmekteyiz.
    1-geleneksel yöntem
    yumurtaları kaplayacak çamur şu şekilde hazırlanır ilk önce kaynar suda 1,4 kg çayın demlenmesiyle başlar. daha sonra çaya, 1,4 kg sönmüş kireç(kalsiyum oksit), 4,1 kg deniz tuzu ve 3,2 kg yanmış meşe konularak oluşan karışım pürüzsüz bir macun halinde karıştırılır. sonrasında oluşturulan karışımla yumurta hava almayacak şekilde kaplanır en son etrafına da tahıl ve samanla bir katman oluşturulur. böylece ph ve sodyum içeriği artar ortam alkali bir hal alır ve bozulma riskini azaltır ve ayrıca işlemin hızını arttırılır.

    2-çağdaş yöntem
    geleneksel yöntem hala yaygın olarak kullanılıyor olsa da, yüzyıl yumurtalarının oluşumundaki çağdaş yöntem kimyanın modern anlayışı üzerine kurulmuştur, bundan dolayı tarifte birçok basitleştirmeye yol açan kimyasallar eklenmiştir. günümüzde çiğ yumurtaları 10 gün boyunca sofra tuzu, kalsiyum hidroksit ve sodyum karbonat çözeltisinde bekletirler , ardından birkaç hafta plastik kılıflara sarılarak geleneksel yöntemde oluşan yaşlanmanın aynı etkiyi sağlanması sağlanır.

    video

    birde yüzyıl yumurtalarının yapımında yaygın olarak ördek yumurtaları kullanılsa da tavuk yumurtası, kaz yumurtası ve bıldırcın yumurtası gibi diğer yumurta türleri de kullanılır. ayrıca yumurtalar yukarıdaki kullanılan isimleri gibi öyle bin yılda, yüz yılda oluşmamaktadır. bizim evde nasıl bir turşu yapıp da bir kaç ay sonra yiyebiliyorsak bu yumurtalarda bir kaç ay içinde istenilen kıvama gelerek tüketime hazır olmaktadır.

    son olarak bu da tadını merak edenler için gelsin.
    kaynak:12

  • - oğlum gülten teyzengil geldi, bak içerde oturuyorlar, bir hoşgeldin de yavrum...

    - ya istemiyorum anne işim var ya...

    - oğlum bak, "ayten hanım'ın oğlu da ne yabaniymiş, gittik de bir hoşgeldin demedi" derler... hadi yavrum.

    - öffff ya.... demiycem hoşgeldin...

    - oğlum bak ayıptır, bi' hoşgeldiniz de sonra yine odana gelirsin... kaçmıyor ya bilgisayarın.

    - fak yu!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    - ney?

    - fak yu!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    - oğlum ayıp fak yu denir mi anneye?

    - ya git.... fak yu!!!!!!!!!!! fak yu!!!!!!!!!!!!!!!! fak yu!!!!!!!!!!!!!!!!!

    - hımmm.... korkarım bu haftasonu cezalısın bayım... ayrıca tam iki gün boyunca çöpü sen dışarı çıkaracaksın ve bayan vilyıms'a bahçesini düzeltmesinde yardımcı olacaksın... belki sana bu iş için küçük bir de ücret verir ve cefri'yle birlikte o çok istediğin ağaç ev projesini hayata geçirebilirsin... ne dersin?

    - aman allahım... ingilizce küfredince annem şoka girdi... anam... anam... talihi saçlarından kara çileli anam... kendine gel canım anam.... ne oldu sana?

    - dont argü vit mi, yu lidil pank!

    - ühühühühühüh....