ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
piyango talihlisinden 15 gün önce ayrılan nişanlı
-
çocuğa piyango 15 gün önce vurmuş zaten. 12,5 milyon ne ki?
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"pazarlık olmamış, fidye de yok, operasyon zaten olmadı, geriye tek bir ihtimal kalıyor, mit rehineleri biriken bonus puanlarıyla aldı."
aşkın metafiziği
-
insandaki gozlem yeteneginin ve keskin zekanin en ust duzeye ciktigi eserlerden biridir. insanlar "e ben zaten bunu daha onceden biliyordum, bu muymus koskoca schopenhauer?" demeden once, adamin yazilarinin cogunu 1800lerin basinda yazdigini hatirlatalim. ustelik yazdigi donemde gorusunun onculerinden oldugu icin, zekasinin cevresinin ona uyguladigi sartlandirmalari yenebilmesi ayrica zor. yani genetik, evrimsel biyoloji ve sayisiz ilgili bilimin etkisinde yetismis bizlerin bile hala "ask icin olmeli ask o zaman aaaassskk" diye bagirarak eski sevgililerimizin kapilarina dayandigimiz dusunulurse, schopenhauer efendinin o zamanlar kalkip bu isin romantizmle alakasi olmadigini, hatta aslinda romantizmin bile olmadigini, tek gercegin turun hayatini idame ettirmesi oldugunu soylemesi epey devrimci.
ilgili bilimler en iyi ihtimalle o zamanlar daha yeni yeni olusmaya basladigindan, turun iradesinin bireyi etki altina alirken uyguladigi yontemi, bunun mekanizmasini cozememis olmasi, onun felsefesenin geri kalaninda onemli yer kaplayan dogu mistisizmini daha kuvvetli benimsemesini saglamis olabilir. ureme isteginin nasil butun bireylerde mevcut oldugu, bu istegin nasil evrim yoluyla dogdugu, aslinda son derece basit molekuler duplikasyondan bugunlere nasil gelindigini ve bu en temel gudunun nasil bilincimizi kolelestirdigini anlamak bugunku bilgilerimizle cok daha kolay. her ne kadar her sey hala teori veya varsayim seviyesinde kalsa da schopenhauerin cevabi bir tur mistisizmde aramasini gerektirecek kadar caresiz oldugumuz gunlerden cok daha iyi durumdayiz.
bu sahane adam ve bu sahane eseri olmasaydi da bilim sayesinde bu goruslere ulasacaktik ama muhtemelen iki, uc jenerasyon kaybimiz olurdu. ne de olsa koskoca freud, nietzsche, tolstoy, wagner, jung, turgenyev, proust, conrad, cehov, wittgenstein, shaw ve daha nicesini derinden etkilemistir bu kisa eserindeki gorusleri. bu kadar unlu ve etkin insani etkileyen filozoflar olsa olsa platon, aristoteles, locke ve kanttir.
insan kaynaklarını işe alımdan ibaret sanmak
-
buyuk bir yanilgidir zira bu departmanin yuruttugu en onemli faaliyet komikli mail fwd etmektir (turkiye icin konusuyorum).
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
adı uğur olan arkadaşımın arkadaşı biriyle tanıştık. uğur eski kuyumcu ve müteahhit ama alkolden pavyondan 2 apartman ve kuyumcu dükkanını yemiş. şimdi sürünüyor. kafa adamdı allah var.
birgün uğur beni aradı. ala kafam bozuk geleyim mi sende kalsam olur mu dedi. olur gel abi dedim.
elinde 2 tane battal boy pazar torbasıyla geldi. yemek falan getirdi zannettim sevindim. meğer içeriz diye 10ar tane bira getirmiş. ben zaten bira sevmem. neyse 1 saat falan oturduk ben 1 tane içtim. o 4 tane devirdi. telefon geldi. 1 saate gelirim dedi gitti.
1 saat sonra yine battal boy bi torbayla geldi. bu sefer de 10 tane bira almış. dolabı açtı. "e amk sen ne içtin duruyor malzeme ben bitirdin zannettim de aldım!" dedi. dolapta 25 tane bira var. o ara dershaneden arkadaşlar aradı. biz geliyoruz diye. uğur dershaneden arkadaşın arkadaşı. gelin dedim uğur da var.
meğer uğur o bir saatte bunların yanına gitmiş. gelin alanın keyfi yok adam bi bira içemedi demiş.
neyse bizim ekip geldi.2 tane 100lük rakı, 20 tane bira. 5 6 çeşit meze de yanlarında.
caner dedi gurban olduğum tadın yokmuş ondan geldik. (caner neşet ertaş hastası. aynı memleketten olduğu için konuşmasını taklit ederdi)
sonra derdimin olmadığını anlatmaya çalıştım. ama yok adamlar anlamıyor.
1 saat oturduk öyle. neyse kapı çaldı. caner açtı kapıyı.
saz ekibi getirmiş. bir de çiğ köfteci.
biri çiğ köfte yapar. 2 kişi aşık atışması yapıyor. ben dumur haldeyim. kafam da gitti biraz. sonra bana sen de söyle hadi dedi. adam gitti bilmediğim bir türküye girdi sazla. baktım baktım. izmir'in kavaklarını söylemeye başladım. nedense söylerken efkar sardı beni. 5 aydır eve gitmiyordum. bitirdim ben. sazcı birisi dedi. hoca memleletini özlediysen biz gönderelim seni. öğrencisin sonuçta. sbi yok falan diyorum ama sallayan yok. bizim caner, muhasebeci abi ve adını unuttuğum sazcı kayboldu bi ara ortadan. bu arada ertesi gün dersane tatil, okulda da dersim yok.
geri geldi canerler. hadi kalkın gidiyoruz. dediler. ben noldu demeye kalmadan bindik arabaya 4 kişi. (totalde 9 kişiydik 5 kişi gelmedi)
dedim nereye gidiyoruz. ses yok. en son polatlıya geldik. caner dedi. gardaşım izmir'e gidiyoruz. anayla babanın elini öpüp geri gelcez" abi şaka mı yapıyorsunuz diyorum. yok adamlar ciddi. bu arada saat gece 3 falan. abi ne gerek var deli misiniz diyorum. sallayan yok.
neyse yolda arabayı dönüşümlü kullandılar.saat 9 gibi izmir'e geldik. eve çıktık. caner, x abi ve kantinci. (isim spesifik olay isim vermeyeyim) kapıyı çaldık babam açtı. adam salak oldu. tansiyon hastası zaten. annemi çağırdı. çığlıklar kıyamet gibi. annem hemen kahvaltı hazırlamaya başladı. hepsini çok severdi annemler. caner "gurban olduğum anam yorma kendini. ala sizi özlemiş ondan geldik. zaten yol uzun. bir iki saat oturup gideriz." dedi.
neyse oturduk kahvaltı yaptık. annem babam ağlıyor. caner de hisli adam onun da gözleri doldu. ben de ağlamaklıyım. hala rüyada mıyım diyorum.
neyse öğlen 1 gibi çıktık yola. evden 2 koli erzak koydular. gidiyoruz.
muhasebeci dedi ki. ya hazır buraya kadar geldik bi de istanbul'a mı gitsek? ben yok artık dedim istanbul ne alaka? ama tek anormal benmişim ortamda.
gittik amk. ordan istanbul'a gittik. çiğ köfte alıp ankaraya döndük. sabah saat 7de vardık. 8de derse gireceğiz. patronu aradı muhasebeci. beyler üçümüz de izinliyiz. dedi. kantinci boynu bükük halde dersaneye gitti.
meğer olayı caner, muhasebeci ve patron organize etmiş. beni mutlu etmek istemişler.
doktor maaşı
-
6binmiş..vay arkadaş.
biz piç doktorsak demek ki..
bi de bu saatte acilde nöbette okuyorum bunları.
metro turizm'in yolcularına dayak atması
-
adamlar öldürmese dövmeden bırakmıyor. belli bir çizgileri var. taviz vermiyorlar. ben de sorun göremedim.
pkk'yı desteklemeyen kürtler
-
baba tarafımdan kürdüm. anne tarafımdan yörük türkmen.
babamda dahil ailecek bu vatan ve bayrak için kanımızı canımızı veriririz. maddi durumum elverdiği bedellı askerlıge yasım ve param yettıgı halde babam tarafından gecen sene askere sırf vatan gorevıdır dıye yollandım. baba tarafımda ataturkten mebusluk almış, madalya almış, kurtuluş savasında aşiretiyle beraber savasmış buyuklerımız var.
evet kanımda kurtluk var ve ben bu topraklarda buyudum bu bayrak altında dogdum bu bayrak altında olecegım.
31 mayıs 2017 bilfen okulları rezaleti
-
önce şunu belirteyim, ben daha çok yazar gibi görünsem de aslında okurum. böyle rezaletleri falan da okuyorum tabii ama bu sefer elim ayağım birbirinde okumuyor, yazıyorum. hatam olursa mazur görülsün, affedilsin lütfen.
facebook'da bir arkadaşımın paylaştığını aynen buraya koyuyorum:
facebook görüntüsü
yarın bu çocukların diploma töreni olduğunu öğrendim.
aile perişan...evlatlarının başında bekliyorlar.
minicik çocuklar hastanede arkadaşlarının başında beklemek istiyorlar.
veliler bugün ayaklanıyorlar. kaçı becerebilir bilmiyorum, rica ettiler yazdım.
söyleyecek sözüm yok sadece "o çocuk sizin çocuğunuz olsaydı" ne olurdu diye sormak istiyorum?
edit: kaynak falan yok demiş bazı çaylaklar, olay bilfen esenşehir`:hatalı lokasyon yazmışım, özürlerimi kabul edin lütfen` 'de oluyor. evladımızın adı efe.
şu anda kadıköy şifa hastanesinde. ispattan daha çok duaya ihtiyacı var şu anda ama içinizi soğutacaksa buyrun yazdık.
efe 13 yaşında ve 7. sınıf öğrencisi.
edit2: en az sizin kadar somut bir şeyler istiyor ve konuyu bana ileten arkadaşımdan sürekli bilgi istiyorum. "marsha aile çocuğun canının derdinde, o kadar taze ki daha ne kafamızı toplayamadık" dedi. efe'nin sağlık durumu ailelerin elini kolunu bağlıyor maalesef ama asla susmayacaklar biliyorum.
edit3: derdin atv mi falan diyenler oluyor. cevap vereyim:
ben kimin evladı olursa olsun, başka birinin evladının canına kast edilmesine yönelik yazıyorum.
okulun bu konudaki tavrına yazıyorum. önlem alsınlar biz alınlarından öpelim.
edit4: facebook postu ile bilip bilmeden paylaşıyorsun diyenler bana bildiklerini anlatsınlar, hemen editleyelim.
edit son: okuldan gelen açıklama. eğitim kurumusunuz, inanmak istiyoruz.
http://bgs.bilfen.com/kamuoyunaduyuru
edit: efe'nin sağlık durumuyla ilgili bilgi alır almaz burayı güncelleyeceğim. mesajlar için, efe'ye sahip çıktınız için, efe'yi hiç tanımayan bir ablası olarak, ellerinizden öperim.
edit: cumartesi günü uyandırmayı planlıyoruz demiş doktorları, durum stabil. hayırlı haberlerini vereceğiz inşallah.
edit: 21:24 itibariyle haber aldım. efemiz gözünü açmış, yarın normal odaya alınıyor!!!!
edit: yetkililer twitter hesabından açıklama yapmış, buyrun:
https://twitter.com/…lfen/status/870659863470370817
https://twitter.com/…lfen/status/870659915223838720
edit son: buyrun ailenin açıklaması https://www.facebook.com/…k/posts/10155419870052884
iskender kebapçısında çalışanların yaptığı vurgun
-
alemin çocukları zehir gibi!
orda çalışsam, düşünebileceğim tek dalavere; her gün 1 porsiyon iskenderi, bedavadan yemek olurdu!
edit: bir yazarımız sağolsun, hesaplamış. enselenmeden 7 yıl çalışsam, tatiller hariç her gün yiyebilsem, yaklaşık vurgunum: 124.488lira oluyormuş... başka bir yazarımız, kayıtdışısın sonuçta, deyip vergilerden arındırmış, netimi: 83.440lira bulmuş...
ağlama çilekeş anam! neresinden bakarsan bak, senin de oğlun; az anasının gözü değilmiş!
23 mayıs 2021 atilla peker'in gözaltına alınması
-
ooo ülkede savcılar varmış. hukuk işliyor ne mutlu hepimize. sistemin bu kadar hızlı işlemesi ise bana çok güven veriyor ülkem adına. gelecek adına umut doldum.
22 yaşındaki blog yazarına dava açan başbakan
-
bana dava açan başbakandır. bugün gerekçeli karar açıklanmış, ben de cumhuriyet gazetesinden öğrendim:
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=356270
--- spoiler ---
mahkeme yargıcı mustafa kara, gerekçeli kararını açıkladı. kararda, politikacılara hoşgörülü olmaları mesajı verildi. kararda; referandum öncesinde erdoğan dahil tüm siyasi parti temsilcilerinin siyasi eleştiri kapsamında birbirlerini sık sık eleştirdiğini anımsatan kara, “siyasetin doğası gereği de bu ‘sert, kırıcı ve incitici’ eleştiler karşılıklı olarak tolere edilmiş ve hiçbir siyasi tarafından da hakaret olarak değerlendirilmemiş ve katlanılmıştır” dedi.
aihm ve yargıtay’ın düşünce özgürlüğü konusundaki kararlarına dikkat çeken kara, şunları kaydetti:
“sanığın yazı içeriği kaleme aldığı düşüncelerin ifade ve eleştiri özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı, siyasi bir kişilik olarak toplum önünde bulunan ve her söz ve davranışının kamunun eleştirisine açık olduğu kabul edilen müştekiye ve müştekinin genel başkanı olduğu partiye hakaret kastı ile hakaret etmediği kanaatine varılmıştır.”
--- spoiler ---
mutlu olduğum bir başka nokta da şu: benim dava, benimki gibi (sırf blog yazıları değil, twitter ve facebook paylaşımları gibi) eleştirilere açılan davalarda emsal olarak gösterilebilecek.