ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
george bernard shaw
-
dürüst insan her zaman gerçeği söyler, akıllı ise yalnız zamanında. - bernard shaw
doktor sadık ahmet lisesi grup kavgası
-
kameranın önüne geçen şahin ibnesi yüzünden ilk yumruğu kimin attığını izleyemediğimiz kavga.
ikinci el araç satışlarından binde 5 vergi
-
alıcı öder. zamlar hayırlı olsun.
ekşi yazarıyım dendiğinde gelen tepki
-
-adın ne ?
-söylemem.
2 eylül 2022 selçuk bayraktar'ın muhalefete öfkesi
-
"ben şimdi ne izledim?" dedirten tipik bir siyasal islamcı ağlama videosudur.
anladık hep mağdursunuz. mağduriyetiniz ebedi.
geçen hafta rüşvet, yolsuzluk içinde debelenen partine de iki kelime etseydin be.
muzlu gofrette %0.005 oranında muz tozu olması
-
esas vurucu olan bu gidanin turk gida kodeksine uygun olmasidir. iyi icinde cimento yok, sukredin.
abla kardeş diyalogları
-
3 yaşındaki dünya yakışıklısı kardeşim, artık yaşının da getirdiği olgunlukla annelerimizin farklı olduğunu kavramış, lakin babalarımızın aynı olup olmadığı konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. ve sonunda kaçınılmaz soru gelir:
-abla *bu benim annem, senin annen kim?
+tatlım benim annem başka biri, burda değil şimdi başka bi yerde.
-peki senin baban kim?
+benim babam bu*, senin de baban benim de. babamız aynı yani.
-*senin baban kim?
+canım bu işte benim babam?
kardeş bi süre sessiz kalır. minik kafasında durumu anlamaya çalışmaktadır. ve sonunda:
-senin baban benim!
der. sonra da cebinden demin babamın ona verdiği bi milyonu çıkarıp bana verir.
-al sana para. ben büyüycem, işe giricem çalışıcam. o zaman daha çok para vericem sana. ben senin babanım.
geççek
-
diyelim ki siyasi mesaj iceriyor, ne var bunda?
ulan konusmak suc, twit atmak suc, sokakta hak aramak suc, insanca derdi dile getirmek suc..birakin da sarkilar serbest olsun..
yeter aq..
üstüne alinan alinsin, bir bok yapamazsiniz!
aziz sancar
-
mardin savur'da 8 çocuklu bir ailenin 7. çocuğu olarak dünyaya gelmiş bilim adamı.
küçükken milli takımda kaleci olmak istiyormuş, lisede takımda kaleciymiş ama sonradan milli takım hayalinden vazgeçmiş. bundan vazgeçse de türk milli takımı formasını giymekten vazgeçmemiş. bkz
istanbul'da tıp okumuş. fakülteyi birincilikle bitirmiş. fakülte bitince savur'da gönüllü doktorluk yaparken, sağlık bakanı'nın mardin ziyaretinde kendisiyle tanışmış ve bu vesileyle savur'a tayin edilmiş. yani gönüllü doktorken, kadrolu doktor olmuş savur'da.
tübitak bursu ile abd'ye gitmiş.
abd'de günde 16-18 saat çalışıyormuş, şikayet edilmiş, yasalar bu kadar uzun çalışmaya izin vermiyor diye.
amerikan bilimler akademisine kabul edilen ilk amerikalı türk olmuş.
soyadı olan sancar, hint dilindeki sankar kelimesiyle karıştığı için hint zannediliyormuş. bunu engellemek için "first american turkish member" şeklinde tanıtıyormuş kendini.
vehbi koç ödülü'nü türk nobeliolarak gördüğünü ve abd'de böyle anlattığını söylüyor.
vehbi koç ödülü ile aldığı 100 bin dolara, kendi de cebinden 100 bin dolar ekleyerek abd'de bir türk evi açacağını söylemiş. bu ev abd'ye yeni gelen türk öğrencilerin gelebileceği bir ev olacakmış.
kürtçe bilmediği için mardin savur'daki hastalarla tercüman aracılığıyla anlaşıyormuş. okuma yazma bilmeyen kadınlar reçeteyi muska sanıyormuş. ancak yine de o günleri en mutlu günleri olarak görmekteymiş.
çocuğu yokmuş, eşi de yine abd'de üniversitede çalışıyormuş.
http://www.koc.com.tr/…documents/2007/haziran07.pdf
the queen's gambit
-
diziyle ilgili eklemek istediğim bir bilgi:
dizinin sonlarında harmon'ın, kiliseden gelen parayı reddettiği bir bölüm var. izlerken, 'niye böyle bir şey oldu ki?' diye kendime sordum, 'jolene'yi yüceltmek için' desek, değil. 'böyle bir açıklamanın altına imza atmıyor' desek, harmon'ın dizinin geri kalanında bununla ilgili bir derdini izlemedik ama peki karakterinden kaynaklı diyelim. yine de tam olarak oturmuyor. bunun nedenini diziyi bitirdikten birkaç gün sonra öğrendim.
harmon'ın gerçek hayattaki karşılığı bobby fischer, rusyadaki turnuvaya giderken kilise desteğini alıyor ve turnuvaya yanında bir papazla gidiyor. fischer, harmon'a sunulan 'komunizm ve ateizmle savaşıyoruz' bildirisine inanıyor, rusları canavar ve düşman olarak görüyor. turnuva başlıyor, finalde fischer ve spassky karşılaşıyor, fischer, spassky'i yeniyor, hem de baya bi geriden gelerek yeniyor. spassky bunun üzerine, ayağa kalkıp fischer'ı alkışlamaya başlıyor, seyirci de spassky ile beraber alkışa katılıyor. fischer, bu durumdan o kadar etkileniyor ki, sahnede kalamıyor ve dışarı kaçıyor. daha sonra kendisine bu an sorulduğunda 'düşmanım olarak gördüğüm birinin bu davranışı bana çok fazla geldi' diyor. satrançta daha önce yaşanmamış bir an bu 'alkışlama anı'. fischer, bu andan sonra kendisinin de aslında amerikan hükümeti tarafından kullanılan bir piyon olduğunu anlıyor. hayatı boyunca satranç oynayan, master olan bir adam, piyon olduğunu fark ediyor. bu aydınlanma ona ağır geliyor ve şampiyonluğunu reddediyor, göz önünde olmaktan kaçıyor, en sonunda da yurt dışına çıkıyor, 64 yaşında izlanda'da vefaat ediyor. queens gambit'te, harmon'a kilise teklif yaptığında, harmon'ın reddetme nedeni bu. harmon, fischer'ın pişmanlıklarını yaşamayacak. yazar, fischer'ı, harmon üzerinden kefaretle buluşturuyor.
karadan gemi yürütüldüğünü görmeyen bizanslı gözcü
-
üstelik dolunay gecesi görmemiştir.
http://www.moonpage.com/index.html 21 nisan 1453
(bkz: senin gözlerine kurban)
sözlükçülerin en tuhaf takıntıları
-
marketlerde satılan şu 32'lik falan kocaman paketli tuvalet kağıtları var, onları satın alamıyorum. sanki her gören "oha lan, o nasıl bir sıçmak öyle" diye düşünecekmiş gibime geliyor, utanıyorum. ikililerden alıp çıkıyorum.