hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    siyasetci allah'a hesap veririm diyerek kacamaz, allah'a hepimiz hesap verecegiz. sen halka da hesap vereceksin
    --- spoiler ---

    gol ustune gol bir yayin. nagehan'in surati eksidi yayin boyunca.

  • ilber ortaylı ve halil inalcık'a göre osmanlı' nın "3. roma imparatorluğu" olması.
    hatta ilber ortaylı' nın tanımı ile söyleyeyim; "türkler, müslüman romalılardır"

    öncelikle; kendilerinin de savunduğu bu tezi, kendi söylemleri ve benim de eklemelerimin bulunduğu durumlar ile, herkesin anlayacağı şekilde basitçe açıklamak istiyorum.

    roma imparatorluğunun barbar kavimlerin göçü sonucunda ikiye bölünüp hemen ardından çok kısa sürede batının parçalanması; doğu roma tarafından yani devletin diğer yarısı tarafından bu şekilde tanımlanmıyor.

    doğu roma'ya göre; roma tek bir devlettir, yönetim kolaylığı açısından iki ayrı yönetim bölgesine ayrılmış, başkenti bir dönem "nuovo roma" yani "yeni roma" şeklinde adlandırılan "konstantinopolis"e taşınmış, batı bölgesi ise barbar kavimlerin işgaline uğramıştır. işgale uğrayan bölge, hala daha roma toprağıdır, ancak işgal altındadır.

    doğu roma'nın savunduğu bu tezi ise şu şekilde anlıyoruz;

    - doğu roma, doğuya, kuzeye ya da güneye ilerlemek yerine, daima batıya yani "işgal altındaki topraklarına" ilerlemeye çalışmış, ve kısmen de başarılı olmuştur. zira doğu roma dediğimiz devlet, italyan yarım adası, sicilya, kuzey afrika ve iber yarım adasına kadar ilerleyebilmiş ve eski topraklarının büyük bölümünü (galya ve britanya hariç) tekrar kontrolü altına alabilmiştir.

    - benim en önemli gördüğüm diğer husus şudur. doğu roma; kendisinden hiçbir zaman "doğu roma" ya da "bizans" gibi tabirlerle bahsetmemiştir. kendinden daima "roma imparatorluğu" olarak bahsetmiştir. doğusu batısı olmadan, dümdüz, "roma imparatorluğu".

    iddianın doğu roma kısmını inceledik. şimdi de osmanoğulları kısmını inceleyelim.

    osmanlı tarafını incelerken, istanbul'un fethi'nin "gavur toprağı almak", "islamı şanlandırmak", "peygamber övgüsüne mazhar olmak" gibi manevi hususlardan ziyade, politik açıdan neden inanılmaz büyük bir öneme sahip olduğunu incelemek gerekli. maddeler halinde gidelim;

    - istanbul, hali hazırda roma imparatorluğu'un başkentidir.

    - fethinin ardından, osmanlı'nın başkenti olmuştur.

    -fethin ardından; başpiskopos, fatih'i roma imparatoru ilan etmiştir. (burası önemli, zira her dinin, kendine ait bir "yönetim hakkı aktarımı" vardır. örneğin, türklerin bu konuda 2 ön koşulu vardır, birincisi yönetme yetkisini direkt olarak tanrıdan almak, yani kut inancı. ikincisi ise, cengiz han ya da oğuz kağan soyundan gelmek. her türk imparatoru, kendi soyunu cengiz han'a ya da oğuz kağan'a dayandırmak zorundadır. hatta tarihte osmanlı'nın soyu 4. murad'ın döneminde tükenmek üzere iken, cengiz soyundan gelen kırım hanının osmanlı tahtına geçmesi düşünülmüştür. taht hakkı türklerde bu şekilde iken, batı' da ise, katoliklerde papa'nın taç giydirmesi, ortodokslarda ise başpiskoposluğun sizi imparator ilan etmesi şeklinde resmiyet kazanmaktadır. şimdi diyeceksiniz ki "ulan adam şehri silah zoruyla zaptetmiş, başpiskopos napacaktı başka?". ancak şunu bilmek ve hatırlamak gerekli. zamanında roma içinde de birçok iç karışıklık olmuş ve kimi imparator adayları kendini silah zoruyla imparator ilan ettirmiş ya da katoliklerde de kendine zor kullanarak papa tarafından taç giydirtilen krallar, imparatorlar olmuştur. ve hepsi kabul görmektedir. velhasıl kelam, fatih sultan mehmet başpiskoposun kendisini imparator ilan etmesi ile birlikte, hem türklerin hem de romanın imparatoru olmuştur)

    - fethin ardından fatih, kendine resmi unvan olarak "kayser-i rum" unvanını almış ve ömrü boyunca bu unvanı kullanmıştır. peki ne demektir "kayser-i rum"? kayser, bildiğimiz sezar'ın osmanlıcasıdır. aynı zamanda imparator anlamına da gelmektedir. almanlardaki "kayzer" ve ruslardaki "çar" kelimesi bu kökten gelmekte ve yine imparator anlamına gelmektedir. peki rum? rum, arapça "roma" demektir. o dönem roma'ya doğuda "rum" şeklinde hitap edilmektedir. (buna yazının sonlarında güzel bir örnek vereceğim) yani "kayser-i rum" unvanı, direkt olarak "roma imparatoru" şeklinde dilimize çevrilir. bunun ilginç yanı, fatih bunu kendi kendine kullanmakla kalmamıştır. uluslararası diplomatik yazışmaların tümünde, bu unvanla yazışmış, her mektubunda kendini "roma imparatoru" olarak tanıtmış, giden
    elçi heyetleri "roma imparatoru elçileri" olarak gitmiş, gelen elçi heyetlerini "roma imparatoru" olarak sarayında kabul etmiştir.

    - fetihten itibaren istisnasız her padişahın (vahdettin'in bile) tuğrasında "el muzaffer daima" yani "daima muzaffer, hep kazanan" ibaresi vardır. bunun sebebi ise bir gelenekten ötürüdür. ne geleneği mi? roma imparatorlarının da adının yanında "semper victoria" yani "daima muzaffer" ibaresi bulunur.

    - fethin öncesinde konstantinopolis şehrinin bayrağı, kırmızı zemin üzerine beyaz ay-yıldızlı bayraktır. tanıdık geldi mi? * inanmayanlar, google görsellerde "konstantinopolis bayrağı" diye aratıp bakabilirler, zira roma döneminde basılan paraların bile ay-yıldızlı olduğunu görürler.

    - fethin ardından şehrin adı osmanlıcada konstantinopolis'e yani "konstantin'in şehri" anlamına karşılık gelen "konstantiniyye" olarak kullanılmış ve cumhuriyet dönemine kadar bu şekilde kullanılmaya devam etmiştir.

    - fethin ardından osmanlı'nın idari sistemi köklü bir değişime uğramıştır. "osmanlı, istanbul'u fethettikten sonra imparatorluk oldu" savı aslında temel olarak buraya dayanmaktadır. roma' nın çoğu idari birimi, osmanlı'ya adapte edilmiştir.

    aslında osmanlı'nın üçüncü roma imparatorluğu olması hakkında kitaplar yazılarak incelenmesi gerekecek kadar detaylı bir husus olduğunu düşünmekle beraber, yine de burada "çok mühim" gördüğüm hususları aktarmaya çalıştım.

    ha bir de unutmadan "yazının sonunda rum kelimesine güzel bir örnek vereceğim" demiştim bak iyi ki aklıma geldi de unutmadım.

    osmanlı'nın öncülü olan devleti biliyorsunuz. bizim okullarımızda bize öğretilen "anadolu selçukluları" devleti vardır hani. bazen "türkiye selçukluları" olarak da geçer.

    arkadaşlar, tarihte bu isimde bir devlet yok. o devletin adı; "selçukiyan-ı rum" yani "roma selçukluları"dır.

    adamlar kendilerine " roma selçuklusu" diyor, biz ise "hayır hayır roma değildir o, anadoludur" diyoruz. hatta "türkiye selçukluları" gibi absürd bir isim bile vermişiz.

    o dönem, bütün dünya üzerinde "türkiye devleti" olarak bilinen tek devlet vardır. o da "ed-devletü't türkiyye" adını kullanan, bizim ise "memlükler" olarak bildiğimiz devlettir.

    okuyanların gözüne sağlık.

    debe editi: yaşasın atatürk ilke ve devrimleri.

  • bisküviyi çayın içerisinde haddinden fazla tutmak, akabinde kendisinin kopup çayın içine düşmesi. artık hiçbir şey eskisi gibi değildir.

  • ağır ceza mahkemesi önündeyiz başkanın sanığa son sorusu

    -niye kaçtın üç yıldır
    -(şiveyle) guran çarpsın aha bu gaç dedi ben de gaçtım (beni göstermekte)
    başkan bana döndü
    -sayın başkan sanık kendi yordamınca haklarını ve olup olacakları sordu ben de hukuki kanaate istinaden yakalarlarsa hiç kurtuluşun yok tutuklanırsın dedim ( üye hakim yüzüne dosyayı kaldırmış gülmekten krize girecek )
    başkan
    -avukatın doğru söylemiş, yaz kızım sanığın tutuklanmasına...

  • stadyumlar siyasetin rahmidir. merkez üssüdür. anavatanıdır.

    (bkz: nika ayaklanması)

    ayrıca o stadda recep tayyip erdoğan sloganı atsalardı, işte beşiktaş taratarı! binlerce fenerbahçe taraftarının reise desteği! diye başlıklar atar övünürdünüz. işinize gelmeyince stadyumlar siyaset yeri midir?

    yok kardeş stadyumlar ananızın amıdır.

  • bahsedilen 500 < f(x) < 2015 fonksiyonunu da olu$turmak icin en guzel yontem 4 rakamin birler basamagini yanyana getirmektir ki arkada$ da bunu kullaniyor.. bazi yerlerde "19015" cikiyor onu "1915" kabul ediyor.. neye gore kime gore.. kendisi olsaydi $oyle aciklayacakti:

    - bakin, benim herhangi bir iddiam yok.. ben simetri teknigini kullaniyorum ki zaten kuranda da bu teknikten bolca bahsediyor aciklamali ornekler var.. ben sadece boyle bir $ifre buldum ve bu gercek, dogru.. yani dogrulugu kesin.. $uphesi yok.. ama kuran'in $ifresini cozdum de demiyorum bakin.. burdan yanli$ anla$ilmasin insanlar yanli$ anlayacaklar.. bunu da istemiyorum..

    mantikli bir tarih cikma ihtimali 10 binde bir demi$.. oysa ki kafamiza gore sifirlari atabildigimize gore ve makul tarih araligimiz 1500 yillik olduguna gore (nasilsa icinden herhangi birinden tutacak bi$iiler cikiyor) aslinda sadece 10'da 1 hatta daha yuksek bir ihtimal.

    mesela ek$i sozluk'te "simetri teknigi"ni uygulayalim:

    ay ba$ligi: mucizelere kolayca da ula$mak mumkun.. mesela (bkz: ay/24) (ki 24 bildiginiz uzere ayin kendi etrafinda ve dunyanin etrafinda dolanim suresidir dolayisiyla "ay"'in kendi yilini temsil eder).. ay/24'te yilin aylarini anlatiyor..

    ama biz tabi bunlarla degil somut gerceklerle ilgileniyoruz.. dolayisiyla teknigi uygulamaya geciyorum..

    $imdi oncelikle entry'de anahtar olarak kullanilacak bilgileri aliyoruz.. "ay" ba$liginin sozlukte acilma sirasi (nuzul) 1423.. ilk girilen entry numarasi 9619... icindeki toplam entry sayisi 51...

    51, 1423 ve 9619'u yan yana yaziyoruz.. ikisinin ortasini buluyoruz:

    9619-1423 = 9568
    9568 / 2 = 4784

    $imdi orta noktamizi bulduk: 4784

    yanyana yaziyoruz

    51, 1423, 4784, 9619

    birler basamaklarini yanyana getirdigimizde:

    1349 rakamini elde ediyoruz..

    bu sihirli rakamimiz besbelli ki bir yili temsil ediyor.. ama 1349 "hicri" bir yil gibi durdugundan miladi yila ceviriyoruz ve 1930 yilini elde ediyoruz..

    ve ek$i sozluk bize "ay" ba$ligindan tamamen simetrik bir $ekilde "reaching for the moon" filminin yapim yilini donduruyor..

    tabi bu formul ba$lik icindeki entry sayisina bagli oldugundan sozlugun mucizeleri de kuran gibi sabit olmaktan ziyade her gun degi$ebilmekte yeni mucizelere kapi acabilmekte, bulmaca cozenler icin daha dinamik bir ortam sunabilmektedir..