hesabın var mı? giriş yap

  • "basbakan secim mitinglerinde dinleyenlere "dusunebiliyor musunuz..." diye baslayan cumleler kuruyor ya, trajikomik bi vaka..."

  • oturduğum evin arazisi vaktiyle gecekonduymuş. işte devlet tapu vermiş, sonra müteahhitler girmiş, binalar dikilmiş vs. araziyi veren gecekondu sahibi şu an birkaç daire sahibi.

    düşünüyorum, adam babamla aşağı yukarı aynı yaştadır. babam ömrünü bir memur maaşıyla kirada geçirdi. kimsenin arazisine konmadı, hele kamu malına çökmedi. zor günler geçirdiği de oldu, kirayı ödeyemediği de. eninde sonunda bir şekilde denkleştirdi ödedi. sonunda elinde hiçbir şey yok.

    fakat öteki adam vaktiyle dikti çadırını, yaptı kerpiç evini. tapu sahibi oldu, sonra birkaç ev sahibi oldu. ben o araziye dikilen evlerden birini almak için ömrümün beş yılını ipotek ettim. her ay taksidini ödüyorum; virüsmüş, salgınmış, işler kötü gidiyormuş bakmadan.

    babam ve onun soyu cezalandırıldı, bu adam ve onun soyu ödüllendirildi. gecekondu budur.

  • hanımefendi, nelson mandela'nın, "büyük bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey, daha aşılacak çok tepelerin olduğudur." sözünü yerleştirmiş yazısına. lakin, mandela'nın şu sözünü de hatırlatmak isterim kendisine: "özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. ruhunuzu satmayın yeter." yaptığı taraflı yayınlarla rengini belli ediyordu açık açık. recep tayyip erdoğan'a karşı asla yapamayacağı bir şeyi kemal kılıçdaroğlu'na yapıp, ardından kahkaha atarak gülmesi buna bir örnek. hakkında hayırlısı olsun.

    edit: imla.

  • “ kadına saygım büyüktür ama döverim “
    “ kadın dediğin dayak da yemeli “
    “ üç türlü kadın vardır : günlük, haftalık, ömürlük”

    yukarıdaki üç cümlenin sahibidir. ve bu cümleleri sarf edebilen birinin saygı görüp ünlü (!) olacağı tek yer de türkiye’ dir.

    bakın daha perihan savaş’ ı 80’lerde tüm gece dövmesi, yüzünü gözünü morartması, mahkemelik olmaları, üstüne bir de “ kendime hakim olamadım, onu öldürebilirdim “ diye ifade vermesi var.

    sonra derya tuna’ yı da dövdü diye manşetlere çıkmış. asena olayı desen zaten yakın geçmiş.

    hala mı “ ama sesi güzel yeaaa” ?

  • ing. birlestirilmis kelimeler. ingilizce konusurken turkce'deki ulama gibi kelimelerin birlestirilerek okunmasi. slurring of words veya reductions olarak da bilinir. gunluk konusmada kullanilir. textbook cumleleri degildir. you genelikle ya, cu diye okunur.

    ornegin,

    what do you= wadya
    what do you wanna say= wadya wanna say
    what do you gonna say = wadya ganna say
    what does he want = whatz he want
    how is it going = howz it goin'
    how does it work = howz it work
    what are you doing = whadcya doin'
    where did he go = whered he go
    where is she?= wherezshe
    how did he do that = howd he do that
    who do you like? = whodoya like
    why did he do that? = whyde do dat
    could you = ku cu
    would you = wu cu
    did you = dijyu
    i'll = ayl
    i'd= ayd
    what does he want = wadz he want
    sort of =sorta
    kind of =kinda
    supposed to=suppost
    i am going= i'm gonna (american)
    i am going = i'mna (canada)
    do you want to = do you wanna
    i can see= ikinsee
    make them= make 'em
    got to = gotta
    have to = hafta
    could have = coulda
    should have = shoulda
    would have = woulda
    must have = musta
    a lot of = lotsa
    trying to = tryna

    combining words
    https://www.youtube.com/watch?v=t1rpmy3xkdc
    https://www.youtube.com/watch?v=ijpdr7kbl9k

  • bu maç yine gösterdi ki, rvp bu takıma giremez. ılk sezonunda başakşehir gibi sürekli oynayabileceği bi takıma kiralanmalı.

  • kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren tek kişi, tek hasta. hastanede yatan geri kalan herkes oraya tatile gelmiş belliki.

    okuduklarımdan anladığım kadarıyla aynı katta bulunan hastaların refakatçileri dışarı çıkartılıyor (tehlike arzettikleri için), hastaların cep telefonlarına el koyuluyor, hatta ve hatta -abartılmamışsa şayet- hastaların kapıları dışardan kitleniyor. çok normal, çünkü o insanlar oraya tedavi olmak için değil hastanenin otel hizmetinden faydalanmaya gelmişler. hastalar ibrahim tatlıses için bu kadar tehlikeli bulunurken, hastanenin içi ana baba günü gibi. bütün ünlüler bir koridora toplanmışlar sanki, durumu iyiymiş çığlığı, aman durumu kötüye gidiyormuş çığlığı.. onlar, hasta ibrahim tatlıses için duydukları endişeden ne yaptıklarını bilmiyorlar, diğerlerine saygı göstermeyi düşünecek kadar kafaları yerinde değil. zaten onlar ünlü. kimse hesap soramaz, kimse onlara lütfen burada beklemeyin, şurada bekleyin diyemez. onların telefonlarından dışarıya bilgi sızamaz, onlar tehlike arzedemez.

    aynı katta odasına kapatılmış refakatçisiz hastayla o kalabalıkta kim ilgilenebilmiş, "bu ne gürültü uyuyamıyorum" dediğinde hangi şık cevap verilmiş çok merak ediyorum.