ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
doktor maaşı
-
doktor değilim ama madem doktor maaşında bu kadar gözünüz var, o zaman siz de doktor olun. maaşı hak etmediğinizi düşünürseniz de artık kızılay'a bağışlarsınız..
tanım:
miktarı insanlara dert olmuş ücret
muhammad ali'yi öven türk çomarı
-
bir türk boksör çıkıp "ben sizin savaşınızda yer almak istemiyorum, askere de gitmeyeceğim" diyip vicdani ret hakkını arasa hayatını karartacak tipler olarak muhammed ali'nin dik duruşunu öve öve bitiremezler.
orta dünya türküleri
-
(bkz: parmağında yüzükler)
yaşlı bir garson görünce çöken hüzün
-
o garsonlardan biri şu an 55 yaşında olan babamdır. küçüklüğünden beri yurtiçi-yurtdışı lokantalarda çalışmış yani bu sektörde ömür çürütmüş. her mevkide çalışmış ve en son bir kaç sene önce yaşanan olumsuz olaylar sonucu garsonluğa geri dönmek zorunda kaldı. babamın bunca yıldan sonra birilerine hizmet edecek olması fikri beni başlarda çok üzüyordu. daha sonra bunu neden yapmak zorunda olduğunu düşündüm; emekliydi ve evde oturabilirdi. ama bakması gereken ben ve 3 kardeşim vardı. en büyük amacı bizim hayatımızı kurtarmamızdı. bunu garson maaşıyla başardı. 2 ablam meslek sahibi oldu, ben üniversitedeyim ve kardeşim bu sene üniversiteye gidecek. belki de görseniz hüzünleneceğiniz adam dünyanın en gururlu en mutlu adamı. eve gece gelişinde asla çok yoruldum demiyor hep bizden bahsedecek bir konu açıldığında ne kadar gururlandığını anlatıyor. ona terbiyesizce, kabaca davranan birinden bahsederken ben ve kardeşlerimin asla böyle olmadığımızı düşündüğünü ve bizimle gurur duyduğunu söylüyor. hüzünlenmeyi bir kenara bırakıp insanların hangi yaşta olurlarsa olsunlar yaptıkları işleri takdir etmeyi öğrenelim. bir de garsonlara teşekkür etmeyi, elinize sağlık demeyi unutmayalım *
uzunları yakmış araca uzunları yakarak ders vermek
-
karşıda araç varken yakmayı normal karşılayanların olduğunu da gördük. adam bir de utanmadan rahatsız olanlara düşük iq demiş. sanırım şoför olan herkes kimin düşük iqlu olduğunu tahmin eder.
boğa heykeli
-
http://www.degisti.com/…/eski-kadikoy-altiyol1a.jpg
https://i.pinimg.com/…62fb17a91edad34210ed84bf0.jpg
kadikoy'de altiyol caddesinde bulunan bu heykelin konumunda pek bilinmeyen bazi seyler var, anlatayim belki ilgilenen olur.
oncelikle boga heykelinin durdugu noktayi merkez aldiginizda, kusdili caddesi, halitaga caddesi ve sogutlu cesme tren istasyonu kismini da kapsayan, hatta sogutlu cesme camiini de icine alan buyuk bolge aslinda en az 2000-3000 yillik antik nekropol yani oluler sehri. yani o meydanin, caddelerin falan alti lahitler ve kutsal yapilarla dolu. zamaninda yol yapmak icin yapilan kazilarda tam boga heykelinin bulundugu nokta da dahil olmak uzere yer altindan cok sayida lahit ve antika esya cikarilmis. 60lar, 70ler ve 80lerde yapilan bu kazilar o kadar ustun koru ki. hizlica kolay cikaralabilecek seyleri cikarip geri kalan devasa antik yapilarin ustune beton dokulerek yok edilmis. birkac resim;
https://scontent.fada1-5.fna.fbcdn.net/…oe=5ef9ebf2
https://scontent-lht6-1.cdninstagram.com/…tqwmq==.2
https://scontent-lhr8-1.cdninstagram.com/…jq4oa==.2
https://scontent-lhr8-1.cdninstagram.com/…tu3mw==.2
https://scontent-lht6-1.cdninstagram.com/…jqxmg==.2
https://scontent-lhr8-1.cdninstagram.com/…jq0mq==.2
daha da trajik konu ise, o bolgedeki butun apartmanlarin aslinda antik bir mezarligin (bkz: nekropol) uzerinde yukseliyor olmasi. zaten kadikoylu olanlar bunu aile yaslilarindan apartmanlarinin yapilmasi sirasinda neler yasadigi seklinde duymuslardir. butun arazi sahipleri cikan tarihi yapilarin apar topar ustunu ortup apartman dikmis. isin daha da garibi ise butun bu umursamazliga ragmen birkac sene once bir okulu yenileme insaati icin kusdili caddesinde yapilan temel kazisi sirasinda yine bir suru tarihi kalinti ve lahit bulunmus, birkac resim;
https://i2.milimaj.com/…c8d752707291c1d740353e6.jpg
http://aktuelarkeoloji.com.tr/…b2a33d1519629672.jpg
zaten gecen senelerde tren yolu yapacakken yapilan kazida tesadufen tum haydarpasa gari bolgesinde antik medeniyet kalintilari, kilise vesaire bulunmasini duymayan kalmamistir. hayir misket oynamak icin cukur kazsan tarihi kalinti cikan kadikoy bolgesinde bu konuya dair bir bilinc olmamasina ne diyeyim bilmiyorum. gercekten toplumun boyle umursamaz olmasi tarihe gececek cinsten bir basari yahu. dusun ki kadikoyun en orta yeri ve eglence mekanlarinin merkez noktasi en az 2000-3000 yillik bir oluler sehri yani antik mezarlik.
yahu amerika'da olmayan tarih uzerinden kizilderili mezarligi ustune kurulan evler vesaire diye hayali konular uzerine steven spielberg falan poltergeist diye filmler yapar, stephen king gibi adamlar bir araba dolusu kitap yazar, obur tarafta her gun yuzbinlerin uzerinde oturdugu gezdigi istanbul'un en eski ve onemli semtinin merkezinin altinda devasa bir nekropol var umursayan yok. ustelik sadece kadikoy merkez degil, kuyubasi, goztepe, merdivenkoy, gozcubaba, erenkoy, sahrayicedit semtlerinde de yuzeyin altinda pek cok antik kalinti mevcut. butun bu semtler antik yikintilar uzerine insa edilmis.
hayir isin kotusu ben de o boga heykelinin simdi durdugu yerin hemen ordaki binalardan birinde dogdum. ulan bilmeden oluler sehrinin/antik mezarligin merkezinde dogmusum anasini satayim, aslinda biraz azmetsem gurogli diye takilabilirmisim yani. gurogli nedir diyen olursa anadolu'da hayali sekilde koroglu diye anlatilan karakterin turk mitolojisindeki gercek hali,mezardan dogan/mezarin oglu manasindaki turk mitolojisi kahramani.
bu arada o boga heykeli bir ara asagiya rihtima inmisti 80'ler civari, sonra tekrar yukari cikti. elin metalden heykeli bile yerinde sabit durmayip yenilik pesinde kosarken toplumun azimle sebatla yerinde saymaya hatta geri gitmeye calismasi da takdire sayan bir konu.
bir de yeri gelmisken soyleyeyim, "raki soyle icilir/raki icme adabi" diye zirvalayip kafa utuleyen daha uc-bes sene once koyunden gelip kadikoy'u isgal etmis cahil/lumpen/hirbo kitle "kadikoy'lu boga heykelinde fotograf cektirmez" diye de zirvaliyormus, onlari kaale almanin alemi yok. 5-6 kusaklik kadikoylu olan saygin yasli insanlar, kadikoyun gercek sakinleri, kusaklik kadikoy'lu sanatcilar vesaire de fotograf cekilirdi ta 80'lerde bile. uc gun once koyunden gelmis kiro davarlarin lafina itibar etmenin manasi yok. zaten onlarin gelisi kadikoy'u berbat etmisti, bir daha da toparlanamadi.
herneyse, bir daha kadikoy boga heykelinin oradan gecerken aklinizda bulunsun, butun o caddelerin ve apartmanlarin alti boydan boya en az 2000-3000 yillik antik mezarlik/nekropol/oluler sehri. diablo 'daki gibi hissedin biraz, ayaginizin altindaki gecmise dair hayaller falan kurun. oyle mal gibi yuruyup gitmeyin. kulturel mirasa, dunya tarihinin en onemli noktalarindan biri olan kadikoy'e hakettigi degeri verin.
ha bunu niye anlatiyorum? yaptigim 2 adventure oyununda da boga heykeli bolgesindeki kadikoy nekropolu, kadikoy konsili, nika ayaklanmasi, patlican yanginlari , latin istilasi, gibi daha pek cok istanbul ve kadikoy tarihine ait konuyu/bolgeyi/efsaneyi kapsayan bolumler var, "millete laf ediyon da sen bunlari dunyaya tanitmak icin ne yapiyon da laf ediyon duduk?" diyen olursa diye soyluyorum bunu. benim elimden gelen bu.
sevgilinin ilk kez görüldüğü an
-
eski çalıştığım yerin genel merkezine eğitime gitmiştik. yanımdaki arkadaş tanıdık birini gördü, "dur x'e selam vereyim" dedi. onlar konuşurken ben uzakta kaldım. x'e baktım, boylu poslu, son derece hoş bir adam. ama bunlardan çok bakışları etkiledi beni. hayır bana hiç bakmadı orada, sadece başka biriyle havadan sudan iş konuşurken bile gözlerinden ne kadar iyi kalpli ve merhametli biri olduğu hissediliyordu sanki. "böyle biri bana asla bakmaz" diye düşündüm. o dönem özgüvenim sıfırın da altındaydı. eğitim bitti, geldiğimiz yere döndük, sonraki iki yılda hiç görmedim onu. aynı şirkette birbirimizi hiç tanımadan çalıştık. ben arada bok gibi bir ilişki yaşayıp ayrıldım ama o ilişkinin özgüvenime az da olsa faydası oldu. 2 yıl sonra bizim departman onun olduğu yere taşındı ve biz de nihayet tanışma şansı bulduk. şimdi ise evliyiz, hehe. ilk izlenimim doğruymuş, gerçekten dünyanın en iyi kalpli insanıyla evliyim ve çok mutluyum.
edit: efenim o çok sevdiğim bakışları klonladım, aynından minik bir tane daha yaptım*.
büdüt: son derece iyi kalpli iki keçim var efendim. beyim çok iyi ama keçilerle yarışır bir inadı var. neyse ki ben inatçı değilim ama çocuğu klonlarken inadını da klonlamışım. şimdi bir köprüde karşılaşmış inatçı iki keçi şarkısının canlı bir izleyicisi olarak hayatımı sürdürmekteyim. biriyle 13 öbürüyle 6 senedir birlikteyiz, halen çok sevmekteyim.
the mill and the cross
-
brueghel'in tıpkı bethlehem'de nüfus sayımı resmindeki gibi zamanı başka zamana mekanı başka mekana taşımış olduğu resminin bence aynı güzellikte sinemaya yansıması olmuştur. brueghel'in dehası bana göre hemen yanı başımızda olan hakikati hem göstermesi hem de aynı anda saklayabilmesidir. en merkezde ve fakat en gizli. filmde brueghel ve arkadaşının tuval başındaki konuşması muhteşem ötesidir. her sanat severin mutlaka izlemesi gereken filmdir klişe olacak ama tek defa izlemek yetmez.