hesabın var mı? giriş yap

  • vatandaş olsa soğuk su içerdi üstüne. savcının şikayeti üzerine dolandırıcıların anında yakalanıp paranın kurtarılması şaşırtıcı. demek ki polis istediğinde hemen yakalayabiliyormuş bu adamları.

  • üst edit: sevgili dostlar, öyle güzel mesajlar attınız ki teşekkür etmek borç oldu topluca. inanın hala aklıma geldikçe güldüğüm ve çok da takmadığım bir hadiseydi yazdığım. ismi çok soran olmuş, burada kimliğimi ortaya çıkaran paylaşımlarda bulunmaktan kaçındığım için yazamıyorum affınıza sığınarak. tek özgür alanım burası ve beni anlayacağınıza eminim.

    çok komik gelebilir ama hayatımda ilk defa gerçekleştirdiğim bir arkadaş silme eylemi için benim açımdan yeterli gerekçeler içerir. anlatayım. yakın aile dostlarımız ve biz aynı süreçte bebek beklemeye başladık. aradan bir kaç ay geçti ve biz oğlumuzun ismini netleştirdik. elemana söyledim biz falanca koyacağız diye. tam 4 ay öyle isim mi olur diye dalga geçti. hatta bu dalga sürecine arada eşi de dahil oldu telefondan. neyse, çok sallamadım. aramızdaki ilişki böyleydi zaten uğraşırdık birbirimizle. gel zaman git zaman, doğumlara iki hafta kala birgün bunlar saçma bir gerekçeyle bizi evlerine davet ettiler. hayırdır inşallah deyip gittik eşimle. bir karın ağrıları olduğunu eve girer girmez anladım. uzatmayayım çocuğun odasını yaptık sizce nasıl olmuş temalı çağırma ritüellerinin en göz alıcı noktası kapıya bizim oğlana koyacağımız ve aylarca dalga geçtikleri ismi yazdırmış olmalarıydı. bizi sırf bunu görelim diye çağırmış ama cesaret edip açıktan söyleyememişlerdi. evden çıkarken eşi arsızca siz ne koyacaksınız adını diye sormaz mı? eşim gülümseyerek “falanca” dedi. nasıl yani biz de öyle koyacağız olur mu öyle sözleri manyağın kulağımdan çıkmıyor. aylarca dalga geç, evine çağır aptal yerine koy sonra bir de hesap sor. bakın bu insanlar öyle cahil cühela tipler de değil. biri anestezi diğeri plastik cerrahi uzmanı. o gün kestim görüşmeyi bu köylü kurnazlarıyla. belki de biraz geçmişin birikimi oldu bilemiyorum. oğlumuza falancanın yanına çok ayırıcı bir isim daha koyduk. görüşmüyoruz, mutluyuz.

  • karakteri ile beğeni toplayan ve iyi anılan, an itibariyle fenerbahçe'den ayrılan 3 numara. ama insanlar duygusal yaklaştıkları konularda defoları görmezden gelmeye meyillidir ve datome de bunun istisnası değil ne yazık ki.

    entelektüel kişiliği, ülkemize olan merakı, sanata olan düşkünlüğü ile ciddi bir şekilde sevildi datome. ama geçtiğimiz 3 sezonda sahada gösterdiği performans bu sevginin karşılığını veremedi ne yazık ki. bunda kendi suçu yok, dizlerinden geçirdiği sakatlıklar kendisini de oyununu da bir hayli hırpaladı. özellikle eurobasket 2017'de dizinden sakatlandıktan sonra bir daha bildiğimiz gigi datome'yi izleyemez olduk. real madrid deplasmanında en kritik anda hatasını telafi etmek için jaycee carroll'e chasedown bloğu yapan ve en zor anda skor yükünü üstlenen datome gitti, yerine statik ve sıradan bir oyuncu geldi bu son 3 yılda. 2019'da obradovic'in verdiği kontratların en hatalılarından birisi de datome'ye verilen 3 yıllık kontrattı, 2 senedir performansı düşen, fizik olarak gerileyen, buna bağlı olarak eurobasket 2013'le tanıştığımız gigi datome'nin %20'si kadar performans gösterebilen, üstelik 32 yaşına gelen ve zirve dönemini geride bırakan bir oyuncuya euro kuru 6.4'ken 3 yıllık sözleşme vermek takım için ciddi bir prangaydı. her ne kadar uyumlu bir kişilik olsa da datome overpaid bir oyuncuya dönüşmüştü ve bir takım yapılanmasına en çok zarar veren oyuncu tipi overpaid oyuncu tipidir. (bkz: nicolas batum) (bkz: luol deng) (bkz: timofey mozgov) (bu konu benim için kişisel bir konu, lakers'ı da destekleyen bir birey olarak overpaid oyuncu gördüğüm zaman deliriyorum artık)

    basketbol özellikle 2010'lu yıllardan sonra verinin ve verimliliğin değerlendiği bir spor oldu. datome de maalesef şu son 3 yılda beklediğimiz verimi bir türlü veremeyen iyi niyetli bir oyuncuya dönüştü. sakatlıkları yüzünden son 3 sezonda ancak birkaç maçta alıştığımız datome'yi bize izletebildi. kendisinin takımın yapılanmaya ihtiyacı olduğu bu zor dönemde 2 yıllık garanti sözleşmesini bırakıp gitmesi bence cidden büyük bir jest. performansı eski düzeyde değilken, üstelik taraftar da kendisini çok seviyorken 2 sene daha keyfine bakabilirdi. fenerbahçe'ye oyuncu olarak ilk 2 sezonunda büyük hizmet etti, sözleşmesinden feragat ederek bence gene önemli bir harekette bulundu ve takımın önünün bir nebze olsun açılması konusunda yardımcı oldu. takım için uğraştığı 5 yıl için, gösterdiği performans için teşekkür ederim. şu son 3 yılda yetersiz kaldığı anları da bu jestiyle bence tamamen sildi. kesinlikle herkesin yapabileceği bir jest değil, şapka çıkarıyorum sadece.

    not: olimpia milano'ya gidecek diyorlar, bu kısım tamamen objektif görüşüm. eğer olimpia milano'ya giderse milano linas kleiza ve alessandro gentile'den bir ders almamış demektir. dizleri sıkıntılı oyuncunun sorunlarını kleiza'nın dizlerinden, yerli ve milli yıldız sorununu ise gentile'nin ukalalığından öğrenmeleri gerekiyordu. gene de datome'nin yolu açık olsun. tekrar tekrar belirtmekte fayda var, şu dar dönemde 33 yaşında düşüşteki bir oyuncunun 2 yıllık garanti sözleşmeyi bırakması çok büyük jest. hiç "entelektüel kişilik, italyan ressam" gibi romantikliklere gerek yok, şu bile çok büyük karakter ister. yolun açık olsun datome, her şey için teşekkürler.

  • az önce david grusch, david fravor (eski yarbay) ve ryan graves (eski teğmen) amerikan temsilciler meclisinde kongre üyeleri ve halk önünde yeminli ifade verdi. fravor ve graves şahit oldukları ufo karşılaşmalarından bahsettiler. sadece teknolojimizi değil, bildiğimiz fizik kurallarını da fersah fersah aşan bir fenomenle karşı karşıyayız.

    grusch ise amerika'nın elinde sağlam halde (intact) insan yapımı olmayan araçların olduğunu yeminli şekilde tekrarladı. amerika'da bu yemin altında kongreye ifade verirken yalan söyleyemezsiniz. araçların yerlerini de bildiğini söyledi. araçları bizzat görüp görmediği sorulduğunda "topluma açık şekilde bunu söyleyemem, ama sizin yetkiniz var, özel olarak size söyleyebilirim" diye cevap verdi. ayrıca bu araçlarla beraber biyolojik varlıklar da ele geçirildiğini de söyledi.

    birden fazla kişinin hem bu ufo/uap tarafından, hem de bu konunun dışarı açılmamasını isteyenler tarafından yaralandığını söyledi. cinayetler ve öldürülenler hakkında public olarak konuşamayacağından bahsetti. doğrudan iletişim halinde miyiz sorusuna özelde cevap verebilirim dedi. bakın bunları söyleyen adam istihbaratta görev almış çok üst düzey bir bürokrat. istihbarat içindeki görevlerinden biri de ufo/uap konusunu araştırmak. araştırdıkça pek çok şey buluyor fakat yetkisi olmasına rağmen kapılar ona kapatılıyor.

    şimdi de spekülasyon kısmı: teori o ki, bu ele geçirilen araçlar lockheed martin gibi özel güvenlik şirketleriyle ortak olarak inceleniyor. hatta doğrudan o özel şirketlere devredilmiş de olabilir. bu şirketler de reverse engineering ile araçların nasıl çalıştığını vs anlamaya çalışıyorlar. fakat onlarca yıldır çok ilerleyemiyorlar. bob lazar 89'da ilk konuştuğunda en az 9 uzay aracı olduğunu söylemişti. grusch geçtiğimiz haftalarda verdiği röportajda en az 10 uzay aracının amerika'nın elinde olduğunu ve hatta ilk crash retrieval'ın mussolini italya'sında 1933'te olduğunu söylemişti.

    bugünkü duruşma tarihi bir duruşma. amerikan ve dünya kamuoyunun önünde yeminli olarak ifade veren eski bürokratlar insan dışı bir medeniyete ait araçların amerika'da olduğunu söylüyor. yakın zamanda bu sırların artık saklanamaması için özel yasa tasarısı oylanacak ve bütün bu ufo ifşa dalgasının arkasında bi-partizan yani hem cumhuriyetçi hem demokrat kongre üyeleri var. kongre çoğunluğu lideri chuck schumer yasa tasarısını hazırlayan adam.

    gülün, eğlenin, dalganızı geçin ama farkına da varın ki, tarihe tanıklık ediyoruz: sadece evrende değil, dünyada bile yalnız olmayabiliriz!

    edit: ingilizcesi olanlar, iki buçuk saatlik duruşmayı buradan tekrar izleyebilir: https://www.youtube.com/…vy&ab_channel=gopoversight

  • öncelikle tabaktaki miktarı azaldıkça alması/hükmetmesi zorlaşan tüm yiyeceklerin bana verdiği yetkiye ve bende yarattığı sinire dayanarak "varoş sensin kaşık da sana girsin" deyip sözlerime devam etmek istiyorum.



    çoban salatası (şöyle suyunu iyice doldurarak)

    makarna (bir tarafına yoğurt iliştirerek)

    cacık (buzlu, zeytinyağlı ve naneli olarak)

    pilav (özellikle bulgur pilavı. şöyle bol domatesli, sebzeli)

    bunları çatalla yiyen adam hıncaldır, uluçtur, pespayedir, ılıktır...



    there is no spoon sadece matrix'te var olabilecek bir olgudur...

  • sampiyonumuz kopenhag'a eleniyor. ulan biz sampiyonlar ligine iki takim gonderip kopenhag - hajduk split on eleme maclarina "bu garibanlar da gruplar icin didiniyor" diye bakiyorduk.

    simdi geldigimiz hale bak. son 20 senede ulke futbolunun da icine sicildi.

    ne oldu kasket masket giyip cikiyordu abdullah efendi? kasketi mi unuttu? ne oldu oglum ozkan sumer ruhuna? isiniz gucunuz prim. icraat sifir.

    debe mesaji: (bkz: antwerp taraftarlarının türk bayrağını yakması)

  • unit 731 gibi bir manyaklıkla tarihe geçen bir milletle şaka olmaz. maalesef türk merhametli olduğundan rahat rahat burada bölücülük yapabiliyorsunuz, elin samurayı acımaz.

  • çalışanlara işveren tarafından ofis yardımı yapılması durumunda katıldığım önermedir. evde çalışmaya başladıktan beri mutfak masrafım, elektrik, su vs. giderlerim ikiye katlandı.